Ana Sayfa Blog Sayfa 757

Cem Belevi ve İrem Derici Cephesinde Yeni Gelişe

Aralarında çıkan ilişki iddialarını reddeden Belevi ve Derici’nin herkesden gizli aşk yaşadığı hatta Belevi’nin Derici’yi aldattığı ve bu nedenle güzel şarkıcının Belevi’yi takipten çıktığı söylenmişti. Cem Belevi ve İrem Derici cephesinde yeni gelişme yaşandı işte detaylar;

İrem Derici Aldatıldı Mı?

Derici ve Belevi aşk iddiaları karşısında her ne kadar arkadaş olduklarını söyleselerde ne magazin dünyasını ne de sevenlerini inandıramadılar. Daha önce bu kadar sıkı görüşmeyen ikilinin son birkaç aydır neredeyse her davete birlikte katılmaları ve sık sık birlikte paylaşım yapmaları ikilinin aşklarını gizlemek istedikleri iddialarını gündeme getirmişti.

İrem Derici’den Seksi Doğum Günü Dansı…

Sadece arkadaş olduklarını söyleyen Cem Belevş ve İrem Derici cehpesinde flaş bir gelişme yaşandı. Yedikleri içtikleri ayrı gitmeyen ikili geçtiğimiz gün birbirini takipten çıktı. Bu durum Belevi’nin Derici’yi aldattığı iddialarını da beraberinde getirdi.

Cem Belevi kimdir?

“İrem Ne Dese Tatlı Oluyor”

Geçtiğimiz akşam Cihangir’deki Geyik adlı mekandan çıkan şarkıcı, konuyla ilgili şöyle konuşmuştu;

“Özel hayatımla ilgili pek konuşmayı sevmiyorum. İrem çok tatlı bir insan olduğu için ne dese tatlı oluyor. Onun tatlılığına bırakıyorum ben bunu. Ben işimle gücümle zaten ilgileniyorum, böyle şeyleri konuşmayı tercih etmiyorum.”

Cem Belevi ve İrem Derici Cephesinde Yeni Gelişe

Cem Belevi’nin açıklaması İrem Derici’nin kalbini yumuşatmışa benziyor ki ikili dün birbirlerini yeniden takip etmeye başladı. Ancak ikilinin dostluklarına mı yoksa aşklarına mı şans verdikleri bilinmiyor…

Gülşen Sahne Kıyafetiyle Yine Büyüledi

Son dönemlerde ünlü kadın sanatçıların sahnede giydiği kostümler eleştiri konusu haline gelmiş durumda. Daha önce para karşılığı bir kadınla otelde birlikte olmak için bulışup onu darp eden İzzet Yıldızhan gibi isimlerde kadın sanatçıların kıyafetlerine eleştirisini dile getirmişti… Gülşen ise her şeye ve tüm eleştirilere inat kendinden ödün vermeyerek, dik duruşuyla herkesi kendine hayran bırakıyor! Gülşen Sahne kıyafetiyle yine büyüledi.

Gülşen Tepkisini Göstermişti

Daha önce giydiği transparan pantolonla eleştiri yağmuruna tutulan ünlü şarkıcı şu açıklamayı yapmıştı;

Gülşen, “Son konserimde, dilediğimi giyme özgürlüğümü kullanarak seçtiğim kıyafet, bir çok farklı ama en mühimi özgürlük alanına, tercihlere olan saygı sınırlarını aşan türden yorumları duymama sebep oldu. Sizler için çok küçük bir hatırlatma yapmak istiyorum. Ne giydiğime, ne düşündüğüme, nasıl yaşamak ve var olmak istediğime sadece ama sadece kendim karar verebilirim. Tıpkı sizlerin de hayatlarında olduğu ya da olması gerektiği gibi. Bir toplumu oluşturan bütün parçaların, her görüşten, her inançtan olan tüm insanların, birbirlerine zarar vermeden, dilediği şekilde bir arada barış içinde yaşamasıdır bütün hikaye…” diye yazdı.

Gülşen kimdir?

Paylaşımının devamında ise Gülşen, “Bugün toplum olarak geldiğimiz noktada bunu hatırlatmak durumunda kalmış olmak inanılmaz iç acıtıcı. Ama ben bilhassa, bana kalbi ve aklıyla eşlik edenlere, umut diyenlere, nefes kabul edenlere sımsıkı sarılıyorum ve teşekkür ediyorum. Öyle hayat doluyuz ki yok ettiklerini düşündükçe kök salıyoruz” dedi.

Gülşen Dik Duruşuyla Herkesi Kendine Hayran Bırakıyor! Sahne Kıyafetiyle Yine Büyüledi

Son sahnesinde transparan bir elbise tercih eden Gülşen’in tüm eleştirilere rağmen kendinden ödün vermemesi hayranlarının desteğini arttırıyor.

Dün akşam Sarıyer’de konse veren Gülşen şarkı ve dans şovlarıyla büyük beğeni topladı.

Hande Yener’den Gülşen’e Destek

Sahneye New Arrivals imzalı transparan bir elbiseyle çıkan Gülşen, kıyafet konusundaki iddiasını sürdürdü. Gece boyunca hit olmuş şarkılarını seslendiren sanatçı, alkışlar eşliğinde sahneden indi.

Sosyal Medya Yine İkiye Bölündü

Gülşen’in transparan kıyafeti sosyal medyayı yine ikiye böldü. Bazı takipçileri ‘bu kadarı fazla’ derken bazı takipçileri ise ‘tarzını çok beğendim’ şeklinde yorum yaptı.

Gülşen’in kıyafet seçini ‘Sahneye külotla çıkıyorlar’ diyen İzzet Yıldızhan’a da cevap olarak yorumlandı.

Son üç senedir ülkemizdeki sahne performansları dans şovları, ışık oyunları ve kostüm çeşitliliğiyle yurtdışındaki performansları aratmazken kadın şarkıcıların giydiği kıyafetler sık sık eleştiriliyor. Sosyal medyada ise benzer kıyafeti Beyonce gibi isimler giyince hayran olanlar, Gülşen, İrem Derici, Hande Yener, Hadise gibi isimleri adeta topa tutulduğuna dair tartışmalar alevlenmiş durumda. Bir kesim eleştirirken bir kesim de olayın neden hala olayın kıyafet değil şov olduğunun gözden kaçmasına ayrıca kadınların istediğini giymekte özgür olduğuna karşı tepki göstermekteler.

Fahriye Evcen’in Karan İtirafı Annleri Duygulandırdı

2017 senesinde oğlu Karan’ı kucağına alan Fahriye Evcen bir süre setlere ara vermiş ve oğluyla ilgilenmeyi tercih etmişti. Ardından setlere dönmek için oğlundan uzak kalmamak adına kurallar koymuştu. Şimdi TRT 1 ekranlarında yayımlanan “Alparslan” dizisinde rol alan ünlü oyuncu geçtiğimiz gün röportaj verdi. Samimi açıklamalarda bulunan Fahriye Evcen’in Karan itirafı anneleri duygulandırdı. İşte o röportaj;

Yıllar seni nasıl değiştirdi, ne yönde şekillendirdi sence?

Zaman ve hayat herkese süreciyle birlikte ne katıyorsa bana da onları kattı. Olgunlaşmak, daha farkında olmak, ‘an’ın değerini bilmek, hem kendine hem dışarıya farkındalığının yükselmesi… Bunların hepsini kapsıyor.

Yaş 35, yolun yarısı derler. 30’larla birlikte nasıl bir Fahriye ortaya çıktı?

İçgörüsü daha gelişmiş, daha bilge, yapmak istediklerini ve yaptıklarını doğru değerlendirebilen, en önemlisi kendine ve sevdiklerine daha çok zaman ayıran, hayatın kıymetini daha iyi bilen, yaşadığı hayatın hakkını vermek isteyen biri.

Hayat sana şimdiye kadar ne öğretti?

Hayatın öğrettiği çok şey var, bunu böyle bir cümleye paketlemek çok zor. Ama bütün detayları bir kenara bırakacak olsam, şöyle bir gözümü kapatıp genel resme baktığımda, yaşamda en önemli olgunun sevgi ve sevginin gücü olduğunu gördüm. Bizi besleyen, var eden, güçlendiren yegâne şeyin sevgi olduğuna inanıyorum. Dünyayı düzene sokacak olan en üst prensip de sevgi bence. Hayat bir armoni veya melodiyse, esas nota kesinlikle sevgi. Bu metaforu çok severim.

Hep daha ciddi ve ağır bir duruşun oldu. Bunun ardındaki seni biraz anlatır mısın? Eğlenceli misin? Nelere güler, ağlarsın?

Aslında birçok şeye güler, birçok şeye ağlarım herkes gibi. Duyguları yoğun yaşayan biriyim esasında. Eğlenmeyi en iyi bilen insanlardan sayılabilirim ama disiplini ve saygılı olmayı da seviyorum.

Fahriye Evcen Ve Burak Özçivit’ ten Boşanma İddialarına Cevap!…

Kırmızı çizgilerin nelerdir? Neler seni çileden çıkarır?

Kendini savunmakta zorluk yaşayan, yardıma ihtiyaç duyan birine yapılan haksızlığa tahammül edemem ve müdahale ederim.

Kendinde bir özelliğini, huyunu değiştirecek olsan ne olurdu?

Fazla detaycıyım, bunu biraz törpülemek isterdim.

ÇOK BÜYÜK BİR ACIYDI

Güzel bir evlilik, mutlu bir aile, başarılı kariyer… Her şey dışarıdan çok güzel görünüyor. Gerçekten böyle mi? Senin dramların, üzüntülerin yok mu?

Olmaz olur mu, tabii var. Hayat denen bir gerçek var, hayatın içinde acı-tatlı her şey bulunuyor. Mesela yaklaşık iki sene önce babamı kaybettim, bu benim için çok büyük bir kayıp ve acıydı.

Hayatta son yıllarda nelerle dertlerin var? Nelere karşı durursun?

Bir şeyi gerçeğin ötesinde algılamak, yaşamak ve göstermek. Aslında bir samimiyetsizlik hali. Duyguları gerçek haliyle yaşamaktan ve göstermekten imtina ediyor büyük bir çoğunluk. ‘Fake’ (sahte) etmek deniyor ya, çoğunluğun bu konuda bir eğilimi oldu. Sahteleştirmek esasında. Bu beni çok fazla rahatsız ediyor; bunu hissettiğim ortamda asla durmuyorum, bu şekilde yaklaşımı olan biriyle çok da bir sohbetim olamıyor. Bu hayatın gerçekliğinden, gerçek duygulardan kopmamamız gerektiğine inanıyorum. Ve yaşamı, davranışları, duyguları ‘mış’ gibi göstermek bana çok yanlış ve en majör insanlık hatalarından biri gibi geliyor. Dolayısıyla son yıllardaki en büyük derdim bu.

Fahriye Evcen kimdir?

Duygusal mısındır, realist mi?

Kendime söz geçirebilen bir yapım var. Zor durumlar karşısında salmam, sağlam durmaya ve realist bakmaya çalışırım. Ama tabii duygusal bir tarafım da var. Özellikle anne olduktan sonra duygusal tarafım daha da katlandı. O yüzden her ikisi de… Hayat sadece siyah veya beyaz değil, bence hepsi dengeli şekilde var olduğunda hayat denen şey ortaya çıkıyor.

En son ne için ve neden ağladın?

Spesifik bir an yok hafızamda, son dönemi düşünecek olursak ağladığım şeyler genelde Karan’ın anlık, büyüdüğüne dair gözlemlerime olan tepkim. Bebeklikten çocukluğa evriliyor olması beni bazen duygusallaştırıyor. Gizli gizli arkamı dönmüş, gözümden pıt pıt diye yaş akarken kendimi buluyorum.

SAĞ AYAK TAKINTIM VAR

Takıntıların var mı?

Önemli anlarda sağ ayakla adım atma takıntım var. Hiçbir güç önce sol ayakkabımı da giydiremez (gülüyor).

Hayata ve mesleğe dair neler seni besler? Her şeyden uzaklaşmanı sağlayan şeyler nelerdir?

Mesleğe dair beni en çok besleyen şey gözlem. Diğer türlü bu mesleği icra etmek çok mümkün değil, çok gözlem yaparım. Her şeyden uzaklaşmamı sağlayan şey de doğa. Bu sadece mesleğe dair değil, genel hayatımda da böyle; doğanın çok meditatif bir etkisi var üzerimde. Yeşil ve maviyi gördüğüm anda, rüzgârın, denizin, ormanın sesini duyduğumda kesinlikle arındığımı ve sıfırlandığımı hissediyorum. Yeniden doğmak gibi… Her şeyin şifasını madden ve manen doğada bulabileceğimize inanıyorum, yaşım ilerledikçe de bu keşfim ve inancım daha da güçlendi. Doğa beni sağaltan bir olgu.

TARİH MEZUNUYUM, OKURKEN DE GÖRDÜM Kİ TÜRKİYE’NİN TARİHİ ÇOK KÖKLÜ VE GÖRKEMLİ

Ekrana bir süre ara vermiştin, TRT1’de yayımlanan ‘Alparslan: Büyük Selçuklu’ ile döndün. Tarihe meraklı mısın?

Tarih mezunuyum, okurken bu merak arşa çıktı diyebilirim. Boğaziçi Üniversitesi’nde tarih bölümüne devam ederken gördüm ki Türkiye’nin tarihi gerçekten dünyadaki diğer ülkelerin tarihleriyle kıyas kabul etmeyecek kadar köklü ve görkemli. Okudukça daha da merak ettim, merak edip okudukça daha da âşık oldum.

Hangi dönemi ilgini çekiyor?

Çok seviyorum tarihimizi ve özellikle şu döneme meraklıyım diyemiyorum. Bana göre tarih bütünüyle bizi biz yapan şey. Geldiğimiz noktayı her dönem belirliyor çünkü olan her olay bir öncekinin uzantısı. Hep bir sebep-sonuç ilişkisi. Ve seni o başlangıç noktasından bugüne taşıyan bir bütün. Ve her dönemiyle çok özel.

Bu projede seni çeken neydi?

Bu dizi tarihin önemli bir dilimini, önemli bir medeniyeti anlatıyor. Tarihe olan merakımın dışında dönem işlerini de seviyorum. Tarihe geri dönüp, eğer gerçek bir kesiti anlatıyorsa okuyabileceğin birçok kaynak oluyor; oyuncuyu besliyor. Dolayısıyla bu projeye karar vermem çok da zor olmadı.

Canlandırdığın Akça senin gözünden nasıl biri?

Benim gözümden olanı zaten aktarmaya çalışıyorum. Dolayısıyla artık seyircinin de gördüğü ve hissettiği Akça’dan bahsedebilirim. Zorluklarla mücadele etmiş, savaşçı ruhlu bir kız ama kırılgan ve nahif bir tarafı da var. Bunu özellikle babasıyla olan hikâye çok besliyor. Kırılganlıklarının yanı sıra yaşadığı zorluklarla birlikte kendi başına ayakta durabilmek için kendini güçlendirdiği noktaları da var. Ben Akça’nın günümüzün kadınına ilham olacak bir karakter olduğunu düşünüyorum.

Tarihin o dönemine dair özel bir araştırma yaptın mı?

Tarih okuduğum için geneline hâkimdim ama tabii mikro ölçekte merak ettiğim şeyler oldu. Mesela hikâyede Akça’nın babası olduğu için Nizamülmülk hakkında daha detaylı şeyler okudum. Onun dışında dönemin ruhu en büyük ilham kaynağımdı.

O dönemde yaşamak ister miydin?

Neden olmasın, her dönemin kendine özgü bir ruhu var. Hayat, olduğu her döneme, o dönemin ruhuna ait mutlaka birçok güzellik veriyor. Dolayısıyla o dönemde de yaşamak isterdim; daha zorsa daha zor, daha çok mücadele gerektiriyorsa daha çok mücadele ederek yaşardım hayatı.

nstagram’da 12 milyon takipçisi olan Fahriye Evcen: “Sosyal medyayla ilgili daha işime yönelik bir konsantrasyonum ve o 12 milyon kişiye çok büyük saygım var, ona göre paylaşımlar yapıyorum” diyor. Sosyal medyadaki linç kültürüyle nasıl baş ettiğini de “Bilinçli olduğunda o linçlerin nasıl bir psikolojiyle ya da nasıl bir alt metinle edildiğini az çok tahmin edebiliyorsun. Bu sebeple bu beni etkilemiyor. Bana fayda sağlayacak eleştiri varsa dikkate alırım. Zaten yorumları çok okumuyorum. Benim için esas olan orada sevdiklerimle paylaştığım şey” diye anlatıyor.

ELEŞTİRİ KALDIRAN BİR YAPIDAYIM

Tam 17 yıldır oyunculuk yapıyorsun. Bu mesleğin seni zorlayan yanı neydi?

Hep çok keyif aldım mesleğimi yaparken, dolayısıyla beni zorlayan bir tarafı da yok. Herkesin mesleğinde can sıkabilen şeyler mutlaka vardır. Tabii göz önünde olmanın bazı diyetleri var, yok değil. Ama bunun çok da zorlayıcı olduğunu söyleyemem. Her zaman iş odaklı oldum, işimi zevk alarak yapıyorum. Küçük yaştan bu yana ters giden şeyleri olgunlukla karşılayabildiğimi düşünüyorum.

Ekranda göründüğün andan beri hep ünlü ve takip edilir oldun. Bunlarla başa çıkmanın seni savurduğu zamanlar oldu mu?

Hayır. Az önce de dediğim gibi benim odağım her zaman işim olduğu için bunları hep anlayışla karşılayarak ilerledim. Çok fazla eleştiri kaldıran bir yapım var; bu normal hayatta da, mesleğimde de öyle. Bir şeyler ters gidiyor diye kırılmam, biri beni eleştiriyor diye hayata küsmem, ondan öğrenebileceğim bir şey var mıdır diye bakarım. Çok da hakkaniyetli bir eleştiri değilse asla takılmam, kulak asmam. Böyle böyle bu eleştiri ve zorlu anlardan öğrenebileceğim şeyler varsa onları öğretiye çevirmişimdir, geri kalanlar da zaten beni hiçbir şekilde etkilemez.

Bugün oyunculuğu senden çekip alsak geriye ne kalır?

Merak eden, araştırmayı seven ve öğrenmeyi hiçbir zaman bırakmayan, okumaya, öğrenmeye ve doğaya âşık bir insan kalır.

Sence bu mesleği yapmıyor olsan şimdi ne yapardın?

Muhtemelen sosyolojide ilerlemiş olurdum.

Geldiğin noktada oyunculuğun sendeki karşılığı nedir?

Gözlemlerim nedeniyle içgörü diyebilirim. Hem karşındakine hem kendine çok derinlemesine yaptığın gözlemlerle insanda bir içgörü gelişiyor. Çok eğlenceli bir meslek, biraz oyun oynamak gibi diyebilirim.

ÖZEL BİR GÜZELLİK SIRRIM YOK

Çok güzelsin. Çocuk sahibi oldun ama formun aynı. Yıllar sanki sana işlemiyor gibi bir durum var. Sırrın ne?

Çok teşekkür ederim, bunu bir iltifat olarak alıyorum. Özel bir sırrım yok, güzel ve sağlıklı yaşamaya dikkat ediyorum. Bunu böyle takıntılı bir vaziyette yapmıyorum ama beslendiğim şeylerde uzun vadede bana yarayacak olmalarına özen gösteriyorum. Mesela çok fazla et tüketmiyorum, daha çok sebze ağırlıklı besleniyorum, su içmeye dikkat ediyorum. Yoğun tempodan dolayı hareketsiz kaldığım dönemler oluyor hemen bir fırsat bulduğumda onu dengelemeye, mutlaka sporumu yapmaya çalışıyorum.

EVDE ‘BURAK, SENİN KILIÇLAR NEREDE?’ DİYE SESLENDİĞİM OLUYOR

Beş senedir Burak’la evlisiniz. Her şey dışarıdan çok güzel duruyor. Mutlu bir yuvanın sırrı nedir?

Bence mutlu yuvanın sırrı mutlu insan olmaktan geçiyor ve sevgiden… Kendi içimizde huzurlu ve dengeli olunca mutluluk olağan bir şey haline geliyor. Bir şeyler kötü giderken de mutlu olabiliyorum. Çünkü genel resme baktığımda beni mutlaka iyi hissettirecek bir şeyler oluyor. Ben mutlu bir insan olduğumu düşünüyorum. Burak da öyle. Karan da bizden gördüğünü aynaladığı bir dönemde ve mutlu bir çocuk. Sevgiye gelirsek; sevgi mutlaka var olmalı. Biz sevdiğimiz kadar algılayabilen canlılarız. Dolayısıyla evde sevgiye dayalı bir ilişkimiz var.

Çocuk sahibi olmanın evliliğe etkileri neler?

Her şey hep olduğu gibi aslında. Biz olduğumuz gibiyiz; aşkımız, sevgimiz hep olduğu gibi. Yaptığımız şeylere şu an sadece Karan’ı da dahil ediyoruz, neşemize neşe katıyor. Her şeyi onunla birlikte yapmak daha da eğlenceli hale getiriyor.

Eşin Burak Özçivit’le aşkınızı nasıl anlatırsın bize?

Ona baktığımda sadece sevgi görüyorum. Saf sevgi…

İkinizin de Oyuncu olmasının mesleğe artıları oluyor mu?

Net oluyor çünkü bir şeyi yaptığında hayatında doğrudan fikir alabileceğin biri olması çok güzel. Bir projeye çalışırken çok fazla fikir alışverişi yapıyoruz. “Ya bir sahne var, şunu izlesene” dediğimiz anlar da çok oluyor, dolayısıyla artıları oluyor.

İkiniz de dönem işindesiniz, bunun etkileri neler?

Yani yakın olmakla birlikte aynı dönem değil işlerimiz, aralarında 200-250 yıl kadar var. Dönemlerin ruhu farklı ama yine de evde olan kılıçlardan faydalanmıyor değilim. Evde aksiyon koreografilerine çalışırken “Burak, senin kılıçlar nerede?” diye seslendiğim oluyor (gülüyor).

Evde merkeziniz oyunculuk mu oluyor? Sohbetler ve hayat oyunculuk üzerine mi geçiyor?

Mutlaka meslek üzerine veya işle ilgili sohbetler oluyor ama bizim bunlardan bağımsız yıllar içinde birbirimizle paylaştıkça var ettiğimiz bir hayatımız var.

Şu an ikiniz de setlerdeniz. Birbirinize nasıl vakit ayırıyorsunuz?

Boş günlerimiz oldukça birbirimize vakit ayırıyoruz ya da özellikle denk getirebileceğimiz anlar varsa onları kolluyoruz. Karan için de bu konuya biraz önem gösteriyoruz.

ÇOCUK GÖZÜNDEN HAYATI GÖRDÜKÇE YETİŞKİNLERİ DAHA İYİ ANLADIM

İki sene önce anne oldun. Onu ilk kucağına aldığın anı hatırlıyor musun?

Tabii onu, o anı unutmak mümkün değil. Yani ilk dokunduğum, ilk öptüğüm andaki his… Onun yumuşaklığı, hiç zihnimden silinmeyen anlar. Mesela sadece sesini duyduğumda hıçkıra hıçkıra ağladığımı hatırlıyorum. Çok büyülü bir andı.

Annelik sende neleri değiştirdi?

En başta bir çocuğun penceresinden bakıp onun gözünden hayatı görmekle birlikte aslında yetişkinleri de daha iyi anladım. Her yetişkinde anlaşılması zor bir davranış gördüğümde, onun da bir zaman çocuk olduğunu düşünüyorum. Çocukken belki benim şu an çocuğuma vermeyi tercih etmeyeceğim nitelikte bir şeyler yaşamış olma olasılığı, onun o anki o çözümlenemez durumunda bir anlam bulabilmeme yardımcı oluyor. Bence anne olmanın bana kattığı en büyük şey bu oldu.

Burak nasıl bir baba? Evde nasıl bir anne-baba mesainiz var?

Çok iyi bir baba. Karan’la çok fazla vakit geçiren, onunla çok güzel oynayan, onun dilinden çok iyi anlayan, onun penceresinden bakabilen bir baba. Biz mümkün olduğu kadar boş vakitlerimizi Karan’la geçiriyoruz. İkimiz de yoğun çalıştığımız için ortak zamanımızda mutlaka bir şeyler planlıyoruz, birlikte vakit geçirmeyi çok seviyoruz, çok eğleniyoruz.

Nasıl bir annesin? Evhamlı mı yoksa akışına bırakan mı?

Evhamlı değilim, akışına bırakmaya çalışıyorum ama anne olarak tabii ki bazen endişelendiğim, kaygı ettiğim şeyler olabiliyor. Yani doğalında…

Çocuğu için gelecek planları yapanlardan mısın?

Hayır, büyük ölçüde gelecek planı yapmıyorum. Zaten zamanla neyi nasıl yapacağını, nasıl isteyeceğini, nasıl şekilleneceğini anlatan bir şey çocuk. Her hafta farklı bir tarafını görüyorsun, şu an gördüğüm çocuk bir sene sonra çok başka bir çocuğa evrilebilir. Dolayısıyla çocuklar hakkında plan yapmak suya yazı yazmak gibi bir şey. Zaten zamanla şekillenecek, neye ihtiyacı olacağını anlatacak ve birlikte şekillendireceğiz.

Kaynak: Hürriyet

Zeyno Eracar: Yargı Oyuncularını da Şaşırtıyor

Son dönemlerin en popüler ve kuşkusuz en özgün dizilerinden biri olan “Yargı” her bölümüyle izleyenleri şaşkına çevirmeye devam ediyor. Geçtiğimiz gün diziyle ilgili röportaj veren Zeyno Eracar “Yargı oyuncularını da şaşırtıyor” dedi. İşte Zeyno Eracar’ın o röportajı;

◊ Bize biraz kendinizden bahseder misiniz?

– 51 yaşındayım, bir erkek çocuk annesiyim, Mimar Sinan Üniversitesi tiyatro bölümü mezunuyum. Bakırköy Büyükşehir Belediye Tiyatrosu oyuncusuyum.

◊ Oyunculukla yolunuz nasıl kesişti?

– Ailelerin çocuklarını doğru yönlendirmesi tam da bu noktada çok kıymetli. Ben de annemin yönlendirmesiyle konservatuvar sınavlarına girdim. Her zaman bu mesleğin iç dinamiği uzaktan uzağa da olsa benim ilgimi çekmişti. Çok kitap okumak, çok gözlem yapmak, farklı farklı karakterlerin hayatlarına dokunabilmek, onların yürüdükleri yolu hissedebilmek benim için her zaman çok heyecan verici olmuştu. Bir oyunculuk okuluna girdiğiniz ve ustalarla çalışmaya başladığınız zaman hayata bakış açınız, yaşam şekliniz, duruşunuz şekilleniyor. Bu yola girdikten sonra artık geri dönüşü yok. Gençlere de küçük bir tavsiye; hayatta her zaman kendilerini en başta mutlu hissedecekleri bir meslek seçsinler.

◊ “Yargı” dizisinin senaryosunu okuduğunuzda dizinin bu kadar çok beğenileceği ve gündem olacağını ön görmüş müydünüz?

– İlk okuduğumda güçlü sahneleri, etkileyici, keskin ve net üslubuyla benim çok ilgimi çekti. Tam sezon hazırlıklarının yapıldığı, cast’ların tamamlandığı bir dönemdi. Birkaç senaryo daha vardı elimde. Evet, hepsi kendi yollarını çizmeye hazırdı ama “Yargı” sihirli ve gizemliydi. Birbirine çok yakın karakterlerden ziyade, ters köşe bir rol oynamak istiyordum. Sonra bir toplantı yaptık Ali Hocam (Bilgin), Sema Hanım ve ben. Toplantının beşinci dakikasında Sema Ergenekon “kaç bölüm okudunuz?” diye sordu. Ben de “1 bölüm” dedim. “Lütfen 3 bölüm okuyun, yolluyoruz” dedi ve soluksuz okudum, bitirdikten sonra şöyle dedim; “Allah’ım ya bir aksilik olursa, ya bu iş olmazsa!” Çünkü yürekten istedim Gül karakterini oynamayı, temiz ve etkileyici bir iş olacağı daha okurken belliydi. “Yargı” oyuncularına da sürprizler yapan bir iş, sadece seyircilerine değil. Ama büyüsü bozulmasın diye en yakın arkadaşlarıma bile bahsetmedim.

LODOSU POYRAZI SERT BİR KADIN

◊ Dizide canlandırdığınız Gül Erguvan karakterinden biraz bahseder misiniz? Kızının kaybından sonra şimdi de eşini arıyor. Karakterin bulunduğu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?

– Gül karakteri sınırsız bir kadın, çocukları için dünyayı sırtlamış, kol kanat germiş, lodosu poyrazı sert bir kadın, özür dilemeyi pek bilmeyen ama özür dileyecek durumlara da kendisini ve ailesini çok sokmayan bir kadın. Ama sonuçta bir insan, hataları ve yanılgıları, yorgunluğu ve sevecenliği kadar çok… Gül biraz da ne yapacağı pek tahmin edilemeyen biri. Bu da onu yorumlarken her hafta beni hep taze ve dinç tutuyor.

◊ Gül, fedakar, eşi yokken ailesine bakmış, korumacı, güçlü bir karakter. Kendi karakterinizle bağdaştırıyor musunuz?

– Gül karakteri, aslında hayatta yapayalnız olduğunu ve kocasından bugüne kadar o evi ayakta tutabilmek için hiçbir destek görmediğini izleyiciye net bir şekilde aktardı. Ama yine de bilmediği büyük sürprizlerle karşılaşacak. Ne yapacağını hep birlikte göreceğiz.

◊ Dizide oynamakta en zorlandığınız sahne hangisiydi?

– Bir oyuncu için kolay sahne diye bir şey yok. Her sahne kendi zorluğuyla gelir. Ama sanırım şu ana kadar en zorlandığım sahne, evladının öldüğü gerçekliğini kabullendiği sahneydi. ‘Şekerpare’ sahnesi dersem seyircilerimiz anlayacaktır.

◊ Dizininiz bu kadar izlenmesinin sebeplerinden birisi de senaryosu. Siz de bölüm senaryolarını okuduğunuzda izleyiciler kadar şaşırıyor musunuz?

– Evet. Matematiği çok iyi kurulmuş, zekice yazılan bir senaryosu var. Set günlerinde, oyuncu arkadaşlarımızla otururken buna dair şaşkınlığımızı gizleyemiyoruz.

Zeyno Eracar Kimdir?

KARAKTERLE VEDALAŞMAK ÇOK ZORDUR

◊ Mesleğe başladığınızdan beri birçok dizide rol almışsınız. Unutamadığınız, oynamaktan çok keyif aldığınız rol hangisiydi?
– Bütün rollerimi çok severek oynadığımı söyleyebilirim. Her biriyle, kimi çok uzun, kimi kısa bir yol yürüdüm. Ne oynarsan oyna, bir gün o sarmaş dolaş yürüdüğün tiplemenle vedalaşman gerekir. İşte o an çok buruk bir andır. Kostümlerin tüm yaşanmışlıklarıyla bir kenardadır. O kadının küpesini son kez kulağından çıkarırsın, paltosu, çantası, mutfağı, kapı önü, salonu hepsi durur da sen fotoğrafın bir adım dışına çıkıp şöyle bir bakarsın. Vedalaşmak istemezsin, böyle durumlarda bir hüzün basar bana; alıştığım insanlar, alıştığım mekanlar, artık bana ait olmayan bir karakter. Nasıl olacak şimdi derim yüksek sesle, ne yapacağım? Ama içimdeki ses avaz avaz bağırmaya başlamıştır bile, heyecanını hissederim o içimdeki sesin, deli gibi merak etmektedir yeni oynayacağı karakteri. İçimdeki ses daha hiç tanışmadığı o kadına çoktan vurulmuştur bile.

◊ Sosyal medya ile aranız nasıl? Size gelen yorumları okuyor musunuz? Tepkiler nasıl, memnun musunuz?
– Çok sıkı bir sosyal medya takipçisi ve her gittiği yeri, yiyip içtiği, giydiği her şeyi her dakika paylaşan biri değilim açıkçası. İlgilendiğim konuları zaman buldukça takip etmeye çalışıyorum. Bana gelen yorumları okumaya çalışıyorum. Çoğu zaman o kadar güzel, o kadar kıymetli, özenli, dikkatli değerli yorumlar geliyor ki insan gerçekten mutlu oluyor ve tüm yorgunluğu geçiyor. Hepsinin gözüne, gönlüne sağlık. Bir de sahte hesaplarla akıl almaz, terbiyesiz olanlar var ki; inanamazsınız. O tarz hesaplar için çok ciddi önlemler alınması gerektiğini düşünüyorum.

SETİM OLMADIĞIMDA HEP OĞLUMLA BİRLİKTEYİM

◊ Setinizin olmadığı günlerde neler yaparsınız? Yapmaktan keyif aldığınız hobiniz var mı?
İşimden arta kalan tüm zamanımı oğlumla geçiriyorum. Bazen ders çalışıyoruz, pişti oynuyoruz, arkadaşlarımızla görüşmeye çalışıyoruz, evimize davet edip sohbetlerimizi paylaşıyoruz. Vakit buldukça oğlumu alışverişe götürüyorum. Yiyeceği, içeceği, meyveyi, sebzeyi kendi gözleriyle görmesi ve seçmesi gerektiğini öğretiyorum. İnternetten sipariş edilip eve getirilen zahmetsizce elde edilen bir demet dereotunun bile hayatımıza girmesini istemiyorum. Bunun doğru olmadığı, insanların iletişim halinde kalmaları gerektiğini, yorulmak ve hak etmek gerektiğini, bu tembel hayat tarzının anlamsızlığını göstermeye çalışıyorum.

DUBLAJ SANATÇILARI SESLERİNİ DUYURAMIYOR

◊ Oyuncu kimliğinizin yanı sıra seslendirme sanatçılığı da yapıyorsunuz. Dublaj sanatçılığı emek isteyen zor bir iş, siz en çok hangi işi yaparken mutlu oluyorsunuz?
– Ekran oyunculuğu, tiyatro oyunculuğu ve mikrofon oyunculuğu benzer gibi dursa da çok belirgin farklılıklarla birbirinden ayrılır. Hepsini keyifle yapıyorum. Mesleğime saygım ve sevgim çok büyük. Evet, dublaj sanıldığı kadar kolay bir iş değil, uzun yıllar emek harcamanız gerekiyor bir rolü sırtlanıp iki saat götürebilmek için. Ama ne yazık ki ülkemizde seslendirme sanatçıları gereken değeri görmüyor. Hepimizin emekleri defalarca, başka platformlara satılıyor ve sadece aradaki taşeron dublaj firmaları para kazanıyor. Pek çok meslektaşım bu durumda, seslerini duyuramıyorlar. Şimdi bir mahkeme süreci başlamış, muhakkak takipçisi olacağım.
Dublajın kutsal bir misyonu vardır. Ana dilimizi, Türkçe’mizi korumak ve genç nesillere doğru bir şekilde aktarmak. Ne yazık ki çoğu gencimizin odalarına kapanıp seyrettiği YouTube videolarındaki o gevşek ve katledilen Türkçe’yi, kulaklardan ve zihinlerden silmemiz biraz zaman alacak. O yüzden tam gaz çalışmaya devam.

Kaynak: Hürriyet

Martı Videolarıyla Viral Olan Ogün Alibaş Röportaj Verdi

Ogün Alibaş martı videolarına kolajlarıyla sosyal medyayı adeta kasıp kavuruyor. Martı videolarıyla viral olan Ogün Alibaş röportaj verdi. İşte o röportaj;

Bu dostluk nasıl gelişti?

Tamamen spontane… Bitch benim yaklaşık 2 senedir beslediğim yarı evcil martım. Düzenli olarak beslemeye başladığım süreçte yüzsüzlüğü ele alarak artık evin bir ferdi oldu. Hatta bazen yemeğini geciktirdiğimde, pencereye gelip, kıracak şekilde gagalamaya başladı.

Neden adı Bitch?

Adı Bitch çünkü kendisi tam bir ‘sürtük’. Dedikodu dinlemek bunda, dikizlemek bunda, yüzsüzce her şeyi istemek bunda. Başka ne koyabilirdim ki (gülüyor)!

Nasıl evcilleştirdiniz onu?

“Pencerenin önünden geçerken beni beğenmiş ve tanışmak istemiş” demeyi çok isterdim (gülüyor). Ama besledikçe evcilleşti diyebilirim. Gözlemlediğim kadarıyla her Martı aynı değil, hepsinin karakteristik özellikleri var. Bu beni çok şaşırtmıştı. Pencerenin önüne martıların yemesi için Yemek koyduğumda tahmin edersiniz ki hepsi geliyor ancak pencereye konmaya cesaret edemiyorlar. Aralarında sadece biri düzenli olarak pencereye konmaya başladı ve o da belalım oldu. Bir süre sonra elime kamerayı alıp Bitch diye çağırdım, sesime alışıp gelmeye başladı.

Sizce bu video neden bu kadar tuttu?

Bilmiyorum ama bence insanın bir hayvanla kurduğu dostluktan doğan bir mizansen, insanlara çok tatlı ve sıcak geldi. Bir de genel olarak hepimizin eskiye göre gülmeye daha çok ihtiyacı var. Bir de, bu gibi videolarda senkronizasyon çok iyi olmalı. Ben de bu konuda takıntılıyım.

O televizyon programındaki ‘Eşarbını Yan Bağlama’ anı nereden aklınıza geldi?

Genellikle sosyal medyada dolaşırken denk geliyorum. Açıkçası ilk duyduğumda, Bitch’in çektiğim görüntülerindeki ağız hareketleriyle sesi hayal gücümde birleştiriyorum ve o an hemen karar verip çekime başlıyorum. Ama tabii bu süreç öyle göründüğü gibi 5 dakikada olmuyor. ‘Eşarbını Yan Bağlama’ videosundaki ses kaydı, TikTok’ta 5-6 ay öncesine dayanan bir akımdı. Bu sesi ilk duyduğumda aklıma bu videoyla alakalı hiçbir şey gelmemişti. Video 6 ay sonra karşıma çıktığında, aklıma bu video fikri geldi. Hemen kalkıp, 5 dakika içerisinde çekip yayımladım ve video viral oldu. Hep böyle olmaz mı zaten? Genellikle üstünde çok düşünülmemiş şeyler popüler olur.

Sizce TikTok takipçilerinin çoğunluğunu oluşturan yeni nesil nelere gülüyor?

Kendilerinden bir şeyler buldukları videoları komik buluyorlar. Çünkü çok iyi gözlemciler ve gözlemledikleri şeylerin videolaştırılmış hali onlara “Aa evet çok doğru, ben de yaşamıştım!” hissi veriyor.

Ne işle meşgulsünüz?

Sosyal medyada içerik üreticisiyim. Geçmiş dönemlerde bu işin arka planında, çeşitli ajanslarda çok çalıştım. Asıl mesleğim ünlü YouTuber’lara fikir satmaktı. Zaman içinde bu fikirleri kendi kariyerime entegre etmeye karar verdim. Biraz da kendimin ekmeğini yemek istedim (gülüyor). Bir martı gördüğümde, aklıma simit atmak gelmiyor, bu tip mizansenler üretmek konusunda yaratıcılığımı kullanıyorum.

Tepkiler nasıl?

Genellikle çok iyi geri dönüşler alıyorum. Ama olaylara başka açıdan bakan insanlara da maruz kalıyorsunuz maalesef. Bu seriyle birlikte bir canlıyla eğlenmemizden rahatsız olabilen binlerce insan olduğunu gördüm. “Martıyla ünlü oldun, martısız sen bir hiçsin” gibi yorumlar alıyorum. Bitch öldüğünde ya da göç ettiğinde elbette üzüleceğim. Ama sonuçta hayvan bu, göç de edebilir. İyi olduğu sürece onun adına mutlu olurum.

Martı bir gün giderse ne yaparsınız?

Zılgıt eşliğinde ağlarım (gülüyor). Şaka şaka. Belki de Bitch bir gün pencereye konduğunda ben gitmiş olurum.

Aileniz ne diyor bu videolara?

Çok mutlu oldular. Onlar da çok eğleniyorlar. Babam hatta “İnsanlar ‘twerk’ü tam görmek istiyor. Tam çeksene oğlum!” diyor. En çok ona güldüm.

Kaynak: Hürriyet

Nur Sürer: Sokakta ‘Aman Kızına İyi Davran Diyorlar’

Son iki senenin psikolojik olarak en tartışmalı dizilerinden biri olan “Camdaki Kız” dizisinde oyuncular canlandırdığı karakterlerle o kadar inandırıcı ki sokakta sürekli uyarı alıyorlar. Nur Sürer sokakta ‘Aman kızına iyi davran diyorlar’ açıklamalarıyla herkesi güldürdü. Bu Nur Sürer’in başarısını kanıtlasa da insanlar neden karakterleri gerçek sanıyor?

İnandırıcı Oyunculuk Bir Projeyi Şahlandırabilir Mi?

Eski tiyatrocuların günümüz kamera önü oyuncularından başarılı odluğu tartışılmaz bir gerçek olsa da meydadaki standart güzellik algısıyla son dönemlerde ekranlarda aynı senaryolar, güzel kadınlar ve yakışıklı adamlar dışında bir şey görmek epey zorlaştı.

Gerçekten oyunculuk kökenli olan insanların yer aldığı projeler ise senaryo kötü bile olsa reyting rekorları kırabiliyor. Buda bizlere iyi oyunculuğun gözardı edilemeyecek bir ölçüt olduğunu, oyunculuğun yaşla, kasla ya da bacak boyuyla ilgili olduğunu defalarca hatırlatsa da standartlar dışına çıkan az yapım var. “Camdaki Kız” dizisi ise hem senaryosu, hem de oyunculuk perofmanslarıyla izleyenleri her hafta ekran başına kitlmeyi başarıyor.

Nur Sürer Canlandırdığı Karakterle Bir Kez Daha Ustalığını Gözler Önüne Serdi

Nur Sürer dizide canlandırıdğı “Feride” karakteriyle adeta Gestapo Kampı’ndan bir karakter karşımıza çıkarıyor. Kızı daha önce tacize uğradığı için torununu korumaya ve ona annelik etmeye çalışırken kızının travmasını atlamayan bir anne olarak kıza yaptığı işkenceler izleyenleri hem kızdırırken, hem de onun kendince haklı nedenleri bir noktada onunla içsel bir bağlantı kurmamızı sağlayarak bize onu kendimize bile kızarak bazen anlamayı, bazen de bu kadar da olmaz diyerek kızmaya itiyor. İşte buda Nur Sürer’in karakteri gerçekçi bir biçimde, psikolojisini net izleyenlere çok iyi aktarmasıyla mümkün olan ve usta oyunculuk gerektiren bir iş.

Nur Sürer: Sokakta ‘Aman Kızına İyi Davran Diyorlar’

Dün Nişantaşı’nda muhabirlere yaklanan Sürer, ‘Camdaki Kız’ın çok beğenildiğini söyledi: “Çok izlenen bir dizi. Bu kadar beğenilmek sizin iyi bir iş yaptığınızı gösteriyor.”

Sokaktan nasıl tepkiler geldiği sorusuna oyuncu, “Aman kızına iyi davran diyorlar. Ben de ‘Tamam, dikkat ederim’ diyorum” yanıtını verdi.

Nur Sürer Kimdir?

Neden Oyuncuların Canlandırdığı Karakterler Onların Gerçek Karakteri Sanılıyor?

Bu tip olaylar ister istemez bazı insanların akıllarına şu soruyu düşürüyor “Dizideki karakterlerin gerçek hayatta aynı kişiler olmadığını kaçıran izleyici kitlesi iyi oyunculuğun eser mi yoksa bilgilerimizin sadece televizyonla kısıtlı kalmasından mı?”

Önümüzdeki yıllarda dijital platformlarında etkisiyle daha bilinçli bir izleyici kitlesi oluşmasını, senaryoların aynıdan çıkıp özgünleşmesini ve yapımcıların projelerde gerçek oyunculara yer vermesini temenni ederim.

Zeynep Yılmaz Kızlarının Son Durumu Hakkında Açıklama Yaptı

Geçtiğimiz gün Acun Ilıcalı’nın kızları kullandıkları araçla ciddi bir kaza yapmıştı. Zeynep Yılmaz Kızlarının son durumu hakkında açıklama yaptı. İşte Zeynep Yılmaz’ın o açıklaması;

Kar Kazaya Neden Oldu

Kazayla ilgili dinilen bilgiye göre, tatil için geldikleri kayak merkezinden dönen Acun Ilıcalı’nın kızları Leyla ve Yasemin Ilıcalı’nın içinde bulunduğuplakalı lüks cip kar sebebiyle kontrolden çıkarak yol kenarındaki ormanlık alana savruldu.

Yara Almadan Kurtuldular

Ormandaki ağaçlara çarparak durabilen lüks cip maddi hasar meydana gelirken araç sürücüsü ile yolcular Leyla ve Yasemin Ilıcalı kazadan yara almadan kurtuldu.

Sürücü ve Acun Ilıcalı’nın kızları başka bir araçla olay yerinden ayrılırken, lüks cip çekici yardımıyla kaldırıldı ve kazayla ilgili soruşturma başlatıldı.

Zeynep Yılmaz Kızlarının Son Durumu Hakkında Açıklama Yaptı

Kaza sonrasında kızlarıyla ilgilenen Zeynep Yılmaz dün sosyal medya hesabından kızlarının sağlık durumu hakkındaki endişeleri gideren bir açıklama yaptı. Zeynep Yılmaz açıklamasında şu ifadelere yer verdi;

“Kızım Leyla ve çok sevdiğimiz arkadaşı Yasmin’in içinde olduğu araç dün Bolu Kartalkaya dönüşü kayarak yoldan çıktı ve ağaca vurdu. Kızlarımız ve sürücü arkadaşımız kazayı şükürler olsun yara almadan atlattı. Arayan, soran ve mesaj atan herkese çok teşekkür ederiz.”

Burcu Kıratlı’dan Beklenen Açıklama Geldi

Geçtiğimiz gün evleri ayırdıkları öğrenilen Burcu Kıratlı ve Sinan Akçıl cephesinde yeni gelişmeler yaşanmaya devam ediyor. Geçtiğimiz gün objektiflere yakalanan Burcu Kıratlı’dan beklenen açıklama geldi. İşte Kıratlı’nın o açıklaması;

Sinan Akçıl ve Burcu Kıratlı Yine Boşanıyor

Sinan Akçıl, ikinci kez nikâh masasına oturduğu oyuncu eşi Burcu Kıratlı ile evliliklerinde kriz yaşadıklarını doğruladı. Konuyla ilgili konuşan Akçıl, “Evden ayrıldım ama çözmeye çalışıyoruz. Diğer iddiaların hepsi yalan, asılsız” dedi. 2018 yılında Kıratlı ile evlenen ve dokuz ay evli kaldıktan sonra boşanan Sinan Akçıl, Şubat 2021’de eski eşiyle ikinci kez nikâh masasına oturmuştu. Ancak evliliklerinin henüz birinci yılı dolmadan çift hakkında yeniden ayrılacakları yönünde iddialar ortaya atıldı. Burcu Kıratlı’nın, manevi babası Kenan Erçetingöz’ün doğum gününe yalnız katılması ve parmağında alyansının olmaması da bu iddiaları güçlendirmişti. Hürriyet’in ulaştığı Sinan Akçıl, evliliklerindeki krizi doğruladı ve yaşanan süreci anlattı.

Sinan Akçıl ve Burcu Kıratlı İkinci Kez Nikah Masasına Oturdu

Yeniden Boşanmayadabiliriz…

“Şu anda evlilik çıkmazındayız” diyen Sinan Akçıl, sözlerini şöyle sürdürdü: “Her evlilikte yaşanabilecek krizler bunlar. Her gün konuşuyoruz, çözmeye çalışıyoruz. Ben şu anda ikinci nikâh öncesi taşındığım 4. Levent’teki büyük daireyi Burcu’ya bıraktım, kendim ayrı bir yere geçtim. Ama sonuçta ne karar alırız şu anda bilmiyorum. Bu boşanma da olabilir, tekrar aynı çatı altında evliliğe devam etmek de olabilir. Burcu, iki kez âşık olup evlendiğim kadın. Bendeki yeri tartışılmaz. İkinci kez evlenecek kadar değer verdiğim bir kadın.”

Burcu Kıratlı’nın manevi babası Kenan Erçetingöz’ün doğum gününe katılmayan Sinan Akçıl’ın bu hareketi iddiaları güçlendirmişti. Doğum günü çıkışı gazetecilerin sorularını yanıtlayan Kenan Erçetingöz, “Klip çekimi uzadığı için gelmemiş. Zamanla görürsünüz arkadaşlar. Herkesin kendi hayatı, keşke gelseydi. Bu güzel kızı üzmenin gereği yok” sözleriyle kafaları karıştırmıştı. Akçıl o sözlere de yanıt verdi: “Yılbaşında Bakü’deydik ve klip de çektiğim için dönüşüm uzadı. Kenan Abi, aba altından sopa değil, gösterse gösterse kalp gösterir. Kendisini çok severim ve bende yeri ayrıdır.”

Burcu Kıratlı Kimdir?

Burcu Kıratlı’dan Beklenen Açıklama Geldi

Cumartesi akşamı Arnavutköy’de objektiflere yakalanan Burcu Kıratlı, “Eşinizin size ihanet ettiği ve yakında boşanacağınız doğru mu?” sorularına şu ifadeerle yanıtı verdi:

“Asla aldatma yok. Evet, şu an bir boşanma durumumuz var ama beklemedeyiz. Araya üçüncü kişiler girdi. Bizim derdimiz tamamen kendimizle. Derdimiz de iki kişilik, kavgamız da iki kişilik, aşkımız da iki kişilik. Birbirimize çok ağır yaşattığımız bir şey yok. Sadece bekliyoruz. Sonucunu da yakında göreceğiz.”

Sinan Akçıl Kimdir?

Yalın: ” Bu Da Geçer Mi Sevgilim…”

Bu Kış Yalın İle Isınacak!… Ünlü şarkıcı Yalın’ dan Yepyeni Yıla Yeni bir şarkı geldi. Sanatçı, yeni şarkısı ‘Bu da Geçer mi Sevgilim’ le yeni yılda müzikseverlerle yeniden buluştu. Detaylar Haberimizde…

Yalın ” Bu Da Geçer Mi Sevgilim…”

‘Yaz Gülü’ adlı hit parçası ile geçtiğimiz yaz, müzik listelerinde zirveden inmeyen başarılı şarkıcı Yalın, yeni şarkısı ‘Bu da Geçer mi Sevgilim’ ile de bu kış aşıkların içini sıcacık yapacak. Sözü ve müziği ünlü sanatçının kendi imzasının yer aldığı ‘Bu da Geçer mi Sevgilim’ in, düzenlemesini Sabi Saltiel yaptı.

Yalın’ dan Adeta Kısa Film Çekti!… 

‘Bu da Geçer mi Sevgilim’ in sözlerinin anlattığı ayrılık hikayesi klipte kısa bir filme dönüştürüldü. Film yönetmeni Murathan Özbek’in yönetmen koltuğunda oturduğu çekimler Beykoz ’da bir çiftlikte gerçekleşti. Yepyeni şarkı, Y Prodüksiyon Müzik etiketiyle Cuma günü tüm dijital platformlarda yerini aldı.

İşte Yalın’ dan ‘Bu da Geçer mi Sevgilim’;

‘Bu da Geçer mi Sevgilim’ Şarkı Sözleri İse Şöyle;

“Bu da Geçer mi Sevgilim,

Bu da geçer mi sevgilim?
Yokluğundan mı sebep
Sustuğundan mı sebep
Buz gibi gecelerim
Battaniyem, sıcağımdın sen benim…

Bu da geçer mi sevgilim?
Yatağı dert soğutur
Kalbim elinde durur
İyi ki var şiirlerim
Battaniyem, sıcağımdın sen benim…

Bir sonraki bayram
Bir hüzünlü yağmur
Belki yine şansımız olur,

O zaman…

Bırak bütün şarkıları o söylesin
Bıraktığın yaraları temizlesin
Aramıza koyduğun o tatlı gönlün
Hatrı çok olsun,

Bırak bütün şarkıları o söylesin
Bıraktığın yaraları temizlesin
Aramıza koyduğun o tatlı gönlün
Canı sağolsun…”

Büyük Jest!… Cenk Eren ‘e Sezen Aksu Eli Değdi…

0

Ünlü şarkıcı Cenk Eren ‘e, minik serçeden büyük jest geldi. Sahne dünyasının vazgeçilmez ünlü isimlerinden Cenk Eren, 2022′ nin en gözde aşk şarkılarından birini yazdı… 2022’i ünlü sanatçıya uğurlu geldi… Kendi müzik şirketini kuran Cenk Eren, kariyerinde ilk defa bir şarkı sözü yazdı. İşte Detayları…

Cenk Eren Yılbaşı Gecesi Kıbrıs Rocks Hotel’ de Sahne Aldı…

Büyük Jest!… Cenk Eren ‘e Sezen Aksu Eli Değdi…

Sahne dünyasının efsane ismi Cenk Eren, yılların sahne tecrübesini çıkardığı şarkılarla da pekiştiriyor. Tanju Okan, Ferdi Özbeğen, Selda Bağcan, Barış Manço şarkılarını seslendirdiği “Repertuvar” proje albümlerindeki güçlü yorumculuğuyla müzik severlerden büyük beğeni toplayan Cenk Eren, bu kez de yeni şarkısı “Kadife Örtü” nün sözlerini yazdı…

Sezen Aksu kimdir?

Bestesi ve düzenlemesi Okay Barış’a ait olan şarkının stüdyo da okuma koçluğunu Sezen Aksu yaptı. “Kadife Örtü” nün klibini Kemal Başbuğ çekti.

“Kadife Örtü” Gibi Daha Fazla Şarkı Yapacağım”

Cenk Eren’in “Kadife Örtü” adlı yeni şarkısı Tüm dijital müzik platformlarında satışa çıktı. Cenk Eren “Bundan sonra “Kadife Örtü” gibi daha çok şarkılar üreteceğini ve kendi müzik şirketinden kısa aralıklarla müzik severlerle buluşacağını söyledi.”

Cenk Eren Kimdir?