Ana Sayfa Blog Sayfa 501

Selahattin Paşaı ve Lara Tümer Bodrum Tatilinde

0

‘Kalp Atışı’, ‘Leke’, ‘Babil’ ve ‘Aşk 101’ gibi dizilerde rol alan, son olarak ‘Pera Palas’ta Gece Yarısı’ adlı dizide başrol oynayan Selahattin Paşalı, uzun süredir aşk yaşadığı Lara Tümer ile geçtiğimiz nisan ayında nikâh masasına oturmuştu. Şimdilerde bebek heyecanı yaşayan Selahattin Paşaı ve Lara Tümer Bodrum tatilinde objektiflere yansıdı. Denize birbirlerine sarılarak giren ikiliden Tümer, suyu soğuk buldu. Eşinin anlık tepkileri Selahattin Paşalı’yı güldürdü.

Selahattin Paşalı İle Lara Tümer’ in Sosyal Medyada Viral Olan Nikah Fotoğrafları…

Popüler dizi A101 ‘de hayat verdiği ‘Osman’ karakteriyle büyük beğeni toplayan ünlü oyuncu Selahattin Paşalı, daha önce ‘Kalp Atışı’, ‘Leke’, ‘Babil’ gibi dizilerde rol almış son olarak ‘Pera Palas’ta Gece Yarısı’ dizisinde başrol oynamıştı. Ünlü oyuncu bugün sevgilisi Lara Tümer ile bugün Bodrum ‘da dünya evine girdi.

Selahattin Paşalı İle Lara Tümer 'in Nikahından Kareler

Bir kaç ay sonra Anne-baba olmak için gün sayan çift, mutlu birlikteliklerini evlilikle taçlandırdı. Ünlü ikili, sade bir törenle nikah masasına otururken Aileleri ve yakın arkadaşlarının katıldığı nikahta çiftin mutluluk fotoğrafları sosyal medyada paylaşıldı…

“Bir Ömür Benim Aşklarım”

Ancak çıkan haberlerden günler sonra Tümer, paylaştığı kare ile hamile olduğunu duyurmuştu. Lara Tümer, Paşalı’nın elinin göbeğinde olduğu bir pozu paylaşmış ve “Bir ömür benim aşklarım” notunu düşmüştü.

Selahattin Paşaı ve Lara Tümer Bodrum Tatilinde

İlk kez anne-baba olacak olan Lara Tümer ile Selahattin Paşalı, havalar ısınınca tatil sezonunu açtı. Ünlü çift, önceki gün Bodrum’da sahil kenarında objektiflere yansıdı. Bebeklerini kucaklarına almak için gün sayan mutlu çiftin bir hayli keyifli olduğu görüldü.

Denize girmek için eşi Lara Tümer’i bekleyen Paşalı eşine sarılarak beraber yürüdü. O sırada Lara Tümer, eşini öpücüklere boğdu. Paşalı, suda yüzerken hamile olan eşinin zorlanmaması için sırtına alıp bir süre o şekilde yüzmeye devam etti. Suyu soğuk bulan Lara Tümer’in anlık tepkileri Selahattin Paşalı’yı güldürdü.

Selehattin Paşalı Kimdir?

Ünlü çiftin bu hallerini görenler sosyal medyada ne kadar tatlı olduklarına dair yorumlar yağdırdı.

Serkan Çayoğlu ile Özge Gürel Nişanlandı!

0

Uzun süredir aşk yaşayan ve sosyal medyada yaptıkları romantik paylaşımlarla konuşulan oyuncu çift Serkan Çayoğlu ile Özge Gürel nilanşandı. Ünlü çift aile arasında düzenlenen törenle evlilik yolunda ilk adımı attı. Serkan Çayoğlu’nun kız isteme sırasındaki halleri sosyal medyada gündem oldu. Serkan Çayoğlu pozlarına “Kahve terletti” notunu düştü.

Mehmet Şeften Çok Özel Açıklamalar

0

MasterChef programıyla hayatlarımıza giren ve bu zamanki başarılarını keşftme fırsatı bulduğumuz Mehmet Yalçınkaya geçtiğimiz gün yeni kitabıyla ilgili çok samimi bir röportaj verdi. Mehmet şeften çok özel açıklamalar geldi.

*Bu kitabı yazmak için kendinizde nasıl bir sorumluluk hissettiniz?
‘MasterChef’in esnaf lokantaları yemekleriyle ilgili bölümünde bakla çorbası vardı. Sosyal medyada böyle bir çorbanın esnaf lokantalarında olmadığını yazanlar oldu. Batı Karadeniz’de yapılır, Ege’de farklı versiyonları vardır. Baklayı herkes çok sevmediği için esnaf lokantaları artık pek pişirmiyor.

*Mesajlar gelince ne oldu?
Özellikle gençlerin, ekşili köfte gibi klasik yemeklerimizi dahi bilmediklerini gördüm.

*Ekşili köfte nasıl bilinmez!
İşte ben de böyle dedim. Bilmiyor olmaları, evlerinde bu yemeğin pişmediğini gösteriyor. Şaşırdım. Bu yemekleri ne evde ne de esnaf lokantalarında yiyemiyorlarsa bir yerlerde bir hata vardır. Hem az malzemeyle muhteşem yemekler yapıldığını göstermek hem de esnaf lokantaları yemeklerini anlatmak istedim. Esnaf lokantaları ne durumda; buna da bir bakmak istedim açıkçası.

*Ne durumdalar, sayıları azalmış mı mesela?
‘Bu lokantalar azaldı da gençler bu yüzden mi buralara ve buradaki yemeklere ilgi göstermiyorlar’ diye düşündüm. Ama azalma yok, biraz yozlaşma var. Yozlaşmanın nedeni de şu: En çok ne satarsa onları pişiriyor, çok geleneksel yemeklere inemiyorlar. Çünkü ürün fiyatları çok pahalı. Ama gençlerin bu lokantalara çok gitmediklerini de gördüm tabii.

*Eskiden buralarda irmik çorbası, akciğer yahnisi, kestaneli lahana sarması gibi yemekler pişermiş. Malzeme pahalı, doğru. Ama biraz da ağız tadımız değişiyor olabilir mi?
Tabii ki, ister istemez böyle bir durum da var. Bu yemekler unutulmaya yüz tutmuş, artık talep görmüyorlar. Çünkü devreye yeni nesil girdi. Yine de bence dünyanın neresine giderseniz gidin, en lezzetli yemekleri de yeseniz genler sizi kuru fasulye pilava veya köfteye çekiyor.

‘Dengeyi iyi biliyorlar’

*Kestaneli lahana sarmasını sizin elinizden yiyene kadar duymamıştım. Çok lezzetliymiş.
Bizim damağımıza uzak lezzetler değil bunlar. Zaten o yüzden gündeme getirelim istedim. Akciğer yahnisi mesela, sıfır atık bir yemek; bugün için çok önemli. İrmik çorbası bugün pek az biliniyor ama irmik, soğan, kemik suyu gibi malzemeler hepimizin kilerinde var, herkes kolaylıkla yapabilir. Üstelik çok lezzetli.

*Kitaptaki beyinli saray böreği için “Sakatatın en iyi kullanıldığı, en yenilikçi yemek” diyorsunuz. Neden?
Peynirli, otlu, kıymalı börek yiyoruz. Ama her şeye yakışmayan bir ürünü börekte denemek az şey değil! Sakatatı haşlarız, kızartırız, kavururuz. Böreğe koymak kaç kişinin aklına gelir? Benim aklıma gelmedi mesela. Bu bir inovasyon!

*Bu yemeklerden bazılarını ilk kez pişirmeden önce biraz umutsuzluğa kapılmış, “Bu oranlarla nasıl bir şey çıkar” diye endişelenmişsiniz. Sonuç nasıldı?
300 gram ete 400 gram soğan katılan bir reçeteye baktım; ‘Ana üründen fazla yan ürün var, nasıl olacak’ diye düşündüm. Ama ortaya acayip lezzetli bir şey çıktı. Eskiler dengeyi çok iyi biliyor. Soğanı, kuzusu, yağı, yoğurdu varmış, bir de bahçeden dereotu bulmuş. Bu beş kalem malzemeyle harika bir yemek yapmış. İşte o yüzden aşçılığın kalesidir esnaf lokantaları. Hâlâ şehrin kalbinin bu lokantalarda attığına inanıyorum. Bir şehrin ruhu, o şehirdeki esnaf lokantalarıyla eştir. Ben esnaf lokantalarından çok şey öğrendim. Bu kitapla geçmişe borcumu ödüyorum ve geleceğe not düşüyorum. Geleceğe koşarken geçmişe sahip çıkmak şart; bu kitabı işte bu nedenle yazdım.

*Sizin ilk kez duyduğunuz yemekler çıkıyor mu hâlâ?
Çıkıyor. Beyinli saray böreğini kitap için araştırma yaparken duydum. Patlıcan böreği de beni çok şaşırtmıştı. Biz normalde bu böreği yaparken iki dilim patlıcanın arasına malzeme koyar, sonra yumurtayla kaplayarak kızartırız. Ama kitaptaki tarifte patlıcan önce közleniyor, diğer malzemelerle karıştırılırken eziliyor ve en son soğukken köfte şekline getirilip kızartılıyor. Apayrı bir pişirme tekniği bu. Böyle çok örnek var.

‘Yemekleri eşim yapıyor, pazar kahvaltılarını ben hazırlarım’

*Sadece pandemi döneminde bütün yemekleri ben yaptım. Onun dışında yemekleri eşim yapıyor çünkü benim pek zamanım olmuyor. Ama zaman bulduğumda ördek, kalkan gibi ürünler kullanırım. Hafta sonları kahvaltı ritüelimiz vardır, pazar kahvaltılarını ben hazırlarım.

*Acıkınca ve hızlıca bir şeyler yemek istediğimde genellikle sandviç hazırlarım. Domates, peynir, yeşillik ve varsa biraz da acuka…
Aslında geç saatlerde yemek yemekten mümkün olduğunca kaçınıyorum ama gece çorbası en sevdiğimdir.

*Evde kimsenin reddedemediği yemek mantı. Ben yapıyorum. Pazar gününün vazgeçilmezi, ev halkı bayılıyor. Bazen fırında sezonun büyük balıklarını pişiriyorum. Farklı soslarla sunuyorum, bayılıyorlar.

*Oğlum Utkan liseden sonra benim okulumda eğitim aldı. Onu ben yönlendirmedim ama benim mesleğimi seçmesine de sevindim. Mutfak çok zor, yürekten istemek gerekiyor. Yürüdüğü yolu sevdiğini düşünüyorum, oldukça da iyi gidiyor. Şu an onun yaşında olsam ben yine aynı yollardan yürürdüm.

*Genç şefler kariyer planlamasına dikkat etmeli. Sadece bir otelde, restoranda değil, gastronominin her alanında deneyim kazanmalılar. Bunun için altı ayda bir rotasyon yapmalı, Asya ve Avrupa mutfaklarını da öğrenmeliler. Eğitim önemli. Yabancı dil bilmekse dünyaya açılmak için şart.

‘Eskiden bu karizmatik bir iş değildi’

*Sizin mutfak yolculuğunuz nasıl başladı?
Bolu’da köyümüzün hemen altındaki mola yeriyle başladı. Yazın bir yerde çalışmam gerekiyordu. 11 yaşındaydım. Beni cezbeden, şehirdeki restoranlarda çalışan ve bu mola yerine gelen adamlar olmuştu. Takım elbiseyle geliyorlardı, saçları iyi taranmıştı, güzel ayakkabıları vardı. Bu güzel giyimli adamlar ne iş yapıyor diye baktım, lokantacıydılar. Sonra komi arayan bir esnaf lokantasına gittim ama beni bulaşıkhaneye geçirdiler. Şoke oldum.

*Bulaşık yıkarken burnunuza gelen kekikli çoban kavurmanın kokusuna “Parfüm gibiydi” demişsiniz…
Evet, bana parfüm gibi gelen o kokuyla bu işin peşine düştüm. Kabuğumu kırmak istiyordum. Aklımda yaz tatilinde İstanbul’a gitmek, daha iyi yerlerde olmak vardı. Ama amcam Emin Yalçınkaya, Silivri Sanayi’de esnaf lokantası işlettiği için orada çalışmaya devam ettim. Gün sonunda belediye otobüsüne bindiğimizde etrafımızda kimse kalmazdı çünkü soğan kokardık. O zamanlar bu iş karizmatik değildi. “Okumuyorsan git, mutfakta bulaşık yıka” diye bir tehdit vardı. Ama oralarda çalışırken etkilendiğim şey, birlik beraberlikti. Sabah birlikte çorba yapıyorsunuz, aynı sofraya oturup
o lezzetli çorbayı içiyorsunuz. Aile gibi görmeye başladım, o sıcaklığı hissettim. İçimde bir aidiyet duygusu uyandı.
mBulaşıktan yemeğe geçmeniz nasıl oldu?
Sadece bulaşıkları yıkamakla kalmıyor, hepsini yıkadıktan sonra ustalara yardım ediyordum. Pirinç ayıklayıp patlıcan soyuyordum mesela. Sonra aşçı çıraklığına geçtim.

*35’inci yılı doldurduğunuz mesleğiniz size ne öğretti?
Farklı insanlar tanımak büyük bir sosyolojik deneyim… Öğrendiğim en önemli şey dürüstlüğün, çok çalışmanın ve istikrarın değeri oldu. Diğer yandan sürekli gelişmek ve değişmek gerektiğini öğrendim. İnovasyon olmadığı sürece yenik düşersiniz.
mBunca yıllık deneyimden sonra “Benim elimden yemeden ölme” diyeceğiniz yemek hangisidir?
İddialı olduğum tek bir yemek olamaz ama çağlalı enginarımı yemeden kimse ölmesin.

*Şeflik dışarıdan çok popüler görünüyor. Peki, madalyonun diğer yüzü ne söylüyor?
Herkes meraklı ama kimse soğan soymak istemiyor; işe girer girmez şef olmak istiyorlar. Yani bu merakın karşılığını sektörde göremiyoruz. 4-5 kişiyle röportaj yaptı diye kimseyi gazeteci saymazsınız siz, değil mi? Aynı şey… 1-2 sene krem şanti çırpmış insanları sektörden gibi göstermek bizlere saygısızlık oluyor. Okumuş, yıllardır restoranlarda çalışan çocuklar varken bu işi hobi için yapanların “Biz aşçıyız” demesi doğru değil.

‘Sunum muhteşem, bardak lekeli olamaz’

*Mutfağımızın geleceği nasıl görünüyor?
Türkiye’de çok iyi mekânlar var. Michelin Rehberi geldi, yıldız alabilecek çok restoranımız var. Tabii önemli olan kaliteyi korumak. Bu arada geçen ay yurtdışında üç tane Michelin yıldızlı restorana gittim ve çok şaşırdım. Bu bana ülkemizin geldiği yeri bir kez daha gösterdi.

*Neden şaşırdınız?
Birinde mermer masa çizikti mesela. Böyle bir şey Michelin yıldızlı olmayan yerlerde problemken orada neden değil? Birinin şarap menüsü çok iyiydi ama masadan çok mutlu kalkmadım. Sandalye kırıkken yemeğe odaklanabilir miyiz? Michelin’e karşı değilim ama merak ediyorum, bu iş değerini yitiriyor mu? Yani masa çizik, bardak lekeli ama yemeklerin sunumu muhteşem. Mesela sizin için OK mi?

*Değil elbette...
Bence de değil. Zaten artık çoğu mekân yıldız almak değil, tavsiye edilen yer olmak istiyor. Ben de tavsiye edilen yer olmak isterim.

Cihangir Ceylan’dan Samimi Açıklamalar

0

Son dönemlerin adından en çok söz ettiren isimlerinden olan Cihangir Ceylan geçtiğimiz gün Hakan Gence ile röportaj yaptı. Ünlü oyuncu Cihangir Ceylan’dan samimi açıklamlar geldi. İşte o röportaj;

* Cihangir en baştan başlayalım. Aslen Elazığlısın… Orada mı büyüdün?
Evet, Elazığlıyım ama Adana’da doğup büyüdüm.

* Adanalı olmayı nasıl anlatırsın?
Adanalı insanlar sert görünseler bile merhametlidirler. Öfkeli dururlar ama o öfke saman alevi gibidir. Çok fazla acının yaşandığı topraklar, bunların üzerine bir sürü kitap yazılmış, Filmler çekilmiş. Manevi duyguları yoğundur
ve duygusallar.

* Sen de bir taraftan sert, bir taraftan çok nahif görünüyorsun…
Çoğu zaman daha nahif bir insanım ama sert göründüğümü biliyorum ve bunu değiştirmek için ekstra dikkat ediyorum. Ama dikkat ede ede sonunda pamuk gibi biri oldum (gülüyor). Yoksa şöyle parlarım, ben çok sinirli bir adamım gibi bir şeyim yok. Bunu zaten mantık olarak başka birinde gördüğümde de kabul edemem. Beni sadece manipülatif şeyler kızdırır.

* Baban ne iş yapıyordu?
Emekli diyelim. Babam eskiden hızlı ve güzel bir insandı.

* Hızlı derken, çapkın mıydı?
Çapkınlıktan değil de biraz külhanbeyiydi. Hâlâ da güzel, kendine yakışan şekilde yaşayan bir ihtiyar. Çok saygı duyup seviyorum.

* Annen nasıl bir kadındı?
Onu 1991 yılında 2 yaşımdayken kanserden kaybettik.

* Başın sağ olsun. Küçük yaşta anneyi kaybetmek hayatını nasıl etkiledi?
Çok bilemiyorum. Çünkü rutininde giden bir şeyin sonradan değişmesi gibi değil. Zaten annem yaşarken nasıl olduğunu bilmiyordum. Çok küçüktüm. Ama en başta söylediğin o gergin, hafif sert duruşun sebebi bu kayıp olabilir. Çünkü hep kendimi koruyayım, tetikte olayım duygum vardı. Şunu hatırlıyorum; yaramazlık yaptığım zamanlar babam “İşte anasız çocuk böyle olur” diyordu. Mesela abim titizdir, düzenlidir, tutumludur. Bir tişört alır, yıllarca giyer. Annemden öyle görmüş. Ben öyle değilim. Veya ablam çok entelektüeldir. Ama bende işler karıştı (gülüyor).

* Kaç kardeşsiniz?
Dört kardeştik, bir ablam vefat etti.

* Çok üzüldüm. Neden?
Suda boğuldu.

* O zaman kaç yaşındaydın?
6 yaşımdaydım. Küçüktüm, çok anlayamadım. Abim ve ablam yaşanan olaydan bana kıyasla daha çok etkilendiler, çok kaotikti.

* Zor bir çocukluk o zaman…
Evet, sıkıntılıydı diyebilirim. Ama her şeye rağmen hepimiz en iyi şekilde okuduk.

* Önce Ukrayna’ya gidiyor ve dişçilik okuyorsun…
Bende köksüzlük vardı. Biraz önce sormuştun ya “Anneni küçük yaşta kaybetmek seni nasıl etkiledi” diye… Köksüzlük yarattı bende diyebilirim. Bir yerden sonra “Gideyim, daraldım ben” dedim. Ama sonra okulu bıraktım. 

‘Gizemli bir çekiciliği’ olduğu söylenen Cihangir Ceyhan, “Enerjisi yüksek biriyim. İnandığım bir şeyi karşımdakilere anlatıp onlara güven verebilecek enerjiye sahibim” diyor.

İstanbul’a kaçtım

* Sonra Eskişehir Anadolu Üniversitesi’nde reklamcılık okuyorsun ama onu da bırakmışsın…
Onu da bıraktım, dayanamadım yani (gülüyor). Ardından Adana’ya gittim, meslek yüksekokulunda okudum iki yıl. Onu bitirdim.

* Hangi bölümdü?
İklimlendirme ve soğutma, klima teknolojileri üzerineydi. Spor akademisine gitmek istiyordum ama abim “Bırak bu işleri, fantezi peşinde koşma artık” dedi. O yüksek makine mühendisi. “Sen de mühendis olursun, seni bir işe sokarız” falan demişti.

* Ve okulu bitirdin. Seni işe mi soktular?
Hayır, İstanbul’a kaçtım.

* Amacın Oyuncu olmak mıydı?
Aslında İstanbul hikâyesi şöyle başladı: Adana’da olduğum dönemde arkadaşlarım kreatif işler yapıyor, oradaki rap’çilere klip çekiyorlardı. Küçük cihazlarımız, kameralarımız vardı. Ben de kamera arkasında çalışıyordum. Sonra o kliplerden biri patladı, çok izlendi. Biz de daha iyi cihazlar aldık ve diğer şehirlerdeki rap’çilere de klip çekmeye başladık.

Mücadeleye devam

* Klip yönetmeni oldun yani…
Evet ama para kazanmak için düğüne gidip fotoğraf ve video da çekiyordum. Bir mağazada satış elemanı olarak erkek kabininde çalışıyordum. Bu arada kliplerin dışında viral videolar da çekiyorduk.

* Tüm bunlar olurken seni kim keşfetti?
Çektiğimiz videolarda birinin oynaması gerekiyordu, o kişi ben oldum. Bu sırada belgesel çeken bir arkadaşım da “Gel İstanbul’a” dedi. İstanbul’da garsonluk yaptım, stantlarda çalıştım. Hatta Avcılar’da bir gazetede haftanın iki günü muhabirlik de yapıyordum. Harbiye’de bir kanepede yatıyordum, soğuk, ısıtmasız… Mücadele hep devam etti. Bu arada benimle İstanbul’a gelen arkadaşlarım için de işler burada istedikleri gibi gitmedi. Son olarak ‘Sıfır Bir’i (internet dizisi) çekelim, dedik. Bu dizi zaten bence İstanbul’a küsenlerin başarısıydı.

* Ve o iş tuttu. İnsanlar seni tanımaya başladı. Hayatının böyle oyunculukla şekilleneceğini tahmin ediyor muydun?
Hayatımın bu enerjide gideceğini tahmin ediyordum. Bunu istiyor ve hayal ediyordum.

* Şu gelinen noktada oyunculuğun sendeki karşılığı ne?
Kendini ucu bucağı olmayan bir sanat diliyle ifade etme ve bunun aracılığıyla kendini daha da tanımak, başkalarıyla da empati kurmak diyebilirim. Ayrıca seni izleyenlerin geri bildirim olarak beğenilerini seninle paylaşmaları, başarılı bulunmak ve kendini mutlu hissetmek de var… Ama bunun yanı sıra bir önceki projenden daha iyi bir yerdeysen bundan sonrasında hep daha iyisini yapma zorunluluğu…

* Bundan sonrası demişken hayallerin neler?
Yapımcılık, kreatif kolektif ekipler kurmak, Türkiye’de dijitalde farklı bir bakış açısıyla bir şeyler yapmak istiyorum.

Evli olduğumu saklamadım, sadece evlendiğimi söylemedim

* Geçen yıl birden senin evli olduğunu duyduk. Ne zaman evlendin?
3.5 yıldır evliyim.

* Evli olduğunu sakladın mı?
Ben evli olduğumu saklamadım, sadece evlendiğimi söylemedim. Yani benim evli olmam bilgisi kimin hayatında neyi değiştirecek?.. Beş senedir Suadiye’de geziyorduk birlikte zaten.

* Bu haberlere kızıyor musun ya da seni üzüyor mu?
Yok, zaten çok güzel karşılandı. Oğlum 1 yaşına geldiğinde, o mutluluğu yaşamak ve paylaşmak istedim. Çünkü benim tek sevincim o. Düzgün haberler, güzel yorumlar yaptılar, sağ olsunlar.

* Eşin kıskanç mıdır?
Hayır, hem kendinden hem benden emin. Zaten eşimle çalışma arkadaşlarımız beraber geziyoruz genelde.

* Yeni baba sayılırsın. Oğlunun adı ne?
İlhan Cihangir. İlhan babamın ismi, eşim yanında benim ismim de olsun istedi.

* Baba olmak hayatında neleri değiştirdi?
İnsana dinginlik geliyor, mutlu oluyorsun. Daha aydın düşünmen gerekiyor, çocuğunu aydın bir insan olarak yetiştirmek istiyorsun. Ben mesela çocuğumu banyoda yıkarken şunlar için dua ediyorum: Gerçekten merhametli, vicdanlı olsun. Helali, haramı bilsin. İnsanların üstüne basıp geçmesin… İnsanlar onun için ‘iyi bir insan’ diyebilsin, öyle yaşasın. Çünkü oyunun sonu belli, hepimiz ölüyoruz. Sen inceden aradaki kurguya bakacaksın.

* Babalar Günü için bir planınız var mı?
Yurtdışında olacağım. Ama hem babam hem oğlum için oradan elim dolu gelirim. Öyle manevi sahneleri seviyorum.

* Çocuğunun ileride oyunculuk yapmasını ister misin?
Kendisi bilir, nasıl mutlu olacaksa o işi yapsın. Ama ben sporcu olmasını daha çok isterim. Milli bir sporcu olsa…

Bir Fatih Akın filminde oynamayı hayal ediyorum

* Kanal D’de yayımlanan ‘Camdaki Kız’da Hayri karakterini canlandırıyorsun. Bu karakter sana ne öğretti?
İnsan beşer şaşar, her şey bizim için. Bir adam bir yanıyla iyiyken bir yanıyla aslında toplum tarafından kötü gösterilebilecek bir şeyi de yapabilir. Bu onun salt kötü ya da salt iyi olduğunu göstermez. Âdemoğlu işte. Bunları öğretti.

* Kitapta Hayri karakterinin hikâyesi büyüyerek devam ediyor. Yeni sezonda bizi neler bekliyor?
Bazen kitapla orantılı, bazen kurgu olarak ilerliyor hikâye. Ve henüz yeni sezon akış toplantısı da yapmadığımız için nereye gidecek bilmiyorum. Ama Nalan’la Hayri’nin birazcık daha birbirine yakınlaştığı, aralarının daha çok ısındığı bir duruma geçilecektir diye düşünüyorum.

* Hayri, Nalan’a çok âşık. Ama Nalan evli bir kadın. Sence bu ne kadar doğru?
Ben bununla alakalı beylik cümle edebilecek kadar vasıf sahibi, bir şeyi sorgulayacak kadar yetkili bir adam olduğumu düşünmüyorum. Herkes kendi hayatında kendi tasarrufunu yapabilir.

*Bu dizide başka hangi karakteri canlandırmak isterdin?
Rafet Koroğlu’nu canlandırmak isterdim.

* Neden?
Tamer Abi (Leventoğlu) çok iyi oynuyor ve onu da çok seviyorum. Hatta geçenlerde monitör masasında otururken ona “Abi inşallah senin gibi birisi olurum” dedim. “Niye olmayasın” dedi babacan bir tavırla.

* Burcu Biricik’le çalışmak nasıl?
Çok güzel, çok hanımefendi, çok çalışkan, iyi bir insan. Çok gerçek, başarısı biraz da oradan kaynaklı. Burcu’yla sahnelerde iş iyi olsun diye birbirimize destek veriyoruz, “Bak bunu şöyle yapalım, dur böyle yapalım” diye. Sanki usta gibi birlikte bir duvarı örmeye çalışıyoruz.

* Seninle ilgili yorumlarda Zeki Demirkubuz, Nuri Bilge Ceylan filmlerinde çok iyi olurdu gibi şeyler okudum. Öyle bir hayalin var mı?
Hayal ettiğim şeylerden biri, Fatih Akın filminde oynamak. Beğendiğim, saygı duyduğum, takdir ettiğim bir yönetmen. Diğer saydığınız isimler de önemli
yönetmenler. Tabii ki onlarla çalışmaktan da mutlu olurum.

‘Çok mu seksiyim acaba’ gibi şeyler düşünmüyorum

* Kadınlar tarafından hep beğenilen bir adam mıydın?
Yıldızım parlaktı.

* Senin için insanlar “Çözemediğimiz bir çekiciliği var” gibi yorumlar yapmış. Sen kendini nasıl buluyorsun?
Enerjisi yüksek biriyim. İnandığım bir şeyi karşımdakilere anlatıp onlara güven verebilecek enerjiye sahibim. Bu sayede de hayat beni buralara getirdi aslında. Ama bunun dışında ‘Çok mu seksiyim acaba’ gibi şeyler hiç düşünmüyorum.

* Düşünmüyorsun ama kas çalışmaya da devam ediyorsun…
Bu benim işimle alakalı bir şey. Gerçekten uzun zamandır simit ya da kalorili, ‘pis’ şeyler Yemek istiyorum ama yapamıyorum. Çok güzel bir ekiple şahane bir işin parçasıyım. Oğlum İlhan Cihangir’im ve eşim var. Diğer şeyler boş geliyor bana. Önemli olan işin, iş yapamazsan para kazanamazsın, hayatını geçirmeni sağlayan parametreleri tek tek kaybetmeye başlarsın.

* Günde kaç saatini spora ayırıyorsun?
O haftalık antrenman programımla alakalı. Bazen kardiyo, bazen boks… Üç saat falan kafamı boşaltıyorum. Spor benim için aslında belirli bir zaman diliminde bana bazı şeyleri unutturup ruhumu iyi etmekle birlikte bedensel fonksiyonlarımı geliştiren bir aktivite.

* Altı baklavan var mı?
Var ama vücut genetiğimle alakalı ikisi daha üstte. İlk bakışta dört görüyorsun ama hayır, diğer ikisi yukarıda (gülüyor).

* Sosyal medyada kaslı fotoğraflarını paylaşıyorsun. Bu, ahlaksız tekliflere sebep oluyor mu?
Açıkçası işimle ilgili yorumlar haricindekilere bakmamaya çalışıyorum.

* Aklın mı kayar?
Hayır, ama sen oraya fotoğrafını koymuşsun, ne yaptığın, medeni durumun, her şeyin ortada… Ona rağmen sıkıntılı bir şey yazan, yapan insan zaten kötü birisidir. O yüzden.

TikTok hesabım yok ama girip bakıyorum

* Kendin için edindiğin bir düstur var mı?
Kemal Sunal bir röportajında “İnsanların kalbini kırmadan yaşamam lazım. Çünkü beni çok severek bugüne getirdiler” diyor. Ben de onlara karşı usturuplu, düsturlu davranmam lazım diye düşünüyorum.

* Senin için mutluluk nedir?
Güzel geçirdiğim üç-beş gün işte.

* Şu an mutlu musun?
Şükürler olsun iyiyim.

* Hayatta en çok sahip olmak istediğin şey ne?
Sonsuz huzur.

* Zor bir şey istiyorsun…
Evet, onu başarmak ve biraz kafanı rahatlatmak önemli.

* Hakkında bilinen en büyük yanlış ne?
Acaba bu çocukla işbirliği yaparsak gelip sete kavga mı eder? İşi ortasında bırakır mı? Şöyle toplumsal bir algı var ya; kavgacı çocuk, sinirli çocuk… Çünkü vaktiyle böyle bir karakteri oynamışım diye.

* Yapmaya başlayınca duramadığın bir şey söyler misin?
Birincisi spor. İkincisi, hep tetikte ve otokontrollü olmak.

* Telefonda en çok kullandığın uygulama hangisi?
YouTube. WhatsApp’ı o kadar kullanmıyorum. TikTok hesabım yok ama girip bakıyorum.

* Neden?
Bence şu an dünyanın ve Türkiye’nin en büyük sosyal gerçekliği. Biz yeni karakterler yaratmak üzerine bir şeyler yapıyoruz ve orada büyük bir gerçeklik var.

* Aşk senin için ne demek?
Güzel şeydir, insana canlılık, hareket ve mücadele enerjisi verir. Onun yanı sıra biraz dengeni bozar. İyi tarafa çekersen güzel bir motivasyon sağlar ama kendini çok dramatize eden biriysen mutluluğun kendisini bile dramatize edebilirsin.

* Romantik misin, realist mi?
Maneviyimdir, daha babacanımdır. Romantizm gerekiyorsa romantizm yapmasını da biliyorum.

* Kendinde en ayrıcalıklı bulduğun yer?
Beynim.

* Gördüğünde gözünü alamadan baktığın bir şey söyle…
Deniz, kumsal, sonsuzluk, alan derinliği…

Zeynep Koçak ‘ın Ailesinden Barış Akarsu Filmine Veto!…

0

Ünlü şarkıcı Barış Akarsu ‘nun hayatını konu alacak olan film, son zamanlarda gündemden düşmüyor. Sinema filminin en önemli karakterlerinden biri olan Barış Akarsu ile aynı trafik kazasında hayatını kaybeden kız arkadaşı Zeynep Koçak. Fakat ailesi,  merhum kızlarının o sinema filme konu olmasına karşı çıkıyor. Detayları Haberimizde…

Barış Akarsu Gafıyla Tepki Toplayan Aslı Bekiroğlu Filminden Ayrıldımı?

Zeynep Koçak ‘ın Ailesinden Barış Akarsu Filmine Veto!…

zeynep koçak

29 Haziran 2007 ‘de Bodrum ‘a yakınlarında Torba Kavşağı’nda hazin bir kaza  geçirerek, kaldırıldığı hastanede beş gün yoğun bakımda kaldıktan sonra 4 Temmuz 2007 ‘de yaşama veda eden şarkıcı ve söz yazarı Barış Akarsu ‘nun yaşam hikayesi sinema filmine aktarılıyor. Ama filme şimdide veto geldi…

Barış Akarsu Kimdir?

barış akarsu

Milliyet gazetesi ünlü yazarı Ali Eyüboğlu, henüz vizyona girmeden bile çok konuşulan yapımla alakalı çarpıcı bir gelişmeyi aktararak, “Barış Akarsu’nun Filmine İtiraz Var” konu başlığı ile yazdığı köşesine taşıdı…

Gazeteci Ali Eyüboğlu ‘nun Yazısı İse Şöyle:

“Trafik kazasında öldüğünde henüz 28 yaşındaydı. Aradan onca yıl geçti, ama genç şarkıcı unutulmadı. Barış Akarsu, ölümünden 15 yıl sonra hayatı film yapılan ünlüler arasına bile girdi. Barış Akarsu ’yu İsmail Ege Şaşmaz ’ın canlandırdığı filmin çekimleri başladı. Yapımcılığını Fikri Harika Productions ’un, yönetmenliğini Mert Dikmen ’in üstlendiği filmin oyuncu kadrosunda Hüseyin Avni Danyal, Metin Coşkun, Aslıhan Kapanşahin, Burak Satıbol ve Aytaç Uşun gibi isimler var….

Aslı Bekiroğlu Sete Çıkamadan Gitti!

Filmin önemli karakterlerinden biri şarkıcıyla aynı kazada ölen sevgilisi Zeynep Koçak. Halen sanal alemdeki videoda ‘Filmde Barış Akarsu ’nun sevgilisi Zeynep’i oynayacağım’ diyen Aslı Bekiroğlu sete çıkamadan gitti, yerine Almila Ada geldi. Amma ve lakin, Bodrum’daki trafik kazasında Barış Akarsu’yla birlikte ölen sevgilisi Zeynep Koçak’ın ailesi, kızlarının filme konu edilmesine karşı…

“Ailesinden İzin İsteyen Olmamış”

Kızının acısını unutmaya çalışan annenin derdini ortak tanıdığımız Abdurrahman Cihan, şöyle anlattı:

“Barış Akarsu’nun filmi çekiliyormuş. Başroldeki kadın, Barış Akarsu’nun sevgilisi Zeynep’i oynayacakmış, ama ailesinden izin isteyen olmamış. Acılarını unutmaya çalışan, kendi halinde mütedeyyin aile kızlarının filmde olmasını istemiyor, ne yapabilirler?”

“İzin Şart”

Yapımcı, ‘Ben Barış Akarsu’nun filmini çekiyorum’ deyip, Zeynep Koçak’ın ailesinden izin isteme gereği duymamış olabilir. Peki Telif Yasası ne diyor böyle durumlarda? Telif Yasası’nı çok iyi bilen üç hukukçuya sordum, üçü de ‘İzin şart’ dedi, sadece biri ‘Ama burası Türkiye, o yüzden belli olmaz’ diye ekledi…

Türk yargısının birbiriyle çelişen o kadar çok kararı var ki, Bergen’in katiliyle genç yaşta kızlarını kaybeden aileyi aynı kefeye koyan hakimler de olabilir, ‘Varislerinden izinsiz gerekir’ diyen de….

Hukukçuların söylediğini Cihan’a ilettim, o da Koçak Ailesi’ne. Zeynep’in ailesi hukuki yollara mı başvurur, yapımcı filmde Almila Ada’nın oynayacağı sevgilinin adını mı değiştirir, bilemem, ama şimdilik durum budur.”…

‘Onun vefat ettiği yaştayım’

Oyuncu Binnur Kaya ‘nın Son Hali Hayranlarını Üzdü!…

0

Televizyonlarda en son ‘Kırmızı Oda’ isimli dizide hayranlarının karşısına çıkan başarılı oyuncu Binnur Kaya, aylar sonra objektiflere takıldı. Ünlü oyuncunun son hali ise hayranlarını bir hayli şaşırttı. Binnur Kaya estetiksiz hali nasıldı? Detaylar haberimizde…

Binnur Kaya’dan Canlandırdığı Rol Hakkında Açıklamalar

Oyuncu Binnur Kaya ‘nın Son Hali Hayranlarını Üzdü!…

Binnur Kaya son hali

‘Avrupa Yakası’, ‘Kırmızı Oda’, ‘Baba Evi’, Türk Malı’ ve ‘Yabancı Damat’ gibi önemli yapımlarda boy göstererek Türk halkının gönlünde taht kuran usta oyuncu Binnur Kaya, geçtiğimiz gün Metropol İstanbul ‘da magazincilerin objektiflerine takıldı.

“Dinleneceğim…”

Tiyatro oyunu için orada bulunduğunu açıklayan Binnur Kaya, “Bugün ‘Vahşet Tanrısı’ oyunumuzun son oyunu için geldim. Biletler günler öncesinden tükendi herkes keyfini çıkarsın. Birazcık dinlenme moduna geçeceğim” dedi…

Binnur Kaya ‘nın Son Hali Gündem Oldu!…

 

Binnur Kaya son hali

Diğer yandan 50 yaşındaki Binnur Kaya ‘nın son fotoğrafı ise hayranlarını şaşırtırken, ünlü oyuncunun aldığı kiloları ve rahat giyim tarzı tüm dikkatleri üzerine çekti…

İşte Oyuncu Binnur Kaya ‘nın Objektiflere Yansıyan Son Hali…

Binnur Kaya 'nın Son Hali
Binnur Kaya ‘nın Son Hali

Binnur Kaya kimdir?

Hakan Ural Acun Ilıcalı ‘ya Hızını Alamadı!…

0

Oyuncu ve yorumcu Hakan Ural‘ dan bomba açıklamalar geldi. Ünlü isim son zamanlarda kendisine karşı yapılan eleştirilere yanıt verirken, “Ölümü göze aldım, beni yıldırma ihtimaliniz sıfır” demişti. Şimdide 25 yıldır televizyon dünyasının içinde olan eski muhabir Acun Ilıcalı ‘ya verdi veriştirdi. İşte Detaylar…

Hakan Ural ‘dan Şoke Eden Açıklama: “Ölümü Göze Aldım…”

Hakan Ural Acun Ilıcalı ‘ya Hızını Alamadı!…

Kanal D ekranlarından hergün hafta içi seyircisiyle buluşan, partneri Nur Tuğba Namlı ile Neler Oluyor Hayatta adlı programı hazırlayıp sunan Hakan Ural, yine canlı yayında çarpıcı açıklamalara imza attı. Bazılarının konuşamadığını ifade eden Hakan Ural, bu sefer Acun Ilıcalı ‘yı da hedef aldı…

ELEŞTİRİLERE SERT BİR DİLLE CEVAP VERDİ

acun ılıcalı hakan ural

Uzun süredir her söylediğinin yanlış yerlere çekilerek linç edildiğini söyleyen Ural, dünkü canlı yayında eleştirilere cevap verdi. ‘Asker kaçağı’ olarak suçlandığını söyleyen ünlü isim, “Söylediklerime cevapları olmadığı için askerlik olayını konuşuyorlar. Askerlik yapalı 28 sene olmuş. Van’da 18 ay askerlik yaptım. Öyle bir algı yaratıyorlar ki ‘Hakan askerlik yapmadı’ diyorlar. Beni yıldırma ihtimaliniz sıfır. Ben ölümü göze aldım, hayatımı koydum. Vatanımı, milletimi seviyorum. Kendi bildiğim doğruları sorumluluk duygusuyla dile getiriyorum. Ölmek var, dönmek yok” demişdi.

Acun Ilıcalı ve Survivor Yorumcusu Furkan Dede Arasında Şok Tartışma!…

“Acun ‘a de ki ‘Açıkçası’ Kullanmadan Konuş de, Konuşamaz”

Hakan Ural bugünkü programda ise eski patronu Acun Ilıcalı ‘yı hedef aldı. 25 yıldır içinde olduğu medya sektöründe yıllarca sunuculuk yapan Acun Ilıcalı’nın konuşamadığını söyleyen Ural, “Acun’a de ki ‘açıkçası’ kullanmadan konuş de, konuşamaz. Böyle kalır… Çok var öyle insan bu arada, görüyorum. Açıkçasıyı çıkar cımbızla, mesela bir cümle kurdu diyelim; ‘Ben bugün açıkçası yarın geldim, gittim. İşte topu da aldım gittim.’ Desen ki, şu açıkçasını çıkarttım buradan. Sen yine aynı cümleleri kur. Ne fark edecek? Hiçbir şey… ‘Açıkçası’ dediğin şeyi söylememen gerekiyor. Yani ‘açıkçası, hadi neyse’ dersen yani açık açık söylemek istemiyorsun… Ama hem açıkçası deyip hem konuşmak çok garip değil mi? Zaten konuşuyorsun oğlum” ifadelerini kullandı…

Acun Ilıcalı kimdir?

Hakan Ural kimdir?

Prodüktör Erol Köse’ye Mahkeme Şoku!

0

Son dönemlerde magazin dünyasının en çok konuşulan prodüktör Erol Köse’ye mahkeme şoku! Ünlü prodüktör hırsızlıkla suçlanıyor! İşte detaylar;

Prodüktör Erol Köse’ye Mahkeme Şoku!

Samsak Döveci şarkısı ülke çapında patlayınca eğlenceli ve pop soundlarıyla yeni versiyon olarak şarkıyı hazırlayan şarkıcı Nesrin Ünal şarkının hazırlığını ve klibini kendi karşılayarak kendi prodüktörü Polat Şenol ile anlaştı.

Dinç Müzik etiketi ile şarkı çıkacakken hem şarkıcı Nesrin Ünal’dan hemde prodüktörü Polat Şenol’den habersiz şarkı aranjör tarafından Erol Köse’ye ulaştırılıyor şarkıcınında onayı olmadan Erol Köse’nin şirketinden çıkış yapılıyor. Şarkıyı çalan Erol Köse Hırsızlıkla Suçlanıyor. Hem prodüktör Polat Şenol hemde şarkıcı Nesrin Ünal Erol Köseden davacı oluyor! Bakalım mahkeme Sivridilli prodüktör Erol Köse’ye ne ceza verecek?

Danla Bilic’ten Bikinili Poz

0

YouTube’da yayınladığı makyaj videoları ile şöhreti yakalayan Danla Bilic, tatil sezonunu açtı. Sosyal medya fenomeni, sevgilisi Yusuf Engin ile denizin ve güneşin tadını çıkardı. Danla Bilic’ten bikinili poz geldi. İşte o paylaşım;

Aşka İkinci Şans Verdiler

Danla Bilic, geçtiğimiz ay attığı tweetle de herkesi şaşırtmıştı. Takipçilerine “Exten next olur mu, deniyorum sizin için” diye seslenen ünlü isim, Engin ile barıştığını duyurmuştu. Sosyal medya fenomeni ardından da yaklaşık 6 milyon takipçisinin olduğu Instagram hesabından Yusuf Engin ile birlikte çektiği fotoğrafı paylaşmış ve “Komik adamdır” notunu düşmüştü.

Yusuf Engin’le Marmaris’te Tatilde

Mide ameliyatı ve estetik operasyonlar sonrası büyük bir değişim geçiren Danla Bilic, sevgilisi Yusuf Engin ile Marmaris’te tatil yapıyor.

Danla Bilic’ten Bikinili Poz

Sosyal medya fenomeni yaz aylarının gelmesiyle güneşin ve denizin tadını çıkarıyor. Tatilden renkli karelerini paylaşan Bilic, bikinili fotoğrafını da takipçilerinin beğenisine sundu.

Çift, geçtiğimiz günlerde de Bodrum Demirbükü Koyu’nda görüntülendi. Soluğu birlikte iskelede alan ikiliden Bilic, denize girmekte tereddüt etti.

Merve Özbey: Hamile Olmamın Sahneye Etkisi Yok

0

Şarkıcı Merve Özbey, ‘Tamamen Arabesk’ projesiyle Uniq Açıkhava sahnesinde konser verdi. Geçmişten günümüze sevilen arabesk eserleri 34 kişilik dev orkestra eşliğinde seslendiren sanatçı, seyircilerine nostaljik bir müzik ziyafeti sundu. İkinci çocuğuna hamile olan ünlü şarkıcıdan samimi açıklamalar geldi. Merve Özbey “Hamile olmanın sahneye etkisi yok” diyerek hayranlarının edişelerini de giderdi. İşte Özbey’in o açıklamaları;

Merve Özbey: Kızmın Adını Ben Koydum

Şarkıcı, konser öncesi basın mensuplarıyla bir araya geldi. Geçtiğimiz sene kızı Elif Özüm’ü kucağına alan Özbey, “Seyircilerimiz için güzel bir konser hazırladık, umarım onlar da keyif alır. Önceki bayramda Elif çok küçüktü. Ne olduğunu çok anlayamadık. Bu bayramda aklım onda kaldı. Babaannesine bıraktık, yorulmasını istemedik” dedi.

İkinci bebeğin isminin henüz belli olmadığını belirten Merve Özbey, “İsim için seçenekler var mı?” sorusuna, “Kızın adını ben koydum, oğlanın adını Kenan’a bıraktım. O da şu anda biraz kararsız” cevabını verdi.

Merve Özbey Kimdir?

Özbey İki Saat Boyunca Sahnede Kaldı

Merve Özbey, 2.5 aylık hazırlık süreci geçirdiği konser öncesi basın mensuplarının sorularını yanıtladı. Ünlü şarkıcı, Tuvana Büyükçınar imzalı kostümüyle ilgili övgülere, “O işlerden hiç anlamayan bir kadınım. Konsere odaklanmak için kendimi emin ellere bıraktım” dedi.

“Bu akşam arabesk şarkılarla geçmişe gidip, belki de acı çekeceğiz” diyen Özbey, iki saat boyunca misafirlerine zaman yolculuğu yaptırdı.

Merve Özbey: Hamile Olmamın Sahneye Etkisi Yok

İkinci kez anne olmaya hazırlanan şarkıcı, “Bir misafir de karnınızda, bununla ilgili ne hissediyorsunuz?” sorusuna, “Neredeyse gelecek. Hamile olmamın sahneye etkisi yok. İnşallah huzurlu, sağlıklı ve mutlu gelir” yanıtını verdi.

Dostları Yalnız Bırakmadı

Müzikseverlerin tezahüratları ve alkışları karşısında sahnede duygusal anlar yaşayan sanatçının konseri izlemeye gelenler arasında Bengü, Derya Uluğ, Yasemin Sakallıoğlu ve Sinan Akçıl gibi ünlü isimler de vardı.