Alişan’ın oğlunun doğum fotoğrafları ortaya çıktı… Geçtiğimiz hafta oğlu Burak’ı kucaklarına alarak büyük bir mutluluk yaşayan Alişan ve Buse Varol çiftinin ameliyathanede çekilmiş fotoğrafları ortaya çıktı. Eşi Buse Varol’un doğum anını, “Ben doğuma girdim son ana kadar dayanabilir miyim diye düşündüm. Perdenin arkasında hep Buse’yle birlikteydim. Elini tuttum. O çocuğun perdenin arkasında çıkma anı mucize.” sözleriyle anlatan Alişan’ın bebeği ile ilk buluşma anı bakın objektiflere nasıl yansımış…
Alişan’ın oğlunun doğum fotoğrafları ortaya çıktı… 2018 yılında dünya evine girdikten sonra bebek müjdesi veren ünlü türkücü Alişan ve oyuncu eşi Buse Varol, geçtiğimiz hafta bebekleri Burak’ı kucaklarına almışlardı.
Baba olduktan sonra 2. Sayfa programına açıklama yapan Alişan, “Allah isteyen herkese versin inanılmaz bir duygu tarif edilemez. Ben doğuma girdim son ana kadar dayanabilir miyim diye düşündüm. Perdenin arkasında hep Buse’yle birlikteydim. Elini tuttum. O çocuğun perdenin arkasında çıkma anı mucize.” sözleri ile duygularını ifade etmişti.
13 Şubat’ta Burak’ın doğumu ile büyük bir mutluluk yaşayan ünlü çiftin, ameliyathanede çekilmiş yeni fotoğrafları ortaya çıktı.
Alişan – Buse Varol çiftinin bebekleri 13 Şubat’ta dünyaya geldi.
Alişan – Buse Varol çiftinin bebekleri 13 Şubat’ta dünyaya geldi.Alişan – Buse Varol çiftinin bebekleri 13 Şubat’ta dünyaya geldi.
Allah seni karşıma çıkararak hayattaki en büyük hediyeyi vermiş bana zaten…
Evlendikten kısa bir süre sonra bebek müjdesi veren Alişan – Buse Varol çiftinden sevilen oyuncu Buse Varol, doğum öncesi sosyal medya hesabından eşine seslenerek şunları yazmıştı:
“Bugün hamile olarak uyandığım son gün… Koskoca 9 ay boyunca beni bir güncük bile üzmedin… Ellerini üzerimden hiç çekmedin… Hayatımın bu en zorlu ama br kadar da keyifli zamanlarını sayende harika geçirdim… Bana her konuda inanılmaz destek oldun, en yakın arkadaşım, en güvendiğim insan, sırdaşım, yoldaşım oldun…Ve ben eminim ki Burak karnımdayken aramızdaki o güçlü bağı sonuna kadar hissetti. Ve hergüne mutlu ilerledi… Hamilelikte bu en önemli şey… Allah seni karşıma çıkararak hayattaki en büyük hediyeyi vermiş bana zaten… Bugün yeniden doğuyoruz sevgilim, aşkımızın içinden yeni bir aşk doğuyor. Artık gerçek bir aile olmanın tadını çıkarıcaz inşallah. Seni çok ama çok seviyorum… Evimizden iki kişi çıkıp üç kişi dönmenin merakı şimdiden sardı beni… Daha yazacağım milyon tane güzel şey var ama birazını da doğumdan sonraya saklamak istiyorum. Son sözüm iyi ki sen…”
Deniz Seki ayrılık sonrası ilk açıklamasını yaptı… Ünlü şarkıcı Deniz Seki’nin işletmeci Tayfun Topal’dan yaklaşık 3 ay önce ayrıldığı iddiaları hakkında ünlü şarkıcı ilk defa konuştu. Dün yayınlanan 2. Sayfa programında Deniz Seki – Tayfun Topaloğlu çiftinin ani bir kararla ayrıldığı iddia edilmişti. Deniz Seki, hakkında çıkan haberler ile ilgili neler söyledi? İşte haberimiz hakkında merak ettiğiniz tüm ayrıntılar…
Deniz Seki ayrılık sonrası ilk açıklamasını yaptı…
Deniz Seki ayrılık sonrası ilk açıklamasını yaptı… Yaşadığı zor günlerin ardından işletmeci Tayfun Topal ile sürpriz bir aşka yelken açan Deniz Seki’nin, dün yayınlanan 2. Sayfa programında ayrıldıkları iddia edilmişti.
Hakkında çıkan ayrılık iddiaları sonrasında sosyal medya hesabından bir açıklama yapan ünlü şarkıcı Deniz Seki, Tayfun Topal ile birlikte çekilmiş bir fotoğrafını ekleyerek şunları yazdı:
“Bugün basında çıkan haberleri birinci ağızdan doğrulamak isterim. Sayın Tayfun Bey ile ilişkimizi sonlandırdık ancak kendisi her zaman saygı duyduğum biri olmakla birlikte iş arkadaşlığımız devam etmektedir. Konuyla ilgili yorumlarda hassas olacağınızı düşünerek tüm takipçilerimi bütün sevgimle kucaklıyorum.”
Ünlü magazin gazetecisi Esin Övet ise, bugün yayınlanan köşe yazısında ünlü çiftin ayrılığının perde arkasını kaleme aldı. “Son günlerde gördüğüm en güzel ayrılık şekli” diyerek başlık atan Esin Övet, şu şekilde devam etti:
Bir yıldır aşk yaşayan ünlü çiftin, 3 ay önce ayrıldığı iddia edildi.
Yonca Lodi: Komedi dizisinde yer almak istiyorum! 20 yıldır müzik piyasasının içinde yer alan ünlü şarkıcı Yonca Lodi, verdiği röportajda samimi açıklamalarda bulundu. Yeni albümü “Fazla Aşk” ile hayranlarıyla buluşan sevilen şarkıcı, kalıcılığın sırlarını anlattı. Uzun düredir senaryo yazdığını itiraf eden Yonca Lodi, dizi oyunculuğuna sıcak baktığını ifade etti. İşte haberimiz hakkında merak ettiğiniz tüm ayrıntılar…
Yonca Lodi: Komedi dizisinde yer almak istiyorum! “Fazla Aşk” ismini verdiği yeni albümüyle müzik piyasasına geri dönen sevilen şarkıcı Yonca Lodi, Milliyet Gazetesine verdiği röportajda samimi açıklamalar yaptı.
Tam bir aşk albümü yaptığını ifade eden Yonca Lodi, 20 yıldır müzik piyasasında kalıcı olmasının sırrını Tek sebebi, samimi ve gerçek olmak. İşinizden beslenmeniz gerekiyor. Şarkılarımla konuşurum” olarak açıkladı.
İşte sevilen şarkıcı Yonca Lodi’nin o röportajı…
Yonca Lodi, verdiği röportajda kalıcılığın sırlarını anlattı.
Aşkın sürünme, gurur ve mutluluk gibi her halini söyledim
‘Fazla Aşk’ albümünün hikayesi nedir?
Şarkıların içinde aşkın sürünme, gurur ve mutluluk gibi her halini söyledim. Eğer albümün içinde ‘Fazla Aşk’ diye bir şarkı olmasaydı bile adını yine böyle koyabilirdik. Tam bir aşk albümü… Kendimi hep bir hikaye anlatıcısı olarak tarif ettim. Hikayeleri anlatan oyuncuyum. Her albümümde farklı bir hikaye oluyor, bu defa aşkı anlattım.
20 yıldır sektörün içindesiniz, albümlerin eskisi kadar maddi kazanç getirmemesi sizi üzüyor mu?
Manevi hazzı her şeyin üzerinde… Yapacağım işleri maddiyata göre belirlemiyorum. “Para kazanır mıyım?” diye albüm çıkarmıyorum. Bu dinleyicilerime olan borcum… Bir hikayeyi tek şarkıyla anlatamayacağım için albüm çıkarıyorum. Sevenlerimin alkışlarından aldığım hazzın, hiçbir maddi karşılığı yok.
İngiltere ve Fransa’da telif yasalarından ciddi rakamlar kazanılıyor. Türkiye’deki gelirlerin düşük olmasının sebepleri ne?
Bu ülkenin evladı olmaktan her zaman gurur duyuyorum. Başka yerlere benzemeye kalkarsak, bunun sonu yok. Bizim bulunduğumuz çevreyi ve şartları değiştirmemiz gerekli. Ancak telif yasası tek başıma değiştirebileceğim bir konu değil. Hep beraber hareket edebildiğimiz gün, bu şartlar da yerine oturacaktır.
Müzik sektörünün durumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Her şey çok zorlaştı. Üretim azaldı. Dijital platforma yetişeceğiz diye kötü işler de çıkıyor. Bazen sadece acı satıyor. Bu da bir dönem ve değişecek. Akustik müziğin yeri her zaman farklı… İyi şarkı bir şekilde yerini alır.
20 yıl benden birşey götürmedi
20 yıl sizden neler alıp götürdü?
Benden bir şey götürmedi, sevdiğim işi yapıyorum. Dünyaya bir daha gelsem yine bu mesleği seçerdim. Dışarıdan hayatımız kolay görünür ama hasta ve acınız olduğunda bile sahneye çıkmak zorunda kalırsınız. Mesaisi olmayan bir iş. Kendi markan için çalışman gerekiyor. Yonca olarak Yonca Lodi’ye hizmet ediyorum.
Hiç keşkeniz oldu mu?
İlk albüm çıkardığımda, çocuk yaşlarda sayılırdım. Şarkı söylüyordum ama stüdyoda nasıl söylenir hiçbir bilgim yoktu. Zaman içinde pişiyorsunuz. ‘İlk albüm zamanları şunu şöyle yapmasaydım’ dediğim oldu ama keşkelerim olmadı.
Kalıcı olmanın sırrı ne?
Samimi ve gerçek olmak. İşinizden beslenmeniz gerekiyor. Şarkılarımla konuşurum. İnsanlar kimin gerçek ve kimin işini aşkla yaptığını biliyorlar.
Yıllardır polemiğe girmediniz. Sektörün içinde olan biri olarak, bu durumu nasıl karşılıyorsunuz?
İşini iyi yapan herkese saygım var. Bu işi yapan insanın içinde kötülük barınmaz. Kimse benim huzurumu bozmasın, ben de kimsenin bozmam. Yalansız ve dolansız ilişkiler kurmaya çalışıyorum.
Uzun zamandır senaryo yazıyorum
Müzik dışında bir şeyler düşünüyor musunuz?
Parayla ilgili olan şeyler bana saçma görünüyor. Uzun zamandır senaryo yazıyorum. Çok şey birikti… Belki sanatın farklı bir konusu olabilir.
Diz oyunculuğu düşünüyor musunuz?
Bir komedi istiyorum. Sakin ve ciddi gibi görünüyorum ama muzip biriyimdir. Komediyle şaşırtabilirim.
Estetiğe bakışınız nasıl?
Estetik yaptıranların cesaretine saygı duyuyorum. Tıbbın insanlara sunduğu en önemli şeylerden biri… Korkmasam yaptırırım (Gülüyor). Yüzümdeki çizgiyi seviyorum, o bana yıllar içinde bir şeyleri hatırlatıyor. Güzel yaşlanmayı başara-bilmek, meziyet.
Emre Aşık eşinin ihanetini affetmedi! Eski milli futbolcu Emre Aşık’ın eşi Yağmur Aşık, geçtiğimiz haftalarda bir erkekle sarmaş dolaş eğlenirken görüntülenmişti. Eşinin bu görüntülerinin basına yansımasının ardından Emre Aşık, yaptığı açıklamada “Arkadaşlarıyla dışarı çıkacağından haberim vardı. Biliyordum.” diyerek iddiaları yalanlamıştı. Takvim Gazetesinin haberine göre ise Emre Aşık ihaneti affetmedi. İşte haberimiz hakkında merak ettiğiniz tüm ayrıntılar…
Emre Aşık eşinin ihanetini affetmedi! Geçtiğimiz haftalarda eski milli futbolcu Emre Aşık’ın eşi Yağmur Aşık’ın, bir eğlence mekanında erkek arkadaşıyla sarmaş dolaş görüntüleri oldukça konuşulmuştu.
Gittiği eğlence kulübünde çekilen görüntülerinin basına yansımasının ardından sosyal medya hesabından bir açıklama yapan Yağmur Aşık, şunları söylemişti:
“Hakkımızda çıkan haberler asılsızdır, itibar etmeyin lütfen. Yanımdaki insan benim kardeşimden öte sevdiğim can dostumdur. Ben eşimden habersiz hiç kimse ile görüşmem de, eğlenmem de, bir yere de gitmem. Benim eşim gittiğim, yaptığım herşeyimi bilir lakin, benim kardeşim bildiğim insan ile bu şekilde ihanet etti yazılması çok çirkin, şerefsizce ve sadece bir mekana kar getirecek reklam içeriklidir.
Hayatımda ilk kez gittiğim bir mekanda böyle bir iftiraya maruz kaldığım için çok üzgünüm, kırgınım… Sırf sizin mekanınızın reklamı olacak diye benim evliliğimi, itibarımı, 3 çocuğumu düşünmediniz mi? Siz nasıl bir ahlak ve vicdan taşıyorsunuz? Dilerim allah sizi bin beter etsin, insanlığınız batsın!!”
Emre Aşık’ın, eşinin gece kulübünde çekilen görüntüleri sonrasında ihaneti affetmediği iddia edildi.
Yağmur Aşık’ın Etiler’de bir gece kulübünde Mustafa isimli bir erkekle görüntülenmesinin ardından konuşan Emre Aşık, “Eşimin arkadaşlarıyla çıktığından haberim var.” sözleri ile olayı geçiştirmişti.
Takvim Gazetesinin haberine göre ise, Emre Aşık’ın 3 çocuğunun annesi Yağmur Aşık ile bu görüntüler sonrasında tartıştığı ve yakın çevresine “Boşanıyoruz, geri dönüş yok” dediği iddia edildi.
Geçtiğimiz yıl birbirlerine karşılıklı açtıkları boşanma davası ile oldukça konuşulan Emre – Yağmur Aşık çifti, sürpriz bir karar alarak boşanmaktan vazgeçmişti.
Eşiyle boşanmaktan vazgeçtiğini açıklayan Yağmur Aşık, sosyal medya hesabından yaptığı açıklama ile “Evli erkeğe meraklı ne çok kadın varmış” diyerek eşine mesaj atan kadınları ifşa etmişti.
Türkiye’de babamdan başka iyi yönetmen yok! Yönetmenliğini ve başrolünü üstlendiği ilk filmi ile vizyona girmeye hazırlanan Rafael Cemo Çetin, verdiği röportajda samimi açıklamalarda bulundu. Ülkede babası Sinan Çetin dışında iyi bir yönetmen olmadığını iddia eden Rafael Cemo Çetin, New York in New York filmini çekerken asıl amacının oyunculuğunu göstermek olduğunu itiraf etti. İşte haberimiz hakkında merak ettiğiniz tüm ayrıntılar…
Türkiye’de babamdan başka iyi yönetmen yok! Sinan Çetin’in oğlu Rafael Cemo Çetin, ilk filmi New York in New York vizyona çıkmadan hemen önce Tülay Demir’e özel bir röportaj verdi.
Röportajında samimi itiraflarda bulunan Rafael Cemo Çetin, ülkede babası Sinan Çetin’den daha iyi bir yönetmen olmadığını iddia etti.
İşte Rafael Cemo Çetin’in Tülay Demir’e verdiği çok ses getirecek o röportaj…
Ünlü yönetmen Sinan Çetin’in oğlu Rafael Cemo Çetin’in ilk filmi New York in New York, önümüzdeki hafta vizyona girecek.
◊ Çetin ailesinde ikinci kuşak yetişti. Öncelikle ilk filmin hayırlı olsun…
– Çok teşekkür ederim.
◊ Babanın “Berlin in Berlin” filminden uyarlanan “New York in New York” ile karşımıza çıktın. Nasıl doğdu proje?
– Ben New York’ta yaşıyordum. Orada sık sık Türklere rastlıyordum. Bazen Türk lokantalarına, dönercilere falan gidiyordum. Kimi zaman Uber şoförleri Türk çıkıyordu. Bu film için ilham veren de onlar oldu. Türk göçmenler Amerika’da, New York’ta nasıl bir hayat yaşıyor diye düşünmeye başladım.
◊ Bu düşünce nasıl olgunlaştı da beyazperdeye taşındı?
– Bir gün babamla muhabbet ediyorduk. Fikrimden bahsettim, “Şöyle bir şey yapsak” dedim. “Çok güzel fikir, yapalım hemen” dedi. Gaza getirdik birbirimizi.
◊ Çekimler nerede yapıldı?
– Bütün film Amerika’da geçiyor aslında ama biz bazı sahneleri İstanbul’da çektik. Çünkü prodüksiyon olarak bu daha kolaydı. Mesela evin içindeyim, o sahne İstanbul’da çekildi. Kapıyı açıp çıkıyorum, bir anda New York’tayım. O kısım tabii ki New York’ta filme alındı. Bir hafta kaldık sadece Amerika’da…
Kendim oynamak istedim karakteri çünkü role uygundum, tam bir yabancıyım
◊ Yapımcı da sensin başrol oyuncusu da…
– Evet, kendim oynamak istedim karakteri çünkü role uygundum, tam bir yabancıyım.
◊ Film Türkiye’den Amerika’ya giden, oraya yerleşen Türklerin hayatını konu alıyor, değil mi?
– Evet, göçmenlerin hayatı. Bir de şunu eklemek istiyorum; “Berlin in Berlin” babamın filmleri arasında favorimdir.
◊ Özel bir sebebi var mı bunun?
– Annem o filmin görüntü yönetmeniydi ve çekim yaparken de bana hamileymiş. Ben Berlin’de doğdum, yarı Almanım, o nedenle o filmle ayrı bir bağım var.
◊ Sinemaya adım atmanda “baba” torpilinin bir etkisi var mı diye soracaktım ama…
– Niye vazgeçtiniz (gülüyor)?
◊ Hem bu işin eğitimini aldığını öğrendim hem de bu işe ne kadar âşık olduğunu gördüm. Sinan Çetin’in oğlu olmasan da durum değişmezmiş gibi…
– Teşekkür ederim. Valla oyunculuk hayattaki en büyük tutkum. Daha doğrusu sinema. Baba torpili diye bir şey yok ama setlerde büyüdüm, bunun etkisi mutlaka vardır.
◊ Bazen çocuklar, anne-babalarının mesleklerinin çok uzağına düşebiliyor.
– Evet, abim ve kardeşim öyle mesela. Onlar da sinemayı seviyor ama benim kadar ilgilenmiyorlar. Ben film izleyerek büyüdüm, elimde küçük dijital kameralarla gezerdim.
◊ Bu tutku ne zaman başladı?
– Çok erken yaşta. 6-7… Bir ara annem benden korkmaya başlamıştı hatta.
◊ O niye?
– Çünkü hayata hep küçük el kameramın vizöründen bakıyordum, elimden düşürmüyordum. Bazen bunalıp “İndir artık şu kamerayı” diyordu o yüzden.
Dünyanın oyunculuğumu görmesini istiyorum
◊ Kaç yaşındasın?
– 26…
◊ Ve ilk profesyonel çalışman 26 yaşında geldi. Ne bekliyorsun bu filmden?
– Valla yurtdışında yayınlanmasını istiyorum öncelikle. Festivallerde mesela. Zaten görüşmelerimiz de var bunun için. Dünyanın benim oyunculuğumu görmesini istiyorum.
◊ Bu filmi çekmenin asıl amacı neydi?
– Oyunculuğumu göstermek için yaptım, itiraf ediyorum (gülüyor). Gerçi bu filmin Türk piyasası anlamında bana çok yararı olmayacak.
◊ O niye?
– Türkçe konuşmuyorum bile filmde
(gülüyor).
Modellik benim için kolay para demek!
◊ En başından beri hedefin oyuncu olmak mıydı?
– Hayır, yönetmenlik okudum aslında. İlk başlarda yönetmen olmak istiyordum. Sonra bir anda kameranın önüne geçmeye karar verdim, o daha çok hoşuma gitti.
◊ Bu geçiş nasıl oldu?
– Yavaş yavaş. Birisi dedi ki “Oyunculuk yapman lazım”. Denedim, güzel oldu, yavaş yavaş gelişti, benim de hoşuma gitmeye başladı.
◊ Yönetmenlik sevdası maziye mi karıştı bu durumda?
– Yok canım, ileride kesinlikle yönetmenlik de yapmayı düşünüyorum. Asıl o noktada başladı benim sinema tutkum çünkü.
◊ Bir de modellik serüveni var.
– Evet, işin içine modellik de girdi ve onunla epey meşgul oldum.
◊ Hangi ülkelerde modellik yaptın? Bildiğim kadarıyla o alanda da uluslararası bir kariyer durumu söz konusu…
– Evet. Paris’te, New York’ta ve burada. Benim için kolay para, oradan geçiniyorum.
◊ Devam ediyor musun o işe hâlâ?
– Evet, yapıyorum hâlâ. Ama artık zamanımı, enerjimi ona vermek istemiyorum, daha çok oyunculuğa eğilmek niyetindeyim.
Ayıptır söylemesi Türk piyasasını takip etmiyorum
◊ Oyunculuk dilinden düşmüyor madem, sorayım. En sevdiğin oyuncular?
– Türk mü, yabancı mı?
◊ Önce dünyadan, sonra Türkiye’den alalım…
– Joaquin Phoenix’i çok severim. Daniel Day-Lewis inanılmaz bir oyuncu,
Murray Abraham, Woody Harrelson, Al Pacino, Jude Law, Dustin Hoffman, Jared Leto… Çok var yani.
◊ Ya Türkiye’den?
– Türkiye’de Kıvanç’ı (Tatlıtuğ) severim. Türk piyasasını o kadar takip etmiyorum aslında ayıptır söylemesi.
◊ Bu kadarla kalmayacak herhalde liste…
– Haluk Bilginer çok iyidir. Eskiden Meltem Cumbul’u seviyordum. Cem Yılmaz komik bayağı. Aklıma gelmiyor başka şu an.
◊ Peki Türkiye’deki oyuncular neden yurtdışında isim yapamıyor?
– İngilizce bilmiyorlar ki. Başka bir cevabı yok bunun. İngilizce bilmeden nasıl girsinler piyasaya… Haluk Bilginer yurtdışında biliniyor mesela. Çünkü İngilizcesi şahane. Geçenlerde “Halloween” diye bir filmde izledim, çok iyiydi. “Kış Uykusu”nda görmüştüm ondan önce, orada da çok beğenmiştim.
Kıvanç’ın tarzı efsane ama İngilizce bilmiyor
◊ Yani yabancı film piyasasında olmak için İngilizce bilen oyunculara ihtiyacımız var.
– Evet. Kerem Bürsin var. Yurtdışında birkaç iş de yaptı galiba. Ama o da Amerikalı… Yani benim gibi Türkçe konuşurken aksan sıkıntısı yaşıyor.
◊ Yurtdışında ne kadar kaldın?
– 5 sene.
◊ O süre boyunca hep New York’ta mıydın?
– Evet.
◊ Ondan önce de Berlin…
– Yok, ondan önce buradaydım.
◊ Bu aksan 5 yılda mı yerleşti diline?
– Ama burada da yabancı bir okula gittim ben. Bütün arkadaşlarım yabancıydı. Onun için aksanım var.
◊ Konumuza dönelim. Şimdi sen bir Kerem Bürsin bir de Haluk Bilginer’e mi şans tanıyorsun yurtdışı anlamında?
– Aslında çok yetenekli adamlar var. Bir Kıvanç Tatlıtuğ. Onun suratı, tarzı efsane. Ama İngilizce bilmediği için yapacak bir şey yok işte.
◊ İngilizce bilmiyor mu?
– Biliyordur ama azdır. Aksan sıkıntısı yaşar.
◊ Sonradan öğrenilen dile anadil gibi hakim olunamaz mı diyorsun?
– Öyle de değil. Mesela Almanya’dan, Yunanistan’dan geliyor oyuncular Amerika’ya, kendilerini gösteriyorlar. “Bohemian Rhapsody”de Freddie Mercury’yi oynayan Rami Malek mesela… Mısır asıllı.
Babam dışında iyi bir yönetmen yok bu ülkede
◊ Bugüne kadar Oscar, Golden Globe gibi ödül törenlerinde hiç varlık gösteremememizi siyasete bağlayanlar var. Hakkımızın yendiğini iddia edenler oluyor. O konuda ne düşünüyorsun?
– O da olur, neden olmasın… Her şeyden önce iyi bir film yapmak gerek. Çok da iyi bir sanatçı ve yönetmen lazım. Türkiye’de o kadar iyi yönetmen kalmadı ki.
◊ Eleştiri bombardımanına, sosyal medya lincine hazır mısın Cemo!
– İyi de samimi fikrim, bana göre babam dışında iyi bir yönetmen yok bu ülkede. Nuri Bilge Ceylan, tamam, onu ayrı tutuyorum. Yani bunu söylemem doğru mu bilmiyorum, dediğin gibi kızan olacak ama kimse yok yani.
◊ Baban olduğu için böyle konuşuyor olabilir misin?
– Babam olmasa da aynı şeyi söylerdim, emin olun.
◊ Yabancı yönetmenler desem…
– Alejandro Gonzalez Inarritu… Martin Scorsese… Brian De Palma yine en sevdiğim yönetmenlerden biri. Stanley Kubrick ve Danny Boyle. Çok var ya.
Kıvanç’ı geçmem çok zor!
◊ Ciddi bir hayran kitlen var Türkiye’de, çoğu genç kızlardan oluşuyor…
– (Gülüyor) Var biraz. Instagram’da çok yazan oluyor, bazen sokakta tanıyanlar çıkıyor.
◊ Kıvanç Tatlıtuğ’un tahtını sarsar mısın ileride, ne dersin?
– Yaa o çok zor. İnşallah diyeyim ama yok, çok zor gerçekten. Bir de Türkiye’de o kadar popüler olmam zor benim zaten.
◊ Niye ki?
– Bende aksan sıkıntısı olduğu için sürekli ret geliyor. Gidiyorum deneme çekimlerine, aksan var diye rolü vermiyorlar. Ama olursa bir sonraki dizide yabancıyı oynayacağım, aksanım da avantaja dönüşecek
Mücevher tasarımı yapıyorum, spor yapıyorum
◊ Dünyada oyuncu olarak adını duyurmak istediğini söyledin az önce. Bir yandan yapımcılık da devam edecek mi peki?
– Evet. Zaten bir sonraki filmin hazırlıkları başladı. Bir yol filmi. Biraz Amerikan kafasında ama yüzde 100 Türk bir film. İstanbul-Kapadokya arasında geçiyor. Eski bir Chevrolet ile İstanbul’dan kaçış öyküsü, aslında bir özgürlük filmi.
◊ Sinemadan başka neler var hayatında?
– Mücevher tasarımı yapıyorum, spor yapıyorum. Birkaç dizi projesi var ama kesinleşmedikleri için haklarında konuşamam.
Ozan’a çok aşığım, ihale bana kaldı! Ünlü aranjör Ozan Doğulu ile olan birlikteliği sayesinde tanınan şarkıcı Hera, katıldığı programda Doğulu ile tanışma hikayesini anlattı. Dün yayınlanan 2. Sayfa programına konuk olan Hera; Ozan Doğulu’nun evliliğinin kendisi yüzünden bitmediğini ifade ederek, ayrıldıktan sonra ihalenin kendisine kaldığını söyledi. İşte haberimiz hakkında merak ettiğiniz tüm ayrıntılar…
Ozan’a çok aşığım, ihale bana kaldı! Ünlü aranjör Ozan Doğulu ile olan birlikteliği sayesinde ün kazanan ve Doğulu’nun evliliğinin bitme nedeni olarak gösterilen şarkıcı Hera, katıldığı programda samimi itiraflarda bulundu.
Dün yayınlanan 2. Sayfa programına konuk olan Hera, Ozan Doğulu ile olan ilişkisini anlattı.
İşte şarkıcı Hera’nın anlattıklarından bazı satır başları…
Şarkıcı Hera, Ozan Doğulu’nun evliliğinin bitme nedeni olarak gösterilmişti.
“Bir aranjör arkadaşım sayesinde tanıştım Ozan Doğulu ile aslında single çalışmalarım hep vardı, Soner Sarıkabadayı ile yapacaktık ama yetişmedi, olmadı bir şekilde. Hayalimde de Ozan ile tanışmak, çalışmak vardı. Arkadaşım bir araya getirdi.
Ozan da sesime şarkılarıma güvendi, ilk şarkımızı yaptık. Bana ‘bu yaz ki projem sen ol’ dedi.
Evet, aramızda aşk haberleri çıktı. Geçmişte Ozan’ı farklı lanse etmişler, çapkın falan ama öyle değil.
Ben Ozan Doğulu’ya çok aşığım. Şöyle Ozan benim erkek arkadaşım olması dışında en iyi arkadaşlarımdan biri. Bu sektörde bana yol gösteren… Hem prodüktörüm, hem abim, hem arkadaşım hem de erkek arkadaşım…
Ozan’la sağlam bir dostluğumuz vardı. Ayrıldıktan sonra da hep beraberdik zamanla kaçınılmaz oldu, ilişkimiz başladı. Ama evlilik benim yüzünden bitmedi.
Ben ona ‘boşan, ondan sonra birlikte olalım’ demedim ki!
Ozan evliyken biz aşk yaşamıyorduk, biz o dönem arkadaştık. Ben ona ‘boşan, ondan sonra birlikte olalım’ demedim ki. O zaman onun da böyle bir yaklaşımı da olmadı bana. Bu süreçte ihale biraz bana kaldı gibi oldu ama benim yaptığım bir şey yok.
Ozan’ın çok temiz kalbi olduğunu biliyorum, evlilik hemen bitmiyor kurtarmaya da çalışmıştır buna eminim. Biten varsa bitmiştir. Bunun üzerine bir şey söyleyemem.
Biz şu an birlikteyiz ve mutluyuz. Aramızda 18-19 yaş var. Ben şu anda 28 yaşındayım.
Ozan ve ailesi çok sıcakkanlı. Stüdyoya gittiğimde, Kenan’la da karşılaşıyorum, Serpil Hanım’la da. Planlı bir durum değil, spontane gelişiyor.
Ben Ozan’a bana destek olsun, diye aşık olmadım. İyi anlaştık, zamanla ilişkimiz başladı. Evet, ortak projelerimiz olacak çünkü Ozan bu işlerde en iyi isimlerden. Aramızda kıskançlık yok.”
Vuslat dizisi dün akşam 7. bölümü ile izleyenleri ile buluştu. Merakla beklenen yeni bölümü izleyenler büyük bir heyecanla izledi. Vuslat 8. bölüm fragmanı yayınlandı. Aziz’i artık kimse tutamaz. Şimdiye kadar babasının yaptıklarına göz yuman Kadir, babasıyla yüzleşiyor. Aziz, babasının hataları yüzünden Kerem’i idare etmekten isyan ediyor.
TRT 1 ekranlarında yayınlanan Vuslat dizisi 7. son bölümü yayınlandı. Son bölümde, Yalçın, Aziz ile ip uçları bulup onu tutuklamak için harekete geçiyor. Aziz ise suçlu olmadığı için kaçmıyor ve Yalçını arayıp kendisi emniyete geleceğini, Feride’nin yanında söylüyor. Aziz, babası ile hesaplaşıyor ve artık Kerem’i onun hataları yüzünden hatalarına katlanmaktan bıktığını söylüyor.
Vuslat 7. Son Bölümde Yaşananlar!
Aziz ile Kerem arasında sorunlar iyice büyüyor. Aziz, babasına, Kerem ile hesaplaşmanın vaktinin geldiğini ve büyük bir fırtınanın çıkacağını söylüyor. Aziz’in bu sözlerinin ardından yönetim kurulunu topluyor. Aziz, Kerem’in de bulunduğu toplantıda babasını devre dışı bırakarak holdingdeki işlerine son veriyor. Kerem, bu durumu duyar duymaz yeni bir savaşı başlatıyor.
Aziz, babasına şimdiye kadar işlediği cinayetleri yüzüne vuruyor. Şimdiye kadar Kerem’i korumaya çalıştığının asıl nedenini babasıyla konuşuyor. Aziz, çocukluğundan beri babasının Kerem’in annesi ile babasını öldürdüğünü bildiğini ve bu yüzden onun yaptıklarına şimdiye kadar göz yumduğunu ve artık holdingde onu istemediğini söylüyor.
Tahsin, Kerem’le konuşuyor ve Kerem babasını tehdit ediyor. Tahsin, Kerem’le çevirdikleri gizli işlerin ortaya çıkmaması için onunla iş birliği yapıyor ve Aziz’i susturmanın çarelerini arıyorlar. Kerem, eğer Aziz’i susturamazsa yaptıkları tüm cinayetlerin kayıtlarını ele vereceği ile tehdit ediyor.
Evde çıkan huzursuzluğun üzerine komşuları, Ferideyi o evden kurtarmak için Yalçın ile evlendirme planları kurarlar. Feride’nin babası kızına durumu açıklar ve evde çıkan huzursuzluğun sebebinin kendisi olarak gördüğü için babasına tamam der. Tam kahveleri veriyorken kapı çalınıyor ve Aziz kapıyı çalıyor ve ‘”yapma lütfen” diyor.
Mesut Akusta kimdir? Mesut Akusta kaç yaşında? Mesut Akusta aslen nereli? Mesut Akusta hangi burç? Mesut Akusta biyografisi ve ünlü oyuncunun kariyeri ve özel hayatı ile ilgili olarak merak edilenleri sizler için araştırdık.
Mesut Akusta kaç yaşında? Mesut Akusta aslen nereli? Mesut Akusta hangi burç?
22 şubat 1964 doğumlu olan Mesut Akusta aslen Konyalıdır. Şu an 57 yaşında olan Mesut Akusta balık burcudur.
Mesut Akusta kimdir?
Bugüne kadar Ezel, Karagül, Kurşun Yarası gibi televizyon dünyasının başarılı yapımları ile izleyici karşısına çıkan Mesut Akusta, 22 Şubat 1964 tarihinde Konya’nın Sarayönü ilçesine bağlı Gözlü beldesinde dünyaya geldi. Babası Ali Akusta devlet tarım ve hayvan üretme çiftliğinde teknisyen, annesi ev hanımı idi. İlkokulu Konya’nın Sarayönü ilçesinde okuyan Mesut Akusta, babasının emekliliğinin ardından ailesi ile birlikte annesinin memleketi olan Afyon’a taşındı. 1976 yılında ortaokula Afyon’da devam etti. Ortaokul son sınıfta iken bazı sorunlar nedeniyle okuldan uzaklaştırıldı. Babasının vefat etmesinin ardından 1985 yılında Ankara’ya taşındı. Ankara’da halk eğitim merkezinde birçok kursa gitti. O sırada tiyatroya merak saldı. Yine aynı halk eğitim kursunda tiyatro eğitimi almaya karar verdi. 1985 yılında kendi imkanlarıyla Ankara’da tiyatro yapmaya başladı. 1992 yılına kadar 6 yıl çocuk tiyatrosunda rol aldı. 1992 yılında İstanbul’a gelerek Hadi Çaman Yedi Tepe Oyuncuları ekibine katıldı. İlk profesyonel oyunculuğa ise 1993 yılında yayınlanan “Şen Olasın Nuri Bey” isimli dizi ile başladı. Daha önce tv filmi ve tv dizilerinde oynayan Mesut Akusta 1997 yılında Sinemaya “Yanlış Saksının Çiçeği” ile başladı. “Herşey Çok Güzel Olacak”, “Eylül Fırtınası”, “Filler ve Çimen” adlı filmlerde rol aldı. 2013 yılında yayın hayatın abaşlayan “Karagül” dizisinde başrollerde yer aldı.
Usta oyuncu Şerif Sezer kimdir? Şerif Sezer Kaç Yaşında? Şerif Sezer Aslen Nereli? Şerif Sezer Hangi Burç? Tiyatro, sinema ve dizi film oyuncusu Şerif Sezer kimdir? “Gülizar” dizisinde ‘Hayriye’ rolünde yer alan emektar oyuncu Şerif Sezer kimdir? Son yıllarda; Karagül, Dila Hanım, Sen de Gitme, Anneler ile Kızları, Yer Gök Aşk, Lale Devri, Asmalı Konak gibi dizi film yapımlarında roller almış olan Şerif Sezer kimdir? Kaç yaşında, nereli? Kaç çocuğu var, kiminle evli? Diğer film çalışmaları nelerdir?
Şerif Sezer Kaç Yaşında? Şerif Sezer Aslen Nereli? Şerif Sezer Hangi Burç?
Usta oyuncu Şerif Sezer, 1 Ocak 1943 yılında Bursa-Mudanya’da doğmuştur. Şu an 76 yaşında olan emektar oyuncu oğlak burcudur.
Şerif Sezer Kimdir?
Profesyonel olarak; 1965 yılından beri oyunculuk yapan Sezer, evli ve bir çocuk annesidir.
Başarılı oyuncu; zeytincilikle uğraşan bir ailenin en büyük kızıdır. Kendisinden sonra küçük ikiz kız kardeşi daha olmuş ama biri difteriden ölmüştür. Henüz 8 yaşındayken anne ve babası boşanmıştır. İlkokulu Mudanya’da okuyan Sezer; kasabadaki çocukların kendisine ‘Kasabanın Şerifi’ ve ‘Şerife’ diye dalga geçmelerinden dolayı, uzun yıllar isminden nefret etmiştir. Ünlü oyuncu,o dönemlerde, ortaokula gönderilmemiştir. 14 yaşında, babasının yanından kaçmış ve Ankara’daki annesinin yanına yerleşmiştir. Kendinden iki yaş küçük çocuklarla okumaya cesaret edemeyince kız enstitüsüne yazılmıştır. Öğretmeninin teşviki ile ortaokulun ara sınavlarını vererek tamamlamış ve liseye devam etmiştir. Liseden sonra konservatuvara giriş sınavlarını kazanarak Ankara Üniversitesi DTCF Tiyatro Bölümüne devam etmiş ve mezun olmuştur.
Konservatuvardan sonra Ankara Devlet Tiyatrosunda görev almaya başlamıştır. Göreve başladıktan birkaç ay sonra okul çevresinden tanıştığı Siyasal Bilgiler Fakülteli bir gençle evlenmiştir. Sezer’in eşi, burs kazanınca 1963 yılında Paris’e gitmişler ve 6 yıl orada kalmışlardır. Başarılı oyuncu, Paris’te yaşadığı yıllarda; çoğunlukla çocuk bakıcılığı olmak üzere, moda evlerinde dikiş dikmiş ve fotomodellik yapmıştır. Paris’e gittiklerinde henüz 20 yaşında olan oyuncu, Fransızların ‘Şeri’ ismiyle hitap etmelerinden hoşlanarak ismini artık sevmeye başlamıştır. 1969 yılında, Paris’ten İstanbul’a döndüğünde, eşiyle boşanmıştır. 1971 yılında, Paris’te tanıştığı Sorbonne’da felsefe doktorası yapan Azmi Arna ile İstanbul’da ikinci evliliğini yapmıştır. O dönemlerde, İstanbul Devlet Tiyatrosunda boş kadro olmadığı için tiyatro oyunculuğuna başlayamamış ve Sheraton Oteli’nin barında 4 yıl garsonluk yapmıştır.
Başarılı oyuncunun ikinci evliliğinden Deniz Arna (d.1986) adında kızı olmuştur. Kızı da kendisi gibi oyuncudur.
Şerif Sezer, 1975 yılında İstanbul Devlet Tiyatrosunda göreve başlamıştır. 1980 yılında “Bir Günün Hikayesi” adlı sinema filmi ile beyaz perdeye ilk adımını atmıştır. 2009 yılında “Deli Deli Olma” adlı sinema filminde Tarık Akan ile birlikte oynamış, Tarık Akan ve Şerif Sezer’in filmdeki gençlik sahnelerini ise kendi çocukları Barış Üregül ve Deniz Arna canlandırmıştır.
Başarılı oyuncu, 1983 yılında TV oyunculuğu kariyerine “Yusuf ve Züleyha” adlı TV filmiyle başlamıştır. Günümüze dek birçok popüler dizi filmde roller almış ve oyunculuk performanslarıyla adından söz ettirmiştir.
Fox tv ekranlarının yeni dizisi Vurgun, yayınlanan ikinci bölümüyle büyük bir izleyici kitlesi yakalamayı başardı ve çarşamba akşamlarının vazgeçilmezi oldu. Heyecanla beklenen 3. yeni bölümü 20 şubat çarşamba günü ekranlara gelecek. Vurgun 3. bölüm 2. fragman geldi. Kemal, Vedat’ın kafasına silah dayıyor.
Mutlu bir evliliği olan ve kendisine ait bir fabrikada kendisininde içinde olduğu sırada, şaibeli bir şekilde çıkan yangında kalıp. 10 yıl süre komada kalan ve sonra komadan kurtulan Kemal Vardar’ın hikayesini konu alan dizinin, 3. bölüm 2. fragmanı yayınlandı.
Yayınlanan yeni fragmanda, Kemal, uyandıktan sonra etekleri tutuşan Vedat, şimdiye kadar kendisine baba dediği Kerem’i kimseyle paylaşmak istemiyor ve Reyhan’ın, tekrar Kemal’e dönmesinden korkuyor. Fragmanda, Vedat, Reyhan’a gerçek aşkın kendisi olduğunu ve dişiyle tırnağıyla kurduğu yuvayı kimsenin yıkmasını istemediğini söylüyor. Kemal, geliyor ve Vedat’ın kafasına silah dayıyor.
3. Bölüm 2. Yeni Fragmanı İzleyebilirsiniz..
Vurgun Dizisi 2. Bölüm Özeti!
Kemal’in komada kaldığı 10 yıl boyunca başından ayrılmayan ve ona çok iyi bakan Asya hemşire, Kemal’in uyanmasıyla işinden ayrılıp ortadan kaybolmayı planlıyordu. Çünkü, kimsenin bilmediği sırları vardı. Asya hemşirenin çok şey bildiğini bilen Vedat, onunla konuşmaya gelir ve çok uzaklara gitmesini söyler. Ardından Kemal de ona teşekkür etmek için arar ve adresini hastaneden gizli bir şekilde alır.
Kemal, Asya hemşire ile görüşür, onun çok şey bildiğinin farkında olduğu ve ondan bu bilgileri almak için ona kendisine tekrar bakmasını teklif eder. Bu arada, Asya’nın kızı, Kemal gittikten sonra o amcayı çok sevdiğini ve onun yine eve gelmesini istediğini söyler.
Vedat Bir Şeytan!
Kemal, hasta olan amcasının yanına gider ve amcası,“Vedat bir şeytan” demesi üzerine Kemal ve yengesi şok olur. Kemal, yanan fabrikaya gider ve orada bekçi Mehmet Ali ile görüşür ve ondan fabrikanın satılacağını öğrenir.
Kemal, uyurken oğlu Vedat hastalanmış, o ancak bir kardeşi olursa kurtulma şansının olacağı için Kemal’den sperm alınıp, Reyhan’ın hamile kalması sağlanmıştı. Vedat, doktora Reyhan’ın hamileliğin gerçekleşmediğini söylemesini isteyerek kendisi ile evlenmesini sağlamıştı. Aslında, Reyhan’ın karnındaki çocuk Kemal’in çocuğudur.