Ana Sayfa Blog Sayfa 790

Elbet Bir Gün Muhteşem Bir Final Bölümüyle Ekrana Veda Etti!

0

Fox Tv’nin sevilen dizisi Elbet Bir Gün, reyting kurbanı oldu. Elbet Bir Gün, final bölümüyle ekrana geldi. Dizinin final bölümünde; Cemil, Mevsim’e tokat atıyor. Mevsim’de evden kaçıyor. Kartlarının iptal edildiğini öğrenen Mevsim, Murat’ın yanına sığınıyor. Çok geçmeden Cemil kızını bulup eve getiriyor ve onu odaya kilitliyor. Amcası onu evden kaçırıyor. Mevsim, annesinin yanına gidip ona sarılıyor. Nesime, Cemil’i arayıp ona Feride diye, Sevilay’ın fotoğrafını gönderiyor. Elbet Bir Gün muhteşem bir final bölümüyle ekrana veda etti.

Pazar Dizileri 2021

Elbet Bir Gün Muhteşem Bir Final Bölümüyle Ekrana Veda Etti!

Nesime, Cemil’in adamlarını görünce Mevsim’i yanına alamıyor. Mevsim, bir kez daha annesi tarafından terk edilmenin acısını yaşıyor. Cemil, bunu Mevsim’in yüzüne vuruyor. Mevsim, babasına karşı gelince babası tarafından şiddet görüyor. Nesime, bir fırsatını bulup Mevsim’i arayıp babasının silahlı adamlarını görünce duramadıklarını, onu yıllarca aradığını isterse Dane’ye sormasını söylüyor.

ELBET BİR GÜN FİNAL BÖLÜMDE BAŞKA NELER OLDU?

Mevsim, evden kaçıp otele yerleşmek istiyor. Ama otele gittiğinde tüm kartlarının bloke edildiğini öğreniyor. Beş parasız kalan Mevsim, Murat’ın yanına gidiyor ve bir kaç gün onda kalmak istediğini söylüyor. Murat da kabul edip onu evine götürüyor. Yavuz, Nesime’nin gerçekte kim olduğunu anlıyor.

Sevilay, Mehmet’i olur olmaz arıyor. Gizem, artık Sevilay ile Mehmet’in arasında bir şeyler olduğundan şüphelenmeye başlıyor. Tersaneye Mehmet’in yanına gidiyor. Orada Sevilay’ı görünce Mehmet’in kendisine yalan söylediğini anlıyor. Mevsim’in amcası İsmail’i Cemil’in elinden kaçırıyor ve eline para verip gitmesini söylüyor.

Sevilay, yine Gizem’le tesadüfen karşılaşmış gibi yapıp ondan evine temizletecek birilerine ihtiyacı olduğunu, bildiği birileri olup olmadığını söylüyor. Nesime, kendilerinin gelip evini temizleyeceğini söylüyor. Gizem’in hizmetçisiyle birlikte Sevlay’ın evine gidiyor.

Nesime, Sevilay’ın yatak odasında Mehmet’le onun fotoğrafını görüyor. Onların fotoğrafını çekiyor. Cemil’i arayıp teklifini kabul ettiğini, ona Feride’yi vereceğini ama önce kendisinden boşanacağını sonra da kızını ve hakkı olan miras payını kendilerine vermesini istiyor. Cemil, kabul ediyor.

Feride diye, Sevilay’ın peşine düşüyor. Mevsim, fırsatını bulup evden kaçıyor ve annesine kavuşuyor.

Elbet Bir Gün 6. Bölüm 2. Final Fragmanı Yayında! Mevsim Annesine Kavuşuyor!

Yargı 14. Bölüm Fragmanı Yayınlandı Mı? Ceylin Büyük Bir Tuzağın İçine Düşüyor!

0

Kanal D’nin büyük bir ilgiyle izlenen dizisi Yargı, 13. bölümüyle ekrana geldi. Dizinin yayınlanan yeni bölümünde; Engin, fenalaşıp hastaneye kaldırılıyor. Ceylin, Seda’yı sıkıştırıp onun yüzünden yeğeninin ölümle pençeleştiğini söylüyor. Merdan’da Seda’yı kızıyla tehdit ediyor. Engin’in zehirlendiği ortaya çıkıyor. Ceylin, onun kaçacağını anlayıp kaçacağı arabaya saklanıyor. Gözlerini açtığında, elinde bir tabanca ve yerde yatan birini görüyor. Ceylin, büyük bir tuzağın içine düşüyor.

Pazar Dizileri 2021

Ceylin Büyük Bir Tuzağın İçine Düşüyor!

Yargı 14. bölüm fragmanı henüz yayınlanmadı. Merdan, Seda’nın otel odasına adamlarıyla girip onun elinde oğlunu ve torunlarını tehdit eden ne kadar evrak ve görüntü varsa alıyor. Ceylin’de, Seda’nın oteline gidip onunla görüşmek istiyor. Onunla konuşurken Seda’ya Engin’in hastaneye kaldırıldığı haberi geliyor. Neva, Engin’le konuşmaya gittiğinde daha onunla görüşemeden Engin’in hastaneye kaldırıldığını görüyor.

YARGI 13. BÖLÜMDE BAŞKA NELER OLDU?

Ceylin, hastaneye geldiklerinde Seda’yı yeğeninin yanına götürüp onların yüzünden yeğeninin ölüm kalım savaşı verdiğini söylüyor. Seda, üzülerek yaptıklarının bu sonuçları doğuracağını bilmediğini söylüyor. Engin’in kanında zehir çıkıyor. Zehir’in de okuduğu Şahver Yengi’nin kitabından vücuduna geçtiği anlaşılıyor.

Engin’i zehirleyen kitap, Seda’nın kitabı çıkıyor. Pars, Seda’yı sorguya alıyor. Ilgaz, Ceylin’i o akşam yemeğe götürüyor. İkili çok güzel bir akşam geçiriyor. Ceylin, yemekten sonra ofisine gitmek istiyor. Ilgaz’dan, yanında kalmasını istiyor. Ilgaz, sabaha kadar Ceylin’in yanında yatıyor.

Metin, Zafer’in cesedinin babasının elinde olmadığını anlıyor. Merdan, Seda’nın karşısına geçip onu manevi kızıyla tehdit ediyor ve ailesinden uzak durmasını istiyor. Seda, Merdan’a söz veriyor. Engin, gözlerini açıyor ve babasını istiyor. Yekta, onu kendisinin zehirlemediğini ama şu saatten sonra onu kaçırabileceğini söylüyor.

Ertesi gün idrar tahlili vermek için tuvalete giden Engin ile Ceylin karşılaşıyor. Ceylin, onun çaldığı ıslıktan kaçacağını anlıyor. Hemen garaja inip Engin’in kaçacağı arabayı buluyor ve içine gizleniyor. Telefonu çekmediği için Ilgaz’a haber veremiyor. Sadece sesli mesaj gönderiyor.

Ilgaz ile Pars, konuşurken Engin’in kaçma planı yaptığını anlayıp hemen hastaneye polis ve jandarma gönderiyor. Onlar hastaneye ulaştığında Engin’in kaybolduğu anlaşılıyor. Yekta, hiçbir şeyden haberi yokmuş gibi davranıyor. Ceylin, bir ormanlık arazide kafası kanlar içinde elinde bir silahla kendisine geliyor.

Neler olduğunu anlamaya çalışırken yanında yerde yatan birini görüyor. Engin’i biri öldürüp Ceylin’in üzerine mi atmak istiyor? Yerde yatan kişi Engin mi yoksa başka birisi mi?

Yargı 13. Bölüm 2. Fragmanı Yayında! Ceylin İle Ilgaz Engin’in Kaçacağını Anlıyor!

MasterChef 16. Haftanın Elenen Yarışmacısı Kim Oldu?

0

Tv 8’in büyük bir heyecanla izlenen yarışma programı MasterChef Türkiye 2021, eleme bölümüyle ekrana geldi. MasterChef’in eleme gecesinde Eren, Mert ve Görkem yarıştı. İki turdan oluşan eleme gecesinde şefler, yarışmacıların yemeklerine puan verdi. İkinci turun sonunda en az puanı alan yarışmacı MasterChef’e veda etti. MasterChef 16. haftanın elenen yarışmacısı kim oldu? Detaylar haberimizde…

MasterChef 16. Hafta 3. Dokunulmazlık Oyununu Hangi Takım Kazandı? Haftanın 3. Eleme…

MasterChef 16. Haftanın Elenen Yarışmacısı Kim Oldu?

MasterChef Türkiye 2021’in son bölümünde eleme gecesi heyecanı yaşandı. Bu haftadan sonra artık eleme geceleri iki turdan oluşacak ve şeflerin verdiği puanlar sonucunda elenen yarışmacı belli olacak. Şefler ilk turda yarışmacılardan yaratıcı yemekler yapmalarını istedi. İkinci turda ise Mehmet şefin imza tabağı yapılması istendi.

BİRİNCİ ELEME TURU!

İlk eleme turunda kutular açıldı ve içinden sarımsak çıktı. Şefler, üç eleme adayına sarımsak ürününü kullanarak yaratıcı yemekler yapmalarını istedi. Üç yarışmacı, en iyi yaratıcı yemeği yapmak için var güçleriyle mücadele etti.

Verilen sürenin bitiminde şefler yemeklerin tadımını yapıp yarışmacılara puanlarını verdi. İlk turun en çok oy alan yarışmacısı Mert oldu. İkinci Eren, üçüncüsü ise Görkem oldu.

İKİNCİ ELEME TURU!

İkinci eleme turunda Mehmet şef kendi özel yemeğini yarışmacılara tanıttı. Farklı bir teknikle yapılan Kıyı isimli yemeği tanıttıktan sonra yarışmacılardan, o yemeğe en yakın yemeği yapmalarını istedi.

Üç yarışmacı da verilen süre içinde yemeklerini tamamlayıp şeflerin beğenisine sundu. Şefler tadımları yaptıktan sonra puanlarını açıkladı.

MASTERCHEF’E KİM VEDA ETTİ!

İkinci turda en çok puanı alan yarışmacı Eren oldu ve ilk sekize girmeye hak kazandı. İkinci en çok oyu alan yarışmacı ise Mert oldu. Mert’de yarışmaya devam etmeye hak kazandı. 16. haftanın elenen yarışmacısı en az oyu alan Görkem oldu.

MasterChef Türkiye 2021’in ilk elenen yarışmacısı olan ve yedeklerden tekrar yarışmaya girmeyi başaran Görkem, yarışmanın dokuzuncusu olarak MasterChef’e veda etti. Elendiği için üzgün olan Görkem, şeflerle ve arkadaşlarıyla vedalaştıktan sonra stüdyodan ayrıldı.

MasterChef 16. Hafta 2. Dokunulmazlık Oyununu Hangi Takım Kazandı? Haftanın 2. Eleme…

Hazal Kaya’nın Dileği Gerçek Oldu

0

“Bizim Hikaye” dizisinin finaline doğru hamile olduğunu öğrenen ünlü oyuncu Hazal Kaya, tüm projelerine uzun süre ara vermişti ki ünlü oyuncudan yeni bir müjde geldi. Hazal Kaya’nın dileği gerçek oldu. İşte detaylar;

Hazal Kaya Oynamak İstediği Rolü Söyledi

Oyuncu, yönetmen ve müzisyen Ali Attai ile evli olan Hazal Kaya, Kasım 2019’da oğlu Ficlet Ali’yi dünyaya getirdi. Sonraki süreçte oyuncu, Covid-19’un pandemi sürecine girmesiyle projesine de ara verdi.

2020 yazında uzun zamandır hayalini kurduğu projede yer almanın mutluluğunu yaşadı. En yakın arkadaşı Aslı Kızmaz, Hazal Kaya tarafından “Bana ne oldu”. Başlık kitabını okuduktan sonra yazara, romanın ana karakteri Çılgın Sertab Bar’ı okurken filme alınırsa bu karakteri oynamak istediğini söyledi.

Hazal Kaya’nın Dileği Gerçek Oldu

Roman filme çekilirken hamile olan Kaya, Aslı Kızmaz’a da bu kadar çok istediği filmde rol alamayacağını esprili bir dille dile getirmişti.

Oyuncu yaptığı röportajlardan birinde talihsiz bir kaza geçirdiğini ve filmde oynamak için bir süre çekim yapmak zorunda kaldığını itiraf etti. Hazal Kaya’nın dileği gerçek olmuş ve filmin çekimleri o dönemde ara verilmiş.

Kaya, oğlunu doğurduktan sonra, filmin hazırlanmasıyla birlikte nihayet başrol ona verildi. Gerçekten oynamak istediği filmin adı, romanın adıyla aynı. Nur Fettahoğlu, Onur Tuna ve Enis Arıkan da filmde Hazal Kaya’nın kız kardeşini canlandırdı.

Merakla beklenen “Benden Ne Olur?” filminin afişi sonunda yayınlandı. Filmleri ve Hazal Kaya’yı merak edenler için uzun ve heyecanlı bekleyiş sona eriyor!

Yayın tarihinin açıklanması ile birlikte Hazal Kaya, bir dileğine daha kavuştuğu filmin vizyon tarihini de instagram sayfasından paylaştı. Film, 14 Ocak’ta sinemalarda.

“Benden Ne Olur?” Oyuncuları

Benden Ne Olur filminde rol alacağını Hazal Kaya sosyal medya hesabından yaptığı bir paylaşımla duyurmuştu. Hazal Haya’nın ardından filmin erkek başrolü de belli oldu ve Benden Ne Olur filmi erkek başrol oyuncusu Onur Tuna oldu. Benden Ne Olur filminde Selin Şekerci, Nur Fettahoğlu ve Enis Arıkan rol alacak.

Şimdiden merakla beklenen film bu sene iyi gişe yapan yapımlardan biri olacak gibi duruyor.

Nesrin Cavadzade’den Romantik Doğum Günü Kutlaması

0

Bir süredir Gökhan Alkan’la birlikte olan Nesrin Cavadzade yaptığı paylaşımla herkesi duygulandırdı. Nesrin Cavadzade’den romantik doğum günü kutlaması geldi. İşte ünlü oyuncunun o paylaşımı;

Nesrin Cavadzade’den Evlilik Açıklaması

Nesrin Cavadzade geçtiğimiz gün Bebek’teydi. Bir süredir ‘Yasak Elma’ dizisindeki rol arkadaşı Gökhan Alkan’la birlikte olan Cavadzade sürpriz bir açıklama yaptı. Cavadzade, gazetecilerin soruları üzerine, “Biz de gazetelerden okuyoruz detayları. Söz nişan gerçekleşti. Çok sevdiğim arkadaşlarımızda vardı. Benim içinde sürpriz oldu” dedi.

Gazetecilerin ısrarlı soruları karşısında cevap vermekten kaçınan Cavadzade şu açıklamayı yaptı; “İnsanların yangınla boğuşurken bu konuları konuşmak beni üzüyor. Benim yaşadığım tüm sevinçlerin üzerinde bir gölge var şu anda. Çok mutsuzum. Böyle bir süreçte düğün konuşmayalım”

Nesrin Cavadzade kimdir?

Gökhan Alkan Kimdir?

Nesrin Cavadzade’den Romantik Doğum Günü Kutlaması

‘Yasak Elma’ setinde tanışan ve aşk yaşamaya başlayan Gökhan Alkan ve Nesrin Cavadzade evlenmeye hazırlanırken yaptıkları mutlu jestler zaman zaman gündeme gelmeye devam ediyor.

Bu güzel oyuncu, 8 Aralık’ta 34. yaş gününü kutlayan sevgilisi Gökhan Alkan için bir parti düzenleyerek kutlamayı takipçilerine gösterdi.

Partide Alcan takım elbise ve papyon ile dikkat çekerken, Cavadzade’nin ışıltılı beyaz elbisesi çok beğenildi. Oyuncuların ve çiftlerin kıyafet seçimleri, “Tıpkı bir düğün öncesi prova gibi” hayranlar tarafından övgüyle karşılandı.

Öte yandan şimdilerde ‘Üç Kuruş’ adlı dizide boy gösteren Nesrin Cavadzade, paylaşımına; Alkan’ı etiketleyerek “Happy birthday love (İyi ki doğdun aşk)” notunu düştü.

Şeyma Subaşı’ndan Özlem Dolu Paylaşım

0

Mısırlı sevgilisi Mohammed Al-Salousi’ye aşık olan Şeyma Şubaşı, bir süredir ailesiyle İstanbul’da vakit geçiriyor. Şubaşı, sevgilisinden ayrılınca aşkı duygusal bir yazıyla paylaştı. Şeyma Subaşı’ndan özlem dolu paylaşım geli. İşte o paylaşım;

Şeyma Subaşı: Türkiye’de yaşamayı düşünmüyorum

Bir ay sonra Miami’ye taşınacağını belirten Şeyma Subaşı, kızı Melissa’nın İstanbul’da okuyacağını ve bu nedenle her ay Miami-İstanbul arasında onu görmek için gidip geleceğini söyledi. Subashi, bu yıl Melissa’yı Miami’ye götüremeyeceğini ancak gelecek yıl götürebileceğini de sözlerine ekledi.

Şeyma Subaşı Kimdir?

Subaşı, sevgilisi Muhammed El Alsaloussi gittikleri her ülkede ev almak istediğini ve Türkiye’de yaşamayı düşünmediğini söyledi. Subaşı, Alsaloussi’nin İstanbul’u çok sevdiği için buradan ev alabileceklerini belirterek, Miami’den İstanbul’a geldiklerinde birlikte yaşayabileceklerini de belirtti.

Shima Subashi aşka geldi

Shima Subashi erkek arkadaşıyla Amerika Birleşik Devletleri’ne döndü. Ve spor anlarını sık sık sosyal paylaşım sitelerindeki sayfası aracılığıyla, takipçileriyle de sosyal paylaşım sitelerindeki sayfasında yayınlayan çok sevdiği fenomen Muhammed Alsaloussi’nin açık bir resmini yayınlamıştı.

Şeyma Subaşı’nın Varlık Listesini Meraktan Dolayı İfşaladı!

Şeyma Subaşı’ndan Özlem Dolu Paylaşım

Şubaşı sevgilisinden ayrılınca Alsaloussi ile çektirdiği fotoğrafı paylaştı.

Instagram hesabında 3,1 milyon takipçisi bulunan bu fenomen, takipçilerine sevgililerine evlenme teklif ettikleri gün çekilmiş bir fotoğraf ve duygu yüklü bir fotoğraf daha yükledi.

Gönderisine “İkiz alevi” notunu düşen Subaşı’nın paylaştığı yazıda, şu ifadeler yer aldı: “Her şey farklı hissettiriyor, farklı görünüyor ve farklı. Bağlantı o kadar güçlü ve yoğun ki seni korkutabilir bile…Ama onu görmezden gelemezsin. Onun etrafında canlanırsın ve deneyimlediğin tutku neredeyse deliliğin eşiğine gelene kadar kontrolden çıkar. Bu şimdiye kadar hissettiğin en yoğun şey… Şimdi farklı bir şekilde nefes alıyorsun ve içindeki her hücre yanıyor, ama bu yine de sana hiç bilmediğin bir tür huzur getiriyor. Tüm dünyan sarsıldı ve yine de evdesin…” notunu düştü.

Alican Barlas Hollywood Starı Oldu

0

Bir süre Los Angeles’ta oyunculuk eğitimine devam eden Alican Barlas Hollywood starı oldu. Ünlü oyuncu Hollywood yapımı Christmas with the Chosen: The Messengers’da rol aldı. 30 yaşındaki bu oyuncu, İsa’nın havarilerinden biri olan Tychigu’yu canlandırıyor.

“Christmas with the Chosen: The Messengers” İçin Kamera Karşısında

Türk oyuncu Alikan Barlas’ın Los Angeles’taki çalışmaları meyvelerini vermeye başladı. Daha önce Equalizer 2’de ünlü film yıldızı Denzel Washington karşısında rol alan 30 yaşındaki oyuncu, bu kez “Christmas with the Chosen: The Messengers” filminde kamera karşısına geçti. Hz. İsa’nın takipçilerinden Egeli Tychicus’u canlandıran Alikan Barlas’a Sarah Ann ve Lara Silva eşlik etti. Film, Utah’ta yazar ve yönetmen Dallas Jenkins tarafından yönetildi.

Filmin Gişe Başırısı Övgü Topladı

1 Aralık’ta Amerika’da vizyona giren “Christmas with the Chosen: Christmas for the Messengers” büyük bir gişe başarısı elde etti. Ön satış duyurusunun yayınlanmasıyla birlikte 12 saat içinde 1,5 milyon bilet satıldı. Üretim şu ana kadar 12 milyon ve 16 milyon ABD doları kazandı.

Alican Barlas Hollywood Starı Oldu

“Seçilmişlerle Noel: Haberciler”in ardından Alican Barlas, “Winter in LA” filmi için kamera karşısına geçti. Barlas’ın bu kez başrol oynadığı film, 2022’de vizyona girecek.

Alican Barlas Kimdir?

Burcu Esmersoy Yeni Aşkıyla Yakalandı

0

Allan Hakko ile ilişkisini bitirdikten sonra uzun bir süre kimseyle gündeme gelmeyen güzel sunucu Burcu Esmersoy yeni aşkıyla yakalandı. Esmersoy karşısında basın mensuplarını görünce çok şaşırdı. İşte detaylar;

Burcu Esmersoy’dan Yıllar Sonra Şaşırtan İtiraf

Kendisi hakkında samimi açıklamalarda bulunan Esmersoy seneler önce yaşadığı bir anısını şu şekilde anlatıyor;

Burcu Esmersoy kimdir?

Yiğit Kirazcı: Çocuk Benim Kırmızı Çizgimdir

0

Geçtiğimiz samimi açıklamalarda bulunan yakışıklı oyuncu Yiğit Kirazcı “Çocuk benim kırmızı çizgimdir” dedi. İşte ünlü oyuncunun o açıklamaları;

 Aslında reklam eğitimi aldınız ve babanız da bildiğim kadarıyla reklam kökenli…

– Evet, şu an emekli. Türkiye’ye ilk kez billboard’ları getiren kişilerden biri. Ben de reklam eğitimi aldım Bilgi Üniversitesi’nde. Okulumuzun Three Wise Monkeys adında in-house bir reklam ajansı vardı. Ben de ajans başkanıydım. İkinci sınıftayken izlediğim “Zeitgeist” isimli belgesel, okul hayatımdan sonra dönüşeceğim insan konusunda bana yardımcı oldu. Belgesel beni çok etkiledi ve reklamcılığın aslında bana göre olmadığını fark ettim.

 En çok neden etkilendiniz bu belgeseli izlerken?

– Ekonomiyi anlatıyordu. Büyük buhran nedir? Bankalar nasıl battı ve sonra neye dönüştü? İnsanlar nasıl manipüle edilip tek tarafa çekiliyor? Bu tarz anlatıları vardı. Hayli etkilendim. Hatta CD’ye bastırıp etrafımdakilere de dağıttım. Ama kimse izlemedi.

Aslında bu belgeseli izledikten sonra hayatta ne yapmak istediğimi düşünmeye başladım. Herhangi bir ürünün ya da inanmadığım bir şeyin arkasında durup sırf para kazanabilmek adına onunla yatıp, kalkmak, sloganlar bulmak… Bunları istemediğimi fark ettim.

Üniversiteden sonra, 25 yaşında tiyatro okuluna gittim. İki sene bir hocanın yanındaydım, özel ders aldım. Ardından üç-dört sene asistanı oldum. Orada bir tiyatro kursu kuruldu. Oyunlar oynadım. 30 yaşıma kadar bu şekildeydi. Diziler 30 yaşımdan sonra başladı.

BİR CÜMLE SÖYLEMEM GEREKİYORDU YAPAMIYORDUM

 Kariyeriniz bambaşka bir doğrultuda ilerlemiş. Babanız da meslek seçiminizde çok katı bir figür olmamış…

– Elbette. Babamın çok sayıda tanıdığı vardı reklam ajanslarında. Ben zaten üniversitede modellik yapıyordum, yaz aylarında bir dizide rol almıştım.

Reklam cast’larına giderken şöyle şeyler de oluyordu: Bir cümle söylemem gerekiyordu, yapamıyordum. İlginçti, çünkü normal hayatta konuşabiliyorum.

İzlek duruma geçtiğiniz zaman beyin kortekslerinde başka yerler çalışmaya başlar. Dolayısıyla orada bir noktada tıkanıyorsun.

Bu hâli sevmeye başladım. Kendi gerçekliğimi yaratıp ondan kazanç elde etmek istedim.

 Oyunculuk da böyle mi hissettiriyor?

– Oyunculuk bence kendinizin haricinde bambaşka bir insanı tasavvur edip onun anılarını yaratmak, bazen de travmalarına bakmaktır.

Kendine nasıl yalan söyler, nerede dürüst olur? İnsanlar onu, o insanları nasıl görür? Dışarıda kendisini nasıl yansıtır? Bu şekilde baktıkça oyunculuk hoşuma gitmeye, ilgimi çekmeye başladı. Ve bu konuda da derinleşmeye başladım.

Psikanaliz okudum. Evrensel gerçeklere baktım; manyetizma ne demektir, onu araştırdım.

Davranış aslında tavırla ilgilidir. Tavır da sıkıştırılmış düşüncedir. Oyunculuğa dair en çok şunu sevdim: Evet, oyunculuk anı çok eğlenceli ama bir öncesi yani o kuramı oluşturma ve bir şeyin senin üzerinde davranış biçimi olarak çalıştığını görmek oldukça tatmin edici bir şey bence.

KÖTÜ ALIŞKANLIKLARI ÇOCUKLUĞUMUZA DÖNMEK İÇİN EDİNİYORUZ

 Farklı karakterlere bürünmek nasıl bir duygu?

– Burada en büyük his, her seferinde yeni bir maceraya atılmak.

Temelde şuna inanıyorum: İnsanlar aslında bütün kötü alışkanlıkları çocukluklarına dönmek için ediniyorlar. Çünkü çocukluğunu unutmak istemiyorsun.

İki robotla oyun oynayarak geçirdiğin saatleri, o anların tadını çıkarabildiğin zamanları özlüyorsun. Oyunculuk yaparken de, başka bir insan gibi davranırken de, ya da o rolün üzerine meditasyon yaparken de böyle hissediyorum.

 Rollere hazırlık aşamalarında peki? Az önce “çok okuyorum” dediniz…

– Özellikle her rol için çok okuma yapmıyorum. Ben hızlı bir zihne sahibim, hızlı düşünürüm, hızlı karar veririm.

Ama şu an “Evlilik Hakkında Her Şey” dizisinde canlandırdığım karakter yavaş, oldukça da sakin, hemen tepki vermeyen, durumu tartan biri. Benim hayatta tatmadığım bambaşka acılar yaşamış.

Örneğin; 17 sene bir kadına platonik bir şekilde âşık olmuş. 17 seneyi aklım almıyor. Ama bir şekilde de oluyor işte.

Yiğit Kirazcı Kimdir?

Çocuk benim kırmızı çizgimdir

 Büründüğünüz karakterlerle aranızdaki farklılıklarla nasıl başa çıkıyorsunuz?

– Onları anlamaya çalışıyorum. Niyet ediyorum ve o niyete bağlı kalıyorum. Manyetik bir şekilde ona dönüşüyorum. Böylece, hareketlerim de yavaşlıyor, konuşmam ya da bir şeylerden haz almam da. Bir bütünlük hikâyesi aslında. Senaryo geliyor, rolü kabul ediyorsunuz. Ardından da fikirler oluşmaya başlıyor.

 Dizide sizi etkileyen ne oldu?

– Kadın kahraman üzerinden anlatılan bir iş. Bu yüzden hoşuma gitti. Bir bölümde çok güzel bir sahne vardı. Güçlü bir kadın eşinden şiddet görüyor. Sonra bu durumu açıklarken “Ben yaralarımı saklamak zorunda değildim ama sakladım. Şu anda dayak yediğim için utanmıyorum, onları sakladığım için utanıyorum” diyor. Ezilen bir kadının kafasında bunlar zaten var ama bunları bir adamın kafasına sokmak önemli.

Yiğit Kirazcı ve Pınar Deniz Dudak Dudağa Yakalandı!

 Buradan yola çıkarak sosyal sorumluluk özelinde planlarınız
var mı?

– Çocuk, benim kırmızı çizgimdir. Sosyal sorumluluk projelerinde çocuklara yönelik bir şeyler yapmak isterim. Kadına ve hayvana, insana şiddet de aynı şekilde… Birilerine dokunabilecek, o ana kadar düşünülmeyeni düşündürten her projenin içinde yer almak isterim.

HEDİYELEŞMEYİ O KADAR SEVMEM

◊ Bugüne kadar verdiğiniz sıra dışı bir hediye oldu mu?
– Babam felç geçirdi benim. Genelde ona baston alırım. İçi kılıçlı olanlardan. Çok seviyor onları.

◊ Hediye kavramı ne ifade ediyor size?
– Çok bir şey ifade etmiyor aslında. Hediye alıp vermeyi o kadar seven biri değilim. Ama elbette sevdiğim insanlara alırım. Bunun yanı sıra güzel bir sohbet, sevdiğim birinin yanımda olduğunu bilmek beni daha çok mutlu ediyor.

LÜKSÜ İHTİYAÇ ZANNEDİYORUZ

 Yiğit Kirazcı için “lüks”ün ne anlam ifade ettiğini öğrenebilir miyiz?

– Lüks, mutlulukla ilintilidir. Nereye konumlandırdığınıza bağlı… Elinde olan şeylere bakıp mutsuz mu olacaksın yoksa şükür mü edeceksin. Kendi lüksünü; her gün güzel restoranlarda kahvaltı edip pahalı otomobillere binmekle ilişkilendirirsen ve bunlar bir gün elinden gittiğinde sözünü ettiğimiz “şartlı lüks” olur. Lüksünü şükre bağladığın zaman durum daha farklı. İhtiyaç ile lüksü ayırmak lazım. Lüksü ihtiyaç zannediyoruz. İyi bir kıyafet giydiğinde daha kendin gibi hissediyorsan elbette o makbul ama bu ben değilim.

 

Kerem Bursin: Senaryolarda Kadına Kız Denmesine Karşıyım

0

“HeForShe” hareketinin sözcüsü olan ünlü oyuncu Kerem Bursin çok özel bir röportaj verdi. Kerem Bursin “Senaryolarda kadına kız denmesine karşıyım” dedi. İşte ünlü oyuncunun o röpotajı;

Sürekli yeni bir gündemin var. Bu defa BM’nin ‘HeForShe’ hareketinin sözcüsü oldun. Zaten kadınlara yönelik şiddet ve toplumsal Cinsiyet Eşitliği konularında uzun zamandır fikirlerini söylüyorsun. Nasıl başladı bu farkındalık?

Her şey çocukluktan başlıyor. Ailem beni bu mevzuya dikkat ederek büyüttü. Babam bana şunu öğretti: “Erkeğin bu dünyada daha fazla ayrıcalığı var ama ayrıcalıkların farkında olmalısın. Çünkü tam da bu ayrıcalıklar yüzünden geride bırakılan, haklarını kullanamayan, fırsatlara erişemeyen insanlar var.” Eşitsizlik konusundaki rahatsızlığım lisede başladı. Şansıma bu mevzularla alakalı bir derse seçildim; o ders kapsamında ırkçılık, cinsiyetçilik, toplumsal cinsiyet eşitliği gibi konularda özel eğitimler gördüm. Üniversitedeki arkadaş çevremde de hep bu konularla ilgilenen insanlar vardı. Şimdi de Amerika’da ‘Inspire Justice’ isimli bir oluşumdaki önemli isimlerden toplumsal cinsiyet eşitliği üzerine koçluk alıyorum.

Bunları öğrendikçe hayatı nasıl görüyorsun?

Lisede adı konulmamış kurallar vardır. Popülerler, ezenler, ezilenler… Hayat da öyle aslında. Kocaman bir lise gibi. Hiçbir şey değişmiyor. Hatta daha da saçma bir hale geliyor. Bunu görüyorum.

Bu konulara duyarlılık gösterdikçe hemcinslerinden nasıl tepkiler alıyorsun? ‘Erkek muhabbetleri’nde cinsiyetçi küfürler vardır, onlarla mücadele ediyor musun?

Erkekler üzerinde de ‘adam olmak’, ‘erkek olmak’ gibi baskılar var. “Sesimi çıkarırsam, bu konuyu savunursam ya da küfredildiğinde uyarırsam bana ne derler” gibi düşünceler söz konusu. Cinsiyetçi bir küfür duyduğunda “Bu lafı lügatinden çıkarırsan daha iyi olur” diyebilmek bir cesaret haline geliyor. Uyardığında dalga geçenler, “Lafın gelişi söyledim, niyetim o değildi” diyenler oluyor… Ama doğruyu söylemekten korkmamalıyız. O korkunun yapay olduğunu birine karşı ilk adımı atınca anlıyorsunuz zaten. Ve bu konuda dik durduğunda ciddiyetin de anlaşılıyor. Benim sırf bu gibi sebeplerden arkadaş kaybettiğim de oldu.

Ne yaşadın?

Arkadaşını uyarıyorsun, ‘Tamam’ diyor ama yine devam ediyor. Sonra anlıyorsun ki, bu kişi aslında bunda bir sıkıntı görmüyor. Sen de “Tamam, güzel zamanlar geçirmiş olabiliriz ama ben artık değiştim” diyerek yolunu ayırıyorsun. Ama artık benim önümde cinsiyetçi şakaların ve küfürlerin yapılamayacağını insanlar biliyor ve saygı duyuyor.

Sence erkekler kadınlardan ne istiyor? Dertleri ne?

Erkeklerin derdi kendileriyle.

Nasıl bir dert?

Ataerkil sistemin baskısıyla alakalı büyük dertler… Toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin erkekleri de etkilediğini unutuyoruz çoğu zaman. Ve sistematik bir etkiden bahsediyorum. Böyle bir sistemle yüzyıllardır yönetilen bir dünyada yaşıyoruz. Dolayısıyla eşitsizlik meşru hale geliyor ve sorgulamayı bırakıyoruz.

Sence bu iş nasıl çözülür?

Eşitsizliğin bir öznesi de erkekler olduğu için onların da bu mücadeleye dahil olması lazım. Çünkü sorun bizden kaynaklı. Sistem açısından erkek ayrıcalıklı bir varlık olduğu için elimizde bir güç var; ya o güçten gerçekten vazgeçmemiz lazım ya da o gücü eşitliği sağlamak için kullanmamız gerek.

SONUÇLARI ÇOK AĞIR

İçinde bulunduğumuz dünyaya kadın doğmak ister miydin?

Kadının yapabileceği inanılmaz şeyleri yaşamak bambaşka olmalı. Dünyaya bir hayat getirebilmek olağanüstü. Onu deneyimlemek isterdim. Ama “Böyle bir dünyaya kadın olarak doğmak ister miydin” diyorsun. Toplumsal cinsiyete dayalı eşitsizliğin yaşandığı bu dünyada kadınlar sırf kadın oldukları için ayrımcılığa ve şiddete maruz kalıyorlar. Yani kadın doğmakta hiçbir sorun yok ama toplumların ve sistemin yüklediği sonuçlar çok ağır.

Erkeğin avantajları neler?

O kadar çok ki. Biz taksiye binerken aracın plakasının fotoğrafını çekmek zorunda kalmıyoruz. İstediğimizi giyebiliyoruz, istediğimizle sevişiyoruz, istediğimiz saatte sokağa çıkıyoruz. Topuklu ayakkabı giymek, bacaklarımızdaki, koltuk altlarımızdaki tüyleri almak zorunda değiliz. Kadınlar da bunları yapmayabilir tabii, ama o zaman da bir şekilde toplumdan laf işitiyorlar…

Bunu söylüyorsun ama Türkiye’nin en güzel ve bakımlı kadınlarıyla birlikte oluyorsun. Mesela sevgilin koltuk altlarını almasa birlikte olur musun?

Kadının bedeni kendisine aittir, kendi kararlarını istediği gibi verebilir ben de buna saygı duyarım ve saygı duyulmak zorunda zaten.

‘KEREM ARTIK BİRAZ ABARTMIYOR MUSUN!’

Kadın oyuncular tüm dünyada erkek oyuncularla aralarındaki ücret eşitsizliğinden söz ediyor…

Ücret eşitliğinin henüz sağlandığını düşünmüyorum. Ama farkındalık artıyor.

Kadınların ezildiği senaryolara müdahale eder misin?

Evet, ederim. Mesela senaryolarda kadına ‘kız’ denmesine de karşıyım…

Nasıl yani?

Mesela  iki erkek, bir kadın hakkında konuşurken ‘Kız şöyle dedi, böyle dedi’ diyorlar. Onun cinsiyeti kadın!  ‘Kerem artık biraz abartmıyor musun?’ diye tepkiler alıyorum. Kadına, kadın demek ayıp değil.

‘Aynen Aynen’de gelinlik giydin, eleştirildi. Bugünkü çekimde de pembe giydin…

Renk! Çocuk doğmadan toplumsal baskı başlıyor. ‘Cinsiyeti belli oldu mu? Odasını mavi ya da pembe yapalım. Erkek arabayla, kız bebekle ilgilenir’…

EĞLENCESİZ BİR HAYAT OLMAZ

Bir yanda kadın hakları, iklim krizi gibi konularda konuşan ciddi bir adam var, diğer tarafta sosyal medyasında güldüren, hayata gülerek bakan biri… Seni çözmek zor. Sen kendini nasıl anlatırsın?

Değişiyor. Benim için eğlenmek kadar eğlendirmek de çok önemli. Eğlencesiz bir hayat olmaz.

Neden?

Çünkü ancak eğlenirsek ortaya güzel ve samimi şeyler çıkabilir.

Peki, kendinde bir özelliğini değiştirecek olsan neyi seçerdin?

Stresliyim. Bazen çok fazla strese kapılıp stres yükümün ağırlaşmasına izin verebiliyorum.

Arkadaşların sende neyi değiştirmek isterdi?

Burcumu.

Doğru, sen İkizler burcusun…

Evet (gülüyor). Özelliklerini taşıyorum herhalde. Ama 30 yaşından sonra yükselen burcun özelliklerini taşımaya başlıyorsun, diyorlar. Yükselen burcum Aslan. Ama soruyu iş arkadaşlarıma soruyor olsak herhalde “Biraz gerçeklerin farkında olup o mükemmeliyetçi zihniyetinden arın” derlerdi.

Takıntılı mısındır?

Bir şeyi yapıyorsak, o zaman hakkıyla yapalım kafasındayım.

34 yaşındasın ve 22 yaşından beri profesyonel olarak oyuncusun. Bunca yılın ardından oyunculuğun sendeki karşılığı nedir?

Oyunculuk bir keşif. Ulaşacağın bir son nokta yok. Hep üzerine çalışman gerekiyor. Bir yandan da kendini sana gelen rollere bağlı olarak daha iyi tanıma fırsatı sağlıyor. Psikolojik bir tarafı da var. İnsanı bilmek, tanımak ve yorumlamak çok önemli. Büyük bir bilgi alanı.

ERKEKLER EŞİTLİK İÇİN SES ÇIKARMALI

‘HeForShe’ sözcülerinden oldun. Nedir ‘HeForShe’?

BM Kadın Birimi’nin yürüttüğü, erkekler ve oğlan çocukları başta olmak üzere tüm bireyleri, toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması için harekete geçmeye davet eden küresel bir hareket.

Bir parçası olmaya nasıl karar verdin?

2015’te Türkiye’ye geldiklerinde oyuncularla bir tanıtım filmi çektiler, ben de vardım. Dertlerimiz aynı.

Nedir o dert?

Erkeklerin bu konuda bilinçlenmesi, eşitlik için seslerini çıkarmaları, aktif olmaları… Bu zor bir şey değil. En basitinden dil, o bizim kontrolümüzde.

Nasıl projeleriniz olacak?

Üniversitelerdeki ‘HeForShe’ destekçileriyle yapılacak buluşmalar beni çok heyecanlandırıyor. Atölye çalışmaları, seminerler yapılacak. Sadece gençler değil, değişim isteyen tüm erkek ve kadınlara ulaşacağız. Dijital projeler de olacak. Mesela masallarda ataerkil bir dil var. Erkek kurtarır, kadın mağdurdur. Avrupa’da bazı yazarlar klasik masalları eşitliğe yönelik olarak çevirdi.

“Kadınlarla ilgili bir mevzuda niye yine bir erkek konuşuyor” diyecek olanlara ne söylemek istersin?

Ben kadınlar adına konuşmuyorum ki. Ben erkeklerin eşitlik yolunda üzerine düşen sorumluluklarının farkına varması, kendi erkeklik algılarını sorgulamaları ve toplumun dönüşmesi yolunda erkeklerin dönüşümüne katkı sağlamak için işin içindeyim.

Kadın, erkek değil de ‘Hepimiz insanız’ desek ne dersin?

Doğru değil, çünkü kadınlar sırf kadın oldukları için ayrımcılığa ve şiddete maruz kalmakta. O yüzden kadın hakları önemli.

FEMİNİST POLİTİKAYI SAVUNUYORUM

Feministsin…

Feminist politikayı savunuyorum.

Peki, ilişkinde ne kadar duyarlısın?

Bu durum benim hayatımın bir parçası. Okuduğum kitaplar, sohbetler… Arkadaşlarımla, sevgilimle, çalıştığım insanlarla bu mevzuları hep konuşuyorum. Çünkü inandığım şey bu ve başka türlüsünü düşünemiyorum. Ama tabii yaşım ilerledikçe ve bu konularla ilgili gelişip değiştikçe ilişki dinamiklerim de değişiyor.

Ne gibi?

Mesela “Geçmişte yaptığım bazı şeyleri şimdi yapmam” diyorum. Burada, şiddet gibi bir şeyden asla bahsetmiyorum. Giyimine karışmak olsun ya da bu ilişkide ‘adamım’ baskısını hissetmek gibi şeyler. Aslında hiç maço falan da değilim ama…

NEGATİFLİĞE GÜÇ VERMEK İSTEMİYORUM

İtalya’ya gittin, Milano’da bir televizyon programına konuk oldun. Havaalanı ve sokaklarda büyük ilgiyle karşılaştın. Neler yaşadın?

‘Sen Çal Kapımı’ dizisinin etkisi çok büyük oldu. Yaptığımız işlerin orada bu kadar ilgi görmesi çok güzel.

Bir yandan o gösterilen ilginin önceden planlandığına dair iddialarda bulunan magazinciler var. Ne diyorsun?

Bunlardan bahsetmek ve negatifliğe güç vermek istemiyorum. Gerek yok. Negatif konuşanlar da kendi çaplarında eğlensin, ne yapayım? Ama bir gerçek var; Amerika’dan sonra dizi sektöründe ikinci ülkeyiz ve bunun bilincinde olup ona göre hareket etmemiz lazım.

‘Sen Çal Kapımı’ final bölümü için 9 milyon tweet atılmış. ‘Game of Thrones’ için atılan tweet sayısını geçerek rekor kırdınız…

Bunu küçümsemek için söylemiyorum ama ‘Game of Thrones’ta büyük bir yatırım var. Buradaki iş onunla kıyaslanabilecek bir yatırım değil. Buna rağmen etkisi onunkine ulaşıyorsa bunun farkına varıp üzerine gitmemiz önemli. Sektörel olarak bakınca bu ülkemiz adına çok güzel bir fırsat. Bunu değerlendiremiyoruz gibi geliyor.

Neden dizilerimiz orada çok ilgi görüyor sence?

Türk insanı olarak duygularımız çok yoğun, duygusal varlıklarız. Müziğimizde de, ekranda da bunlar ortaya çıkıyor. Yazarlarımız da iyi, komedi ve dram dengesini çok güzel sağlıyorlar.

O KADAR ROMANTİK BİR ŞEHİRDEYİZ Kİ PARİS’İ FALAN BOŞ VER!

Nasıl bir âşıksın? Romantik mi realist mi?

Aşkta realistim. Ama bu realizmin içinde romantizm de var. Yoksa, çok saçma bir dünya olurdu. Ama ben daha minimal romantizm seviyorum.

Nedir minimal romantizm?

Anın romantizmi… Yani bir hafta önceden planlar falan yapıp helikopter kiralama gibi şeylerim yok (gülüyor). Mesela Kaz Dağları’nda yürüyüşe çıktık ya da bir butik oteldeyiz, onu en güzel şekilde yaşamak gibi…

Hande Erçel’le uzun süredir birliktesiniz. Aşk nasıl gidiyor?

Aşk iyi gidiyor.

Konu aşka gelince hâlâ utanıyor, kızarıyorsun…

(Gülüyor) O kadar romantik bir şehirdeyiz ki Paris’i falan boş ver. İstanbul olağanüstü bir yer. Ama maalesef tadı yok. Kısıtlanmış bir halde aşkı yaşamak biraz zor aslında.

Siz aşkı öyle mi yaşıyorsunuz?

Demek istediğim şu: “Hadi gel Boğaz’da yürüyelim”, “Taksim sokaklarında gezip fotoğraflar çekelim” diyemiyorsun. Bir yandan da dünyanın durumu falan,  keyfim yok zaten. Sadece ben değil, bence kimse hayatını, aşkını ya da onu heyecanlandıran şeyleri doğru düzgün yaşayamıyor.

İkiniz de oyuncu olunca birinci gündem maddeniz hep iş mi oluyor?

Güzel olan şey, bir proje geldiğinde fikrini sorabiliyor olmak. Ama iş çok konuşmuyoruz. Bu aralar ben yazıyorum, o çiziyor. Çok yetenekli, inanılmaz tablolar yapıyor. Köpeklerimizle ilgileniyoruz. İkimiz de bir yandan çok yoğunuz. Birbirimizi çok sık göremiyoruz. Gördüğümüzde birlikte bir Film, dizi falan izliyoruz.

SANA BİR HALLERİMİ GÖSTERİRİM HAKAN, ŞAŞIRIRSIN!

Hayatı yakışıklı, duyarlı, yetenekli, başarılı yaşamak zor değil mi?

Zor olmalı. Nasıl bir hayattır o, ben bilmiyorum (gülüyor). O ben değilim!

Çirkin misin yani?

Sana bir hallerimi gösteririm Hakan, şaşırırsın.

Kerem Bursin Hande Erçel’i Yalnız Bırakmayacak

Ama bu hafta ABD merkezli Top Beauty World sitesinin Dünyanın En Yakışıklı 100 Erkeği listesine girdin…

Öyle mi? Şöyle düşünelim, beni en çok nerede görüyorsunuz?

Ekranda…

Evet, oynadığım karakterler… O saç, makyaj, kostüm… Öyle bir çalışma kime yapılsa güzel çıkar… Bir de bu bir zevk meselesi. Bana göre yakışıklılık ve güzellik, tavır ve kişilikle alakalı.

KAMERANIN ARKASI ÇOK HOŞUMA GİDİYOR

Fotoğraf çekmeyi çok seviyorsun…

Ablam başarılı bir fotoğrafçı. Babam ve dedem fotoğrafa meraklıydı. Benim de gitgide kameranın arkası çok hoşuma gidiyor. Fotoğrafta sevdiğim şey bakış açısı. Herkes bir objeye bakıyor, görüyor ama iş, senin nasıl baktığınla alakalı. Beni heyecanlandırıyor. Işığı kullanmak da çok önemli ve hoşuma gidiyor.