Tv8’de yayınlanan Kızım, en çok izlenen diziler arasında yer alamaya devam ediyor. Dizinin yeni bölümünde işler biraz karışıyor. Öykü’nün hayatı tam düzene girmişken mutlu bir yuva ve sevdiği iki insanla beraber yaşamaya başlamışken, hastalığının ilerlemesi herkesi üzecek. Dizinin yeni bölümünde, Öykü kimseyi tanımıyor ve Demir çaresiz durumda. Kızım 21. bölüm 1. fragman izle!
Kızım dizisinin yayınlanan son bölümünde, Öykü uyurgezer olmuştu ve doktor bunun hastalığı ile alakalı olabileceğini söylemişti. Okulda donup kalması ve kaybolması ve öğretmenin haber vermesiyle Demir, Öykü’yü teyzesinin evinin önünde babasını bile tanımaz halde bulmuştu.
Dizinin 21. bölüm ilk fragmanında, Demir, kızının başında gözyaşı döküyor. Doktor Demir’e, Öykü’nün sizi ve sizden sonraki hayatını hatırlamadığını söylüyor. Demir ve Candan Öykü’nün yanındalar ama o, onları tanımıyor. Öykü, teyzesini soruyor ve oranın kendi evi olmadığını söylüyor. Demir, kızının tedavi masrafları için tekrar hırsızlığa mı dönüyor? Candan Demir’e eğer bir daha hırsızlık yaparsa Öykü’yü götüreceğini söylüyor.
İşte Kızım yeni fragmanı..
Kızım Dizisi 20. Bölüm Özeti!
Cemal, Öykü’nün kendi kızı olduğunu öğrendikten sonra emin olmak için, Öykü’nün teyzesini buluyor ve o da bir şey bilmediğini çok merak ediyorsa DNA testi yaptırmasını söylüyor.
Öykü, babasına mahkemede Cemal’in ona zarar vermemesi için Asu’yu seçtiğini söylüyor. Sabah kahvaltı yaparken Murat Candan’ı arar ve onunla görüşmek istediğini söyler. Murat, Candan’in iş yerine gelir ve Demir ile neden evlendiğini nasıl böyle bir hata yaptığını sorarken, Demir içeri girer. Candan’a gerçekten evliymiş gibi davranır. Murat, bu duruma çok sinirlenir ve Demir’den intikam almak için büyük bir hastane masrafı çıkarır. Demir, hastane parasını ödeyebilmek için para bulmaya çalışır.
Öykü, sınıftayken hastalanır şuursuzca okuldan çıkar ve gider. Öğretmeni durumu babasına bildirir. Demir, yakın arkadaşı Mertcan’la konuşur ve onun en son teyzesinden bahsettiğini söyler. Demir, Öykü’yü, teyzesinin eski evinin önünde merdivenlerde otururken bulur. Öykü, babasını bile tanımıyordur.
Atv’de ekranlarında yayınlanan Bir Zamanlar Çukurova reytingleri alt üst etmeyi başardı. 21 şubat reyting sonuçlarına göre yine en çok Bir Zamanlar Çukurova izlendi. Sevilen dizinin yeni bölümü ile ilgili detaylar gelmeye başladı. Bir Zamanlar Çukurova 22. Bölüm 1. fragman yayınlandı. Yeni bölümde, Züleyha, Demir’e her şeyi itiraf ediyor.
Dizinin heyecanla beklenen yeni bölümü 28 şubat perşembe günü izleyicisi ile buluşmaya hazırlanıyor. Bir Zamanlar Çukurova dizisinin, gelen bilgilere yeni bölümünde yer yerinden oynayacak. Bütün sırlar ortaya çıkıyor.
Sevilen dizinin yeni fragmanında,Dizinin final sahnesinde, Hünkar hanım attan düşmüş ve herkes her yerde onu arıyordu. Hünkar hanım baygın bir şekilde bulunuyor. Bütün Çukurova, Züleyha ve Yılmaz’ın eskiden sevgili olduklarını konuşuyor ve bunu Demir’in duyacağı şekilde söylüyorlar. Demir, Züleyha ile tartışıyor. Züleyha gözyaşları içinde, kalbinin sahibinin Yılmaz olduğunu ve bunu değiştiremeyeceğini söylüyor. Demir, Züleyha’yı kovuyor ‘defol git Yılmaz’a’ diyor. Züleyha şirkete gidip, Demir’e, Adnan’ın onun oğlu olmadığını söylüyor.
İşte 22. bölüm ilk fragman..
https://twitter.com/i/status/1099305375562637313
Bir Zamanlar Çukurova 21. bölümde neler yaşandı!
Demir, annesine Sait’i öldürdüğüne inandığı için sinirleniyor ve Züleyha’yı da alıp evi terk ediyor. Ona bir villa yaptırıp artık orada yaşayacaklarını söylüyor. Haminne kayıp oluyor ve soluğu Fekeli’nin yanında alıyor. Fekeli’ye yıllar önce, Hünkar’ın Ali Rahmet’i sevdiğini eve babasının zorla Adnan’la evlendirdiğini anlatıyor. Fekeli, onu çiftliğe götürüp teslim ediyor. Yıllar sonra Hünkar’ın da kendisini sevdiğini öğrenmek onu mutlu ediyor. Hünkar ve Fekeli sık sık görüşüp dertleşiyorlar.
Yılmaz, Müjgan’a evlenme teklif etmeye hazırlanıyor!
Yılmaz, Züleyha’yı aklından çıkaramıyor ama onun kendisini unuttuğunu zannederek artık Müjgan’la evlenmeye karar veriyor ve bir yüzük alıyor. Müjgan , Yılmaz’la buluşmak için hazırlanıyor ve tam evden çıkarken kapının zili çalıyor. Müjgan kapıyı açıyor ama karşısındaki kişi kim ise çok şaşırıyor. Yılmaz, onun gelmemesi üzerine telefon ediyor ama cevap yoktur.
Bu arada, Hünkar hanım atına binerek dışarı çıkmıştır ve attan düşmüştür.
Berkay: Allah herkese sabır versin! Ünlü şarkıcı Berkay, Ece Erken ile yakınlaştığı iddialarının ardından önceki akşam ilk defa sahne aldı. Kendisini izlemeye gelen yüzlerce hayranını karşısında görünce duygulanan ünlü şarkıcı, “Herkes bir şekilde konuşuyor ama sizler bugün buradasınız, o bana yetiyor.” sözleriyle hislerini anlattı. İşte haberimiz hakkında merak ettiğiniz tüm ayrıntılar…
Berkay: Allah herkese sabır versin! Ece Erken ile şarkıcı Berkay’ın davetli oldukları Murat Karabova’nın doğum günü partisinde yakınlaştığı iddiaları magazin gündeminde bomba etkisi yaratmıştı.
Haklarında çıkan yakınlaştıkları haberlerinin hemen arkasından jet hızıyla iddiaları yalanlayan Ece Erken ve Berkay, bu haberleri çıkartanlara ateş püskürmüştü.
Önceki akşam Kartal’da bir eğlence merkezinde sahne alan ünlü şarkıcı Berkay, kendisini izlemeye gelen yüzlerce hayranını görünce duygularını saklayamadı.
“Gel Gel” şarkısı ile sahneye çıkan ünlü şarkıcı, alkış tufanına tutuldu.
Yüzlerce hayranıyla birlikte sevilen şarkılarını hep bir ağızdan seslendiren ünlü şarkıcı, eski ve yeni albümünden şarkılarını seslendirdi.
Berkay, önceki akşam Kartal’da bir eğlence mekanında sahne aldı.
Konser sırasında zaman zaman hayranlarıyla sohbet eden Berkay, Ece Erken ile yakınlaştığı haberleri ile ilgili de yorum yaptı.
“Bu hayatta yapmak istediğim tek şey, şarkı söylemek ve mutlu olmak” diyerek hislerini tarif eden ünlü şarkıcı, “Bu hayatta yapmak istediğim tek şey, şarkı söylemek ve mutlu olmak. Allah herkese sabır versin ve iyi insanlarla karşılaştırsın. İçimden başka şeyler söylemek istiyorum ama beceremiyorum. Ben söyle bir şey söyleyeceğim; herkes bir şekilde konuşuyor ama sizler bugün buradasınız o bana yetiyor. Ne yaparlarsa yapsınlar olmuyor. Hep doluyuz.” dedi.
Geçtiğimiz yıldan beri hakkında çıkan çeşitli iddialara rağmen programlarında büyük bir kalabalığa hitap eden Berkay, “Hep Doluyuz, hep doluyuz” diyerek yalan haberlerle bir yere varamayacaklarını ifade etti.
Eski ve yeni albümündeki kendi şarkılarının haricinde Yıldız Tilbe, Müslüm Gürses gibi usta sanatçıların şarkılarına da yer veren ünlü şarkıcı Berkay, Yıldız Tilbe hakkında övgüler yağdırdı.
Yıldız Tilbe’nin kendi hayatında çok önemli bir yeri olduğunu v onu çok sevdiğini ifade eden Berkay, “Şimdi söyleyeceğim şarkı ile Yıldız Tilbe’yi selamlamak istiyorum. Ömrünün uzaması için her gün kendisine dua ediyorum. Benim için çok kıymetli, çok seviyorum. Şu an yazdığı en iyi şarkıyı söyleyeceğim. Daha iyisi yazılana kadar da bunu söylemeye devam ediceğim.” sözleri ile ünlü sanatçıya olan sevgisini anlattı. Berkay, bu sözlerin ardından Yıldız Tilbe’ye ait Dayan Yüreğim şarkısını seslendirirken, yüzlerce seveni eşlik etti.
Fox tv ekranlarının vazgeçilmez dizisi Yasak Elma’nın yeni bölümünden yeni detaylar gelmeye başladı. Dizinin 34. yeni bölümü 25 şubat pazartesi akşamı yayınlanacak. Ender’in entrikaları ortalığı karıştırmaya devam ediyor. Yasak Elma 34. bölüm 2. fragman izle! Yıldız İle Kemal fena yakalanıyor.
Yasak Elma dizisinin son bölümüne, Ender ve Alihan, Halit’i bitirmek için formalite evlilik yapmışlardı. Alihan ile Halit’in barışmaları Ender’i huzursuz etti ve boşanmayı kabul etmedi. Böyle olunca, birbirini çok seven Zeynep ve Alihan’a yine ayrılık düştü.
Yasak Elma 34. bölüm 2. fragmanda; Ender, Yıldız ve Kemal’in birbirlerine yakınlaşması için elinden geleni yapıyor. Zehra, Kemal ile bir süreliğine Halit’in evinde yaşamaya başlıyor. Bu durum Yıldız’ın hoşuna gitmese de Halit kabul eder. Halit’in, Yıldız’a karşı kaba davranışlarını gören Kemal, Yıldız’a ‘ benim yerime seçtiğin adama bak! Seçtiğin hayata bak!’ diyor. Fragmanda, Yıldız ile Kemal’in yakınlaştığı anlarda kapı açılıyor. Onları baş başa gören kim?
İşte yeni fragman..
Yasak Elma 33. Bölüm Özeti!
Yıldız, Ender’den intikam almak için Caner ile arasını bozuyor. Halit, Alihan ile barışmasını açıklamak için evde bir yemek düzenliyor ve bu yemeğe Zeynep’in de gelmesini istiyor. Yemekte Halit, Alihan ile aralarındaki anlaşmazlığın bittiğini açıklıyor. Tüm aile bu duruma çok mutlu oluyor. Özellikle Lila dayısının Ender’den de boşanabileceğini söylüyor.
Bu duruma herkes mutlu olurken, Erim biraz üzülüyor. Alihan onunla konuşup durumu anlatmaya çalışıyor. Hakan, İrem’le barışıyor ama tekrar ayrılmak zorunda kalıyorlar. İrem çok iyi bir iş teklifi almıştır ve Bursa’ya dönmek zorundadır.
Zeynep’e İki Süpriz Birden!
Dündar, Zeynep’e karşı hislerini açıklar ve Zeynep arkadaş olduklarını söyleyerek ret eder. Zeynep’i evde Alihan bekliyordur ve Ender’den ayrılacağı müjdesini verir. Bu hataları yapmasının sebebini anlatır.
Ertesi gün boşanma evraklarını imzalaması için Ender’i bekleyen Alihan, Ender’in boşanmaktan vazgeçmesi ile yıkılır. Kendini içkiye verir. Hakan sarhoş halde eve getirir ve Ender onun sarhoşluğunu fırsat bilip yanına yatar. Alihan, sabah onu yanında görünce şok olur.
Okan Kurt’a 9 bin günlük hapis cezası! Geçtiğimiz yıl evine icra gelmesi sonucu Demet Akalın ile boşanan Okan Kurt, 9 bin günlük hapis şokuyla sarsıldı. Babası ve kardeşi ile birlikte karşılıksız çek davasından yargılanan ünlü isme 5 milyon ceza verildi. Bu paranın ödenmemesi halinde ise Okan Kurt, birlikte yargılandığı babası ve kardeşiyle birlikte 9’ar bin gün hapis yatmak zorunda kalacak. İşte haberimiz hakkında merak ettiğiniz tüm ayrıntılar…
Okan Kurt’a 9 bin günlük hapis cezası! Geçtiğimiz yıl ortağı olduğu şirketi yüzünden evine haciz gelen Okan Kurt, Demet Akalın tarafından jet hızıyla mahkemeye verilmiş ve boşanmak zorunda kalmıştı.
Boşandıktan sonra tekrar bir araya gelerek barışan çiftten Okan Kurt, aldığı ceza ile şoke oldu.
Babası ve kardeşi ile birlikte MARTAŞ Nakliyat’ın hissedarı olan Okan Kurt, Konkordato talebinde bulunmuş ve Martaş Nakliyat Turizm İnşaat Tarım Ürünleri şirketinin 6 çekini bir akaryakıt dağıtım şirketine vermişti.
Çeklerin karşılıksız çıkması üzerine haklarından dava açılan Okan Kurt, baba Abdi Kurt ve Ozan Kurt önceki gün görülen davada ceza aldı.
Karşılıksız çıkan çekler nedeni ile İstanbul Anadolu 9. İcra Ceza Mahkemesi’nde davada dilekçesinde, üç sanığın cezalandırılmaları istenmişti.
Kurt ailesinin avukatı Mehmet Durmaz, Martaş Nakliyat’ın konkordato sürecinde olduğunu ifade ederek bu davanın sonucunun beklenmesini istemişti fakat, tarafların savunma ve delillerini aldıktan sonra önceki gün ikincisi yapılan duruşmada hakim kararını verdi.
Abdi Kurt, Ozan Kurt ve Okan Kurt’a 5 milyon 267 bin TL adli para cezası verildiği mahkemede, paranın ödenmemesi halinde adli para cezası hapis cezasına dönecek.
Okan Kurt’un avukatı yaptığı açıklamada, Kurt’un hapis yatma gibi bir durumunun olmadığını ifade etti.
Herhangi bir şekilde hapis yatma gibi bir durum sözkonusu değildir
Okan Kurt’un avukatı Avni Sönmez, müvekkili hakkında verilen cezanın ardından yaptığı açıklamada şunları söyledi:
“Müvekkilimiz Okan Kurt hakkında 23.02.2019 tarihinde yer alan 5 milyon lirayı ödemezse hapis yatacak haberi gerçeği yansıtmamakta olup İstanbul Anadolu 9.İcra Ceza Mahkemesi 2018/543 Esasında kayıtlı dosyadan çıkan kararla ilgili istinaf yoluna gidilmiştir.Herhangi bir şekilde hapis yatma gibi bir durum sözkonusu değildir.Okan Kurt’un ortağı bulunduğu şirket ile ilgili konkordato süreci devam etmekte olup müvekkilimizin imzası bulunan herhangi bir karşılıksız çek bulunmamaktadır.”
Biriyle aynı evde yaşayacaksam evlenirim! Başarılı ve güzel oyuncu Selin Şekerci, önceki gün annesiyle birlikte gittiği bir alışveriş merkezinde görüntülendi. Kendisini görüntüleyen magazin muhabirleri ile ayak üstü kısa bir sohbet gerçekleştiren güzel oyuncu, sevgilisi Caner Cindoruk ile ayrılık iddialarına cevap verdi. İşte haberimiz hakkında merak ettiğiniz tüm ayrıntılar…
Biriyle aynı evde yaşayacaksam evlenirim! En son yer aldığı Kızım dizisindeki başarılı performansıyla adından söz ettiren Selin Şekerci, kendisi gibi oyuncu sevgilisi Caner Cindoruk ile olan ilişkisiyle de sık sık gündem oluyor.
Daha önce ayrılan ve ilişkilerine bir şans daha verdiklerini açıklayıp barışan Selin Şekerci – Caner Cindoruk ilişkisi hakkında sık sık çeşitli iddialar ortaya atılıyor.
Önceki gün annesiyle birlikte gittiği bir alışveriş merkezinde görüntülen güzel oyuncu, kendisini görüntüleyen magazin muhabirleri ile ayak üstü bir sohbet gerçekleştirdi.
Selin Şekerci, annesiyle birlikte geldiği alışveriş merkezinde kendisini görüntüleyen magazin muhabirlerinin sorularını yanıtladı.
Mutfak eşyaları satan bir mağazaya giren ve burada yaklaşık yarım saat ürünleri incelediği dikkat çeken Selin Şekerci, alışveriş sonrasında kendisine yöneltilen soruları yanıtladı.
Yeni bir eve taşındığı için annesiyle birlikte alışverişe geldiğini ifade eden Şekerci, “Başka bir eve taşınıyorum. Sürekli aynı evde duramıyorum. Her sene evi değişiyorum. Onun için kendime bir şeyler baktım.” dedi.
Hakkında kendisi gibi oyuncu sevgilisi Caner Cindoruk ile ayrıldıklarına dair iddialar çıkan güzel oyuncu, muhabirlerin yönelttiği “Yeni eve taşınmanızın ayrılık haberleriyle alakası var mı?” sorusunu şöyle cevapladı:
“Onunla alakalı değil. Güzel bir ilişkimiz var. Her şey yanlış anlaşılıyor. Fotoğrafları atılan yorumlardan dolayı kaldırdık. Şu an gündemim sadece evi taşımak. Tek başıma eve çıkıyorum. Ayrılık konusu hakkında konuşmak istemiyorum.”
Yalnız yaşadığını söyleyen ünlü oyuncu, yöneltilen “Evlenmeden biriyle ayrı evde yaşar mısınız?” sorusuna verdiği “30 yaşına geldim. Bu saatten sonra biriyle aynı evde yaşayacaksam herhalde evlenirim.” cevabı dikkat çekti.
Caner ile evlenmeyi çok isterim
Ünlü oyuncu Selin Şekerci, daha önce kendisine yöneltilen “Caner Cindoruk ile evlenmeyi düşünüyor musunuz?” sorusuna verdiği şu yanıtla dikkat çekmişti:
“Ben çok isterim” cevabıyla dikkat çeken Selin Şekerci, “İnşallah, kısmetse olur. Ben çok isterim ama şimdilik öyle bir düşüncemiz yok. Biz gayet mutluyuz.”
Fırat Tanış: Evliliği sürdürmek bir karar… İstanbullu Gelin dizisinde canlandırdığı Adem karakteriyle büyük bir hayran kitlesine sahip Fırat Tanış, aynı zamanda her hafta tek kişilik oyun da sergiliyor. Sanatın her dalıyla iç içe olan, oyunculuğuyla olduğu kadar müzisyen kimliğiyle de tanınan başarılı sanatçı, Işıl Cinmen ile keyifli bir sohbet gerçekleştirdi. İşte haberimiz hakkında merak ettiğiniz tüm ayrıntılar…
Fırat Tanış: Evliliği sürdürmek bir karar… İstanbullu Gelin dizisinde canlandırdığı Adem karakteriyle adeta her hafta oyunculuk dersi veren Fırat Tanış, Posta Gazetesinden Işıl Cinmen ile keyifli bir sohbet gerçekleştirdi.
Oyunculukta olduğu kadar müzik dünyasında da büyük bir hayran kitlesine sahip olan Fırat Tanış, her hafta dizi çekimlerinin haricinde tek kişilik oyunuyla da izleyici karşısına çıkıyor.
Bütün bu yoğum tempo içinde sanatın her dalına fırsat yaratmaya çalışan ünlü oyuncu, kendisini bakın Işıl Cinmen’e nasıl anlattı…
Fırat Tanış, tek kişilik oyunu “Gelin Tanış Olalım” ile her hafta sahnede yer alıyor.
Süpermen’in bile travması var; mutlaka benim de vardır
-Demin oyundan çıktık: ‘Gelin Tanış Olalım.’ Biz de tanışalım, ben Işıl.
Hahaha! Merhaba ben de Fırat.
-Tanışalım da “İşi kolay kılalım, sevelim sevilelim zira bu dünya kimseye kalmaz” felsefesini müthiş bir sahne ve 11 enfes türküyle anlatan bu türkü müzikaline gelene kadar Fırat Tanış’ın yolculuğu nasıldı? Hatta nasıl başladı?
1975’te Zeynep Kamil Hastanesi’nde, iki terzinin üçüncü çocuğu olarak, normal doğumla dünyaya geldim.
-Anne ve babanız terziyken mi tanışmış?
Hayır, bir arkadaşlarının düğününde tanışmışlar. Aslında hısımlar ve ikisi de Gürcistan kökenli. Bana da “Nerelisin?” diye sorduklarında “Köklerim Gürcistan’dan ama Kadıköy’de doğdum” diyorum. Babam usta terzidir. İkisi de Demiryolları’nda çalışıyordu. Tüm personelin üniformalarını onlar dikerlerdi; oradan da emekli oldular zaten. Hala da beraberler. Son derece sıradan bir ailemiz vardı.
-Travmasız bir çocukluk mu geçirdiniz yani?
Travmasız çocuk olur mu? Süpermen’in bile travması var; mutlaka benim de vardır. O da yurdundan, gezegeninden edilmiş, Dünya’ya yollanmış evlatlık bir çocuk… Hatırladığım ilk anılar 80 darbesinde evimizin yakınlarında patlayan bombaların sesleri… Bu bile yeterince travmatik sayılır.
Çalmaya merakım var ama “Enstrüman çalıyorum” dersem ayıp olur gibi hissederim
-Aileniz aktivist miydi?
Siyasi görüşleri vardı ama aktivist değillerdi.
-Siz hem müzisyen hem oyuncusunuz. Hangisi önce geldi?
Müzik epey erken başladı. Çalışan bir anne babanın çocuğu olduğum için erken yaşta kreşe verildim. Orada şarkı söylemeyi çok sevdiğimi fark ettim. Büyüyünce de devam etti, hatta lise döneminde harçlığımı çıkarmak için İstiklal Caddesi’nde barlarda çalardım. Ama tek başıma takılırdım, hiç müzik grubum olmadı. Kendi çapımda enstrüman koleksiyonum var. Çalmaya merakım var ama “Enstrüman çalıyorum” dersem ayıp olur gibi hissederim. Sadece tıngırdatıyorum ve söylüyorum.
-Ya tiyatro?
O lisede başladı. Liseyi Mehmet Beyazıd Lisesi’nde okudum. Düz devlet lisesidir ama tiyatrosuyla ünlüdür. Aslında iyi bir öğrenciydim. İstemesini bilirim ama canım o müfredattaki dersleri istemek istemiyordu. Talep etmek istediğim şey konusunda iyi bir öğrenciydim ve sahnede olmak istiyordum. Orada kendimi mutlu hissediyordum. Ama tabii o zamanlar “Tiyatrocu adam para kazanamaz” diye bakılıyordu. Aileler de bu yüzden korkardı.
-O yüzden konservatuvara girmek mühimdi. Aileye gösterilen bir hedefti. Bir mesleğin okulunu okumak ailenin de içini rahatlatır.
Şeytan çok karanlık görünseydi insanlar günah işlemeye bu kadar can atar mıydı?
-Her hafta 180 dakikalık dizi çekiyorsunuz, ‘Gelin Tanış Olalım’da 80 dakika boyunca tek başınıza oynuyorsunuz. O kadar repliği nasıl ezberliyorsunuz Allah aşkına?
Anlayarak, kavrayarak ve odaklanarak! Bu bir odaklanma meselesi. Bir şeye odaklanmak kolay değildir ama sevdiğin işi yapıyor olmak odaklanma hızını ve kaliteni artırır.
Temelde iki basit hareket noktası vardır: Ödül ve ceza
-Ben oyunculuğun şizofrenik bir meslek olduğunu düşünürüm. Siz her işinizde Fırat Tanış ile hiç alakası olmayan başka bir karakter oluyorsunuz, başka hayatlara izin veriyorsunuz ya da şu an durup dururken ağlamaya başlayabilirsiniz…
Siz her ağlayana inanır mısınız?
-İnanırım.
Hahaha sizin için zor olmalı. Biz posta memurluğu yaparız. Bir takım adreslere gider, kapıyı çalarız. Kapının arkasındakiler ‘anılar cumhuriyeti’nin vatandaşlarıdır. Kapıdan çıkan anı, postacıya benzer bir duygu yaşandığında ne hissettiğini hatırlatır.
-Ya kapıdan çıkanı hiç yaşamadıysa? Katili oynayacak biri mesela, içindeki katili bulamazsa?
Her davranışın temelde iki basit hareket noktası vardır: Ödül ve ceza. Bir olay seni ya mutlu eder ya da kötü hissetmene sebep olur. Her şeyi fiilen yaşamak zorunda değiliz. Kaybettiğin değerli bir yüzüğü bulduğunda ya da piyangoda büyük ikramiyeyi kazandığında benzer şekilde sevinirsin. Olaylar değişse de insanın kimyası değişmiyor.
-Ama o zaman herkes oyuncu olabilir…
Olabilir ama herkes o karakteri farklı oynar. Oyunculuk; çalışma, merak ve ilgi ile ilgilidir. Oyuncunun çalışma alanı “Ben kimim?” sorusudur. Ben aslında şapkadan hep aynı tavşanı çıkarırım fakat izleyenler her gösteride şaşkınlıkla izler. Çıkan tavşanın aynı olduğuna dikkat etmezler. İllüzyon gibi…
Dört yıllık konservatuvar hayatımdan aklımda kalan 100 tane bilgi yok
-Siz Devlet Konservatuvarı Tiyatro Bölümü’nden mezunusunuz. Siz bu kadar emek vermişken başka birinin sırf güzel ya da yakışıklı diye ekrana çıkarılmasına kızmıyor musunuz?
Kızmıyorum. İrade sahibi, konuya ilgili, odaklanan herkes oyunculuk yapabilir. Görmeyen, duymayan, bir organı eksik biri de oyunculuk yapabilir.
-O zaman “Okumasaydım da bu kadar iyi bir oyuncu olabilirdim” mi diyorsunuz?
Bu konuda bir fikrim yok. Dört yıllık konservatuvar hayatımdan aklımda kalan 100 tane bilgi yok ama birini söyleyebilirim. Yıldız Kenter ile Venedik Taciri’ni çalışıyorduk. Ben de tüccar Shylock’u canlandırıyordum; çok kötü bir adamdı. Simsiyah elbiseler giydim, elime bir sopa aldım, sesimi çirkinleştirdim. Yıldız Hocam, “Fırat, şeytan bu kadar karanlık görünseydi insanlar günah işlemeye bu kadar can atar mıydı?” dedi. Bu bilgi çok kıymetliydi. Bu bilgi iyi ve kötü kavramıyla alakalı müthiş bir kapı açıyor.
-Gelmiş geçmiş kimin hayatını oynamak isterdiniz?
Orhan Veli Kanık’ı oynamayı çok isterdim. Onların dönemi çok önemlidir. Orhan Veli Kanık, Melih Cevdet Anday, Oktay Rifat edebiyat dünyasına uzaylı gibi indi. O dönem için muhteşemlerdi.
-Peki, kiminle karşılıklı oynamak isterdiniz?
Bir hayvanla oynamayı çok isterdim. Oynayabileceğim herhangi bir hayvanla… Sokak köpeği de olur. Yıldız Kenter’in kediyle oynadığı bir filmi vardı. Ölmek üzere olan birini canlandırıyordu ve kedisini emanet edeceği birini arıyordu. Müthişti.
Gelin Tanış Olalım’a duyan gelsin
-‘Gelin Tanış Olalım’ tasavvufla çok içli dışlı bir oyun.
Ben oyunun tasavvufla ilgisini anlatamam. Kendimi ahkam kesmiş sayarım. Ben oyunun mesajıyla ilgileniyorum. Dayanışma, aşk, yol, kibir, tevazu gibi kavramlar üzerine bir tiyatro oyunu bu. Ve mesajı keskin; diyor ki: Hazine insanın içindedir; dışarıda arama. Başka insanlarla tanışmak, gözlerinin içine bakmak, açlığını tokluğu sormak bu yoldan geçer. Beni ‘Gelin Tanış Olalım’a iten bir takım teknik meraklar vardı. Anadolu Halk Müziği’nde müzikal yapmak istiyordum. İçinde türküler, deyişler, meseller olmalıydı. ‘Gelin Tanış Olalım’ mottosu bu fikrim için güneş gibi parlıyordu. Prof. Dr. Semih Çelenk’e gittim; o da Yunus’u rehber edindi yazarken… Yazdı ve yönetti.
-‘Gelin Tanış Olalım’a kimler gelsin?
Dar bir grup için, muhalefet için, iktidar için, şucu ya da bucu için içerik üretmem. Bu işimin doğasına aykırıdır. ‘Gelin Tanış Olalım’a duyan gelsin. Kim neyi üzerine alınırsa alınsın. Oyun bir şeyi ya da birini eleştirmenin üslubuyla alakalı iyi bir örnek oluşturuyor. Hırsızı bile suçlamıyor. “Sende daha kıymetlisi vardı. Neden tenezzül ettin güzel kardeşim” diyor.
Eşimin doğumuna girdim, doğmak müthiş bir şey
-Hayatla ilgili konuştuğumuza göre sorayım: Siz doğmuş olmak ister miydiniz?
Çok isterdim. Hem de çok. Eşimin doğumuna girdim; doğmak müthiş bir şey. Kadın kusursuzdur. Doğurmak kusursuz bir olay. ‘Erkekleri Doğrama Cemiyeti Manifestosu’nda “Bir erkeğin yapabileceği en iyi şey bir kadını taklit edebilmektir” der.
-Kadın olarak mı doğmak isterdiniz?
Hangi ülkede?
-Türkiye’de.
Şu an bunu bilmiyorum ama doğmuş olmak muhteşem bir şey!
-Kızınız Zeynep 4,5 yaşında ve dünya iyi bir yere gidiyor gibi görünmüyor. Bir baba olarak endişeli misiniz?
Kıymetli bir şey için endişe duymamız sağlıklıdır. Ama bu endişenin elimizi ayağımızı bağlayan bir engele dönüşmemesi gerekiyor. Çocuk yetiştirirken zilyon tane endişe var. Zaten anne baba olmak endişeli olmaktır. Baba olmadan önce baba olan arkadaşlarım bana bunun nasıl bir his olduğunu anlatmıştı. Anladığımı düşünmüştüm ama Zeynep doğduktan sonra anladım ki ben onları anlamamışım. Baba olmak yeniden dünyaya gelmek gibiydi. Bildiğim her şeyi tekrar gözden geçirme fırsatı yakaladım. Kendime çeki düzen vermem gerekti çünkü sağlıklı yaşamam gerekiyor. Kızımı çok seviyorum ve onunla daha uzun vakit geçirmek istiyorum.
-İki kez evlenmişsiniz. Evlilik zor değil mi?
Evliliği sürdürmek bir karar… Zaten evlilik de toplumsal bir duyuru ve mülkiyetle ilgili. Ama ben seviyorum; aileciyimdir. Merkezi hayatı severim. İki insanın birbirine tahammül etmesi elbette çok zor, kimse kusursuz değil. Arada sevgi bağı varsa tolerans göstermek kolaylaşıyor.
-Ya sadakat?
İnsanın sadakat göstermesi gereken şey galiba kendisiyle kurduğu ilişki… İkili ilişkiler başlar ve devam edebilir, bitmeden devam edebilir, biterek devam edebilir, biter ve devam etmeyebilir. Ya da ilişkiler hiç başlamayabilir de… Bunlar sadece olasılık. Ama sadakat insanın kendine karşı ilkesel bir duruş ortaya koymasıdır. Kimse kimseyi birine aşık olduğu için suçlayamaz ki…
Hiçbirimiz bu gezegenden sağ çıkmayacağız
-Sizin hayatınızın kor kelimesi nedir?
Hayatın kor kelimesi ‘odak’tır. Odaklanabilmek insanın becerisidir. Ve insan yararlı olmaya bağımlıdır.
-44 yaşındasınız. Bence bir erkeğin yaşamının en güzel kısmı buradan sonra başlıyor. Siz hayatınızın geri kalanını nasıl değerlendirmek istiyorsunuz?
Şaşırmamak beni rahatsız etmesin isterim. İnsan büyüdükçe hayat sıradanlaşıyor. Şaşırmayı çok isterim ama şaşırmazsam da bu bana koymasın isterim. İnsanlara benden sonra konuşacakları güzel anılar bırakmak isterim.
-Ölümsüz olmak istiyorsunuz…
Bunu bir suçmuş gibi söylediniz. Ölümsüz olmak ister miydim? Bilmiyorum. Ama insan ölümle uzlaşmanın bir yolunu bulmalı. Dünya güzel bir gezegen ama gideceğiz. Hiçbirimiz bu gezegenden sağ çıkmayacağız.
Ufak Tefek Cinayetler’den Avlu’ya flaş transfer! Star Tv’nin çok sevilen dizisi Avlu’ya, Ufak Tefek Cinayetler kadrosundan yapılan transfer, izleyiciyi heyecanladırdı. Ufak Tefek Cinayetler’deki başarılı performansıyla geçtiğimiz yıla damgasını vuran ünlü isim, hangi karakteri canlandıracak? İşte haberimiz hakkında merak ettiğiniz tüm ayrıntılar…
Ufak Tefek Cinayetler’den Avlu’ya flaş transfer! Star Tv’de her Perşembe akşamı yayınlanan ve büyük bir izleyici kitlesi tarafından takip edilen Avlu dizisi, flaş transferiyle gündem oldu.
Başrollerinde Demet Evgar, Ceren Moray, Nursel Köse ve Kenan Ece gibi birbirinden başarılı oyuncuların yer aldığı Avlu dizisinin kadrosuna ünlü oyuncu Ushan Çakır dahil oldu.
En son Ufak Tefek Cinayetler dizisinin ikinci sezon bölümünde ekranlarda yer alan başarılı ve yakışıklı oyuncu Ushan Çakır, Avlu dizisinde canlandıracağı karakter ile bütün dengeleri değiştireceğe benziyor.
Ushan Çakır, 32. bölümden itibaren Avlu dizisiyle ekranda olacak.
Kadroya yeni katılan Uslan Çakır’ın canlandıracağı Tolga Komiser kimdir?
İzleyici tarafından büyük bir beğeniyle takip edilen oyuncu Ushan Çakır, Avlu dizisinde Tolga Komiser rolüyle seyirci karşısına çıkacak.
Her davaya kendisini adayan bir karakter olan Tolga Komiser, ele avuca sığmayan karakteriyle dikkat çeken bir ekip lideri. Var olan kuralları kendisine göre baştan şekillendirmeyi seven Tolga Komiser; bağımsız ruhlu, ağzı iyi laf yapan, esprili ve komik bir insan. Muzip bir tip olmasının yanında kadınlara pek güvenmeyen karakteri de bir dikkat çeken özelliklerinin arasında yer alıyor.
Avlu dizisinde Ushan Çakır’ın canlandıracağı Tolga Komiser karakteriyle birlikte dizideki bütün olayların yeniden şekilleneceği kulislerde konuşulurken, Ushan Çakır dizide 32. bölümden itiberen izleyicisi ile buluşacak.
Avlu dizisinin 31. bölümünde neler oldu?
Yayınlandığı her hafta reyting rekorları kıran Avlu dizisinin geçtiğimiz Perşembe günü yayınlanan son bölümünde Azra’nın özgür bir insan olarak cezaevine gelmesi dikkat çekti. Azra Deniz ile hasret giderirken, Zerrin onu yeniden hapse sokmak için and içti.
Star TV ekranında yayınlanan Avlu dizisi her Perşembe günü sat 20:00’de izleyici karşısına çıkıyor.
Alişan ile Demet akalın arasında yeni gelişme! 6 yıldır sürdürdükleri küslüğü dün 2. Sayfa canlı yayınında bitiren Alişan ve Demet Akalın arasında yeni gelişme yaşandı. Twitter üzerinden başlayan tartışma sonrası birbirlerini tüm sosyal medya hesaplarından engelleyen iki ünlü isim, hangi hareketiyle dikkat çekti? İşte haberimiz hakkında merak ettiğiniz tüm ayrıntılar…
Alişan ile Demet akalın arasında yeni gelişme! 2012 yılında Twitter üzerinden balayan tartışmalarını 6 yıldır sürdüren Alişan ve Demet Akalın’ın dün 2. Sayfa canlı yayınında gözyaşları içinde barışması, magazin gündeminde bomba etkisi yaratmıştı.
Önceki gün sosyal medyada yayınlanan Alişan’ın bebeğinin doğum videosunu Demet Akalın’ın beğenmesini barış çubuğu olarak niteleyen programın sunucuları Müge Dağıstanlı ve Gülşen Yüksel, iki ünlü ismi telefonla canlı yayına bağlamışlardı.
Demet Akalın’ın, “Hira’nın doğumuna gelseydin, bu küslük 2 yıl sürecekti… Ben doğuma girerken kayınpederime ‘Alişan gelirse ne olur içeri al’ dedim. Çocuğum doğduktan sonra başka bir boyuta geçtim. Ara ara röportajlarımda ona sinyal çakıyordum. Burak o kadar güzel bir bebek ki, Onun gözündeki yaşa kurban olurum.” sözleri üzerine gözyaşlarına boğulan Alişan, konuşmakta güçlük çekmişti.
Demet Akalın’ın sözlerine, “Hira’nın doğumuna gidip gelmek arasında çok gittim geldim. Olaylar çok sıcaktı. Şuan böyle konuşuyor olabilmek bile çok güzel. Demet ile yarım saat, 1 saat baş başa görüşmek istiyorum” karşılığını veren Alişan, en kısa sürede bir araya geleceklerini ifade etmişti.
Yaşadıkları tartışma sonrasında birbirlerini takibi bırakan Demet Akalın ve Alişan, yeni bir gelişmeyle tekrar gündeme geldi.
Sosyal medya hesaplarından birbirlerini engelleyen iki ünlü ismin tekrar takibe alması, sevenleri tarafından sevinçle karşılandı.
Demet Akalın ve Alişan, dün 2. Sayfa canlı yayınında barışmışlardı.
Alişan ile Demet Akalın’ın canlı yayında barışması üzerine harekete geçen Alişan’ın yakın dostu Ece Erken, sosyal medya hesabından zehir zemberek bir gönderi paylaşarak şunları söylemişti:
“Kimin, kimin hakkında ne konuştuğunu bilince ortada şeref namus varsa, özür yoksa kimse “ne mutlu barışmışlar” sözünü benden beklemesin. Ben mahkemelik olduğum için değil her şeyi bildiğim için kırgınım. Zaten bu barışın olacağını haftalar önce yayında söylemiştim. 5i 1 yere kadar! insan olmak kuruş ile değil, duruş ile ölçülür.”
Hacı Sabancı: Doğuştan 3-0 öndeyim! Arzu – Ömer Sabancı ailesinin üç çocuğundan birisi olan Hacı Sanacı, verdiği röportajda samimi itiraflarda bulundu. 9 yıldır babasıyla birlikte iş hayatında yer almasına rağmen sık sık çapkınlık haberleriyle gündeme gelen Hacı Sabancı, doğuştan şansı olduğunu ifade etti. Kendisini doğuştan 3-0 önde tanımlayan ve işkolik bir insan olmadığını söyleyen Hacı Sabancı, bakın neler anlattı…
Hacı Sabancı: Doğuştan 3-0 öndeyim! Arzu – Ömer Sabancı çiftinin 3 çocuğundan birisi olan Hacı Sabancı, 9 yıldır babasıyla birlikte iş dünyasının içinde olmasına rağmen sık sık çapkınlıklarıyla gündem olan isimlerin başında yer alıyor.
Sabancı ailesinin ferdi olduğu için kendisini doğuştan şanslı olarak tanımlayan Hacı Sabancı, Posta Gazetesine verdiği röportajda samimi itiraflarda bulundu.
Verdiği röportajda açıklamalarıyla dikkat çeken ünlü isim, iş hayatından yaşam tarzına kadar tüm sorulara cevap verdi.
İşte yaşam tarzıyla her daim gündem olan Hacı Sabancı’nın çok konuşulacak o röportajı…
Hacı Sabancı, verdiği röportajda samimi itiraflarda bulundu.
En çok merak ettiğim soruyla başlamak istiyorum. Zaman zaman Sabancı adının ağırlığından bunaldığınız durumlar oluyor mu?
Yok. Tam tersi büyük bir şans ve gurur benim için. Tabii ki yanında getirdiği bazı sorumluluklar var. Ama biz bunları bilerek yetiştirildik. Hiçbir zaman Sabancı adı beni bunaltmadı. Tam tersi bana hayatı 3-0 önde başlatan bir durum olarak düşündüm hep.
– Amerika’da denizcilik ve finans konularında aldığınız eğitimin ardından 2010’da Densa’da babanızla çalışmaya başladınız. Başka tecrübeleriniz de oldu ama siz babanızla birlikte çalışmayı tercih ettiniz.
Evet. Lisans ve lisansüstü eğitimimi yurt dışında tamamladım. Daha sonra yurda dönmek istedim. Çünkü hem ailemi ve vatanımı özlemiştim hem de dedemin ve babamın kurduğu işlerde bir sonraki jenerasyon olarak görev alma isteğim vardı. Ayrıca en iyi tecrübeyi babam Ömer Sabancı’nın yanında öğreneceğime inandım. İyi ki öyle yapmışım.
Bizde baba ile çatışma diye bir durum olmaz
– Babanız Ömer Sabancı ile çalışmak nasıl? Çatıştığınız oluyor mu?
Biz öyle yetişmedik. Biz de anneye, babaya, aile büyüklerine saygı esastır. Baba ile çatışmak diye bir şey söz konusu olamaz.
– Son söz kimindir mesela?
Son söz babamındır. Ben ve kardeşlerimle her zaman fikir alışverişi içindedir. Ama en son o ne diyorsa odur. Bu konuda hiçbir zaman ters düşmeyiz onunla.
Kesinlikle işkolik değilim
– Nasıl bir çalışma temponuz var? Çok çalışan biri misinizdir?
Gerektiğinden az çalışmam ve sorumluluklarımı bilirim. Ama kesinlikle işkolik değilimdir. Erkenciyimdir. Her sabah 7’de uyanırım. İşe 8 gibi başlarım. 15.30 gibi bitiririm. Böyle olunca gün bana kalıyor. Akşam 23.00’da uyumuş oluyorum. Haftanın beş günü çalışıyorum.
– Sabancı Ailesi’nin sanata olan düşkünlüğü malum. Sizin de çok ilgili olduğunuzu biliyorum.
Böyle şanslı bir aileye doğmuşum, yıllardır sanata ve sanatçıya destek veren aile büyüklerim olmuş. Bu bana da geçmiş ne mutlu. Ben de ileride inşallah devam ettirebilirim. Sanat benim ruhumu dinlendirdiğim bir alan.
– Tablo koleksiyonu yapmaya ne zaman başladınız?
Üniversitede sanat tarihi dersleri alırken sanata olan ilgimi keşfettim. Türkiye’ye dönüşümde ise annem ve babamın başlattığı bir çağdaş sanat koleksiyonu vardı. O koleksiyonla ilgilenmeye başladıkça çağdaş sanata olan ilgim arttı. Koleksiyonum, ağırlıklı Türk sanatçılar olmak üzere tablo, heykel, video art gibi değişik çağdaş sanat eserlerinden oluşuyor. Tanıdığımız çoğu sanatçının eseri var bende. Ayrıca bu sanatçıların birçoğuyla tanışma şansına da eriştim. Çok değerli hocalarımızın eserleri de var, çok sevdiğim yeni nesil genç sanatçıların eserleri de.
Beşiktaş’ta başkanlık şart değil, hizmet etmek isterim
– Aynı zamanda sıkı bir Beşiktaş taraftarısınız.
Beşiktaş tutkum babamdan geliyor. Babam da kardeşlerim de hepimiz Beşiktaş’ı çok severiz. İstanbul’daki her maçına gideriz. Yurt dışı deplasmanlarını da kaçırmamaya özen gösteririm. Programlarımı Beşiktaş maç takvimine göre ayarlarım.
– Gönlünüzden bir gün Beşiktaş’a başkanlık geçiyor mu?
Her siyah beyaz renklere gönül vermiş taraftar gibi Beşiktaş’a hizmet etmek benim de gönlümden geçiyor. Ama bunu ille de başkanlık anlamında söylemiyorum. Başka yerlere çekiliyor sonra. Ben taraftar olmaktan çok mutluyum. Ama tabii ki Beşiktaş’a bir şekilde hizmet etmek isterim.
– Peki ya Çarşı?
Beşiktaş’ın ayrılmaz parçasıdır. İnanılmaz akıl dolu tezahüratları var.
Seyahat programımı yemek üzerine yapıyorum
– Seyahat etmeyi de seviyorsunuz.
Evet, çok severim yeni yerler keşfetmeyi. Avustralya’yı ve Yeni Zelanda’yı henüz göremedim, gitmeyi çok istiyorum.
– Gidip de beğenmediğiniz bir yer var mı?
Atina’dan çok etkilenmedim nedense. Bir de Napoli var. Yani Avrupa’da İtalya gibi bir ülkede suç oranının bu kadar yüksek olduğu bir şehir olamaz! Beşiktaş maçı için gitmiştim. “Arabada bir şeyinizi bırakmayın” demişlerdi. Bavulu bıraktık, çaldılar. “Gece tek başınıza yürümeyin” dedikleri bir yer.
– Seyahat ettiğiniz yerlerde neler yapmaktan hoşlanırsınız?
Gittiğim yerlerde özellikle müze ve sergileri gezerim. Restoranları da tabii. Hatta programımı yemek üzerine yapıyorum. (Gülüyor)
Tam 50 kilo verdim
– Fazla kilolarınızı verdiniz. Formunuzu nasıl koruyorsunuz?
Düzenli ve sağlıklı beslenmeye özen gösteriyorum. Akşam hava karardıktan sonra yemem mesela. Ama en önemlisi spor. Haftada beş gün antrenman yapıyorum. Ağırlık ve cardio’nun yanı sıra kick boks da yapıyorum.
– Mide ameliyatı olduktan sonra kaç kilo verdiniz?
130 kiloydum. Ameliyattan sonra 1,5 sene geçti. 50 kilo verdim. Şimdi 79 kiloyum. Obezite safhasındaki kilo bir hastalık bence. Çok şükür böyle bir kurtulma şansı var. Ama ondan sonra da iş bitmiyor. Dikkat etmeniz lazım.
– En sevdiğiniz yemekler?
Bu sorunun cevabı çok uzayabilir. Zaten eski kilomdan da bunu anlamak mümkün (Gülüyor). Kebap çok severim, tereyağlı pirinç pilavına dayanamam. Zeytinyağlı yemekleri de çok severim.
– Annenizin yaptığı en güzel yemek hangisidir?
Annem çok yemek yapmaz. Pardon salçalı sosisi çok güzel yapar (Gülüyor).
– Siz yemek yapar mısınız?
Yaparım ama elimin çok lezzetli olduğu söylenemez. Makarnayı güzel yaparım ama.
– Farklı tatlara açık mısınızdır?
Evet. Denemediğim restoranlara gitmeye çalışırım. Hatta öyle bir listem var. Instagram’dan gördüğüm ve beğendiğim yerleri not ederim ve gidip denerim.
– İstanbul’da çok sevdiğiniz mekanlar var mı?
Tabii var. Akşam yemeği olarak Spago favorim. Ayrıca Lucca’yı çok severim. Balıkçı Abdullah ve sağlıklı yemek olarak bu aralar çok sık gittiğim Bi Nevi Deli.
Yeteri kadar kitap okuduğumu düşünmüyorum
– Kendinizde değiştirmek istediğiniz bir şey var mı?
Yeteri kadar kitap okuduğumu düşünmüyorum. Sosyal medya veya film izlemek gibi gelişimime bir katkısı olmayan şeylere zaman harcamak yerine biraz daha fazla kitap okumanın bana pozitif anlamda etki edeceğini biliyorum ve bunu değiştirebilirim.
– Kitap okumuyor musunuz?
Okuyorum. Ama daha fazla okuyabilirim. Tarihle alakalı kitaplar daha çok ilgimi çekiyor. Osmanlı, ikinci dünya savaşı tarihi mesela. En son Mahfi Eğilmez hocanın ‘Değişim Sürecinde Türkiye, Osmanlı’dan Cumhuriyete Sosyo-Ekonomik Bir Değerlendirme’ isimli kitabını okudum.
– Peki ya sinema…
Sizin için tüm zamanların en iyi filmi hangisi? Sinemaya çok sık giderim. Film izlemeyi çok severim. Eskiden DVD koleksiyonum vardı. Netflix çıkınca bir önemi kalmadı tabii. Tüm zamanların en iyi filmi benim için ‘Casablanca.’
– Türk filmlerini sever misiniz?
Çok severim. En beğendiğim aktör Şener Şen. Kötü bir filmini hiç görmedim. ‘Eşkıya’ ve ‘Muhsin Bey’in yerleri ayrıdır. Bu arada Şener Şen’in ‘Zengin Mutfağı’ isimli tiyatro oyununu izledim. Çok etkileyici oynuyor, kesinlikle tavsiye ederim.
Hiçbir zaman ne otomobil ne hız tutkum oldu
– Dizi izler misiniz?
Yabancı dizi izliyorum. ‘Crown’ ve ‘Game of Thrones’ son yıllardaki favorilerim.
– Hangi tarz müziklerden hoşlanırsınız?
Müzik dinlemeyi çok severim. Aslında çok ayırt etmem. Hip Hop çok sevmem. Onun dışında her müziği keyifle dinlerim. Favori tarzım rock. Özellikle 80’ler yabancı rock. Bon Jovi, AC/DC gibi. 90’lar Türkçe de çok severim, Hakan Peker mesela.
– Otomobil tutkunuz var mı?
Hiçbir zaman ne otomobil ne hız tutkum oldu. Hatta çok bilgisiz olduğum bir konudur. Sohbet ortamlarında bu konu açılınca hiç yorum yapmam. Minibüs tarzı bir aracım var, o kadar.
Annemiz evimizin tek prensesidir
– Hafta sonlarını nasıl geçiriyorsunuz?
İstanbul’daysam arkadaşlarımla vakit geçiririm. Sergi gezmek, sinemaya gitmek, yeni restoranlar keşfetmek önceliklerim. Ama kalabalık olarak evde vakit geçirmeyi de çok severim.
– Kardeşleriniz Hakan ve Kerim ile aranız nasıl?
Arkadaş gibiyizdir. Onlar da benim gibi sakin yapılıdır. Abiye karşı saygı vardır mutlaka. Karşılıklı sevgi, saygıyı her zaman koruruz.
– Anneniz Arzu Hanım’la nasıl bir ilişkiniz var?
Çok iyidir aramız. Annem de sergi gezmekten ve seyahat etmekten çok keyif alır. Her sene ailece görmediğimiz bir yere gideriz mutlaka.
– Üç erkek çocuk, bir de babanız Ömer Bey olmak üzere Arzu Hanım’ın hayatında tam dört erkek var. Zaman zaman isyan ettiği oluyor mu?
Hiç öyle bir durum olmadı. Hepimizin baş tacıdır annem. Dört erkek için de annemiz evimizin tek prensesidir.
3 çocuk istiyorum
– “Hayatta vazgeçemem dediğiniz” neler var?
Ailem ve sevdiklerimden asla vazgeçmem.
– Günün birinde sizin de bir aile kurma planınız var mı?
Tabii ki. İyi ve sevgi dolu bir aile ortamında büyüdüm. Bunun ne kadar önemli olduğunun bilincindeyim. Ben de böyle bir aile kurmayı çok istiyorum.
– Kaç çocuk istiyorsunuz?
Üç. Öncelik sağlık ama.
– En büyük hayaliniz nedir?
Klişe gibi gelecek ama güzel bir aile kurmak ve vatanına milletine faydalı bir iş adamı olmak benim en büyük hayalim. Babam, rahmetli dedem Hacı Sabancı öylelermiş. Benim de idollerim onlar.
Marmaray’ı yapanlardan Allah razı olsun
– Ev ve işiniz Anadolu yakasında, ama siz daha çok Avrupa yakasında vakit geçiriyorsunuz. Toplu taşıma araçlarını kullanır mısınız?
Evet. Metrobüse bindim, gerçekten kalabalık. Vapur, arabalı vapur ve Marmaray çok kullanıyorum. Marmaray’ı yapanlardan Allah razı olsun. Sırf Marmaray değil üçüncü köprüyü de öyle. Anadolu Yakası ile Avrupa Yakası’nı birbirine bağlayan dört ana hat var şimdi. Marmaray ve 3’üncü köprü trafik sorununu önemli ölçüde rahatlattı. Ben en çok Beykoz/Çubuklu’daki arabalı vapur seferlerini kullanıyorum. Karşıya o şekilde çok rahat geçiyorum.