Ana Sayfa Blog Sayfa 700

Hera Aslan: Görsellik Bizim İşimizin Bir Parçası

7 yaşından beri sanatın ve müziğin içinde olan Hera Aslan, Kenan Doğulu’nun ‘Ara Beni Lütfen’ şarkısının cover’ı ve klibiyle gündemde. Samimi açıklamalarda bulunan Hera Aslan “Görsellik bizim işimizin bir parçası” dedi. İşte o açıklamalar;

* Önce Miss Turkey ikinci güzeli seçiliyor, sonra spor spikerliği yapıyorsunuz. Ardından müzik kariyeriniz başlıyor…
Spor ve müzik kendimi bildim bileli hayatımdaydı. Çocukken yedi yıl bale yaptım. Voleybol, basketbol oynadım, çocuk yaşta piyano çalmaya başladım. Şan eğitimleri aldım. Bunlar hayatımda aslında hobi gibiydi, tamamen kişisel gelişim amaçlıydı. Müzik aşkı hep içimdeydi… Saç fırçalarını, sarımsak döveceğini elime alır mikrofon yapardım ve şarkı söylerdim. Bir şeyler yazardım. İçine kapanık bir kızdım aslında. Küçükken yalnız kalmayı seven, o yalnızlığında bir şeyler üretmeye çalışan, şarkılar söyleyip yazan, okulda koroda olan bir kızdım yani. ‘Kenan şarkıları zordur’

Hera Ozan Doğulu’nun yaz projesi olmuş!
* Nasıl şarkılar yapıyorsunuz?
Duygu yüklü şarkılar yapmayı seviyorum. Aşk acısı çeken varsa, benim kadar duygusal olanlar varsa kendilerinden bir parça bulabilirler şarkılarımda. Şu ana kadar üç tane şarkı yaptım. Bundan sonrası için hedeflerim çok daha büyük.

* ‘Ara Beni Lütfen’ Kenan Doğulu klasiklerinden bir şarkı. Bu şarkıyı nasıl seçtiniz?
Aslında Kenan şarkıları çok zordur, herkesin sesine yakışmaz. Çoğu şarkısını sahnede söylüyorum ama sesime en çok yakışan ‘Ara Beni Lütfen’ oldu. Hem duygu hem de anlam olarak bana çok dokunan bir şarkıydı. Ozan’la pandemi kapanmalarında Bodrum’dayken ‘Ne yapabiliriz’ diye düşündük. Demo hazırladı, sonra ben okudum ve Kenan’a yolladık. Onun da çok hoşuna gitti. Kenan solistlerin cover yapmasına çok izin vermiyor. Bana verince çok mutlu oldum. Hem klip açısından hem de görsel olarak beni çok doyurdu. Kariyerimde beni bir tık daha ileri attığını düşünüyorum. Müzik kariyerimde başından beri yaptığım en iyi işlerden biri.

Hera kimdir?
‘Aşka kaptırmış gibiydim’

* Yakında başka şarkılar da geliyor mu acaba?
Ozan, menajerim Melike, hepsini beraber programladık. Pandemi dönemindeki gibi ara vermek istemiyorum. Ondan önce de duygusal olarak biraz yoğun bir dönemden geçiyordum, biraz kendimi aşka kaptırmış gibi olmuştum. Ama şimdi daha iş odaklıyım.

* Enstrüman çalıyor musunuz?
Pandemide davul çalmayı öğrendim, hâlâ da boş zamanlarımda ders alıyorum. Aslında içimde hep ritim duygusu varmış, bu da pandemi döneminde çıktı ortaya. Ozan başta davulu çalamayacağımı düşünüyordu ama bir günde çaldım ve inanamadı.

*Ozan Doğulu’yla ilişkinizi biraz anlatabilir misiniz?
Bence çok sevgi dolu, tutkulu bir ilişkimiz var. Evimizde ya da dışarıda çok huzurluyuz. Hiç tartışmayız. İkimiz de birbirimize karşı çok özveriliyiz. İlişkide bence en önemli şey bu, saygı ve özveri. Neredeyse dört yıldır birlikteyiz. Her şey çok sabırla ilerliyor aramızda. Şu dönemde, şu süreçte insanların gerçekten birbirine tahammülü yok ama bizde maşallah her şey çok güzel, yolunda gidiyor. Aşk olmasa zaten saygı ve özveri de olmaz.

* Ozan Doğulu çok önemli bir müzisyen. Onunla birlikte olmanın mesleğinize etkileri neler oldu?
Dışarıdan bakan bir göz sadece Ozan Doğulu faktörü olduğu için bir şeyler yapabildiğimi veya yaptığımı düşünüyor ama her zaman kendi tırnaklarımla kazıyarak bir şeyler yapmaya çalıştım. Ozan çok büyük bir isim, benim hayatımda ve benim sektörümde. Bu sebeple çok büyük bir artı benim hayatımda ama diğer taraftan bilmeyenler için söyleyeyim, biraz eksi gibi olabiliyor zaman zaman.

* Nasıl tanıştınız?
En başında Soner Sarıkabadayı bana albüm yapmak istiyordu. Sonra Ozan’la, ortak arkadaşlarımız sayesinde üst üste, tesadüfen bir araya geldik. Önce dostluğumuz başladı, sonra iş yapmaya başladık. Tamamen arkadaş ortamında gelişti yani.

* Ona olan hislerinizi bir cümleyle özetleseniz…
Cümle? (Gülüyor) Benim için ömürlük bir aşk!

* Bakımlı bir kadın mısınız? Güzellik sırlarınız var mı?
Kendimi seviyorum ve güzel bakıyorum kendime. Çok özel bir çabam yok. Cildimi gül suyuyla temizliyorum. Bol su içmeye çalışıyorum, nemlendiricilerimi kullanıyorum ama benim için en önemli şey uyku. Uykusuzluk cildi çok yıpratıyor. Güzel uyuduğum zaman da güzel kalkıyorum ve güzel hissediyorum. Ayrıca mutlu olunca zaten ‘Ne güzelim’ diye kendini yükseltebiliyorsun; hatta karşındaki insana da bunu geçiriyorsun.

* Beslenme düzeniniz nasıl?
Çok fazla Yemek yiyorum aslında. Bir senedir vejetaryenim ve veganlığa beş kala gibiyim. Bir yıldır hiç tavuk, Balık yemiyorum. Özellikle gece, sabaha kadar yemek yiyebilirim. Kötü beslenmiyorum ama. Sabah illaki bir yeşillik tabağımda olacak. Tatlıyla aram hiç yok. Sadece en kötü alışkanlığım cips, tatlı ihtiyacımı da ekşi jelibonlarla gideriyorum.

* “Türkiye’de güzellik dezavantaj” demiştiniz. Siz bu dezavantajları yaşadınız mı?
Gülşen geçenlerde transparan bir poz paylaşınca bunca yaptığı iş göz ardı edilip sadece o günkü kıyafetle yargılandı. Ve bunu yapan başka bir kadın! Bu bana da yapılan bir şey. Çok tuhaf hissediyorum ama asla üzülmüyorum. Beni hiç kızdıramıyorlar. Çünkü hiç ciddiye almıyorum. Benim için hayatımda en önemli şey, sadece sevdiğim ve saydığım insanların düşünceleridir.

* Siz de kliplerde ve sahnede cesur kostümler giyiyorsunuz. Eleştiri ve yorum geldiğinde ne diyorsunuz peki?
Gülşen olsam gülüp geçerim ben. Bana saygı duymayan dinleyici hiç önemli değil, hatta rahatsız olan mümkünse dinlemesin ve gelmesin de… Tamamen bu kafadayım. Çünkü biz sadece işimizi yapıyoruz ve işimizin bir parçası görsellik.

Kardeşlerim 42. Bölüm 1. Fragmanı Yayında! Ömer Süsen’le Sevgili Oluyor!

0

Atv’nin sevilen dizisi Kardeşlerim, 42. yeni bölümüyle ekrana geldi. Dizinin yayınlanan yeni bölümünde; Doruk, annesine olanları anlatıyor. Akif, Kaan’la birlikte evi terk ediyor. Resul da olanları Ayla’dan öğreniyor ve Suzan’a karşı güveni yıkılıyor. Suzan, Resul’un kendisine güvenmediğini anlayınca işten çıkıyor. Akif, Suzan’ın peşini bırakmıyor. Asiye, hastalanıyor ve onun vitaminli beslenmesi gerektiğini öğrenen Ömer, gidip tefecinin yanında çalışmaya başlıyor. Kardeşlerim 42. bölüm 1. fragmanı yayınlandı. Ömer, Süsen’le sevgili oluyor.

Cumartesi Dizileri 2021

Ömer Süsen’le Sevgili Oluyor!

Kardeşlerim 42. bölüm 1. fragmanında; Ömer, kardeşlerine bir markette çalıştığı yalanını söylüyor. Para sıkıntıları kalmayınca Süsen’le sevgili oluyor. Akif, Suzan’ı akşam yemeğine davet ediyor. Suzan’da, kabul ediyor. Okuldaki etkinliğe Ayla’nın da geleceğini öğrenen Aybike ile Berk’in morali bozuluyor. Ömer, yüz bin liralık bir para tahsilatı için ödeme alıyor. Harika, çantasının içinde yüklü miktarda para buluyor.

İşte Kardeşlerim 42. bölüm 1. fragmanı…

KARDEŞLERİM 41. BÖLÜMDE BAŞKA NELER OLDU?

Akif ile Suzan’ın, daha önceden ilişki yaşadıklarını Doruk ve arkadaşları öğreniyor. Harika, arkadaşlarının içinde rezil oluyor. Asiye Akif’e, annesinin ölümüne onların mı neden olduğunu soruyor. Akif ise, hemen bir yalan uydurup işin içinden sıyrılıyor. Doruk, eve gidip annesine her şeyi anlatıyor.

Ayla’da orada olduğu için her şeyi öğreniyor. Nebahat ile Akif, tartışmaya başlıyor. Akif, daha fazla Nebahat’le yüz göz olmak istemiyor ve valizini alıp evden ayrılıyor. Kaan’da onun peşinden gidiyor. Harika annesine, asla onu affetmeyeceğini söylüyor. Suzan, Akif tarafından tehdit edildiği için onunla oraya gittiğini söylüyor.

Ayla, Resul’un yanına gidip olanları ona anlatıyor. Resul, büyük bir şok yaşıyor. Ertesi gün Suzan Resul’un yanına gidip ona gerçekleri anlatmaya çalışıyor. Resul’un ona güvenmediğini anlayınca konuşmayı daha fazla uzatmıyor ve işten ayrılıp eve dönüyor. Nebahat, Akif’in kendisinden af dilemesini bekliyor.

Ama Akif, Suzan’ı tekrar kazanmanın derdine düşüyor. Ömer, son işinden de kovulunca beş parasız kalıyor. Su işine giriyor. Onu da yapamıyor. Asiye, hastalanıyor ve okula gidemiyor. Doruk onu görmeye gittiğinde çok ateşli olduğunu görüp hemen Asiye’yi hastaneye götürüyor. Asiye’nin kan değerleri iyi çıkmıyor. Doktor hatta onun, zatürre olabileceğini söylüyor.

Doruk, Asiye’ye bir şey belli etmeden durumu Ömer’e anlatıyor. Ömer, gidip kasaptan kemik alıp Asiye’ye çorba yapıyor. Daha sonra tefecinin yanına gidip iş teklifini kabul ettiğini söylüyor. Adam Ömer’e, biraz para veriyor. Ömer, eve erzak alıp kardeşlerine bir markette işe girdiği yalanını söylüyor.

Kardeşlerim 41. Bölüm 1. Fragmanı Yayında! Akif Suzan’a Yaptıklarına Pişman Mı Oluyor?

Yusuf Çim, Serkay Tütüncü ve Ekin Mert Daymaz’dan Samimi Açıklamalar

Yusuf Çim, Serkay Tütüncü ve Ekin Mert geçtiğimiz gün “Hakan Gence ile Sıkı Muhabbet” programının konuğu oldu. Yusuf Çim, Serkay Tütüncü ve Ekin Mert Daymaz’dan samimi açıklamalar geldi.

‘Hayaller ve Hayatlar’ beIN CONNECT’te başladı. Sizin nasıl hayalleriniz vardı? Nasıl hayatlara kavuştunuz?
Ekin Mert Daymaz: Çok hayal kuran biri değildim. Ama her zaman basketbolcu olmak istemiştim ve olamadım maalesef. Bir şekilde kendimi oyunculuk içinde buldum ama çok mutluyum. Şimdi çocuk olsam ve ne olmak isterdin diye sorsalar “Oyunculuk” derdim.
Yusuf Çim: Beni hep mutlu edecek küçük hayallerim oldu bu hayatta. Futbol oynadım, futbolcu olma hayalleri kurdum. Ama kısmet değilmiş. Ardından bilgisayar mühendisi olurum dedim ama ondan dasıkıldım. Karşıma oyunculuk çıktı. Şu anda bu hayalin içindeyim ve çok memnunum. Daha yolun başındayım, çok emek veriyorum ve vermeye devam edeceğim. Elimden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyorum.
Serkay Tütüncü: Uzun yıllar sörf yaptım. Ama hayalim hep yeteneğimden para kazanmaktı. O yüzden şu an hem sevdiğim işi yapıyor
hem de hayalimi yaşıyorum.

Peki, oyunculukta ne umdunuz, ne buldunuz?
Yusuf Çim: Dışarıdan çok güzel ve renkli görünen bir meslek. İçeriden de çok keyifli. Çalışma şartları iyi ama bazen çalışma saatleri yoruyor. Bizim işimiz dijitalde; bu da şans. Daha iyi hazırlanıp daha iyi hissediyorum. Sürekli yeni insanlar tanıdığım güzel bir yolculuk benim için.

Negatif tarafı yok mu?
Serkay Tütüncü: Yaptığımız işte başka bir karakterle tanışmak, onu çözümlemek keyifli. Ama insanların, ekranda gördükleri kişinin kalbinin olmadığını düşünmesi ve çok kırıcı davranması beni başlarda zorladı. “Acaba yanlış mı yapıyorum”, “Doğru mu söylüyorum” derken bu iş sayesinde kendimle barıştım.
Ekin Mert Daymaz: Ben çok çalışma disiplini olan biri değildim. Rahat hayat seviyordum. O sebeple benim için zorlukları daha da fazlaydı. Çalışma saatleri, az uyumak. Bir de sınıfta cevabı doğru bilip el kaldıramayan çocuktum ben. Bu sektöre ilk girdiğimde onun çekincesini yaşadım; sen kamera önünde teksin, kamera arkasında 50 kişi var ama zamanla, tecrübeyle hepsine alıştım.

Canlandırdığınız karakterleri kendi gözünüzden nasıl anlatırsınız?
Serkay Tütüncü: Alaz başarılı bir avukat. Kendisi hakkında konuşmayı pek sevmeyen, kendisinin birçok versiyonuyla henüz tanışmamış biri. Sevdikleri için riskler alırken başını belaya sokmaktan çekinmiyor.
Yusuf Çim: Sergen bir dergi grubunun genç ve yakışıklı patronu. İnsanların yapmacıklıklarından hazzetmiyor, etrafında gerçek ve samimi birilerini istiyor.
Ekin Mert Daymaz: Emre bir bankacı. Parayla arasını iyi tutma derdinde ama çok fazla sorumluluk almayı da
sevmiyor.

Bu karakterler dizide ilk görüşte aşkı yaşıyor. Sizler ilk görüşte aşka inanır mısınız?
Serkay Tütüncü: Var öyle bir şey.
Yusuf Çim: Aslında ilk görüşte bir çekim gücü olabilir ve o zamanla aşka dönüşebilir.
Serkay Tütüncü: Evet, aslında ilk elektrik sonrasında aşk… Aşk var mı zaten?

Hiç âşık olmadın mı?
Serkay Tütüncü: Kendime göre âşık olduğumu sandım ama belki de aşk daha başka bir şey, bilmiyorum.

Peki, siz üç erkek, aşkı nasıl anlatırsınız?
Ekin Mert Daymaz: Aşk benim için tutku… Uç noktalarda yaşarım. Bir ilişkinin aynı seviyede devam etmesi için ten uyumu da önemlidir.
Yusuf Çim: Eyvahlar olsun (gülüyor). Benimki sıradan olacak ama insanın kendini unutma hali.
Serkay Tütüncü: Kontrolü kaybettiğin bir an.

Yakışıklı adamlarsınız; partnerleriniz de hep güzel kadın oyuncular oluyor. Romantik işlerde oynuyorsunuz. Haliyle bir sürü aşk dedikodusu çıkıyor. Uzun saatler çalışmak ve âşık rolleri, beraberinde aşkı getiriyor mu?
Ekin Mert Daymaz: Ben hiç karşılaşmadım böyle bir şeyle.
Yusuf Çim: Bence olabilir… Oluyor da arkadaşlar… Herkesten çok onu görüyorsun.
Serkay Tütüncü: Ama bu zihnimizin kodlarıyla da alakalı olabilir. Birine çok fazla âşık olmayı oynadığında o kişiyi gördüğünde bunu tekrar hissediyor olabilirsin. Sonuçta hormonlarımızı kontrol edemiyor olabiliriz. Yaşanır yaşanmaz o ayrı ama hepimiz insanız, sadece oyuncu değiliz.Hadsizlik canımı sıkıyor
SERKAY TÜTÜNCÜ (31)

Hikâyen nasıl başlıyor?
İzmir Tire’de doğdum. Alaçatı’da büyüdüm. 2016’da İstanbul’a gelip oyunculuk eğitimlerine başladım. İlk projem ‘İnsanlık Suçu’ oldu ve serüvenim başladı.

Yetenekli ve yakışıklı olmanın ötesinde kendini nasıl anlatırsın?
Çalıştığım yerde huzurlu ve mutlu değilsem oradaki kariyer, popülerlik, para değersizleşiyor. Olabildiğince mutluluk arıyorum ve arayıştayım.

Mutlu olmayı başarıyor musun?
Zaman zaman kayboluyorum, kendimi bir temponun içinde buluyorum. Ama galiba sosyal çevremde ve iş arkadaşlarım arasında bunu en fazla yapmaya çalışan, konsantresi olanlardan biriyim.

Hayatta nelerle derdin var?
Hadsizlik canımı sıkıyor. İnsanların samimiyetsizliğiyle de derdim var. Önceliğim gerçeklik. Hayatımda birçok şeyde sanırım şu an gerçeklik yok, çoğu şey yüzeysel.

Sen karşındakilere ne kadar gerçek olabiliyorsun?
Sanırım eskiden çok gerçektim. Şimdi gol yememek, sonradan üzülmemek ya da yıpranmamak için bazı noktalarda politik davranmaya başladım.

Seni çileden çıkaran kırmızı çizgilerin var mı?
Hakkım yendiğinde bambaşka biri haline dönüşüp çok sinirli olabiliyorum.

Dürüstüm, beni bu yüzden severler

EKİN MERT DAYMAZ (32)

Hollanda’da doğuyorsun. Sonra nasıl ilerliyor hayatın?
Evet, Hollanda’da doğdum. 1 yaşımdayken Türkiye’ye Çatalca’ya taşınmışız. Çocukluğum basketbolla geçti. 2013’te merkeze taşındım ve oyunculukla tanıştım, hayatımın merkezi haline geldi. Mutluyum yaptığım işten.

Oyunculuk sana ne ifade ediyor?
Geçen seneye kadar çok düzenli bir hayatım yoktu açıkçası. 30 yaşına girdikten sonra bir sarsıldım. Her insanın hayatında dönüm noktaları vardır. Bu benim için 30 yaş oldu. Artık hayatım daha planlı, programlı. Herkesin geçmişte hataları vardır, önemli olan bunlardan ders çıkarmak. Bundan sonra da geçmişte yaptığım hataları daha fazla çalışarak telafi edeceğim. Ve yaptığım işte en iyi yerlere gelmek için elimden gelenin en iyisini yapacağım.

Kendini nasıl anlatırsın?
Dürüstüm, çevremdekiler beni bu yüzden severler. Eğlenceliyim. Bazen dengeli, bazen dengesiz… Bazen mantıklı, bazen mantıksız…

Nelerle derdin var?
En büyük derdim çok dengeli olmayışımdı. Plansız, programsız yaşıyordum. Son bir yılda bunun üstüne gittim. Şimdi pazardan programımı yaparım ve uygularım.

Ekin Mert Daymaz kimdir?
Kendi hayatımda rol yapamıyorum
YUSUF ÇİM (31)

Hikâyen nerede başlıyor?
Üç kardeşiz. Fatih’te doğdum. 2006’da annemi kaybettim, kanserdi. 15 yaşımdaydım, o sebeple ergenliğim zordu. Bu sebeple hastaneleri sevmem. Babaannem ve dedemlerle büyüdüm. Bir aile apartmanıydı. Aslında futbolcu olmak istiyordum. Çevremdekiler “İyi görünüyorsun” diyordu, ben de ajansa yazıldım. Para da kazanmam gerekiyordu. Modellik yapmaya başladım. Harçlığım çıkıyordu. Menajerim kanıma girdi, oyunculuğa başladım.

Yedi yıldır işin içindesin. Bu iş sana ne ifade ediyor?
Oyunculuğa ilk başladığım zamana göre daha çok çalışmam gerektiğini kavradım. Şimdi daha çok çalışıp daha çok anlıyorum. Kendimi daha sık eleştiriyorum.

Kendini nasıl anlatırsın?
Olduğum gibiyim. Kendi hayatımda rol yapamıyorum. Sempatik, çalışkan, disiplinli… Sette senaryo açmam, her zaman ezberim hazırdır. Kafamda sahneleri öncesinden çekerim. Düzensizlikten hoşlanmam. Bir uyku düzenim var, bozulsun istemem. Belki daha anda yaşamam lazım ama ben öyle yaşamıyorum.

Neler seni kızdırır?
Saygısızlık. Daha çok hoşgörü ve sevgiyle yaklaşmamız lazım.

Yusuf Çim Kimdir?

Anne Canlı Yayında Kan Donduran Olayı Anlattı!…

0
Bir Anne canlı yayında oğlunun öz babası tarafından hunharca katledilip kendi evlerinin bahçesine gömüldüğünü itiraf etti!.. FOX televizyonlarında canlı yayınlanan ‘Fulya ile Umudun Olsun’ isimli programında şoke eden bir olay gerçekleşti!. İşte cinayetin tüm Detayları Haberimizde…

Anne Canlı Yayında Kan Donduran Olayı Anlattı!…

Ünlü gazeteci Fulya Öztürk’ ün sunumuyla hafta içi her gün FOX ekranlarında yayımlanan ‘Fulya ile Umudun Olsun’ a katılan Mehmet Ali Ç. ağabeyini öldürmek iddiasıyla 20 yıl hapis cezası aldığını söyleyerek “ben masumum” dedi. Canlı Yayına bağlanan anneleri ise vicdan azabı çektiğini ve öz oğlunu kocasının öldürüp bahçeye gömdüğünü ve suçu aile kararıyla büyük oğulları Mehmet Ali’ nin üzerine yıktıklarını itiraf etti… Anne Canlı Yayında Kan Donduran Olayı Anlattı!…

Büyük çocukları olan Mehmet Ali Ç’nin iddiasına göre 22 yıl önce Hatay Dörtyol’ da ki evlerinde yaşanan tartışma sonucu babası Haydar Ç, öz oğlu Gazi Ç’ yi silahla vurarak katletti ve bahçede kazdığı çukura gömdü.

Cesetle Yaşadılar Miras Kavgaları Başlayana Kadar…

Ardından tüm aile tam 14 yıl bahçede bir cesetle yaşadı. Taki aile içerisinde miras kavgaları başlayana kadar. Yayına katılan Mehmet Ali Ç’ nin iddiasına göre ise aile meclisi toplandı ve bir karar aldı, suçu ise kendi üstüne yıktılar.

Programda Yaşananlar İse Şaşkınlık Vericiydi…

Mehmet Ali Çakır’ ın ağabeyi de kardeşini doğruladı, ancak ona üzülmediğini söyledi. Yayına bağlanan anne ise vicdan azabı çektiğini tüm eşinin işlediği cinayeti oğlunun üzerine yıktığını sonunda itiraf etti…
Haberin Video Linki;

Varol Yaşaroğlu’ndan Samimi Açıklamalar

Kral Şakir’ 23 ülkede yayımlanıyor. Kitapları 5 milyon okura ulaşan Varol Yaşaroğlu’ndan samimi açıklamalar;

* Çizgi karakterlere hayat veren bir adam olarak hep hayal dünyasında mı yaşarsın?

Evet, çocukluğumdan beri (gülüyor)… Beni bir yere bırak, orada çizgi romanlar varsa, onlarla bütün günümü geçirebilirim.

* Nasıl başladı bu merak?

Annem çok ileri görüşlüdür. Ben çocukken çizgi romanlar dersleri etkiler diye düşünülür, çocuklara verilmezdi pek. Ama o benim ilgimi görüp bana her türlü çizgi romanı aldı. ‘Red Kit’, ‘Zagor’, ‘Mandrake’… Bunlar benim hayal dünyamı çok zenginleştirdi.

* İlk izlediğin çizgi film hangisiydi,  hatırlıyor musun?

İlk göz ağrım ‘Pembe Panter’di, TRT’nin renkli yayına geçtiği dönemler… Şu anda ‘Kral Şakir’i yapmamı sağlayan şey de odur gerçekten. Sürekli defterlere, duvarlara onu çizerdim. Büyüdükçe de hayalim onun gibi hem büyüklerin hem çocukların izleyeceği bir şey yapmak oldu. Yani her şey ‘Pembe Panter’le başladı.

* Neydi ‘Pembe Panter’de seni etkileyen?

Çok cool bir havası var, olaylara bakış açısını seviyorum. En kötü olaylarda bile pozitifliğini koruyor, onun gibi olmak isterdim. Bir de Fil Necati gibi, onun gibi kaygısız olmak da iyi olurdu.

* Şimdi günde kaç saat çizgi film izliyorsun?

Çok izlerim, sadece çizgi Film de değil, fantastik filmleri de severim. Marvel karakterleri favorim, özellikle Wolverine.

* Bu çocuksu ruhla yaşamak nasıl bir şey?

Bu çocuksu ruhunu kaybetmemek güzel ama bu, şununla karıştırılmamalı; çocuk gibi değilsin. Yani çocuk gibi adam değilsin. Çocukların içinde merak duygusu vardır ya, o merak duygusu bende kaybolmadı. Birçok insan yetişkin olunca dümdüz işe gidip dönmeyi yetişkinlik zannediyor. İşin merak, tutku, oyun oynama kısımlarını kaçırıyorlar ve bence yanlış bir şey yapıyorlar. Ben bu ikisinin dengede olması gerektiğini savunuyorum.

* Çizgi filmlerin naif dünyasında yaşarken o dünyadan çıkıp bu dünyanın gerçekleriyle yüzleştiğinde ne hissediyorsun?

Hayata bakışım genelde pozitif. Kişisel farkındalığımın da artık iyi olduğu bir dönemdeyim. Genelde çözüm odaklıyım. Duygularımla mantığımı paralel yürütmeye çalışırım. Bir sorun varsa ve çözülebilecek bir şeyse, tamam. Ama onun dışında çok fazla kendimi paralamam.

* Çok pozitifsin, hayatı böyle yaşamak yine de zor değil mi?

Sürekli gülen, Polyannacı biri değilim. Tabiiki benim de acı çektiğim zamanlar oluyor ama bunu da ilerlemenin bir yakıtı olarak görüyorum. Hiçbir zaman acıyı beni yıpratan bir şey olarak almıyorum. Ben de birçok hata yapıyorum, bu hatalara üzülüyorum ama bu hataların üzerinde çok durmuyorum. Hemen o hatalardan ders alıp önüme bakıyorum.

* Peki, bu işin kadınlara çekici gelen bir yanı var mı?

“Kadınlar mizah yapanlardan hoşlanır” diye bir rivayet var. Evet, etkilediğim bir kişi var, o da eşim Aslı (Çini)… Onun bana ‘Kral Şakir’ çıktığından beri inanılmaz desteği olmuştur. Çünkü o da hep çok inandı. Hatta sinema filmlerinin yapılmasını da hep o istedi.

* Bu sene Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) iklim krizine karşı mücadeleyi desteklemek amacıyla ‘Şirinler’ ve ‘Angry Birds’ dışında bir de ‘Kral Şakir’i projenin parçası olmaya davet etti. Bu gelişme nasıl yaşandı?

Kalkınma Programı’nın Türkiye’deki temsilcisi Faik Uyanık, ‘Kral Şakir’i farklı ülkelerde de küresel amaçları doğrultusunda yayımlamak istediklerini söyledi. 17 küresel amaçları var: İklim eylemi, sudaki yaşam, karasal yaşam, erişilebilir ve temiz enerji, toplumsal cinsiyet eşitliği, nitelikli eğitim gibi… Biz de o amaçları bir takvimde topladık. Her sayfada bu amaçlara işaret eden bir karikatür var. Çocuklar onlara baktıklarında küresel amaçları alıyor. Bazılarının üzerinde de barkod bulunuyor, telefona okuttuğunuzda karşınıza konuyla ilgili ‘Kral Şakir’ videosu çıkıyor. Takvimin kapağı da Kral Şakir’in sürdürülebilir bir dünya mesajı veren son filmi ‘Geri Dönüşüm’ün afişi…

* Yeni filmi ne zaman izleyeceğiz?

Mart sonu gibi bitmiş olacak. Vizyona mı girecek, bir dijital platformda mı olacak belli değil.

* ‘Kral Şakir’ artık ‘Şirinler’ gibi bir dünya markası oldu mu?

Türkiye’de kesinlikle bir numaralı çocuk ve aile markası. Şu anda 23 ülkede, Ortadoğu ve Kuzey Afrika’da yayımlanıyor. Cartoon Network dünyada ilk defa 8 ayrı lehçeye de çevirdi. Avrupa ve Amerika’ya da açılımımız güçleniyor. Dünya markası olmaması için hiçbir neden yok.

* Neden insanlar farklı ülkelerde de olsalar bu hikâyeleri seviyor?

Şu an işlediğimiz konular, her ne kadar bir Türk ailesini yansıtsa da aslında evrensel…
Zaten Amerikalılar çizgi filmlerinde kendi kültürünü, Japon animeleri kendi kültürlerini anlatıyor. Bence dünyada şöyle bir trend de var: İnsanlar farklı kültürlerin hikâyelerine, içeriklerine ilgi gösteriyor. Zaten Türk dizilerini de biliyoruz, bütün dünyada artık çok beğeniliyor.

Bir çizgi filmi izlenir yapan nedir?

Çok parametresi var ama bence en önemlisi karakterler. Çizgi kalitesi de çok çok önemli. Benim çizimlerim şu an dünyadaki birçok çizgi karakterle yarışır, Fil Necati kadar sevimli başka karakter dünyada çok az.

* Neden başkarakterin adı Şakir?

O anlamda da bir ters köşe yarattık. İnsanlar önce anlayamadı. Şimdi imza gününe gelen çocuklar “Ben çocuğum olduğunda adını Şakir koyacağım” diyebiliyor.

* Neden konuşturmak için hayvanları seçtin?

Hayvanları çok seviyoruz.  Zaten La Fontaine’den beri de hayvanlar insanlara her zaman anlatımda çok sıcak gelmiştir. Bir de çocuğun çizgi bir insan karakteriyle özdeşleşmesi bir hayvan karaktere göre daha zorlaşıyor.

* Kitaplar ve filmler de çok ilgi görüyor. Onlarda nasıl rakamlar elde ettiniz?

Kitaplarımız 5 milyon okuyucuya ulaştı. Bu gerçekten ciddi bir rakam. 10’uncu kitap pandemi ortamında çıkmasına rağmen ilk aşamada 200 bin basıldı.
‘Kral Şakir Korsanlar Diyarı’ filmi 2 milyon 100 bin kişiyle Türkiye’de animasyon dalında ‘Buz Devri’ filminin rekorunu kırarak tüm zamanların en çok izleneni oldu.

* Bütün bu başarıların karşılığını 2016’dan bu yana maddi olarak da aldınız mı?

Bu göreceli bir durum (gülüyor). Ama benim için kazancın anlamı bir sonraki filmimize yatırım yapmak. Gerçekten hayata bakışım bu… Yatım, katım olsun, dolaşayım gibi dertlerim hiç yok. Zaten tatil özürlü bir adamım. Eşim Aslı (Çini) beni sürüklemese evden çıkmam. Dünya çapında bir marka yaratmak en büyük mutluluğum olur.

* Peki geliri varsa, neden böyle bir sektör ülkede yok denecek kadar az?

“Biz de bir animasyon dizi yapalım, kabul ettirelim, acayip para kazanırız” gibi bir durum yok ortada. Bir animasyon projesi için animasyoncular, seslendirmenler vs. için birçok insan çalışıyor… Maaşları, sigortaları derken kanalın verdiği para bunu asla karşılamıyor. Çoğu zaman krediler alarak sürdürebiliyorsunuz. Bu sebeple, sabırla arkasında durulması gereken
bir iş. Yurtdışında bir girişimde bulunan
insanlar bazen 5-10 sene para kazanmamayı göze alabiliyor. Ben de çok
uzun yıllardır Türkiye’de bir animasyon sektörü olsun diye mücadele ettim.
20 sene para kazanmamayı göze alarak bu işe başladım. Ne zaman ki işinizin gerçekten bir marka değeri oluşuyor, o zaman lisanslı ürünleri yapılıyor, para kazanılıyor. 50’nin üzerinde şirketle işbirliğimiz var ve kitaptan oyuncağa, tekstilden kırtasiyeye 300’ün üzerinde ‘Kral Şakir’ lisanslı ürün var. Bu anlamda Kral Şakir yabancı lisanslı ürünleri geçerek Türkiye’nin bir numaralı çocuk ve ailesi markası konumuna yükseldi.

* Bundan sonra neler olacak?

‘Kral Şakir’, metaverse’e girecek, NFT’lerimiz olacak. ‘Kral Şakir’in tema parkları kuruluyor. Ayrıca ‘Süper 1 Takım’ adında ‘Kral Şakir’e kardeş yepyeni bir animasyon dizimiz ilerliyor. Babymall firması için yarattığım süper bir animasyon bebek karakterim de var: Bebektif!

Bizim güçlü yanımız mizah

* Şiddet sahnesi olan içerikler gündemde. Sen çocuklar için nasıl bir yol izliyorsun?
Birçok yabancı çizgi filmde aşırı şiddet eğilimleri var. Bazen gerçekten çocuklara zararlı olabilecek yayınlar çıkıyor. ‘Kral Şakir’ bu anlamda tertemiz…

* Sizin işlerin en çekici yanı ne?
Bizim güçlü yanımız mizah. Çocuklar hem kendileri çok gülüyorlar
hem de anne-babalarını buna ortak edip ailece gülüyorlar.

* Çocukların güleceği şeyleri nasıl yakalıyorsunuz?
Tabii ‘Kral Şakir’in arkasında devasa bir ekip var. Ben bunun görünen yüzüyüm. Ortağım Berk Tokay, Haluk Can Dizdaroğlu çok kreatif insanlar ve hepsi çocuk ruhlu. Zaten sürekli oyun oynarız, çocuklarla diyaloglarımız çok iyi. Çocuklarla aynı şeyleri okuyoruz.

* Çocuğun var mı?
Bizim çocuğumuz şu anda Kral Şakir. Çocuklarla çok iç içeyiz, gerçekten de gittiğim her şehirde benim çocuklarım var. İnanılmaz bir sevgileri var, o doyumu onlardan alıyoruz.

Animasyon dünyasında biraz ileriden gidiyordum

* İzmir, Gültepe’de doğdun… Çocukluk denince ilk hatırladığın şey ne?

Orası kurtarılmış bölgeydi. 12 Eylül zamanında tankların, panzerlerin girdiğini hatırlıyorum. Bayağı çatışmaların yaşandığı bir yerdi. Ama sıcak mahalle ve komşuluk ilişkilerini de derinden hissettiğim bir ortamdı.

* Nasıl bir çocukluğun oldu?

Babam rahmetli oldu, gemilerde makinist olarak çalışırdı. Uzak ülkelere gider, bana Türkiye’de olmayan figür oyuncaklar getirirdi, onlar benim hayal dünyamı çok tetiklemiştir. Annem ev hanımı. Ben sokakta oynayarak büyüdüm. Mesela karnımız acıkınca komşumuza giderdik, ekmeğe margarin sürer, üzerine şeker döker verirdi. Saklambaçlar, koşturmacalar…

Varol Yaşaroğlu Kimdir?

* İTÜ İnşaat Mühendisliği okuyorsun. Neden o bölümü seçtin?

Aslında İTÜ İnşaat gibi bir yeri kazacağımı zannetmiyordum (gülüyor). Ama İTÜ İnşaat’ı kazanınca kolunda altın bilezik olur gibi koşullandırmalarla okula girdim. Zararı da olmadı. Analitik düşüncenin şu anki işimi yapma biçimime çok etkisi vardır. Ben bir sanatçı gibi düşünüyorum ama kalabalık bir ekibiz, 20’ye yakın personelimiz var ve şirketi yönetmek durumundayım. Okul sayesinde aslında hepsinin karması bir kişilik oluştu diyebilirim.

* Erdil Yaşaroğlu ile akrabalığın var mı?

Erdil benim kuzenim, dayımın oğlu. Annemle babamın soyadı aynı. Bu yüzden Erdil’i amcamın çocuğu sananlar oluyor. Üniversiteye başladığım ilk dönemlerde bir sene Erdillerde kaldım. Ona karikatürü ilk aşılayan da ben oldum. Erdil “Ben Varol’u kıskandım, onun karikatürlerini kopya ederek başladım” der zaten. Ama tabii Erdil’de o potansiyel olduğu için gerçekten Türkiye’nin bir numaralı çizerlerinden biri haline dönüştü.

* Peki başlarda yüzüne kapıların kapandığı oldu mu?

Hayatım yüzüme kapanan kapılarla geçti. O kadar çok projem vardı ki… 100’e yakın sunumumuz olmuş ilk yıllarda ve hiçbiri kabul edilmemiş.
Her yere gidiyor ve her yerden geri çevriliyordum. Ukalalık gibi algılama ama çizgi animasyon dünyasında biraz ileriden gidiyordum. Mesela “Olmaz bu” diyorlardı ama birkaç sene sonra söylediklerim trend oluyordu.

* Umudunu hiç kaybetmedin mi?

Hiç kaybetmedim. “İşinizi oyuna çevirin, sonsuz tatile çıkarsınız” derler ya… Ben o kafadayım. Bu işi büyük zevkle yapıyor, yolculuğu güzel
geçiriyorum.

Gökçe Eyüboğlu: Kendime İnancımı Yitirdiğim Çok Zaman Oldu

Son dönemin dizi oyunculuğunda yükselen isimlerinden biri olan Gökçe Eyüboğlu “Kendime inancımı yitirdiğim çok zaman oldu” itirafında bulundu. İşte ünlü oyuncunun o röportajı;

*Kamu yönetimi mezunusunuz… Oyunculuk ve kamu yönetimi birbirinden çok farklı alanlar. Sizin hayatınızda nasıl bir araya geldi?

Kendimi bildim bileli oyuncu olmak istiyordum ama malum, çoğu arkadaşımın başına gelen gibi benim de  önce altın bileziğimi koluma takmam ve oyunculuğu hobi olarak yapmam gerekiyordu. Açıkçası o noktada tek derdim kolayca okuyabileceğim bir bölüm bulmaktı. Okulu bitirip bir an önce oyunculuk eğitimlerine başlama planları içindeydim.

Oyunculuğa geçişiniz nasıl oldu?

Okulu kolaylıkla ve dereceyle bitirdim. Okuduğum bölümden bağımsız olarak; aileden ayrı ve yaşadığın şehirden farklı bir yerde üniversite okumak ve kendi başının çaresine bakmak hayata ve insana dair çok şey öğretiyor doğal olarak. Üniversiteyi bitirdikten sonra hemen çalışmaya ve oyunculuk kursları için para biriktirmeye başladım. Kazandığım her kuruşu da bu yolda kendime yatırım yaparak kullandım. Yaptığım en önemli şey vazgeçmemek oldu sanırım. Sabrettim. Eğitimlerime devam ettim. Sonra yavaş yavaş seslendirme, tiyatro derken diziler gelmeye başladı. Motivasyonumu, özgüvenimi kaybettiğim, kendime olan inancımı yitirdiğim çok zaman oldu ama bir yandan da çok istedim… Hatta sanıyorum hayatımda hiçbir şeyi bu kadar çok istemedim…

‘Evlilik Hakkında Her Şey’de bir boşanma avukatını canlandırıyorsunuz. Dizi çok sevildi. Siz bu başarıyı nasıl değerlendiriyorsunuz?

Dizideki karakterler birbirinden çok farklı. Belki de seyirci her bir karakterde kendinden bir şey buluyordur. İlişkiler her zaman ilgimizi çeken konular. Şimdi ilişkilerin içyüzüne ve farklı demografik yapılardan insanların farklı sebeplerle aynı noktada kesişen hikâyelerine odaklanıyoruz… Oyuncu kadrosunda seyirci olarak da izlemeyi çok sevdiğim, hayranlık duyduğum insanlar var. Özetle; bir haftada koca bir bölüm yetiştirebilme gayretiyle arada yalpalamalarımız olsa da, birlikte  kurduğumuz dünyanın, oyunculukların ve hikâyemizin ilgi çekici ve renkli olduğunu düşünüyorum.

*Senaryo size ilk geldiğinde heyecanlandınız mı?

Hem de nasıl! Sanem’in yaralarına ve onlarla mücadele etme şekline, hatalarına, psikolojik sorunlarına âşık oldum. Onu tanımlayan şey mesleği değil. Çok katmanlı ve bir oyuncu için ağız sulandıran bir karakter bence Sanem. İyi ki dile gelmek için beni seçti dediğim karakterlerden biri oldu. Zaten proje önüme geldiğinde kendi karakterimden ziyade genel hikâyeye odaklanıyorum.

Sanem şu an karşınızda olsaydı ona ne söylemek isterdiniz?

Bana daha önce de böyle bir soru soruldu ve o zaman bir sürü uzun cümle kurdum. Şu an hikâyede geldiğimiz noktada sadece şunu söylemek isterdim herhalde: “Olduğun halinle çok iyisin be kızım!”

* Tiyatroyu da çok seviyorsunuz… Pandemi sürecinde kapandığı dönemde sahneleri özlediniz mi?

Ahh, nasıl bir özlem anlatamam… Aslında ocak sonu prömiyerini yapmayı düşündüğümüz bir oyuna başlamıştık ama artan vakalar nedeniyle gelecek sezona erteledik. Yazın prova sürecine gireceğim ve gelecek sezon yeni bir oyunla sahnede olacağım. Hem de en sevdiğim tür olan kara komedi tarzında bir oyunla. Düşünmesi bile heyecanlandırıyor.

* Setten size kalan zamanlarınızı nasıl değerlendiriyorsunuz?

Şu an çok yoğun çalışıyoruz. Sonra da genelde sıra ev işlerine geliyor. Ayrıca kitap seslendirmeye devam ediyorum. Boş günlerimden birinde mutlaka seslendirme yapıyorum. Kitap okumak, güzel bir Film seyretmek, arkadaşlarımla vakit geçirmek çok iyi geliyor. Pandemi öncesi çok sık seyahat ederdim. Yeni yerler görmeye, yeni insanlar tanımaya, farklı kültürlerden deneyimler yaşamaya bayılıyorum. Bu kurlarla zor görünse de dilerim tekrar sevdiğim seyahat rotalarıma geri dönebilirim.

* Rol aldığınız dizi sizi de boşanma meselesi üzerine düşünmeye itti mi? Bu konudaki fikriniz nedir?

Çok da kolay bir süreç olduğunu düşünmüyorum açıkçası. Dijital Topuklar’ın da kurucusu Perihan Çıragöz’ün sosyal medya hesabında okuduğum bir yazıdan alıntı yaparak bu konuda düşüncelerimi anlatmam doğru olacak sanırım… “Kolayca bu kararı verebilenler olduğu gibi çoğu zaman ayrılık sürecinin uzadığına şahit oluyoruz. Hatta ne kadar uzun bir beraberlikse, ayrılık kararını vermek de o kadar uzun sürüyor. Kimse bugünden yarına bitti demiyor. Bitiş bazen aylar, yıllar geçtikçe vücut buluyor. Karar paylaşıldığındaysa yakınlarınız aslında sizin zaten uzun süredir kendi içinizde yaşadığınız korku ve kaygıları size sesli dile getiriyor oluyor…”

Gökçe Eyüboğlu Kimdir?

* Peki, evliliğe bakış açınız nedir?

Sadece evlilik konusu değil genel olarak ilişkilerin birtakım tariflerle bir kalıba sokulmasına karşıyım. O yüzden herkes kendi olabildiği, mutlu ve huzurlu hissettiği şekilde kendi kurallarıyla yaşamalı ne yaşayacaksa.

* Siz de evlisiniz ancak çift olarak pek göz önünde değilsiniz. Bu, sizin tarafınızdan verilmiş bilinçli bir karar mı?

Sektörden biri değil zaten eşim. Kendi özelimiz haricinde onun özeline de ayrıca saygı duyuyorum ve evet, bilinçli olarak göz önünde olmamayı tercih ediyoruz.

Merve Özbey İkinci Çocuğuna Hamile!

Daha önce yaptığı açıklamalarda dört çocuğu olmasını istediğini açıklayan şarkıcı Merve Özbey’den sevindiren haber geldi. Merve Özbey ikinci çocuğuna hamile! İşte detaylar;

“İsmin Gibi Yaşa Kızım”

Kızı Elif Özüm’ ün minik patiğini sosyal medya hesabından paylaşan Merve Özbey, kızının adını hayranlarıyla paylaşmıştı. Ünlü popçu, bu postuna, “Elif Özüm… Burada kalsın istedim. İleride nasıl özlemle, hasretle beklediğimizi görür belki kızımız. İsmin gibi yaşa” mesajını yazmıştı… Küçük kızlarının ismine nasıl karar verdiklerini paylaşan ünlü popçunun eşi Kenan Koçak, “Çok sevdiğimiz isimlerden biriydi. Eşimin rahmetli babası, kızımızın adının ‘Elif’ olmasını istemişti. Bunu da göz önünde bulundurarak Elif Özüm koyduk. Mutluyuz” demişti. Güzel şarkıcı Merve Özbey, hamile kaldığı o hassas dönemlerde erken kaybettiği babasının acısını derinden hissetmişti. Ünlü şarkıcının 64 yaşlarındaki babası Ahmet Özbey, ani yaşadığı kalp krizi neticesinde hayata veda etmişti…

Merve Özbey ‘in En Mutlu Günü.. Anne Oldu…

Merve Özbey Doğum Anlarını Paylaştı

Güçlü sesi ve sempatik hallerinden dolayı sevilen şarkıcılar arasında yer alan Merve Özbey, geçtiğimiz sene iş insanı Kenan Kolçak ile hayatını birleştirdi. Bir ay önce ilk bebeğini dünyaya getiren şarkıcı, hayatının en mutlu anını takipçileriyle paylaştı.Ünlü şarkıcı Merve Özbey, doğum öncesi ve sonrasında çekilen görüntülerden hazırlanan videoyu “Allah’ım dileyen isteyen herkese bu duyguyu nasip etsin… Varsa bir maşallahınız alırız” notuyla paylaştı.

Merve Özbey: “Boşa Yaşamışım”

Şarkıcının 1,5 milyon takipçisinin bulunduğu Instagram hesabından yoruma kapalı yaptığı paylaşım kısa sürede 89 binden fazla görüntülenmeye ulaştı. Ünlü şarkının paylaşımına sevenleri yorum yağdırdı.

Biran Damla Yılmaz’ın Yeni Aşkı

Son dönemlerin en çok konuşulan isimlerinden biri olan güzel oyuncu Biran Damla Yılmaz yeni bir aşka yelken açtı. İşte Biran Damla Yılmaz’ın yeni aşkı;

Çağrı Telkıvıran’dan Hamle Gecikmedi

“Maske Kimsin Sen” adlı televizyon programında yarışan Aslı Bekiroğlu ve Kubilay Aka geçtiğimiz günlerde birlikte görüntülenmişti. Bekiroğlu’yla ilişkisi kısa süre önce sona eren Çağrı Telkıvıran da önceki gece Kuruçeşme’deki bir mekanda, aynı programda yarışan Biran Damla Yılmaz ile görüldü.

Biran Damla Yılmaz’ın Yeni Aşkı

Samimi bir şekilde eğlenen ikili, geceye Arnavutköy’deki başka bir mekanda devam etti. Çağrı Telkıvıran ve Biran Damla Yılmaz, mekandan sabahın ilk ışıklarıyla birlikte ayrı ayrı çıktı. Biran Damla Yılmaz’ın adı daha önce de yarışmanın sunucusu Tansel Öngel’le anılmıştı.

Sebep Üçüncü Kişi Değil

Biran Damla Yılmaz’la ilgili konuşmak istemeyen Çağrı Telkıvıran, “Aslı Bekiroğlu’yla ilişkinizin Kubilay Aka yüzünden bittiği haberleri doğru mu?” sorusuna ise şöyle yanıt verdi: “Hayır üçüncü bir kişi yüzünden bitmedi. Başka sebeplerden ayrıldık.”

Biran Damla Yılmaz Koronavirüse Yakalandı!

“Çiçekleri Çağrı Abi Aldı”

Aşk soruları karşısında sessiz kalan Biran Damla Yılmaz’ı ele veren çiçekçi çocuklar oldu. Oyuncu aracındaki çiçekler sorulunca gülümsemekle yetindi, çocuklar ise “Çiçekleri Çağrı Abi aldı” dedi.

Sosyal Medya Yankılandı

İkilinin birlikte olduğu iddiaları kısa sürede sosyal medyada yayıldı. Şimdi gözler taze çiftler üzerinde… Aslı Bekiroğlu’da ayrılıkla ilgili henüz bir açıklama yapmadı.

Defne Samyeli’ nin Kendisinden 9 Yaş Küçük Sevgilisi Bakın Kim Çıktı?…

Ünlü şarkıcı Defne Samyeli, Kendisinden tam 9 Yaş Küçük Sevgilisi ile Yakalandı!. Güzel şarkıcı 40 yaşındaki iş adamı ile aşkı belgelendi. İşte Detaylar…

Ünlü Çiftte Kıskançlığa Sebep Olan Defne Samyeli ‘den Sıcacık Pozlar…

Defne Samyeli’ nin Kendisinden 9 Yaş Küçük Sevgilisi Bakın Kim Çıktı?…

Bir zamanların sunucusu şimdilerde ise muhteşem sesiyle şarkıcı olan Defne Samyeli, yepyeni bir şka yelken açtığı haberi gündeme yansıdı. bu yılk 50 yaşına giren Defne Samyeli, 40 yaşlarındaki iş adamı Onur Arıkan ile bir mekan çıkışında görüntülendi.

Magazinden Kaçamadılar!…

Onur Arıkan ile Defne Samyeli, güzel şarkıcının sahneye çıktığı mekanda, sahne boyunca göz göze dalarak şarkılara eşlik ettiler. söylediler. İkili, gecenin bitiminde mekandan beraber çıkacağı tam o esnada kapıda bekleyen magazin gazetecilerinin olduklarını anlayınca, hedef şaşırtmaya çalışsalarda çok da başarılı olamadılar…

defne samyeli onur arıkan
defne samyeli onur arıkan

“Özel Hayatımla İlgili Konuşmayacağım”

Kumaş üretimi yapan köklü bir aile şirketinin yöneticilerinden biri olan 40 yaşındaki iş insanı Onur Arıkan, Defna Samyeli ile görüntülenmemek için bir taksiye binerek hızlıca uzaklaştı…Güzel şarkıcı ise “Özel hayatımla ilgili konuşmayacağım” ifadeleriyle evinin yolunu tuttu…

Defne Samyeli Onur Arıkan
Defne Samyeli Onur Arıkan
Defne Samyeli Onur Arıkan
Defne Samyeli Onur Arıkan

Kızlarının Babasını Hedef Almıştı!…

Son dönemlerde başarılı şarkıcı, kızlarının babası eski eşi mimar Eren Talu’ nun evlilik dönemlerinde kıyafet konusunda ona çok karıştığını anlatmış ve “Bir zamanlar çok karışırdı. Evlilik dönemlerinde geleneksel Türk erkeği durumlarını yaşamayan kadın yoktur. Muzdarip değilim ama insanların sınırlarını kendisi çizmesi gerektiğine inanıyorum. Bence ne giyeceğimize biz karar vermeliyiz. Bununla ilgili kimsenin sınırlandırması söz konusu olmamalı.” ifadelerini kullanmıştı.

Defne Samyeli kimdir?

Oğlum 4. Bölüm 1. Ön İzleme Yayında! Melike Para Teklif Edilmesini Hazmedemiyor!

0

Show Tv’nin yeni gözde dizisi Oğlum, 4. yeni bölümüyle çarşamba günü ekrana gelecek. Dizinin yeni bölümünde; Demet, Zeynep’le konuşur. Ona suça sürüklenen çocuklarda annelerine güven ve bağlanmayla sıkıntıları olduğunu söyler. Melike’ye, gerçekler sorulur. O ise gerçeğin, oğlunun bir haftadır toprağın altında olması olduğunu söyler. Efe, tutuklu yargılanmak üzere hapishaneye sevk edilir. Tuğrul’un, müşterileri bir bir kendisini terk eder. Melike, Zeynep’in kapısına dayanır. Ona, oğlunu Efe’nin değil onların öldürdüğünü haykırır. Oğlum 4. bölüm 1. ön izlemesi yayınlandı. Melike, para teklif edilmesini hazmedemiyor.

Oğlum 4. Bölüm 1. Fragmanı Yayında! Efe Hapishaneye Sevk Ediliyor!

Melike Para Teklif Edilmesini Hazmedemiyor!

Oğlum 4. bölüm 1. ön izlemesinde; Melike, susmaları için para teklif edildiğini öğrendikten sonra onların kapısına dayanıyor. Tüm basın arkasından onu izliyor. Melike, çocuğunun değil onların katil olduğunu haykırıyor. Zeynep ise, göz yaşları içinde onu dinliyor.

İşte Oğlum 4. bölüm 1. ön izlemesi…

OĞLUM 3. BÖLÜM ÖZETİ!

Sedat Tuğrul’u, delil karartma suçundan sorguya alır. Tuğrul, komiser Sedat’tan karısının kanlı gömleği emniyete teslim ettiğini öğrenir. Onun gömleğin karısında olduğunu bilmediğini söylemesiyle Sedat Tuğrul’u serbest bırakır. Tuğrul, Zeynep’e çok öfkeleniir. Onu alıp bir uçurumun kenarına götürüyor.

Zeynep’e, neden gömleği teslim ettiğini sorar. Oda, onun bir daha aynı suçu işlemesinden korktuğunu söyler. Tuğrul’u, oğluna babalık yapmamakla suçlar. Oda, Efe’yi hiç istemediğini, istemediği bir çocuğu doğurduğu için onun bu hale gelmesinde onun suçlu olduğunu söyler.

Zeynep’in annesi gelir. Efe’nin fotoğrafının sosyal medyada yayılmasıyla kapılarının önü basınla dolar. Zeynep ile Tuğrul, kameraların önüne geçip çocuklarının masum olduğunu söyler. Tuğrul ise, oğlunu çok sevdiğini, yakında eve döneceğini ve birlikte yine top oynayıp pikniklere gideceklerini söyler.

Tuğrul’un avukatının zoruyla cinayeti kendisinin işlemediğini söyleyen Efe’den gerçekleri öğrenmek için Demet, babasının o videosunu Efe’ye izletir. Daha sonra Zeynep, oğlunu görmeye gelir. Demet, Sedat’tan onları sorgu odasına almasını ve konuşmaları kaydetmesini ister.

Zeynep Efe’den, mahkemeye çıktığı zaman suçsuz olduğunu söylemesi için zorlar. Efe annesine, babasının videosunu izlediğini söyler. Annesinin hala yalan söylemesine babasıyla hiç oyun oynamayan Efe, onlar gibi yalancı olmadığını o çocuğu kendisinin öldürdüğünü söyler. Demet, Efe’nin gerçekten doğruyu söylediğini anlar.

Oğlum 3. Bölüm 2. Fragmanı Yayında! Melike Efe’nin Fotoğrafını Görüyor!