Ana Sayfa Blog Sayfa 985

Tolga Sarıtaş: Aşk Beni Huzurlu Hissettiriyor

Uzun zamandır gözlerden uzak bir hayat sürdüren ünlü oyuncu Tolga Sarıştaş geçtiğimiz gün röportaj verdi. Samimi açıklamalarda bulunan Tolga Sarıtaş “Aşk beni huzurlu hissettiriyor” itirafında bulundu. İşte röportajın tamamı;

Yaptığın işler çok tutuyor, sosyal medyada milyonlarca takipçin var. Ama ne gazetelerde görüyoruz seni, ne skandallarını duyuyoruz…

Yaşam tarzım bu. Boş zamanlarımda arkadaşlarımla vakit geçiriyorum. Çalışırken de çok yoğun bir tempoda oluyoruz, sosyalleşecek pek vakit olmuyor. Hep yaptığım işlerle, mesleğimle, oyunculukla konuşulmak istedim. Mesleğimle var olmak bana kendimi iyi hissettiriyor.

Seni çok seksi bulanlar var. Sen aynaya baktığında ne görüyorsun?

Çirkin olmayan bir adam görüyorum. Bunlar insanların takdiri. Gelen olumlu- olumsuz her yorum benim için değerli.

Kendini seksi bulur musun?

Terlettin ya Hakan! Gerçekten bunlar çok ilgilendiğim şeyler değil. Yakışıklılık, seksi olmak, çalışkanlık, iyi insan olmak, bence bunların hepsi bir bütün. Biri için ‘Çok seksi, çekici’ gibi şeyler düşünmek bana göre değil. Daha çok ruhun çekiciliğine inanan biriyim.

Yakışıklı olduğun için kendini ispat etmen gerektiğini düşündün mü?

Kimsenin sadece yakışıklı ya da güzel olduğu için başarılı olduğuna inanmıyorum. Kimseyi bu anlamda yargılamamak lazım. Bir yerde başarı varsa mutlaka içinde bir emek vardır. Kendi adıma da hiç böyle bir kaygı duymadım.

Görmediğimiz sen nasıl biri?

‘Safe zone’ (güvenli alan) adamıyım, arkadaş canlısıyım. Müzik yapmayı çok seviyorum. Dinamik ve işkolik bir yapım var. Aynı anda birkaç şeyi yapmak istiyorum, hatta menajerim Özlem Durak o anlarda “Dur, sakin ol biraz” der.

Hakkında ne öğrensek şaşırırız?

Takıntılıyım. Çok ufak bir şeye kafamı takıp günlerce düşünebilir, üzerine uzun uzun konuşabilirim. Bu beni ve yakın çevremi yorabiliyor (gülüyor).

Yakınlarının şikayet ettiği başka bir huyun var mı?

Mükemmeliyetçiliğim. Ayrıntılara çok takılıp titizlenebiliyorum.

KENDİME ‘ÇAPKIN’ DEMEM

Hangi konular canını sıkar?

Başkaları hakkında konuşulması… Ama bir fikir, bir hikaye, film veya kitap üzerinden uzun süre konuşabilirim.

Geçmişte ya da gelecekte bir olaya tanıklık edebilecek olsan, neye şahit olmak isterdin?

Çok yakın bir gelecekte ‘Dünyanın hiçbir yerinde bir daha savaş olmayacak’ denilmesine…

Yoğun dönemlerden sonra nasıl şarj olursun?

Arkadaş, müzik ve sporla. Film izlemeyi de çok severim, arkadaşlarımla uzun uzun vakit geçirmeyi de…

Peki, aşk bütün bunların neresinde?

Bu teybin kapatma tuşu nerede (gülüyor)? Güzel giden bir ilişkim var, ağzımdan başka bir laf alamazsın.

Ekranda genelde aşık karakterleri canlandırdın. Sen aşkı nasıl anlatırsın?

Hayat rengarenkse en güzel renklerinden biri aşk. Çok tamamlayıcı bir şey. Hayatın içindeki irili ufaklı tüm mücadeleler, iş hayatının temposu, kaygılar, stresler gibi bizi yoran her şeyin içinde bir nefes alma alanı.

Aşık olmak seni nasıl değiştirir?

Değiştirir diyemem ama aşk beni huzurlu hissettiriyor.

Çapkın mısın?

Hiç kendime ‘çapkın’ demedim.

YEMEK KONUSUNDA KENDİMİ GELİŞTİRDİM

“Pandeminin ilk dönemlerini evde geçirdim. Hepimiz durduk. Aldığımız her nefesin daha kıymetli ve anlamlı olduğunu öğrendim. Temmuzda da ‘Arıza’ için sete çıktım. Pandemide yemek konusunda kendimi geliştirdim. Çorbadan et yemeklerine, hatta kısıra kadar birçok yemeği yapabilirim.”

KELEBEK ETKİSİNİN VAR OLDUĞUNU ANLADIM

Sekiz yıl önce ‘Muhteşem Yüzyıl’la tanındın. O günden bugüne neler değişti?

İş hayatında bu kadar çalışmak, yeni insanlar tanımak, yeni hikayelere hizmet etmek benim hep ufkumu açtı. Bu yolculukta ne istediğini, nereye yönelmek istediğini daha iyi bilen, ayakları yere daha sağlam basarak yeni hedeflerine doğru ilerleyen bir adama dönüştüm.

‘Muhteşem Yüzyıl’la başlayan hikayende, Emmy’de en iyi erkek oyuncu adayı oldun. Emmy’lerde bir kere En İyi Kadın Oyuncu, bir kere En İyi Erkek Oyuncu final jürilerinde yer aldın. İşin oralara varacağını düşünür müydün?

Aslında onlar hedeflenen şeyler değildi. Yeni bir işe başladığımda elimden ne geliyorsa yapıyorum, bunlar da onun getirileri. ABD’ye gittik, kırmızı halıda yürüdük, bunlar önemli şeyler ama odağımda değil.

Tolga Sarıtaş Kimdir?

Orada neler gördün?

Yaptığımız işin ne kadar global olduğunu. Kelebek etkisi denen şeyin hayatta var olduğunu anladım. Buradaki en ufak bir emeğin bile dünyada karşılığı olduğunu orada yaşayarak gördüm. Ödül töreni günü çok heyecanlıydım, orada olmak bile başka bir hayat deneyimiydi, bir sonraki sene de Haluk Bilginer’in ödülü almış olmasına çok sevindim.

Eğer ödülü kazansaydın ne söylerdin?

Tabii ki önceden konuşmamı hazırlamıştım. Önce emeği geçen herkese teşekkür edip sonra Mustafa Kemal Atatürk’ün günümüzde hala çok önemli olan bir cümlesiyle de bitirecektim: “Yurtta sulh, cihanda sulh!”

OYNADIĞI HER KARAKTER İÇİN ÇALMA LİSTESİ YAPIYOR

Bir projede neler ararsın?

30 yaşıma geldiğimde ne yapmak istediğimi ve ne aradığımı daha iyi bilen biri oldum. İçinde bulunduğumuz dünyanın durumunu göz önüne alırsak umut aşılayan hikayelerin içinde yer almak istiyorum. Şimdilerde okuduğum işlerde buna dikkat ediyorum.

Her sezon ekrandasın, yeni projelerin var mı?

Vakıfbank’la güzel bir marka işbirliği yaptık. Çok değerli, köklü bir kurum. Bu değerlerinin yanı sıra dinamik ve güncel öğelerini anlatacağımız yeni bir kampanya sürecini başlattık. Yıl boyunca yeni reklam filmlerimiz yayında olacak. Bunun yanı sıra yeni bir film için sete çıktım. Adı ‘Yolun Açık Olsun’. Yönetmeni Mehmet Ada Öztekin. Yakın arkadaşım Engin Akyürek’le birlikte oynayacağız. Yeni projeler bunlar. Yani bu yaz çalışarak geçecek (gülüyor).

Bir karakter oluştururken en büyük yardımcın ne oluyor?

Müzikten çok besleniyorum. Oynadığım her karakterin bende playlist’i  (çalma listesi) var. Karakteri okuduğumda zihnimde canlanan duyguları bana çağrıştıran şarkıları bir listeye ekliyorum. O parçaları spor yaparken, yürürken, gün içinde sürekli dinliyorum. Bu da motivasyonumu güçlendiriyor.

Seni anlatan kişisel müzik listende hangi şarkılar var?

Müzik skalam çok geniş diyebilirim. Aynı gün içerisinde Neşet Ertaş’ı da Coldplay’i de dinlerim.

ŞÖHRET ODAĞIMDA DEĞİL

Şöhreti nasıl anlatırsın?

Şöhretle hiç ilişki kurmadım. Popülerliği ve şöhreti asla küçümsemiyorum ama hayat odağıma da koymuyorum, göz ardı da etmiyorum. Aslında durumla başka açıdan bir ilişki kuruyorum.

Ne gibi?

Ben her şeyden önce hikayeye hizmet etmeyi esas alıyorum. Örnek vereyim; bir proje içerisinde yer alıyorum, büyük kitleler izliyor. Onu taşımayı proje bitene kadar bir sorumluluk olarak alıyorum. Projeye hizmet edecek her şeye önem verdiğinde ve ona göre hareket ettiğinde gerisi de ona göre şekilleniyor diye düşünüyorum.

KÜÇÜKKEN HAYALİM MÜZİSYEN OLMAKTI

En başından beri ‘iyi aile çocuğu’ duruşun var…

Biraz ana kuzusuyumdur (gülüyor). Bunun yetiştirilme tarzıyla da çevremdeki insanların güzelliğiyle de ilgisi vardır. Bir de hayat beni hep iyilikle ilgili derdi olan, çalışkan insanlarla karşılaştırdı. Bunun da çok katkısı olduğunu düşünüyorum.

Tolga Sarıtaş’tan Sonra Zeynep Mayruk’ tan da Aşk Pozu Geldi!

Çocukluğuna dair en özlediğin şey ne?

Pamuk şeker.

Nasıl bir ailede büyüdün?

Aile kurumu benim için çok değerli ve özel. Bu sebeple hiçbir röportajımda pek ailemi anlatmadım. Ama şu kadarını söyleyeyim, iyi ve sevgi dolu bir aile hayatım var.

Sekiz yaşında bağlamayla tanışmışsın. Evde müzikle ilgilenen var mıydı?

Çevremde müzikle ilgilenenler vardı ama kendi çabamla ve isteğimle başladım. Ardından gitar ve davulla tanıştım. Lise yıllarında iki-üç müzik grubunda çaldım.

Türküyü bırakıp rock müziğe geçtin yani…

Hayır, bıraktım diyemem. Halk müziği bu toprakların hikayelerini anlatan ve duygularımıza hitap eden çok değerli bir tür. Hep çok severek dinlerim. Ama dediğim gibi benim geniş bir müzik skalam var, tüm dünya müziklerinden besleniyorum diyebilirim. Pandemiden önce iki arkadaşımla müzikle ilgili bir şeyler yapmaya heveslendik. Ama sonra olmadı, belki ilerde olur.

Üniversitede ne okudun?

İstanbul Üniversitesi, Coğrafya bölümünü kazandım. Ama dondurdum.

Bütün bunlar olurken oyunculuk nerede hayatına giriyor peki?

Küçükken hayalim müzisyen olmaktı. Ama tiyatroyla tanıştım ve sahnede olmaktan dolayı büyülendim ve oyunculuk aşkım orada başladı.

Jared Leto: Kötü Adamı Oynamak İstemedim

0

Hollywood’un ünlü isimlerinden Jared Leto geçtiğimiz gün bir röportej verdi. Kendisi hakkında samimi açıklamalarda bulunan Jared Leto “Kötü adamı oynamak istemedim” itirafında bulundu. İşte dünyaca ünlü oyuncunun o açıklamaları;

Neredesiniz şu anda?

Şu anda Nevada’dayım. Red Rock bölgesine yakın bir yerdeyim.

Son filminizde başrolü sizin gibi Oscar ödüllü aktörler Denzel Washington ve Rami Malek’le paylaşıyorsunuz. Bu kalibrede aktörlerle çalışmak, sette bir şeyleri değiştiriyor mu?

Büyük oyuncularla çalışma şansına sahip olmak bir hediye. Kesinlikle hayatı daha ilginç kılıyor. Daha iyi iş çıkarmanıza yardımcı oluyor. Bu filmde Denzel ve Rami benim role yaklaşımımı gerçekten desteklediler. Karakteri yaratırken risk alma fırsatı sundular. Hatalar yapmama izin verdiler. Setteki bu anlayış, bana verdikleri inanılmaz cömert bir hediyeydi. Bunun için ikisine de çok ama çok müteşekkirim. Bu yetenekte adamlarla çalışmak, belki de hayatımda bir kez karşılaşılabileceğim bir fırsattı ve bu şansa sahip olduğum için gerçekten çok mutluyum.

Sinema eleştirmenleri, sinema dergileri yıllardır Denzel Washington’ı dünya genelinde en yetenekli ilk 10 aktör arasında gösteriyor. Size göre Denzel’ın farkı nedir? Onu özel yapan nitelikler neler?

Denzel ile ilgili bazı düşüncelerim var tabii. Harika bir soru. Birincisi yeteneği. Çok yetenekli bir aktör. İkincisi tutarlı. Üçüncüsü ise hiçbir filminde kötü performans sergilememesi. Film işe yaramasa bile Denzel rolünde her zaman iyi. Rol yaparken inanılmaz derecede güçlü bir fiziksel varlığı var. Ayrıca harika bir sesi var. Duygusal aralığı okuyabiliyor. Karakterlerinin neler yaşadığını görme ve hissetme yeteneği, karakterin açısından dünyaya bakma kabiliyeti harika. Bence bu saydıklarımın hepsinin kombinasyonu, Denzel’ı en iyilerden biri yapıyor. Ama her şeyden önce Denzel harika bir kariyer ve tutarlılık örneği. Günün sonunda gerçekten çok çalışıyor ve rollerine kendinden çok şey katıyor.

Onunla çalışmak nasıl peki?

Filmde çok yoğun ve insanlarla benzersiz bir şekilde etkileşime giren birini oynadım. Daha ilk gün Denzel Washington’la doğaçlama yaptım, tamamen hazırlıksız… Topu ona attığımda yakaladı ve o kadar harika bir şekilde bana geri pas attı ki, aklımı uçurdu. O andan itibaren sıkı bir yarışa gireceğimizi biliyordum. Bana zaman zaman başarısız olacak kadar cesur ve elimden geldiğince yaratıcı olmam için alan verdi. Denzel, işte bu yüzden Denzel.

FİLMDE İŞİM BİTTİĞİNDE İYİLEŞMEM ZAMAN ALIYOR

Size teklif edilen rollere hangi sebepler “evet” dedirtir?

Harika bir soru. Çünkü çoğu zaman “hayır” derim. “Evet” cevabını sık vermem. Oyunculuk dışında da bir hayatım var. Müzikle çok meşgulüm. Sinemada üstlendiğim projeler zorlayıcı ve büyük bir taahhütü olan roller. Bu filmdeki (The Little Thing) Albert Sparma rolü şaşırtıcı derecede büyük bir işti. Dürüst olmam gerekirse işim bittiğinde bırakmam biraz zaman alıyor. İyileşmem biraz zaman alıyor.

“The Little Things”e “evet” demenizi sağlayan neydi?

Her şeyden önce Albert Sparma’yı yaratmak büyük bir işti. Tepeden tırnağa her yönüne çok dikkat edilen bir karakterdi. Başlangıçta bu rolü de reddettim, çünkü şüpheli veya kötü adamı oynamak istemedim. Yönetmenimiz John Lee Hancock ile konuştum. Oynarsam gerçekten eşsiz bir şey yaratmak istediğimi söyledim. O da benimle aynı yolda yürümek istedi. Tamamen dönüştürücü bir şey istiyordum. Duygusal olduğu kadar fiziksel de dönüşüm olmalıydı. Bunu yaptık.

AMERİKA: KUSURLU AMA VAATLERLE DOLU BİR ÜLKE

Tüm dünyayı geziyorsunuz. Amerika’ya dışarıdan baktığınızda izleniminiz ne oluyor?

Seyahat ettiğim yerlere derin bir saygı duyuyorum. Özellikle bir yere iki-üç kez gittiğimde, kültürleri gerçekten farklı bir şekilde görmeye başlıyorum. Bu yerlerin dünyaya katkısını fark ediyorum. Başka ülkelerin katkılarının fark edilmesi gerçekten iyi bir şey. Çünkü fark ettikçe bazı şeyler için biraz daha minnettar oluyorsun. Dünyayı dolaşmak en heyecan verici aktivite.

Peki Amerika’ya bakış açısı?

Kendi izlenimimi söylersem… “A Day in the Life of America” (Amerikan Hayatında Bir Gün) adlı bir belgesel yaptım. Amerika’da gerçekten vahşi bir zaman yaşadık. Büyük, güzel, çılgın, zorlu bir karmaşa. Mükemmel olmayan, kusurlu ama aynı zamanda vaatlerle dolu bir ülkenin zorlu karmaşası söz konusu şu anda.

Pandemi sırasında kurduğunuz sinema kulübünüz devam ediyor mu?

Pandeminin en başında insanları biraz eğlendirmek için yaptık. Hep birlikte sinema filmleri izledik. Yalnız insanlara biraz teselli vermeme yardımcı oldu.

Pandemi demişken; geçen sene pandeminin en başında kendinizi meditasyon için dünyadan soyutlamıştınız. O inzivadan sonra salgının başladığı bir dünyaya döndüğünüzü açıklamıştınız. Kapanmak ve kimseyle iletişime geçmemek… Bunu ne sıklıkla yapıyorsunuz?

Yaşlandıkça daha da önemli hale geldi inziva. Özellikle zorlayıcı, sürükleyici ve sonunda sizden çok şey alan rolleri üstlenirken en iyi panzehir biraz sessizlik. Covid zamanlarında çoğumuz bununla karşılaştık zaten. Ama bu durum benim için zaten önemli ve mutluluk verici bir şey. (Gülüyor)İnzivaya çekilmeyi mümkün olduğunca sık yapabilirim. Thirty Seconds to Mars’ta olduğumuz gibi müzik yazarken, film çekerken ya da muazzam bir yaratıcı işin içinde olduğumda kendimi yeniden şarj etmek için biraz sessizlik, biraz basitlik bulmam gerekiyor.

DÜNYAYI GÖRMEK HAYATIMIZI DEĞİŞTİRDİ

Müzik de yapıyorsunuz. Oyunculuk, müziğe ara vermek gibi mi, yoksa müzik karakterlerle bağlantı kurmanıza yardımcı oluyor mu?

İkisi de. Hem ara hem de yardım. Film çekimlerim bittiğinde genellikle tura çıkarım. Tur bittiğinde film yapmak için zamanım oluyor. Aslında bu yüzden genellikle çok fazla film yapmıyorum. Müzik her zaman bana yakın, çünkü kardeşim ve ben, müziği çok uzun zamandır yapıyoruz. Tüm dünyayı geziyoruz. Dünyayı görmek gerçekten hayatımızı değiştirdi.

Aktör olarak da farklı ülkelere gidiyorsunuz ama müzikle sahnede insanlarla etkileşime girme şansınız var. Müzikle insanları daha yakından tanıyorsunuz. Film çekerken çoğu zaman setteyiz. Müzikte dünyanın her yerinde tatil günlerimiz oluyor. Dışarıda daha çok vakit geçirip ülkeleri keşfetme fırsatımız oluyor.

GİTTİĞİMDE 150 VAKA VARDI, DÖNDÜĞÜMDE KAPANMA

Kapanmadan çıkınca salgını duymak ve virüsle mücadele içinde çırpınan bir dünyaya geri dönmek nasıldı?

Birkaç hafta süren sessiz inzivaya çekilmiştim. Gittiğimde Amerika’da sadece 150 vaka vardı. Dışarı çıktığımda ise kapanmayla karşılaştım. O kadar hızlı ilerlemişti yani. İnziva sonrası ortaya çıkmak temelde yeni bir dünyaya çıkmak gibiydi. Oldukça çılgıncaydı, çünkü hiçbir şeyden haberim yoktu. Hem de hiç haberim yoktu. İnzivada konuşma yoktu. Dediğim gibi sessiz bir inzivaydı, bu yüzden herhangi bir iletişim yoktu. Zaten oradayken zamanı akıllıca kullanmaya, tamamen her şeyden ve herkesten kopmaya inanılmaz derecede hazırdım.

Sessiz inzivadan sonra normale dönüşü merak ediyorum. Böyle bir şeyden sonra dünyaya geri dönüş nasıl oluyor? İlk kimin sesini duymak, kiminle konuşmak istiyorsunuz?

“The Little Things” filmi, normale yavaş bir geçiş yaptırdı. Filmdeki karakterim gerçekten vahşi tarafta bir yürüyüştü. Ayın karanlık tarafında bir yürüyüştü. İnzivadan sonra film için hazırlanmak zaman aldı diyebilirim. FBI transkriptlerini okudum, belirli sorgulamaların yayınlanmamış videolarını izledim. Hazırlanmak için çok zaman harcadım. Role hazırlanmak bazı fiziksel taahhütlere ağırlık vermeye başlayabiliyor.

Bilgen Bengü’den Samimi Açıklamalar

Türkiye, tarihinde ilk kez 1975 yılında Stockholm’de gerçekleşen Eurovision’a katılmaya karar veren Bilgen Bengü’den samimi açıklamalar geldi.

Türkiye, tarihinde ilk kez 1975 yılında Stockholm’de gerçekleşen Eurovision’a katılmaya karar veriyor. TRT Eurovision Türkiye seçmelerine Semiha Yankı “Seninle Bir Dakika”, Cici Kızlar’sa “Delisin” adlı şarkıyla katılıp birinci oluyor. Yarışmaya gidecek şarkı Cici Kızlar’dan Bilgen Bengü’nün çektiği kurada belli oluyor ve Semiha Yankı yola çıkıyor. Cici Kızlar’ın kıvırcığı olarak tanınan Bilgen Bengü, sesini ilk keşfedişini şöyle anlatıyor:

“Ailede müzisyen yoktu ama annem akordeon çalardı. Benim ilk sesimi keşfeden de annem oldu. Masanın altına girip şarkılar söyleyen bir kızdım. 3 yaşındayken ne anlıyorsam, Behiye Aksoy’un şarkılarını dinlerdim. Erol Büyükburç hayranıydım.

Annemle babam beni, Ankara’daki konservatuvara göndermek istedi. Sonra İstanbul’daki evden kopmam onlar için zor geldi. Ama kendi kendime müzikle içli dışlı olmaya devam ettim. Lise yıllarına gelince sıra arkadaşımın annesinin besteleri vasıtasıyla yolum Nino Varon’a çıktı.”

Türkiye’de kız müzik gruplarının öncüsü olan Cici Kızlar’ın kuruluşu da Nino Varon’un ofisinde gerçekleşiyor. Bengü, birbirini hiç tanımayan 3 kızın bir araya gelişini şöyle dile getiriyor:

“Nino Varon’la yolum keşişince çok hızlı gelişti olaylar. Öncelikle üçümüz de tanışmıyorduk. Nino, Odeon’da müzik prodüktörü olarak çalışıyordu. Bana, dinlemem için yabancı plaklar verirdi. Bir gün ofise Şanar Yurdatapan geldi. Ben de dersten çıkmış, okul önlüğümle oradaydım. Şanar, kıvır kıvır saçlarımla beni görünce Cici Kızlar’dan bahsetti ve dahil olmamı istedi. 1974 yılında bir anda Şat Yapım’a transfer oldum. Attila Özdemiroğlu, Hurşid Yenigün, Baha Boduroğlu gibi o dönemin en önemli isimleri orada. Şanslı bir başlangıcım oldu. Beni diğer iki arkadaşla tanıştırdılar. Grubumuzda ilk Sibel Egemen, Şebnem Aksu ve ben vardım. Bir süre çalışmalar yaptık. Sibel, Ankaralıydı ve buraya gidip gelmesi zor olduğu için ayrıldı. Şebnem de samimi arkadaşı Birnur Bilginoğlu’nu dahil etti. İlk 45’liğimiz ‘Olmaz Ki’yi yayınladık.”

EUROVISION SEÇMELERİNDE ÇOK AĞLADIK

Cici Kızlar’ın tanınması, Eurovision Şarkı Yarışması seçmelerinde oluyor. Bilgen Bengü, o dönemi şöyle anlatıyor:

“Şanar, Eurovision için seçmelere katılacağımızı söyledi. Attila Özdemiroğlu’nun ‘Delisin’ şarkısını getirdi. Cıvıl cıvıl bir şarkıydı. Şarkı oylamaya göre birinci oldu, ‘Seninle Bir Dakika’ da… Bu yüzden kura çekmemiz gerekiyordu. Ben çektim ve boş çıktı. ‘Seninle Bir Dakika’ya kısmet oldu. O ünlü kıyafetler de Eurovision seçimi için tasarlanmıştı. Kura boş çıkınca çok ağladık ve üzüldük. Daha sonra yaptığımız çalışmalarla halk bizi öyle sahiplenip, öyle güzel dönüşler yaptı ki bir daha hatırlamadık bile.” Bengü, “Siz gitseniz orada kaçıncı olurduk? Bunu hiç düşündünüz mü?” sorusuna şu yanıtı veriyor:

“Bunun sonucunu bilemeyiz ama ‘Delisin’ daha hareketli bir şarkı. 3 kızın koreografisiyle ilk anda insanları cezbedecek de bir şarkı. İddialı konuşmaları hiç sevmem ama biraz puan alırdık gibi geliyor. Ben de ‘Seninle Bir Dakika’ şarkısını çok seviyorum. Eurovision için TV’ye çıkınca herkes bizi tanıdı. Bir gecede ünlü olduk. Bir gecede Türkiye’nin en ünlü kıvırcığı oldum. Tanınmamak için otobüse saçlarımı kapatıp binerdim.”

HABABAM SINIFI TAKLİTİ ŞARKIYI BUGÜNLERE TAŞIDI

70’lerde şarkılar üzerine filmler yapmak da çok modaydı. Bilgen Bengü, Eurovision elemesinden dönen Cici Kızlar’ın “Delisin” şarkısının Tarık Akan ve Necla Nazır’ın başrolü paylaştığı filme fon olduğunu söylüyor:

“Biz Eurovision’da öyle bir hüsran yaşayınca, ‘Tarık Akan’la film çeviriyoruz’ dediler. Genç kızlık aşkımız, duvarlarımızı posterleriyle süslediğimiz Tarık Akan’la bir arada olmak çok heyecanlıydı. Yakışıklı, olgun, kibar ve muhteşem bir insandı. Necla Nazır da pozitif biriydi. Çok keyifliydi orada olmak. Bir yurtta 3 gün filmi çektik.” Şarkının şimdiki nesillere kadar aktarılmasını sağlayansa hiç şüphesiz Hababam Sınıfı’nda taklit edilmesiyle oluyor. Güdük Necmi (Halit Akçatepe), Hayta İsmail (Ahmet Arıman) ve Domdom Ali (Feridun Şavlı), kızların Eurovision’daki haliyle beyazperdede yansıyor. Sanatçı, “Çok hoşumuza gitti. Çünkü ‘Delisin’in Eurovision eleme görüntüleri yok. Hepsi silinmiş. Bir tek Semiha Yankı’nın Stockholm’deki görüntüsü var. Türkiye’deki yarışmanın bantlarını üzerine başka kayıt yapmışlar. Bir tarih yok olmuş. ‘Delisin’in koreografisinin o sahnede yer alması o şarkıyı herkesin beynine kazıdı. Mezuniyet törenlerinde hala daha taklitleri yapılıyor” diyor.

DİĞER İKİ ARKADAŞIM ARTIK EV HANIMI

Cici Kızlar macerası ise 2 yıl sonra son buluyor. Bilgen Bengü, neden ayrıldıklarını şöyle anlatıyor:

“2 yıl birlikte olduk ama hiçbir zaman ne kırgınlık, ne dargınlık, ne anlaşamama durumu yaşadık. Arkadaşlarım müziğe profesyonel olarak devam etmek istemedi. O zamanlar ‘sahneye düşmek’ diye bir tabir vardı. Sahnede olmak negatif anlamda kullanılırdı. Türk toplumunu bunlar etkiledi. Saygı duyduk ve o arkadaşlarım müziği bıraktı. İkisi de ev hanımı artık. Profesyonel müzik, yaşantısında yoklar. Ben de o zaman yola tek başıma devam ettim.”

Bengü, tek başına birçok 45’lik çıkarıyor:

“Hey dergisinde ‘yılın ümit veren ismi’ seçildim. ‘Kendine İyi Bak’ şarkım liste başı oldu. O aralar plaklar artık satmamaya başladı ve kaset furyası başladı. Ben de kendi imkanlarımla ‘Kıvırcık’ adlı kaseti çıkardım. Ama tek başına bu işlerin ne kadar zor olduğunu o zaman anladım. Eskiden arkamda olan büyük Şat Yapım ekibinin yokluğunu hissettim. Müzik hafife alınacak bir olay değil, iyi bir ekiple yapıldığında doğru sonuçlar getirir. Tek başına bu işlerin altından kalkmak zor oldu. Bu dönemde en büyük yardımcı annem oldu. Menajerliğimi de üstlendi. Ardından iki çocuğum oldu ve onların büyümesiyle ilgilenmek istedim. 10 küsur sene sahnelerden uzaklaşmış oldum. Çocukları büyütünce sahnelere dönmeye karar verdim. 2001 yılında ‘Canım Çekti’ şarkısını yayınladım.”

SAHNE ALMAYA DEVAM EDİYOR

62 yaşında olan Bilgen Bengü, İstanbul ve Bodrum arasında yaşıyor ve hala sahnelere çıkmanın heyecanını yaşıyor. Bengü, 2019 yılında “Git Gidebilirsen” adlı şarkıyı seslendiriyor. En büyük hayali ise yeni şarkılarla sesini yeni nesle daha yüksek duyurabilmek. Sanatçı, Cici Kızlar olarak yeniden bir araya gelip gelmeyecekleri hakkında “Bir arkadaşımız hiçbir şekilde basında yer almak istemediği için böyle bir şey mümkün değil. Fakat 20 yıl sonra Hakan Eren bizi ses olarak bir radyo programında bir araya getirmişti” diyor.

ABLAM AMERİKA’DA

“Ablam Gölgen Bengü, Kemal Sunal’la 1976’da ‘Meraklı Köfteci’ filminde başrol oynadı. Boğaziçi Üniversitesi’nde hazırlık okurken boş vaktinde yer aldı. Fakat hemen oyunculuğu bıraktı. Farklı bir kulvarda. Bilim insanı oldu. Amerika’daki bir üniversitenin Makine ve Endüstri Mühendisliği Bölümü’nde profesör olarak görev yapıyor.”

Burcu Özberk: Erkek Oyuncudan Beklenmeyen Şeyler Kadın Oyuncudan Bekleniyor

“Aşk ve Mantık” dizisiyle birlilte yeniden ekran karşısına geçen Burcu Özberk yeni bir röportaj verdi. Burcu Özberk “Erkek oyuncudan beklenmeyen şeyler kadın oyuncudan bekleniyor” dedi. İşte ünlü oyuncunun o açıklamaları;

Ekranda romantik komedilerin yıldız ismi olarak anılıyorsun. Romantik komedi oyunculuğunu drama göre, daha kolay, hatta yüzeysel bulanlar oluyor. Sence…

Dram ve romantik komedinin yeri bende çok ayrı açıkçası. İkisinin de enerjisi, duyguları çok başka. Romantik komedi üzerinden sorduğun için şöyle özetleyeyim; romantik komedi tamamen enerjiye yönelik ve doğaçlama gerektiriyor. Kendinden bir şeyler katmalısın. Anın içinde olup o matematiği çözmen lazım. Hep settesin, hep çok diyaloğun var ve enerjinin asla düşmemesi lazım. ve romantik komedi seyircisi beni kabul etti. Yorumları okuyorum, “Burcu var, güzel bir iş gelir” diyorlar. Demek başarabilmişim.

Rol aldığın işlerden dolayı ‘cici kız’ tavrını da seviyorlar…

Dışı seni, içi beni yakar (gülüyor).

Aa öyle değil misin?

Cici kız olan bir tarafım var ama aslında çılgınımdır. Eğlenceliyim, hareketliyim, gülerim, eğlenirim, hayatı dolu dolu yaşarım. Deli dolu biriyim.

Peki, canlandırdığın karakterler gibi romantik misin?

Hiç değilim. Bir de düzüm, karşımdaki mum ışığında yemek yemek istese “Canım beni bunlarla uğraştırma” diye, açıkça söylerim.

Yeni dizin ‘Aşk Mantık İntikam’ Fox’ta başladı. Çözdün mü aşkı?

Aşk çözülecek bir şey değil. Her insan, her enerji farklı olduğu için herkeste aşk farklı şekillerde kendini gösteriyor. Birinin güzelliğine, birinin seni sahiplenmesine, başka birinin sana bakışına aşık olabilirsin. Zaten aşık olmak ufacık bir andan ibaret. Sonra ona tutuluyor ve peşinden koşuyorsun.

Peki sence aşkta mantık olur mu?

Aşk ve mantık yan yana olmaz. Beraber yürümez. Mantık ancak aşk hafifleyip de sevgi yoğunlaşmaya başlayınca işin içine giriyor.

Neden?

Çünkü aşkta kendini yıpratacağın kadar yıpratıyorsun, sonra sevgin ağır basmaya başlıyor. Karşındakini kaybetmemek ve ilişkine zarar vermemek için de mantık devreye sokuluyor.

EVRENE HAVALE…

Sen aşkta hiç mantığının kurbanı oldun mu?

Aşkta mantığın kurbanı olmadım. Ama aşkın o güdüselliğinin kurbanı oldum. O fevrilikler, birbirinden vazgeçememek, ‘Ben bu kişiyle çok mutluyum’ derken bir yandan çok üzülme durumları…

Canlandırdığın Esra intikam dürtüsüyle yanıyor. İntikama sen de inanır mısın?

Evet, inanıyorum. Canın çok yanarsa ve haksızlığa uğrarsan intikam almak istersin, ‘bir burnu sürtülsün’ dersin.

Hiç intikam aldın mı?

Hiç almadım, ben çeker giderim. Karmaya inanıyorum. Evrene, yaratıcıya havale etmek daha doğru geliyor.

Şu an aşık olduğun biri var mı?

Yok.

Nasıl biri kalbine girer?

Zeki ve güçlü biri. “Seni seviyorum, sana aşık oldum” diyen biri gönlümü çalabilir. Benimle uğraşıp beni ikna etmeye çalışan birine de aşık olabilirim. Aslında aşık olduğunu ne zaman anlıyorsun, biliyor musun? Bitmeye yakın, yıprandıkça. Çünkü yıpranıyorsun ama vazgeçemiyorsun.

Türkiye’nin en yakışıklı erkek oyuncularıyla partner oldun. Erkek arkadaş konusunda kriterlerin yüksek midir?

Maddi ve manevi olarak donanımlıyım. Güzel bir ailem var. Hayatımda eksikliğini hissettiğim bir şey yok. Bu sebeple hayatıma girecek insanın beni heyecanlandırması, alıp başka bir yere götürmesi gerekiyor. Altı sene önce tiyatrocu olsun, aynı dili konuşalım, onun oyunculuğundan, performansından etkileneyim diye düşünürdüm. Şimdi biri bana huzur versin, ben o huzurun içinde kendimi teslim edeyim, yeter.

11 YAŞIMDA OKULDAN ATILDIM

Eskişehirlisin. Anneannen ve deden büyütmüş seni…

Annem özel sektörde çalışıyordu, babam memurdu. Onlar çalışırken bana anneannemler baktı. Hatta geçen bir programdan sonra annem aradı, ağlayarak “Seni ben büyütmedim mi” dedi. Tabii büyüttüler ama onlar çalışırken anneannemler bana baktı. Üniversiteyi kazandığım dönemde de annemle babam ayrıldı.

Keman çalıyormuşsun…

Evet, bir ablam var. Viyola çalıyordu. Ben tiyatro okumak istiyordum ama ailem “Senin de kulağın vardır” dedi. Keman öğrendim. 11 yaşımda konservatuvara girdim ama okuldan atıldım.

Neden?

Çok yaramaz, kıpır kıpırdım. Fırlama bir erkek çocuğu gibiydim, erkeklerle futbol, voleybol oynar, ağaçlara tırmanırdım. Saçlarım toplu, üzerimde bol pantolonlar… Okulda kurallar vardı, “Sadece yüzmeye gidebilirsin, ya parmağın kırılırsa ne yaparsın”, “Yok, koşamazsın” falan dediler. Bir de keman çalmak çok zor. Bir odada saatlerce çalışman gerekiyor. Ben duramadım yerimde. İlk sene 70’in altında puan alırsan okuldan atılıyordun. İlk dönem 98, ikinci dönem 65 aldım ve atıldım.

Sonra…

Hacettepe Üniversitesi’nde tiyatro okudum. İnsanların hayatında dönüm noktaları olur ya, benim dönüm noktam Erdal Beşikçioğlu’yla tanışmaktı. Tatbikat Sahnesi’nde oynadım. Onun sayesinde şimdiki ajansımla tanıştım. İstanbul’a geldim.

KADIN ENERJİM ÇOK YÜKSEK

Sözlüklerde “Burcu Özberk’in Türkiye’nin en güzel kadını olması” diye sayfalar var. Kendini güzel bulur musun?

Güzel bir kadınım ama baktığında mükemmel orantılı bir yüzüm yok. Ama bir yere gittiğimde ya da biriyle tanıştığımda “Sen ne kadar güzelsin” cümlesini duyuyorum. Bunun da enerjimden kaynaklandığını düşünüyorum.

Seksi olduğunu düşünüyor musun?

Kadın enerjim çok yüksek. Seksi ve ‘kadın kadın’ hissediyorum kendimi. O seksapellik de herhalde kendiliğinden geliyor. Çekimler falan, istediğim zaman bunu ortaya çıkarabiliyorum.

SEVDİLER, SAHİPLENDİLER BENİ

Instagram’da 7 milyona yakın takipçin var. Sosyal medyada bu kadar güçlü olmak için ne yaptın?

Hiçbir şey, sadece kendim gibi oldum. İnsanlar herhalde rahatlığımı, doğallığımı ve kendi kafama göre yaşamamı seviyorlar. Ekranda bir işim yokken bile takipçi sayım hep arttı. Sevdiler, sahiplendiler beni.

İnsanlar sence neden seni bu kadar sevdi?

Beni kendilerine yakın görüyor olabilirler. Bundan 10-15 sene önce oyuncular ulaşılmaz görünen, asla temas edemediğimiz insanlardı. Günümüzdeyse bu artık çok kolay. Ben de diyaloğumu izleyicilerle hiç kesmiyorum. Mesela dizinin ilk bölümünden sonra bir baktım Twitter’da bir sohbet odası açmışlar, girdim, onlarla konuştum; eleştirilerini, övgülerini dinledim. Bence benimle yan yana sohbet ettiklerini hissediyorlar, aileden biri gibi görüyorlar.

YEDİ SAYISINA TAKINTIM VAR

Ekran dışındaki halini nasıl anlatırsın?

Çok evcimenim. İşim yoksa bütün gün evde olabilirim, bir film açar izlerim. Pazara gitmek Eskişehir’den kalma bir alışkanlığım, çok severim. Kendi halimdeyim.

Burcu Özberk ve Murat Kazancıoğlu Aşkı Belgelendi

Bir röportajında “Biraz patavatsızım” demişsin… Öyle misin?

Evet, o yönüm var. Mesela set ortamında 80 kişi mi var. Hepsini ezberlerim. 81’inci kişi gelince anlıyorum bir yabancı var, bakıyorum, “Sen nereden geldin” gibi şeyler söylüyorum. Bir bakıyorum yönetmenin en iyi arkadaşı falan çıkıyor (gülüyor).

Kendinde en çok neyi eleştirirsin?

Tezcanlılığımı. Enerjim de bir anda çok yükselebiliyor.

Takıntıların var mı?

Yedi sayısına bir takıntım var. Örneğin, Instagram’a foto koyacaksam 20.37 ya da 19.47 gibi içinde yedi rakamı olan bir zaman diliminde koyarım. Kedilerimi öpmeden evden çıkmam… “Anneciğim, akşam geleceğim” der, evden çıkarım. Mesela yeni dizim başlıyorsa, ilk bölüm öncesi asla fotoğraf koymam. veya önemli bir haber mi bekliyorum, mesajla haber geldi… Eğer lavaboda dişimi fırçalıyor, saçımı kurutuyor da olsam o mesajı orada açmam. Çıkar, odada açarım.

ERKEK OYUNCUDAN BEKLENMEYEN ŞEYLER, KADIN OYUNCUDAN BEKLENİYOR

Clubhouse uygulamasında “Evlenmeden anne olurum” demişsin. Gerçekten böyle bir niyetin var mı?

İlk zamanlarında insanların istedikleri şeyleri konuşabilecekleri bir ortamdı. Odalarda sohbetler 3-4 saat sürüyordu. Konuşmalar içinde de doğal akışta, daldan dala atlanıyordu. Bir gün anne olmakla ilgili konu açıldı, ben de “Tabii istiyorum ama bu devirde çocuk büyütmek büyük sorumluluk, o sorumluluğu da biriyle almak gerekiyor. Ama bundan 10 sene sonra hala anne olmak istersem, hayatımda biri yok diye bu duyguyu yaşayamayacağım anlamına gelmiyor” dedim.

“Yumurtalarımı dondururum” demişsin. Dondurur musun?

Kadınız ve çok özel varlıklarız. Hatta olağanüstü yaratılmışız. Ama 30 yaşındaki yumurtayla 40 yaşındaki yumurtanın kalitesi aynı değil. “Şu an düşünmüyorum ama ileride bunu daha sağlıklı bir yumurtayla hayata geçirmek isterim. Neden yapmayayım” dedim. Ama sonra öğrendim, zor bir şeymiş, vazgeçtim.

Konu kadın olmaya gelmişken sen de yıllardır setlerdesin. Son dönemde tüm dünyada kadın oyuncular yaşadıklarını cesurca dile getiriyor. Sen hiç psikolojik ya da fiziksel şiddete maruz kaldın mı?

Erkek oyunculardan beklenmeyen bazı şeyler kadın oyunculardan bekleniyor; hep güzel olman, iyi görünmen gibi… Bunlar da bence psikolojik şiddet. Bir işimde mesela, yönetmen ve erkek başrol oyuncusu ekip oldular, her şeye müdahale ediyorlardı, bunu kabul etmedim. Ama sonra sana ‘problemli’ diyorlar. Kadınlarda maalesef kendini korumak problemmiş gibi gösteriliyor. Ama öyle bir şey yok, sesimizi çıkarmak çok önemli.

Estetiğin Ölçüsünü Kaçıran Petek Dinçöz ‘ün Son Hali Beğenilmedi…

Güzelliği, söylediği şarkıları ve yaptığı danslarıyla bir dönem fırtına gibi esen Petek Dinçöz, şimdi bambaşka biri. Yaptırdığı estetik operasyonlarla değişime uğrayan ünlü şarkıcıyı hayranları tanıyamadı. “Eski haline dön” çağrısı yapılan ünlü sanatçının yeni hali ve Detaylar Haberimizde…

Petek Dinçöz’ü 12 Milyondan Eden O Hata!

Estetiğin Ölçüsünü Kaçıran Petek Dinçöz ‘ün Son Hali Beğenilmedi…

Eski manken, Şarkıcı, dizi oyuncusu, sinema oyuncusu ve televizyon sunucusu Petek Dinçöz, iş insanı Serkan Kadaloğlu ile 2014 yılında dünya evine girmişti. Sanat hayatına bir süreliğine ara vererek bir güzellik merkezi işletmeye başlayan ünlü şarkıcının son hali gündem oldu.

Petek Dinçöz ‘ün Yeni Hali Beğenilmedi…

Sosyal medya hesaplarını takipçileri için aktif kullanarak tüm zamanını sevenleriyle paylaşan Petek Dinçöz’ün ifadesindeki  değişimler hayranlarının gözünden kaçmadı. Yüzünde son yaptırdığı estetik işlemlerinin ardından farklı birine dönüşen ünlü şarkıcının yeni halini fark eden sosyal medya kullanıcıları yaptıkları yorumları yetiştiremediler…

“İnsan Kendine Bunu Niye Yapar”

Petek Dinçöz ‘ün önceki halinin çok daha güzel olduğunu belirten Instagram kullanıcıları “İnsan kendine bunu niye yapar” şeklinde ifade ettiler…

Petek Dinçöz Bebeğini Kaybetti!

Petek Dinçöz İçin Bazı Yorumlar…

Petek Dinçöz İçin Bazı Yorumlar
Petek Dinçöz İçin Bazı Yorumlar

Petek Dinçöz Kimdir?

İşte Petek Dinçöz’ün Dillere Düşen Yeni Hali;

Petek Dinçöz'ün Dillere Düşen Yeni Hali
Petek Dinçöz’ün Dillere Düşen Yeni Hali

Kefaret 34. Bölüm 1. Fragmanı Yayında! Zeynep İle Sinan’ın Arası Düzeliyor!

0

Fox Tv’nin büyük bir ilgiyle izlenen dizisi Kefaret, 34. yeni bölümüyle 15 temmuz perşembe gürü ekrana gelecek. Dizinin son bölümünde; Sinan, Zeynep’le barışmak için bir adım atar. Zeynep, çocukların karne yemeği için Sinan’la görüşemez. Ahmet, çocukları alıp ormana kamp yapmaya gider. Can, Arzu’yla babasının evleneceğini öğrenince onun üzerine gider. Ahmet, fenalaşıp yere yığılır. Kefaret 34. bölüm 1. fragmanı yayınlandı. Zeynep ile Sinan’ın arası düzeliyor.

Perşembe Dizileri 2020

Zeynep İle Sinan’ın Arası Düzeliyor!

Kefaret 34. bölüm 1. fragmanında; Sinan, Ahmet’in yerini bulup hastaneye yetiştiriyor. Arzu, Ahmet’i görmeye hastaneye geliyor. Ahmet, bir kızı olacağını öğrendiği Arzu’yla nikah masasına oturuyor. Sinan ile Emre, bu durumu anlayıp Arzu’yu tutuklamak için harekete geçiyor. Bu olaylar Sinan ile Zeyney’in arasındaki buzları eritiyor.

İşte Kefaret 34. bölüm 1. fragmanı…

KEFARET 33. BÖLÜM ÖZETİ!

Münevver, Kadir’i başka kadınla yemek yerken görüp onların fotoğrafını çeker. O fotoğrafla Kadir’le boşanıp onun neyi var neyi yok almak ister. Bu arada Münevver, Kıraç’a aşık olur. Deniz de, Kıraç’ı görür görmez aşık olur.

Emre ile Sinan, Münevver’in evinde kalmaya başlar. Fulya, hamile olduğunu anlar ve Emre ile konuşmaya gider. Emre, Fulya’yı dinlemeden onu affetmeyeceğini söyler. Fulya, dedektiflik ofisi açmayı planlar.

Sinan, Zeynep’in yanına gidip onunla konuşmak ister. Oda, acilen Ahmet’le hastaneye gitmek zorunda olduğunu söyler. Sinan, o zaman akşam baş başa yemek yemeyi teklif eder. Ahmet ve çocuklarla, daha önceden planlanan karne yemeği olduğu için Zeynep, akşam da görüşemeyeceklerini söyler.

Zeynep, ertesi gün yemeğe çıkmayı teklif eder. Bu sefer de Sinan, Zeynep’in bu teklifini kabul etmez. Çocuklarla birlikte akşam yemeği yiyen Zeynep, ertesi gün Ahmet’le çocukları kampa gönderir.

Deniz, Kıraç’la tekrar görüşmek için Münevver’in iş yerine gider. Kıraç, Deniz’in telefon numarasını ister ve ikili telefonlaşmaya başlar. Ertesi gün, baş başa buluşurlar. Münevver, Kıraç’ın bir kızla görüştüğünü öğrenince büyük hayal kırıklığına uğrar.

O kızın da Deniz olduğunu öğrenir. Deniz, Fulya’nın hamile olduğunu gidip Emre’ye söyler. Emre, Fulya’nın yanına gidip onun gönlünü almaya çalışır. Fulya ise, onu eve bile almaz. Ahmet, çocuklarla birlikte çok güzel bir yolculuğun ardında ormanda kamp kurar.

Telefonların çekmediği yerde Can, babasının Arzu’yla evleneceğini öğrenir. Onun üzerine fazla gider ve Ahmet, fenalaşıp yere yığılır. Can, yardım bulmak için gider. Zeynep, Sinan’ı arayıp Ahmet’e ve çocuklara ulaşamadığını içinde kötü bir his olduğunu söyler. Sinan, hemen onları bulmak için harekete geçer.

 Kefaret 34. Bölüm Fragmanı Yayınlandı Mı? Zeynep Sinan’dan Yardım İstiyor!

Baht Oyunu 5. Bölüm 2. Fragmanı Yayında! Bora Ada’nın Yeteneğinden Çok Etkileniyor!

0

Kanal D’nin sevilen dizisi Baht Oyunu, 5. yeni bölümüyle 13 temmuz salı günü ekrana gelecek. Dizinin yeni bölümünde; Bora, Ada’ya daha kibar davranmaya başlar. Şirkette yeni bir yazı yazılması gerekir. Bora, bu yazıyı Ada’yla birlikte yazmak isteyince Tuğçe çıldırır. Rüzgar ise, olaylara anlam veremez. Baht Oyunu 5. bölüm 2. fragmanı yayınlandı. Bora, Ada’nın yeteneğinden çok etkileniyor.

Salı Dizileri 2020

Bora Ada’nın Yeteneğinden Çok Etkileniyor!

Baht Oyunu 5. bölüm 2. fragmanında; Ada, Tuğçe’yle Rüzgar’a iyi bir ders vermek istiyor. Kendi hayatındaki karakterleri değiştirip Bora’ya sunuyor. Ada’nın, sunduğu bu hayat hikayesi Bora’yı çok etkiliyor. Yaptığı röportajla Ada, iyice gözüne giriyor. Ada, Bora’nın bu ilgisi karşısında çok şaşırıyor.

İşte Baht Oyunu 5. bölüm 2. fragmanı…

BAHT OYUNU 4. BÖLÜM ÖZETİ!

Rüzgar’ın Tuğçe’ye, evlenme teklif ettiğini gören Ada, bayılır. Bora, Ada’nın Rüzgar ile Tuğçe’yle fazla ilgilendiğini anlar. Ama bir anlam veremez. Tuğçe, Bora’nın kendisini kıskandığını düşünüp oyununa devam eder.

Aslında Bora, Ada’dan etkilenmeye başlar. Ondan, kendisiyle daha az ilgilenmesini ister. Bora, Ada’dan etkilendiğini anlayınca hemen daha önceden tanıdığı Fulya’yı arayıp onunla yemeğe çıkmak istediğini söyler.

Bunu duyan Tuğçe, Ada’yla iş birliği yapıp yemeği bloke etmek için harekete geçer. Bora’nın, Fulya’yla buluştuğu restorana giden Ada ile Tuğçe, yemeği bloke etmeyi başarır. Rüzgar’da, peşlerini bırakmaz.

Fulya’nın Ada’ya laf söylemesiyle ortalık karışır. Ada, Fulya’nın saçını başını yolar. Bora, bu olaydan sonra Ada’ya karşı tepkili davranır ve onu hiçbir yere götürmez. Onu işten kovmak için çeki yazmak için eline alır.

Çalan telefonla Elif’in kaybolduğunu öğrenir. Ada da, gelen telefonla Elif’in, teyzesinin yanında olduğunu öğrenir. Elif, Ada’yı ölen annesine benzetiyor ve hep onu yanında ister.

Ada’da, Elif’in isteği üzerine onun yanında olmayı kabul eder. Tuğçe, Bora’yı kıskandırmak için Rüzgar’ı oyalar. Rüzgar ise, Tuğçe’nin kendisini oyaladığını anlar. Ancak, yinede onun peşini bırakmaz.

Tuğçe, Bora’nın videosunu gizlice çektirip ifşa ettirdiği adam tarafından şantaj yapılır. Ona, sürekli para vermek zorunda kalır. Ada, Elif’in isteği üzere Bora’nın evinde kalmaya başlar.

Bora’nın annesi Tuğçe’nin yanına gidip Ada’nın, evlerine girdiğini ve onun bir an evvel bir şey yapmasını ister. Tuğçe, Ada’yla birlikte hareket ettiği için onun söylediklerini pek önemsemez.

Bora, Ada’yla yemekte bir aşk konuşunda bir kavgaya tutuşur. Ada, yemeği terk edip gider.

 Baht Oyunu 5. Bölüm 1. Fragmanı Yayında! Bora Ada’ya Aşık Oluyor!

Ada Masalı 5. Bölüm 1. Fragmanı Yayında! Poyraz Haziran’a Duygularını İtiraf Edebilecek Mi?

0

Star Tv’nin sevilen dizisi Ada Masalı, 5. yeni bölümüyle 13 temmuz salı günü ekrana gelecek. Dizinin yeni bölümünde; Zeynep, Haziran ile Görkem’in Yunanistan’da değil adada olduklarını anlayıp çat kapı kız kardeşinin kapısını çalar. Haziran, karşısında annesini görünce şok olur. Ada Masalı 5. bölüm 1. fragmanı yayınlandı. Poyraz, Haziran’a duygularını itiraf edebilecek mi?

Salı Dizileri 2020

Poyraz Haziran’a Duygularını İtiraf Edebilecek Mi?

Ada Masalı 5. bölüm 1. fragmanında; Poyraz, son anda Haziran’ın kalmasını istiyor. Zeynep, küs olduğu kız kardeşinin evine geliyor. Kendisini kandırdıkları için Haziran ile Görkem’e tavır alıyor. İdil, Haziran’ın adadan gitmediğini öğreniyor. Haziran Poyraz’a, kendisinin kalmasını neden istediğini soruyor.

İşte Ada Masalı 5. bölüm 1. fragmanı…

ADA MASALI 4. BÖLÜM ÖZETİ!

İdil, Haziran ile Poyraz’ı samimi bir şekilde görünce sinirlenir. Haziran’ı arayan Birici, İdil’e onu sorar. O ise, sinirle Biricik’e cevap dahi vermez. Poyraz, İdil’e neler olduğunu sorar. Oda, Hakan ile Haziran’ın daha önceden tanıştığını bildiğini söyler.

Poyraz, neden böyle bir kanıya vardığını soruncada, ikisinin de aynı düğünde düşen avizeden bahsettiklerini duyduklarını söyler. Hakan, hemen Haziran’la daha önce hiç tanışmadığını söyler. Haziran ise, cevap bile vermeden orayı terk eder.

Onun adadan gitmek istediğini ama annesinin borçları yüzünden kaldığını düşünen Biricik, arkadaşını arayıp Haziran’a bir iş ayarlamasını ister. Poyraz, Haziran’ın telefona bağımlı olduğunu görür ve onu uyarır. Oda, Poyraz’la iddiaya girer.

Eğer, dijital iletişime girmeden bir gün geçirirse kaybeden sakladığı bir sırrını söyleyecektir. Poyraz, hemen kabul edip Haziran’ı ıssız bir koya götürür. Haziran, hem denizden hem de yalnız kalmaktan korktuğu için zor anlar yaşar. İdil, Haziran ile Poyraz’ın birlikte sabaha kadar koyda beraber olacağını öğrenir.

Babasına Haziran’ı adadan göndermesi için oteli kapatmasını dahi teklif eder. Haziran’a, iş teklifi gelir. Poyraz, Haziran’a hiç bir tepki vermez. Haziran, ondan en azından kendisine ihtiyacı olduğunu kal demesini bekler.

Öyle olmayınca sinirden iş teklifini kabul eder. İdil, bu durumu öğrenir. Haziran’ın gideceği gün adanın ortasında lokma döktürmeye başlar. Ama, Poyraz’ın arkadaşları onu anlayıp Haziran’ın vapura geç kalması için ellerinden geleni yapar.

Haziran’da, aslında vapura geç kalmak ister. İdil, Haziran’ın vapura geç kalacağını öğrenip kendi elleriyle onu vapur iskelesine bırakır. Bunu öğrenen Poyraz, koşarak limana yetişir. Haziran’ı arayıp ona ‘gitme’ der.

Ada Masalı 5. Bölüm 1. Ön İzleme Yayında! Haziran Annesinin Baskınına Uğruyor!

Aşkın Tarifi 6. Bölüm 3. Fragmanı Yayında! Fırat’ın İntikam Duygusu Depreşiyor!

0

Kanal D’nin sevilen dizisi Aşkın Tarifi, 6. yeni bölümüyle yarın akşam ekrana gelecek. Dizinin yeni bölümünde; Fırat’ın ailesiyle Naz’ın ailesinin birlikte çektirdikleri fotoğraf ortaya çıkar. Hazım’ın Sultan’a ilgisi yanlış anlaşılır. Taylan, fırsattan istifade Fırat ve ailesinin Naz ile Hazım beyin aklına girmeye onların, paralarının peşinde olduğuna inandırmaya çalışır. Aşkın Tarifi 6. bölüm 3. fragmanı yayınlandı. Fırat’ın, intikam duygusu depreşiyor.

Pazartesi Dizileri 2020

Fırat’ın İntikam Duygusu Depreşiyor!

Aşkın Tarifi 6. bölüm 3. fragmanında; Taylan’ın tehdidinden sonra Fırat, kendisini düğün günü terk eden nişanlısıyla aylar sonra ilk kez karşılaşıyor. Bu durum onu geçmişte yaşadığı acıları tazeliyor ve Taylan’a olan öfkesi daha da artıyor. Aynı acıları ona da yaşatmaya ant içiyor. Bu arada Mirza, Bora’nın abisinin Taylan olduğunu öğreniyor.

İşte Aşkın Tarifi 6. bölüm 3. fragmanı…

AŞKIN TARİFİ 5. BÖLÜM ÖZETİ!

Sultan ile Gülistan, ortalığı birbirine kattıktan sonra aslında Naz’ın Fırat’la değil Taylan’la nişanlanacağını öğrenir. Yüzükler takılmaz. Ancak, Taylan herkese Naz’la nişanlandıklarını ilan eder.

Naz, Fırat’a sinirlenip yüzüğü parmağına takar. Fırat, restorana gelecek komite için tüm ekibiyle hummalı bir çalışmaya girer. Sultan, yaptıklarından utanıp bir tencere yaprak sarması yapıp Hazım beyin evine ondan özür dilemeye gider.

Hazım, Sultan’ın samimi davranışlarından etkilenir. Onun kebapçıya yakın bir tekstil atölyesinin işini alamadığını öğrenir. Hemen, konuşup o işi Sultan’a verilmesini sağlar. Hazım, elinde çiçeklerle Sultan’ı görmeye gider. Sultan’ın komşuları bu durumu yanlış anlar.

Böyle olunca da Sultan, Hazım beye bir daha çat kapı gelmemesini söyler. Taylan, Fırat’ın bir açığını bulmak için adamından Gülistan’a yanaşıp ondan bir şeyler öğrenmesini ister. Gülistan, durumu anlayıp Fırat hakkında farklı bir hikaye uydurur.

Fırat’da, Taylan’ın programına çıkardığı insanların ajanstan gelen oyuncu olduğunu anlar ve bunu ispatlamak için arkadaşlarının yardımını ister. Bora ile Sevi, buluşmaya devam eder. Sumru, bir çekim için restorana gelir.

Naz’ın yanında Fırat’a kur yapar. Fırat, Naz’ın kendisini kıskandığını anlar. Mirza, Fırat’dan habersiz Taylan’ın ofisine girer. Onun kasasını açmaya çalışırken yakalanır. Taylan, Fırat’ı istediklerini yapmazsa Mirza’yı polise vermekle tehdit eder.

Aşkın Tarifi 6. Bölüm 2. Fragmanı Yayında! Taylan Naz’ın Aklını Karıştırıyor!

Kalp Yarası 3. Bölüm 2. Fragmanı Yayında! Ferit Annesine Sert Çıkmak Zorunda Kalıyor!

0

Atv’nin yeni gözdesi Kalp Yarası, 3. yeni bölümüyle yarın akşam ekrana gelecek. Dizinin yeni bölümünde; Hande, yüzüğünü Ferit’e verip onu bir daha rahatsız etmeyeceğini söyler. Azade, Ayşe’nin eşyalarını çöpe atar. Ayşe, annesinden kalan tek yadigarı çöpte görünce ipler kopar. Ferit, annesine Ayşe’yle ayrılma kararı aldıklarını söyler. Anzade, bunu duyunca çok sevinir. Kalp Yarası 3. bölüm 2. fragmanı yayınlandı. Ferit, annesine sert çıkmak zorunda kalıyor.

Pazartesi Dizileri 2020

Ferit Annesine Sert Çıkmak Zorunda Kalıyor!

Kalp Yarası 3. bölüm 2. fragmanında; Anzade, Ayşe’yle uğraşmaya başlıyor. Ona, konaktaki kuralları anlatıyor. Ancak bunu yaparken Ayşe’nin kırılması için elinden geleni yapıyor. Hande, bu durumları öğrenip seviniyor. Yaman’ı polisler yakalıyor. Olanları öğrenen Ferit, annesinin karşısına çıkıp kimsenin uçmak için onun kanatlarına ihtiyacı kalmadığını söylüyor.

İşte Kalp Yarası 3. bölüm 2. fragmanı…

https://twitter.com/i/status/1413528326917038080

KALP YARASI 2. BÖLÜM ÖZETİ!

Ferit, Ayşe’yle düğününe gelir. Hande, başka bir gelini görünce Ayşe’ye hakaret etmeye başlar. Ayşe, hemen oradan uzaklaşıp Ferit’e, anlaşmalarında bunun olacağını bilmediğini ve vazgeçtiğini söyler.

Ferit, Hande’nin kendisini aldattığını söyleyip Ayşe’yi ikna eder. Aileler düğünü terk eder. Ferit ile Ayşe’nin, amcası ve yengesi nikah şahitliğini yapar. İkili resmen evlenir. Hande, sinir krizleri geçirir.

Sabah, Anzade ve Adnan’ın Ayşe’ye el öptürdüğünü öğrenen Hande, gizlice konağa girer. Ayşe’ye, her şeyin kendisine ait olduğunu ve kendisine ait olan her şeyi geri vermesini ister. O sırada Ferit içeri girer ve Hande’yi konaktan kovar.

Ferit, odasında Hande’ye ait ne varsa avluya çıkarıp herkesin gözü önünde yakar. Ailesine, geçmişini yaktığını ve Ayşe’yi çok sevdiğini söyler. Ferit ile Ayşe, çok güzel bir gün geçirir. Azade, Ayşe’nin geçmişini araştırmaya başlar.

Kimsesiz ve fakir olmasından başka bir şey bulamaz. Yaman, Hande’yi lisedeyken gittikleri yere götürür. Hande, Yaman’ı aşağılayıp yanından ayrılır. Ferit’i ve Yaman’ı bir araya getiren Hande, kafasına silahı dayar.

Yaman’a, kendisini zorla öptüğünü Ferit’e itiraf etmesini ister. O ise, Hande’nin istediğini söylemeyip arkasını dönüp gider. Hande, Yaman’a ateş eder. Ama kurşun Ayşe’ye denk gelir. Omuzundan yaralanan Ayşe, kanlar içinde yere yığılır.

 Kalp Yarası 3. Bölüm 1. Fragmanı Yayında! Ferit İle Ayşe Konaktan Mı…