Ana Sayfa Blog Sayfa 935

Billur Kalkavan’ ın “En İlginç Cinsel İlişkiye Girdiğiniz Yer” Sorusuna Olay Cevabı

0

Bazı ünlüler vardır ne dese ne yapsalar çok konuşulur. Bu ünlülerden bir taneside sosyetik güzel oyuncu Billur Kalkavan. Bomba açıklamalarına devam eden Billur Kalkavan, “Cinsel içerikli film izlemek özgürlük” ifadesi ile daha yeni çok konuşulanlar listesindeyken, olay itiraflarına yenisini daha ekleyiverdi. Güzel oyuncu “En İlginç Cinsel İlişkiye Girdiğiniz Yer” şeklinde yöneltilen o soruya bakın ne cevap verdi. İşte Detaylar…

57 Yaşındaki Billur Kalkavan’ın Bikinili Pozu, Yıllara Meydan Okuyor

Billur Kalkavan’ ın “En İlginç Cinsel İlişkiye Girdiğiniz Yer” Sorusuna Olay Cevabı…

Dönem dönem söylediği sözlerle gündeme oturan oyuncu Binnur Kalkavan’ dan yeni haberler var. Daha önce bir açıklamasında “Cinsel içerikli film izlemeyi özgürlük olarak görüyorum ve izliyorum” ifadesiyle çok konuşulan Billur Kalkavan, bu defa da ömründe  yaşadığı en enteresan cinsel ilişki yerini itiraf etti.

Buralarda Neler Dönüyor Bi’Bilsen ‘e Konuk Oldu…

Müzik gurubu Athena’ nın “Ses Etme” şarkısının video klibinden de bildiğimiz drag queen Cake Mosque (Onur Gökhan Gökçek), Buralarda Neler Dönüyor Bi’Bilsen isimli Youtube kanalına güzel oyuncu Billur Kalkavan’ ı konuk aldı.

 “Bir Kadınla Yatar Ve Ayakta Tuvaletimi Yapardım”

Her daim açık sözlülüğü ve olay itiraflarıyla tüm dikkatleri üzerinde toplamayı başaran Billur Kalkavan, yöneltilen sorulara çekinmeden cevapladı. “Bir günlüğüne erkek olsanız ne yaparsınız?” şeklindeki o soruya Kalkavan “Bir kadınla yatar ve ayakta tuvaletimi yapardım” dedi.

Güzel oyuncu, sonrasında  “Cinsel ilişki yaşadığın en sıra dışı yer neresiydi?” şeklindeki soruya ise olay cevabını verdi…

“Alternatif Yerlerden Çok Hoşlanmam”

Eski basketbolsu olan sevgilisi Buğra Bahadırlı’yla 2009′ dan bu yana aşk yaşayan Billur Kalkavan, “Denizin içi. Ben öyle alternatif yerlerden çok hoşlanmam. Benim için cinsel ilişki ortamının rahat olması lazım.” dedi. Öte yandan cinsel hayatında cinsel içerikli oyuncakları kullanmadığını da belirten Billur Kalkavan ayrıca gay pornosu sevdiğini de açıkladı.

Billur Kalkavan kimdir?

 

Funda Arar Güzelliğiyle Göz Kamaştırdı…

0

Önceki gece Bodrum Antik Tiyatro BtcTurk PRO sahnesinde sevenleriyle hasret gideren güzel sanatçı Funda Arar, hemen peşinden Kuşadası Altın Güvercin’de sahneye çıktı. Funda Arar Güzelliğiyle Göz Kamaştırdı. İşte Detayları…

Funda Arar Güzelliğiyle Göz Kamaştırdı…

Kerki Solfej’in organizasyonuyla gerçekleşen ‘Yaz Konserleri’ içeriğinde ilk gün Bodrum Antik Tiyatro’da çıkan şarkıcı Funda Arar, Moda sektörünün önde gelen isimlerinden Songül Sarpbaş imzalı bembeyaz bir kostüm ile hayranlarının karşısında hazırdı. Eserlerinin repertuvarında yer alan “Neyse” adlı şarkısını söylemeye başlamadan önce sahnesinden izleyicisine seslenen güzel sanatçı; “Bu şarkı şiddet gören bütün kadınlarımıza gelsin. Lütfen artık kadına şiddet olmasın” ifadeleriyle ayakta alkışlandı.

Funda Arar Gençlere Mutluluklar Diledi…

Kız arkadaşına evlilik teklifi yapmak isteyen bir hayranını kırmayarak sahneye davet eden Funda Arar, genç ikiliye mutluluklar dilemeyide ihmal etmedi. Konserinin ikinci yarısında mavi bir kostüm ile devam eden Funda Arar, repertuvarının sonuna doğru daha canlı parçalarla hayranlarını ayağa kaldırdı.

Sonraki gün Kuşadası Altın Güvercin’de sahneye çıkan  alan Funda Arar, seyircisine eşsiz bir gece geçirtti. Peş peşe olan her iki sahnesinde ortalama iki saat sahnede kalarak muhteşem bir performansla gecelere damgasını vurdu. Başarılı sanatçı, hayranlarının yoğun isteği üzerine bis yaparak sahneye tekrar geri döndü.

Funda Arar kimdir?

İşte Funda Arar Sahnesinden Kareler;

Funda Arar Sahne
Funda Arar Sahne
Funda Arar Sahne
Funda Arar Sahne
Funda Arar Sahne
Funda Arar Sahne

“Başgardiyan” Timur Acar, “Kilit” in Anahtarlarını Elinde Tutuyor…

0

Önceki dönemlerde kadrosunda yer aldığı komedi türündeki projelerde seyircinin beğenisini layık olan usta oyuncu Timur Acar, bu defa alışılmışın dışında bir rolle beyazperde de yer alıyor. “Başgardiyan” Timur Acar, “Kilit” in Anahtarlarını Elinde Tutuyor. Detaylar Haberimizde…

Timur Acar ‘dan Sürpriz Proje

“Başgardiyan” Timur Acar, “Kilit” in Anahtarlarını Elinde Tutuyor…

Oyuncu Timur Acar, 27 Ağustos’ta vizyonlara girmek için gün sayan polisiye gizem türünde sinema filmi Kilitte, esrarengiz cinayetlerin yaşandığı bir cezaevinde görev yapan Başgardiyan Hamza karakterine can vererek sinemaseverlerin karşısında hazır olacak…

Gözü Kara Başgardiyan Hamza…

Kilit’ in Başrollerini başarılı oyuncular Mert Fırat ve Melisa Aslı Pamuk paylaşırken oyuncu Timur Acar, kurallara ve disipline önem veren, gözü kara başgardiyan rolüyle başarılı oyunculuğunu bir kez daha gözler önüne seriyor…

Timur Acar Kimdir?

“Karanlık Şehir Hikâyeleri” nin İlk Filmi “Kilit”…

Cezaevinde yaşanan esrarengiz mahkûm ölümlerini çözmekle görevli polislerin
sürükleyici hikâyesini konu alan “Kilit”, “Karanlık Şehir Hikâyeleri” adlı serinin ilk filmi
olarak izleyicilere adalet, iyilik, empati ve merhamet kavramlarını yeniden sorgulatıyor. Farklı hikâyesi ve anlatım diliyle dikkat çeken polisiye gizem filmi “Kilit”te Mert Fırat ve Melisa Aslı Pamuk; aynı sabah farklı koğuşlarda 10 mahkûmun birden ölü bulunduğu bir cezaevinde olup bitenlerin izini sürüyorlar.

“Kilit” in Muhteşem Oyuncu Kadrosu…

Başrollerini Fırat ile Pamuk’un paylaştığı filmde usta oyuncu Mustafa Alabora ile birlikte Timur Acar, Asuman Dabak, Tuğçe Karabacak, Melik Akkaya, Aykut Taşkın, Gökhan Tevek ile Doğan Keçin rol alıyor.

Mert Fırat Kimdir?        Mustafa Alabora kimdir?       Asuman Dabak kimdir?  

Tuğçe Karabacak Kimdir?  Melisa Aslı Pamuk Kimdir?

İşte “KİLİT” Fragmanı;

“Kilit”in Konusu;

Cezaevinde rutin sabah sayımını yapan Başgardiyan Hamza (Timur Acar) ve ekibi,
girdikleri her koğuşta birer ikişer cesetle karşılaşır. Vücutlarında boğulma, yaralanma
veya darp izi bulunmayan cesetler için koğuşlardaki diğer mahkumların da hiçbir
açıklaması yoktur. Olayın aydınlatılması için İstihbarat teşkilatında görevli Selin Korkmaz (Melisa Aslı Pamuk) ve Cinayet Büro’dan Başkomiser Erol Haktan (Mert Fırat) görevlendirilir. Göreve başlayan ikili, ölümlerin ardındaki gizemleri çözmek için attıkları her adımda şoke edici gerçeklerle yüzleşirler…

Kilit’ in Künyesi; 

“Kilit”in senaryosunda, çeşitli projelerde yönetmenlik, senaristlik ve prodüktörlük yapan Adil Oğuz Valizade ve Arif Valizade kardeşler ile başarılı polisiye roman yazarı Cenk Çalışır’ın imzası bulunuyor. Yönetmenliğini Adil Oğuz Valizade’nin, yapımcılığını ise Arif Valizade’nin üstlendiği “Kilit”, Valizade kardeşlerin ilk uzun metrajlı film projesi
olma özelliğini taşıyor. Aynı zamanda film, “Karanlık Şehir Hikâyeleri” adlı serinin de ilk filmi olarak seyirciyle buluşuyor.

Bir Dark Town Pictures yapımı olan “Kilit”i  dağıtımcılığını CGV Mars Dağıtım üstlendi.
“Kilit”, 27 Ağustos 2021 Cuma günü sinemalarda!

Merve Boluğur Bu Kez Herkesi Şaşırttı

0

Daha önce iki kez pandemi kurallarına uymayarak maske takmadığı için para cezasına çarptırılan oyuncu Merve Boluğur, önceki gün Nişantaşı’nda görüntülendi Boluğur, bu kez herkesi şaşırttı. İşte detaylar;oyuncu Merve Boluğur, önceki gün Nişantaşı’nda görüntülendi Boluğur, bu kez herkesi şaşırttı. İşte detaylar;

Merve Boluğur,”Yetişkin Olmak Bu Demek”

Son dönemde yaptıkları ve söyledikleri ile adından söz ettiren Merve Boloğur siyah giyinmesini ve kırmızı ruj sürmesini eleştirenlere seslenerek, “Merve karakterini böyle görmek istiyorum. Hayatımdan el alemi kaldırdım” dedi.

Merve Boluğur Öyle Birşey Yaptı Ki

Geçtiğimiz haftalarda yeni bir aşka yelken açtığını duyuran oyuncu sevgilisinin adını açıklamamıştı. YouTube kanalında yayınladığı bir videoda hakkında merak edilenleri yanıtladı. Oyuncu videoda siyah giyinmesini ve kırmızı ruj sürmesini eleştirenlere seslendi.

Boloğur “Siyahla bütünleşmiş bir kadınım. Kırmızı ruj da vazgeçilmezim. Merve karakterini böyle görmek istiyorum. Bana bunun yakışmadığını söylüyorlar. Onlar söylüyor diye bundan vazgeçecek değilim. Hayatımdan el alemi kaldırdım. Yetişkin olmak bu demek” açıklamasında bulundu.

Merve Boluğur: Aradığım Kumral Erkeği Buldum

Youtube kanalı için video çektiğini söyleyen oyuncu, ‘Aradığım kumral erkeği buldum’ dedi. Yaptığı açıklamayla kafaları karıştıran güzel oyuncu konuya şu sözlerle açıklık getirdi:

Merve Boluğur Beğendiği Erkek Tipini Anlattı

“Youtube kanalım için son derece eğlenceli bir skeç çektik. Kılıktan kılığa girdiğim, her tiplemeyi kendim canlandırdığım bir içerik oldu. Nikah memurundan, gelin olan Merve ve hatta o meşhur kumral erkeğin olduğu ve benim canlandırdığım güzel eğlenceli bir video oldu.”

Merve Boluğur Bu Kez Herkesi Şaşırttı

Bu aralar açıklamalarıyla gündemden düşmeyen Boluğur geçtiğimiz haftalarda “Benden hastalık değil, sağlık geçer” sözleriyle neden maske takmadığını açıklamıştı. Geçtiğimiz gece Nişantaşı’nda görüntülenen Boluğur bu kez işi ciddiyete alıp maskesiyle ve iddialı dekoltesiyle objektiflere yansıdı.

Muhabirlerin sorularını yanıtlamak istemeyen ünlü oyuncu “Bugün havamda değilim” diyerek konuşmak istemeyen oyuncu ardından hızlı adımlarla yoluna devam etti.

Merve Boluğur Kimdir?

Müjde Uzman ve Oğuzhan Uğur Aşkı Bitti

0

Bir süre önce mutlu bir birlikteliğe başlayan Müjde Uzman ve Oğuzhan Uğur çiftinden kötü haber geldi. Müjde Uzman ve Oğuzhan Uğur aşkı bitti. Peki Müjde Uzman ve Oğuzhan Uğur neden ayrıldı? İşte detaylar;

Oğuzhan Uğur Gönlünü Müjde Uzman’a Kaptırdı

Babala TV isimli Youtube kanalında güncel konulara ilişkin programlar çeken Oğuzhan Uğur, aradığı aşkı oyuncu Müjde Uzman’da buldu. İkili aşklarını aynı anda aynı fotoğrafla Instagram hesaplarından duyurdu.

Oğuzhan Uğur kimdir?

Müjde Uzman kimdir?

Yıllar önce yaşadığı aşkın mutsuz sonla bitmesi yüzünden kalbini kimselere açmadığını söyleyen Oğuzhan Uğur‘un inadı kırıldı. Oğuzhan Uğur, oyuncu Müjde Uzman ile yeni bir aşka yelken açtı.

Yıllar önce şarkılarıyla adından söz ettirenUğur, uzun süredir sosyal medyada içerik üretiyor. YouTube’da yayınlanan videolarıyla geniş bir hayran kitlesine ulaşan Uğur, özel hayatıyla da gündem olmuştu.

Oğuzhan Uğur kimdir?

Müjde Uzman kimdir?

Programına Konuk Olarak Aldı

Diğer yandan “PİNÇ” adlı program yapan Uğur, sezon finali bölümüne sevgilisi Müjde Uzman’ı konuk etmişti. İkilinin sohbetleri, hayranları tarafından tam not aldı.

Sezon finalini Dorock XL’ta bir konser havasında çeken Uğur, gecenin sonuna doğru sevgilisi Uzman’ı hayranlarından yoğun istek geldiğini söylemeden edemedi. Aynı zamanda program boyunca çiftin birbirlerine bakışları ise gözlerden kaçmadı.Ünlü çift, Cartel’den ‘Bir Numara En Büyük’ şarkısında düet yapmasıyla adeta stüdyoyu yıkıp geçmişlerdi.

Müjde Uzman’dan Aşk Dolu Paylaşım

Müjde Uzman ve Oğuzhan Uğur Aşkı Bitti

Youtuber Oğuzhan Uğur ile 1 ay önce aşk yaşamaya başladığı oyuncu Müjde Uzman arasına kara kedi girdi. Biranda ilişkiye başlayan çiftin aşklarını süslü cümlelerle duyuran çift, sosyal medya hesaplarından birbirini sildi. Bu karşılıklı hamleleri “aşk bitti” diye yorumlandı. İkili henüz konuyla ilgili herhangi bir açıklama yapmadı.

Şeyma Subaşı: Vücudum Her Zaman Çok İyiydi

0

Sosysal medya hesabından tatil paylaşımları yapmaya devam eden ünlü fenomen bu kez pembe bikinisiyle gündem oldu. Şeyma Subaşı: Vücudum her zaman çok iyiydi dedi. İşte detaylar;

Şeyma Subaşı Mohammed Alsaloussi’yi Ailesiyle Tanıştırdı

Türkiye’nin dört bir yanında yangınlar olduğu dönemde Bodrum’a tatil yapmaya gelen Şeyma Subaşı’nın yaptığı paylaşımlar büyük tepki çekmişti. O paylaşımlara en çok tepki gösteren isimlerden biri de eski manken Deniz Akkaya olmuştu.

Eleştiri Yağmuruna Tutulan Şeyma Subaşı Açıklama Yaptı

Yaklaşık iki haftadır Bodrum’da tatil yapan çifte bugün Şeyma Subaşı’na geçtiğimiz gün ailesi de katıldı. Kiralamış oldukları yatta anne, baba ve kardeşini ağırlayan Subaşı sevgilisiyle mutluluk pozları verdi. Şeyma’nın babasıyla çok iyi anlaştığı öğrenilen Mohammed Alsaloussi aileden geçer not aldığı da dedikodusu kulislerde dolaşmaya başladı.

Aile teknede keyifli zaman geçirerek bağlarını pekilşirdi. Bir ara Şeyma Subaşı’nın annesi teknede çalan müziğe kendini kaptırdı. Dans etmeye başlayan anneye kızı Şeyma da eşlik etti. Ünlü ismin paylaştığı videoda arkadan gelen ses de dikkatlerden kaçmadı. Anne-kızın dans ettiği sırada teknede bulunan bir kişinin ‘anasına bak kızını al diyecekler, yandık artık…’ sözleri çok konuşuldu.

Şeyma Subaşı Siyah Bikinisiyle Gündeme Oturdu

Evlilik hazırlığı yaparken stresten bebeğini düşüren ve Mısırlı Mohammed Alsaloussi ile yollarını ayıran Şeyma Subaşı sevgilisiyle barıştıktan erkek arkadaşıyla birlikte çıktığı Bodrum tatiline devam ara vermeden ediyor. Sosyal medya hesabından paylaşım yapmaya devam eden Şeyma Subaşı geçtiğimiz hafta siyah bikinisiyle gündeme gelmişti.

Şeyma Subaşı Kimdir?

Şeyma Subaşı: Vücudum Her Zaman Çok İyiydi

Bir süre önce erkek arkadaşıyla birlikte Türkiye’ye dönen ve Bodrum’da tatil yapan Şeyma Subaşı tatil paylaşımlarına devam ediyor.

Eleştiri Yağmuruna Tutulan Şeyma Subaşı Açıklama Yaptı

Minik pembe bikinisiyle verdiği pozları sosyal medya hesabından paylaşan ünlü fenomen takipçileri tarafından beğeni yağmuruna tutuldu. Paylaşımını yorumlara kapatması da dikkatlerden kaçmadı. Şeyma Şubaşı yaptığı paylaşımın altına İngilizce olarak şu notu düştü:

Şeyma Subaşı Pembe Bikini
Şeyma Subaşı Pembe Bikini

“Sadece şu an değil, vücudum kendimi bildim bileli çok iyiydi. Bu da vücudunuza ve kendinize nasıl davrandığınızla ilgili. Mutlu vücut, mutlu zihin.”

İlayda Elif Elhih: Değişken Biriyim

0

İlk filmi ‘Sardunya’ ile önemli bir ödül kazanan oyuncu İlayda Elif Elhih çekimlerden önce endişelendiğini dile getirdi. Geçtiğimiz gün samimi bir röportaj veren İlayda Elif Elhih “Değişken biriyim” itirafında bulundu.

Size ödül kazandıran Defne karakterini ilk okuduğunuzda neler hissettiniz?

Senaryoyu ilk okuduğumda, bu rolü oynayıp oynamayacağımdan bağımsız olarak karakteri çok sevdim. Türkiye sinemasında yaşadığım çağa uygun, genç kadın karakterler görmüyorum. Defne, bir bakıma öyle bir kız. Başına gelenler ne olursa olsun kendi doğrusunun peşinde giden bir kahraman. Onu görmek iyi geldi. İlk işim olduğu için korktum tabii altından kalkabilir miyim diye ama en sonunda ‘Ne olacaksa olsun, ben bu kızı oynayacağım’ dedim…

Bu karakterde sizi etkileyen neydi?

Defne babasının felç geçirmesinin ardından çok uzun bir zaman sonra şehirden kalkıp çocukluğunu, ergenliğini yaşadığı kasabaya, Urla’ya dönüyor. Kendi geçmişinde, bugününde ve kendi içindeki yolculuğa tanık oluyoruz. Bir yandan da baba-kız arasındaki ilişkiye ve etik, ölüm, kuşak çatışması gibi konulara bakıyoruz.

Film boyunca adalet kavramını sorgularken vicdanı ve özgürlüğü arasında bir seçim yapması gerekiyor Defne’nin. Siz neyi seçerdiniz?

Çok zor bir soru, İlayda olarak cevap veremem. Defne üzerinden şunu söyleyebilirim; Defne adaletli bir kız, neredeyse son ana kadar yanlış bir şey yapmıyor. İyi niyetli davranırken yaptığı tek hatanın sebebi bence babası, daha doğrusu babasının kişiliği. Film de bunu söylüyor zaten.

Elhih (solda) şehirden kasabasına dönen bir karakteri canlandırıyor.

Sizle Defne arasında benzerlikler var mı?

Hem var hem de yok. Defne’ye göre ben daha gülmeye meyilliyim. Gülünecek bir şey varsa hayatta kaçırmam. Defne daha konsantre ve ağır bir karakter. Benzeştiğimiz tek yer etik anlayışlarımız.

Bu rolün size ödül getirmesini bekliyor muydunuz?

Hiç beklemiyordum. Bekleseydim kazandığımdaki şaşkınlığımı yaşayamazdım. O şaşkınlık gerçekten yaşanılası bir hismiş.

Oyunculuğa ilginiz nasıl ve ne zaman başladı?

Lisede tiyatro okudum. Pera Güzel Sanatlar Lisesi mezunuyum. Liseden önce annemlerle hafta sonu oyunlara giderdik. Ortaoyuncular Tiyatrosu’nda ‘Kiralık Oyun’ adlı bir oyun izlediğimizi hatırlıyorum; Ferhan Şensoy, Okan Bayülgen ve Özgü Namal rol alıyordu. Çok etkilenmiştim. Oyuncu olma fikrini sevdim. Sanırım derslerim de pek iyi değildi zaten. Her şey olması gerektiği gibi olmuş demek ki.

Sette olmak ne hissettiriyor?

Set fiziksel ve zihinsel olarak yorucu bir ortam. Kondisyonlu olmak gerekiyor. Eğer güzel bir ekibe dahil olduysan, iyi bir iletişim varsa ve bir şey ürettiğini, yarattığını hissediyorsan bütün yorgunluğa değiyor.

Sosyal hayatınızda nasıl birisiniz?

Değişken biriyim (gülüyor).

Neler yapmaktan hoşlanırsınız mesela? Hobileriniz neler?

Yalnız takılmaktan hoşlanıyorum. Evde oturayım, film-dizi izleyeyim… Sevdiğim işleri tekrar tekrar açıp izlerim. Sinemaya, konsere gitmeyi severim. Müzik ve dans…

Çok normal şeyler. Sevdiğim insanlarla oturup saatlerce konuşmayı da severim.

Hayalleriniz neler?

Hayallerim çok. Huysuz ya da kötü bir kadın karakter oynamak istiyorum mesela… ya da Türkiye’de bir türlü kabul edemediğimiz, ‘cüretkar’ bulunan ama aslında tüm genç kadınların ‘normal’ hayatlarını konu alan bir hikayedeki o kadın olmak istiyorum.

Neden ‘Sardunya’yı seyretmeli izleyici?

Çok kişisel bir cevap olacak ama ben olsam hikaye genç bir kadın ve babası üzerinden ilerliyor diye bile merak eder, izlerdim. Sinemada görmeye alışık olmadığım bir ikili gibi geliyor. Herkesin film izleme motivasyonu farklı tabii.

Filmle ilgili nasıl dönüşler alıyorsunuz?

Hep olumlu dönüşler aldım şu ana kadar ama henüz çok az seyirciyle buluştu. Yakın zamanda yurtdışında da gösterilecek ve umarım Türkiye’de de çok daha geniş bir kitleye ulaşacak. Heyecanla yorumları bekliyorum.

Tülin Şahin’den Şiddet Açıklaması

0

Eski eşi Pedro De Noronha ile olaylı bir şekilde ayrılan Tülin Şahin geçtiğimiz gün eşini tutuklaştmıştı. Muhabirlerin sorularını yanıtlayan Tülin Şahin’den şiddet açıklaması geldi. İşte Tülin Şahin’in o açıklamaları;

Tülin Şahin’den Bomba İtiraf

Kızı dünyaya geldikten kısa bir süre sonra boşanma kararı alan Tülin Şahin;

“Gerek doğumdan hemen sonra eski fiziğime dönmem için yaptığı baskılar, gerek hamileyken bir tane dondurma yediğim için çıkarttığı şiddetli kavgalar benim için son derece yıpratıcı oldu. Benim önceliğimin mükemmel gözükmekten önce bir anne olmak olduğunu kabul etmedi. Kamuoyunca da bilindiği gibi yıllardır en büyük hayalim anne olmaktı. Şimdi buna sahip olduğum hayatımın en mutlu zamanının benden yüzeysel beklentiler için çalınmasına izin vermiyorum. Kendimi ve özgüvenle büyümesini istediğim kızım Sienna’yı bu şiddet ve baskının karşısında bırakmayı kabul etmiyorum. 25 yıldır durmadan çalışan ve üreten bir kadın olarak anneliğimi her normal kadın gibi yaşamanın benim hakkım olduğuna inanıyorum. Kadınlar olarak hepimizin farklı şekillerde maruz kaldığı bu şiddet ve baskının artık bir son bulmasını istiyorum.” açıklamasını yapmıştı.

Tülin Şahin Portekizli Eşi Pedro’yu İfşa Etti!

Pedro de Noronha Şikayetçi Oldu

Bir süre önce Tülin Şahin’le yollarını ayıran Pedro de Noronha, bir dönem birlikte olduğu, kızının annesi Tülin Şahin’in kendisine tekme ve yumruk attığını, mahkeme kararına rağmen çocukları Siena Leyla’yı göstermemekle tehdit ettiğini iddia ederek korunma talebinde bulundu. İstanbul Aile Mahkemesi’ne sunulan korunma talepli dilekçede, “Tülin Şahin ile Pedro de Noronha arasında şiddetli geçimsizlik yaşanmıştır. Tülin Şahin, son derece agresif davranışlarda bulunmuştur. Noronha’yı evden ayrılması ve kendi ülkesine gitmesi halinde çocuğun yüzünü bir daha göstermemekle ve çocuğun soyadını değiştirmekle tehdit etmiştir. Pedro de Noronha, 9 Ekim’de çocuğunu görmek için Tülin Şahin’in oturduğu konuta gitmiştir. Noronha biraz gecikince Tülin Şahin sinirlenmiştir. Çocuğun önünde hakaretler yağdıran Tülin Şahin, Noronha’ya tekme ve yumruk atarak ağır şekilde darp etmiştir.” ifadelerine yer verdi.

Tülin Şahin’e Hapis Şoku

Tülin Şahin’den Şiddet Açıklaması

4 Ağustos’ta yaşadığı siteye gelerek kendisini darp ettiğini ileri sürdü. İstanbul Aile Mahkemesi‘ne başvuran ünlü model, daha önce de kızının gözleri önünde defalarca dayak yediğini belirtti.

Tülin Şahin eski eşini tutuklattırdı!

Tülin Şahin, mahkemeye sitenin güvenlik kameralarına yansıyan şiddet görüntülerini de delil olarak sundu. Mahkeme, 6284 sayılı kanuna dayanarak korunmaya ihtiyacı olan çocuğa şiddet uygulanma tehlikesinin varlığı sebebiyle işadamının 3 ay boyunca kızıyla ilişkisinin sınırlandırılmasına ve Şahin’e de yaklaşmamasına kararını verdi. Karar kapsamında, Noronha kızını göremeyecek ve Şahin’e yönelik şiddet tehdidi, hakaret, aşağılama veya küçük düşürmeyi içeren söz ve davranışlarda bulunamayacak, evine yaklaşmayacak, iletişim araçları ile onu rahatsız edemeyecek. Ünlü model, bu sürenin uzatılması talebinde  bulundu.  Mahkeme sonrası görüntülenen Tülin Şahin, konuyla ilgili soruları yanıtsız bırakmayı tercih etti.

Busenaz Sürmeneli ve Buse Naz Çakıroğlu Deneyimlerini Anlattı

Tokyo 2020’nin en heyecan verici öyküsünü birlikte yazan Busenaz Sürmeneli ve Buse Naz Çakıroğlu deneyimlerini anlattı.

Yıllar süren hazırlıkların ardından olimpiyat madalyasını boynunuza taktığınızda hissettiğiniz şey neydi? Mutluluk mu, rahatlama mı, yoksa gurur mu ağır bastı?

Buse Naz Çakıroğlu: Bizim için çok yorucu bir dönemdi. Normal şartlarda Olimpiyat Oyunları’na hazırlanılan 4 sene, hiç kimse için kolay olmuyor. Bu sefer 4+1 yıl olarak hazırlandık üstelik. Hem fiziksel hem de zihinsel olarak zordu. Çünkü pandemiden sonra tekrar odaklanmak, aynı formu yakalamaya çalışmak gerekiyordu. Ama tabii madalyayı boynumuza takarak emeğimizin karşılığını alabilmek bizi hem gururlandırdı hem de çok mutlu etti. Artık daha büyük bir sorumluluğumuz olduğunu hissediyoruz. Bunun nedeni de Türk halkının desteğini almamız. Sosyal medyadaki paylaşımlara bakıyorum da… Herkes bir dahaki maçımız için sabırsızlanıyor.

Busenaz Sürmeneli: Çok istedik, çok çalıştık, Allah bize nasip etti. Ben ikimizin de final oynayacağını düşünüyordum zaten. O kapasitedeydik, düşünce olarak da hazırdık. Üzerimizde büyük bir sorumluluk olduğunun da bilincindeydik. Her turnuva finale kadar yükselmemiz beklentisini arttırmıştı, ‘Size güveniyoruz’ diyenlerin sayısı çoktu. Belli etmemeye çalışıyorduk ama düşünmekten uyuyamadığımız geceler oluyordu. Gece uyuyamayıp kalkıyordum, bir bakıyordum ki Buse de ayakta. Stresten vücudumuzda yaralar bile çıktı. Kürsüye çıktığım zamansa emeklerimin karşılığını aldığımı düşündüm. Saydığınız duyguların hepsi bir anda geliyor. Ama gurur biraz daha öne çıktı.

Tokyo’ya gitmeden önce muhabir arkadaşlarım sizinle konuşmuştu Buse Naz Hanım… Olimpiyatların çocukluk hayaliniz olduğunu söylemiştiniz. Busenaz Hanım, siz de madalyayı alınca “Çocukluk hayalimi avcumun içinde tutuyorum” dediniz. Bu hayali kurmaya ne zaman başladınız? Kadın boksunun olimpiyat listesine eklendiği 2012 Londra ile mi başladı?

Buse Naz Çakıroğlu: Ben spora 2009’da, 13 yaşımda başladım. 2012’ye kadar hayallerim Avrupa ve Dünya şampiyonalarıydı. Ablalarımıza özenip bu şampiyonlukları kazanmak istiyorduk. Kadın boksu Olimpiyat Oyunları’na eklenince antrenörümle bir karar aldık. Rio 2016’yı değil, Tokyo 2020’yi hedef olarak belirledik. Tüm programımızı da buna göre yaptık.

Busenaz Sürmeneli: Ben 23 yaşındayım. 10 yaşındayken hocam “Olimpiyata gideceğiz” dediğinde olimpiyatın ne olduğunu bile bilmiyordum. Herkesin dilinde olimpiyat lafı olunca merak edip araştırdım. Benim de hedefim 2020’ydi… Rio 2016’yı yaş nedeniyle kaçırmıştım. Elemeler Samsun’da yapılınca gidip izledim, olimpiyat ruhunu orada gördüm.

Olimpiyat Oyunları’nın nasıl bir farkı varmış Avrupa ve Dünya şampiyonalarından?

Buse Naz Çakıroğlu: İlk Olimpiyat Oyunları’nda finale çıkmak çok büyük bir olaydı. Eve dönüp kendi başıma, sakin kalınca ‘Artık başka hiçbir turnuva beni heyecanlandırmaz’ diye düşünmeye başladım. O heyecanları tamamen atlattık. Artık daha sakin, daha emin olurum kendimden. Olimpiyat Köyü’nde çok başarılı ve önemli sporcularla bir aradaydık. Defalarca katılmalarına rağmen hareketleriyle bize rol model oldular. ‘Büyüdükçe küçülmek’ ne demek yaşayarak öğrendik.

Busenaz Sürmeneli: Her amatör sporcunun hayali olimpiyatlarda madalya kazanmaktır, bazen de sadece katılabilmek… Orası en üst mertebe. Heyecanı çok başka. “En çok Dünya Şampiyonası’nda heyecanlandım” diyordum ki burası farklıymış. Rüyada olmak gibi… Herkes için farklı üstelik. Tokyo’dan dönerken THY ekibi fotoğraf çektirmek istedi. O sırada Japonlar bizi gördü ve biri “Madalyaya dokunabilir miyim” diye sordu. Sonra bir anda ağlamaya başladı.

Busenaz Hanım, siz de madalya aldıktan sonra “Ağlamak istemiyordum ama…” diyerek söze başladınız. Sizi destekleyenlerin ilgisi bir sorumluluk yüklüyor mu mücadelelere?

Buse Naz Çakıroğlu: Her şeyden önce kendimiz çok istiyoruz. Başarırsak kendimiz çok mutlu olacağız, ailemiz çok mutlu olacak… Bu şekilde çember genişliyor. Bunun da farkındayız. Ama olimpiyatlar çok farklı. Birçok kez Avrupa ve Dünya Şampiyonu olduk ama böyle bir ilgiyle karşılaşmadık. Birçok arkadaşım, Fenerbahçe yöneticileri çeyrek ve yarı final maçlarından sonra “Daha önce 5.30’da Muhammed Ali maçı için uyanmıştık, şimdi de sizin için uyandık” dedi. Bunlar beni çok mutlu etti. Ama bunları bir yük olarak görmüyorum. Hem salondakilerin, bakanımızın, müdürlerimizin desteği hem de sizin desteğiniz bize güven verdi.

Busenaz Sürmeneli: İzlenmek, desteklenmek bizi motive ediyor. Buse ile tarih yazdık böylece. Küçük çocuklara rol model olduğumuzu bilmek sevindiriyor. Trabzonspor’u kaç kişi aramış ‘Boks okulu var mı’ diye… Bu beni çok mutlu etti. Trabzon biraz kapalı bir şehir. ‘Kızlar boks yapar mı’ diyenler olmuştu. Bazen anlatarak değil, göstererek insanların anlamasını sağlarsınız. ‘Boks okulu var mı’ diye sorulması idol olduğumuzu gösteriyor. Örneğin şimdi Buse saçını sarıya boyatsa mahallesindeki tüm küçük kız çocukları aynısını yapmak ister (gülüşmeler). O derece!

Buse Naz Çakıroğlu: Gerçekten de mahalleye gidip eve giremiyorum. Yarım saat sürüyor. Birkaç tane pankart var, çocuklar onun önünde bekliyorlar, beni görünce aileleri de geliyor, fotoğraf çektiriyoruz. Hayranlıkla saçlarıma dokunuyorlar (gülüşmeler). Ben okuduğum kitapları, dergileri sosyal medyada paylaşarak onları yönlendirmeye çalışıyorum. Çocukların, genç kızların spor yapmasını, aile baskısından kurtulmasını, 18 yaşına gelmeden bile bir gelir sahibi olmalarını çok istiyorum. Spor bunlara açılan en iyi yollardan biri.

Ülkeye dönmek de kürsüye çıkmak kadar heyecanlı mı?

Buse Naz Çakıroğlu: Ben bir karşılama olacağını biliyordum ama bu kadarını beklemiyordum. Sonra konvoyla eve gideceğimizi söylediler. 3-5 araba bekliyordum, bir baktım ki upuzun bir konvoy. İstanbul Havaalanı’ndan Anadolu Yakası’na kadar. Mahallede herkes ayaktaydı, mehter takımıyla… Onlar benden daha heyecanlı. Zaten final öncesi onların bu hallerini görünce bitsin de rahat etsinler diye düşünmeye başladım. “Ben bu heyecana, bu tempoya alışığım ama onlar…” diyordum.

Busenaz Sürmeneli: Ben de ilk önce İstanbul’a inince ‘Büyük şehir, bizi tanımazlar’ dedim. Otelde bile çok yoğun ilgi oldu. Hızlıca bir şeyler almak için AVM’ye gittim ama inanır mısınız alışveriş yapamadım. Trabzon’da da binlerce araç vardı. Annemin yanına gidip elini öpene kadar o kadar zorlandım ki!

Şimdi sırada ne var? Yeni hedefler koymadan önce kendinize, ailenize zaman ayıracak mısınız?

Buse Naz Çakıroğlu: Henüz hedef belirlemedik, plan yapmadık. Antrenörüm dinlenmemi istiyor ama biraz yoğunluk var tabii şu an. Bu geçince tatil yapacağım. Birkaç kere! Peş peşe… Farklı arkadaş gruplarıyla… Bitince uzun ve kısa vadeli planlar yapacağız. Uzun vadeli olan Paris 2024. İkinci olimpiyatımda altın madalya alacağım. Kısa vadede de tüm turnuvalardan şampiyon olarak ayrılmak istiyorum.

Busenaz Sürmeneli: Ben de önce tüm ailemle birlikte güzel bir tatile çıkmak istiyorum, onları çok özledim. Sonra da ikizim Tuğçenaz’la (ikizi de boksör ve Balkan şampiyonluğu, Avrupa 3’üncülüğü var) tatile gitmek istiyorum. Biz bunu hak ettik. Kendimizi yenilemeye ihtiyacımız var.

Tokyo’dayken Türkiye’nin gündeminden, orman yangınlarından etkilendiniz mi?

Buse Naz Çakıroğlu: Öncesinde de böyle bir karar vardı ama yangınlardan, kayıplardan, hayvanların ve doğanın zarar görmesinden sonra antrenörüm sosyal medyaya girmemi yasakladı. Çok etkilenmiştim. Özellikle Instagram ve Twitter’da video izlememi istemedi. Mümkün olduğunca da düşünmemeye çalıştım. Ailemle bile telefonda çok görüşmedim diyebilirim. Bir de hayaller kuruyordum, ülkeye döndükten sonra biraz dinleneceğiz, o yangınların çıktığı yerleri gezip göreceğiz, tatil yapacağız… Görmek istediğim çok yer vardı. Bunlar yaşanırken bizim madalya almamızla insanların büyük coşku duyması, mutlu olmak için bir şeyler aradıklarını gösteriyor. Gümüş aldığım için biraz üzülmüştüm ama annem telefonda “Nasıl büyük bir iş başardığının farkında değilsin” dedi. Gelince anladım. İnsanların mutlu olmaya, ülkesini iyi duygularla anmaya ihtiyacı var.

Busenaz Sürmeneli: Biz her turnuvaya gittiğimizde sanki ülkenin gündeminde kötü şeyler oluyor; yangınlar, kadına, hayvana şiddet… Bu yüzden telefon detoksu yapıyoruz. Tokyo’dayken ‘Busenaz sen şimdi ne yapabilirsin, gidip yangınları söndüremezsin’ diye düşündüm. Ama insanların yüzünü güldürme ihtimalimiz vardı ve buna odaklandık.

Farklı yazılsa da aynı isim, aynı memleket, aynı branş, doğum tarihiniz bile iki sene arayla aynı gün… Tesadüflere inanır mısınız?

Buse Naz Çakıroğlu: Ben bazen şöyle diyorum: Bizi dünyaya boks yapalım diye göndermişler! İçinde olunca normal gibi geliyor ama insanlar öğrenince çok tuhaf karşılıyor. Üstelik benim dedem ve onun babası gençlik arkadaşı, bunu kimse bilmez. Biz yokken onlar arkadaşmış. Birçok ortak noktamız var.

Busenaz Sürmeneli: Japonya’da bir salondaydık, oranın sahibi de Türk, Trabzonlu… Yanıma geldi, “Trabzonlu musunuz ikiniz de” diye sordu. Sonra “Japonlar tüm boksörlerin adı Busenaz mı diye merak ediyormuş” dedi (gülüşmeler). Çok popüler bir isim sanmışlar.

Ne zaman tanıştınız, kaç yaşlarındaydınız?

Buse Naz Çakıroğlu: 2013’te tanıştık. Busenaz o zaman daha dövüşemiyordu ama kamplara geliyordu. Orada tanıştık.

Aranızda rekabet oldu mu hiç? Sıkletler farklı ama idmanlarda karşı karşıya geldiniz mi?

Buse Naz Çakıroğlu: Nasıl çıkayım! Ben onun yarısı kadarım (gülüşmeler).

Busenaz Hanım’ın çalıştığı salonun camına bıraktığı not çok konuşuldu. Siz de Badi Ekrem’li bir gönderme yapmıştınız…

Buse Naz Çakıroğlu: Tamamen şans eseri… Bir saniyede çekildi. Uğraşılmış bir fotoğraf değildi. Hatta arkadaşıma sordum “Paylaşayım mı” diye… Şener Şen gibi durmak istemiştim. Hala etkileşim alıyor.

Busenaz Sürmeneli: Benim için salonlarını terk ediyordu arkadaşlarım. Son antrenmandan sonra bir not bırakmak istedim. Sosyal medyada görünce çok duygulandım.

Kaynak: Hürriyet

Barış Kılıç’tan Samimi Açıklamalar

0

Yasak Elma dizisinin kadrosundan ayrıldıktan kısa bir süre sonra yeni projesi için Kars’a giden Barış Kılıç geçtiğimiz gün röportaj verdi. Barış Kılıç’tan samimi açıklamalar geldi;

2014’te Hürriyet Pazar’da Türkiye’nin en seksi erkeği seçilmiştin. Üzerinden 7 sene geçti. Değişti mi bir şeyler?

7 sene önceki halimden başka bir kafaya geçtim. O dönem böyle bir teveccüh aldım. Ama geçen bu süre her anlamda bana çok şey kattı. Başka yönlerimi de keşfettim. Şimdi daha olgunum ve bu olgunluğun bana iyi geldiğini düşünüyorum.

Kendini hala seksi hissediyor musun?

Yaş alma, tecrübe edinme, hayatla harmanlanma, fanlar, projeler… Hayallerim daha büyüdü. Başka şeylerin peşinden koşmaya başladım.

Birçok paylaşımının altında sana “Seni yerim” demişler…

İnsan insanı beğenebilir, bunda bir sorun yok. Ama sosyal medyayla geldiğimiz nokta çok tedirgin edici. Herkes kendini herkesin sahibi gibi görüyor. “O mecraya girmişsen sana istediğim yorumu yaparım” diyorlar. Bizim zamanımızda bu işler daha zor ve kıymetliydi.

Bir yandan evli, mutlu, çocuklu, bir yandan istenen bir adamsın. O dengeyi nasıl sağlıyorsun?

Neyin içinde olursam olayım, hayatla ilgili bir dengem hep olmuştur.

Sosyal medyanın çirkin taraflarına maruz kalıyor musun?

Sosyal medya sınırları olmayan bir yer haline geldi. Toplumsal bir travma oldu. Göz önünde olan biri için “Ne yaparım da bu insanı mutsuz ederim” diye düşünenler var. Dizilerdeki farklı öpüşme sahnelerimi uğraşıp montajlayıp eşime attıkları, onun moralini bozmaya çalıştıkları bile oldu.

Ahlaksız teklifler geliyor mu?

Yaptığım işten dolayı almama olasılığın var mı? Ama inan, bakmıyorum, baksam mutlaka vardır. Görmüyorum. Bu gibi şeylere karşı değilim. İnsana zarar veren, yapmak isteyip de yapamamak. Karşılıklı alışveriş varsa, iki taraf da memnunsa, buyursun yapsın.

Bu kadar talebe rağmen eşine sadık kalabiliyor musun?

Biz eşimle birleştikten sonra ne ben onun hayatına müdahale ettim, özeline girdim ne de o benim… Bunun dozu artarsa birbirimizi kaybedeceğimizi biliyorduk. Dolayısıyla birlikte istediğimiz, mutlu olduğumuz ve birbirimize iyi geldiğimiz sürece hayatımıza devam edelim dedik. Yolda inişler çıkışlar oldu, hepimiz insanız; şöhretin verdiği bir miktar travmatik durumlar insanı zorlayabiliyor. Ama burada da devreye hayata karşı duruşumuz ve olağan akışı bozma korkusu giriyor. Evlilikte sadakat, eşini sadece bir başka insanla aldatma refleksi de değil bence, onun hakkında kötü düşünmek daha çirkin bir aldatma hali. Ben dürüstlüğü tercih ettim.

Bekar da olsam hayatım böyle olacaktı; arkadaşlarımla görüşüyorum, istediğim işi yapıyorum, seyahate gidiyorum, birbirimizi bunaltmadan bir evlilik ritmimiz oluştu.

Fox’ta yayımlanacak ‘Uzak Şehrin Masalı’nın çekimleri başladı. Janti adam rollerinden çıkıp bu kez ters köşe yapıyorsun…

Bu senaryo bana gece yarısı geldi. Kars’ta çekileceğini biliyordum, 2 bin kilometre ötede. ‘Eğer senaryoyu seversem yandım’ diye düşündüm. Ama okumaya başladım, bir dakika sonra Kars biletlerine baktım.

Neydi seni çarpan?

Öncelikle yaşım itibariyle karakterle ilgili olarak bu riski almak istedim. Karakter çok çarpıcı, acılı bir hayat yaşamış, hayata karşı büyük bir kin güdüyor. Geçmişte yaşadıkları yüzünden ülkeyi terk etmiş. 15 yıl sonra, hesaplaşmaları sebebiyle dönüyor. Aşka küsmüşken öyle bir aşkın içinde kalıyor ki Kars’ta hiç beklemediği bir hayatın içine giriyor.

Saçın sakalın birbirine karışmış…

Evet, karakter kaçak olduğu için böyle. İlk kez sakallarım bu kadar uzadı. Yaşadıkları aslında ona şekil veriyor. Bu tipimi sevdim de…

Barış Kılıç kimdir?

28 yaşında, ‘Adını Feriha Koydum’la hayatımıza girdin…

Aslında Feriha’ya kadar istediğim ivmeyi yakalayamamıştım. Oynadığım karakterler beni parlatmıyordu. Yorgundum ve oyunculuğa küsmeye başlamıştım. Teklif gelince “Kaybedecek bir şeyim yok” dedim. Ayrıca iyi bir şey çıkacağını hissettim. Bir bölüm oynadım ve ertesi gün benim için hayat değişti.

Yıllar önce bir röportajında “Yalandan öpüşme yok” demişsin. Gerçekten etkilenilebiliyor mu öyle bir sahnede?

Evet, sonuçta orada bir öpüşme oluyor. İnsanların bunu merak etmesini de anlayabiliyorum. 200 çalışma arkadaşımız etrafımızda, bir sahneyi, maksimum verimle yapmaya çalışıyoruz işte. Soruna gelirsek, bundan etkilenen insanlar da olabilir ama benim önceliğim sahnenin doğru olması.

Seni çok iyi tanıyanlar dışında kimsenin bilmediği bir alışkanlığın nedir?

Her yaştan arkadaşım vardır. 70 yaşın üstü de, 18 yaşında da… Hayatı herkesten bir şey almak adına yaşıyorum.

En karakteristik özelliğin?

Kimseyi kırmamak için ekstra bir mücadelem var, bu da bana zarar veriyor.

En son ne için içten güldün?

Bizim ev çocuklarla birlikte tiyatro sahnesi gibi… Beni, rollerimi taklit ediyorlar, her gün onlara gülüyorum. Ben gülen de, ağlayan da bir adamım. Gözümün ıslanmasından çekinmem.

Sevmek mi sevilmek mi önemli?

Çok sevilme merakı olan biri değilim. Evimdeki özel insanların ruhumu okşaması hoşuma gidiyor ve iyileştirici geliyor.

29’unda evlendin. Sonra şöhret oldun…

Evlilik bana şans getirdi. Evlendikten sonra kariyerim yukarıya doğru gitti. Eskiden “Evlenirsen kariyerin biter” derlerdi, bende tam tersi oldu.

Bu ilgi sana zorluk yaşattı mı?

Bu herkes için kaçınılmaz bir süreç. Eşine karşı çok ilgi olması başlarda eşimi tedirgin etmiş olabilir ama bizim sağlam bir temelimiz vardı ve birbirimizi iyi tanıyorduk. Başlarda ufak tefek kıskançlıklar yaşadık ama biz hayatımızı oyunculuğa borçluyuz, bu bir iş, bunun farkındaydık. Eşim beni hep destekledi.

Eşinle nereden tanışıyorsunuz?

Üniversite arkadaşım. 22 yaşında tanışmıştık. Evliliğe karar verene kadar gel-gitlerimiz oldu. Ben bir ara dil eğitimi için yurtdışına falan gittim. Ama döndüğümüzde temel duygularımız değişmemişti.

21 yıl süren birliktelik. Aşk bunca zaman içinde nasıl değişimler yaşıyor?

Her şey kılık değiştiriyor. Her yaşadığın iyi ya da kötü olaydan sonra başka bir şeye dönüşüyorsun. Sevgi ve birlikte olma hissiyatına bambaşka şeyler ekleniyor.

13 ve 11 yaşında iki erkek çocuğun var. Babalık seni nasıl biri yaptı?

Hep erken yaşta çocuk sahibi olmak, hayatı kaçırmadan, enerjim varken onlarla hayatı paylaşmak istiyordum. Hayatımda sevdiğim insan da olunca evlendikten bir sene sonra büyük oğlum oldu. Çocukla birlikte her şey bir daha değişti. Evin içinde başka şeyler konuşulmaya başladı. Hayata karşı amaçlarımız, korkularımız değişti.

Barış Kılıç Ailesiyle Zirvenin Keyfini Çıkardı…

Seni yıllardır janti, takım elbiseli, salon erkeği, iş insanı olarak izliyoruz. Gerçek hikayen nerede başlıyor?

Arguvan, Malatya’da, bir köyde…

Nasıl bir hayatın vardı?

Babam emekli öğretmen, annem ev hanımı. Üç kardeşiz. Elektriğin bile yeni hayatımıza girdiği yıllardı. Kerpiç bir evde hayvanlarımızla yaşardık. Yokluk gördük, evde bir ekmeği bölüşürdük. Ama mutluyduk. O saf, hafızama kazınan duygular dün gibi taze.

Ne zaman İstanbul’a geldin?

Babamın tayini çıkınca 6 yaşımdayken İstanbul’a göç ettik. Hayatım bambaşka bir şekilde değişti. Şehir hayatına alışma süreci zordu.

Marmara Üniversitesi’nde iktisat okuyup işletme yüksek lisansı yapmışsın. Oyunculuk ne alaka?

İnsanın bir yönünü açık etmesi için ona bir şans gelmesi lazım. Reklam filmlerinde oynayan bir arkadaşım vardı.

O bir sabah, reklam için deneme çekimine gidiyordu. Okul öncesi birlikte gittik. Bir odada herkes sırasını bekliyordu. Arkadaşım odadan çıktı,  cast direktörü “Sıra sizde” dedi. Ben öyle bir şey için gitmediğimi söyledim ama arkadaşım “Şansını dene” deyince girdim çekime. Birkaç gün sonra aradılar. Yönetmen gülüşümü beğenmiş ve ben seçildim.

O reklam filminde, o dönem Kanal D Dramalar Müdürü olan Pelin Diştaş beni görüyor ve bulduruyor. Kadir İnanır’ın ‘Bütün Çocuklarım’ dizisinde bir role başladım.

Köydeki çocuk bugünleri hayal eder miydi?

Oyunculuğu değil belki. Ama küçüklüğümden beri çok duyguluydum. ve bu duygumu hep birileriyle paylaşma hissim vardı. Çok utangaç olduğum halde kendime yetememe, daha fazla sorumluluk alma, daha fazla kalabalık isteme duygum vardı. Bu, sanatla ortaya çıktı.