Ana Sayfa Blog Sayfa 374

Zeynep Bastık’tan Boşanma Açıklaması

Şarkıcı Zeynep Bastık, aynı zamanda menajeri olan Tolga Akış ile geçtiğimiz yıl nikah masasına oturmuştu. Mutlulukları uzun sürmeyen ünlü çift, tek celsede anlaşmalı olarak boşanmıştı. Şimdilerde birlikte çalışmaya devam eden ikiliden Zeynep Bastık, biten evliliği hakkında konuştu. Zeynep Bastık’tan boşanma açıklaması geldi. İşte o açıklamalar;

Anlaşmalı Boşanmaya Karar Verdiler

Geçtiğimiz sene masalsı bir düğünle dünyaevine giren Zeynep Bastık ve Tolga Akış evliliği 1 sene olmadan sonlandı. Boşanmak için 1. yılın dolmasını bekleyen çift aralarında bir sorun olmadığını sadece evlilik işini beceremediklerini dile getirerek ihanet iddialarını da yalanlamıştı.

“Birbirimizin Hayatından Çıkmıyoruz”

Boşanmayla ilgili olarak Zeynep Bastık şu açıklamayı yapmıştı;

“Tolga benim için bir sevgiliden veya eşten çok daha fazlası oldu hep. O yüzden bu evliliği sonlandırma kararı alırken çok dramatize etmedik. Çünkü biliyoruz ki dört sene boyunca bizi asla endişeye düşürmeyen sonsuz sevgimiz, birbirimize duyduğumuz güven en başta geliyor, öyle olmaya da devam edecek. Kurduğumuz tüm hayalleri gerçekleştirmek için çalışmaya devam edeceğiz. Kısacası birbirimizin hayatından çıkmıyor, sadece şekil değiştiriyoruz. Ve birbirimizi çok seviyoruz.”

“Seni Çok Seviyorum Zeynocum”

Tolga Akış ise sosyal medyada yaptığı bir paylaşıma şu notu düşmüştü;

“Bugün çıkan boşanma haberleri ile ilgili ilk ve son iki cümle edeyim. Haber doğru fakat Zeynep benim sevgilim veya eşim değil, ailem. Evlilik işini çok beceremedik evet, ama birlikte becerebildiğimiz çok fazla şey var. Onları yapmaya ve birbirimizin başına bela olamaya devam edeceğiz. Seni çok seviyorum Zeynocum”

Tolga Akış Kimdir?

Zeynep Bastık’tan Boşanma Açıklaması

Geçtiğimiz aylarda tek celsede boşanan çiftten Zeynep Bastık, Show TV’den Ömür Sabuncuoğlu’na konuk oldu. Kariyeri ve özel hayatıyla ilgili açıklamalar yapan ünlü şarkıcı, boşanmasıyla ilgili de sessizliğini bozdu.

Bastık, “Kimse boşanmak için evlenmiyor ama biz eş olma durumunu beceremedik. Birbirimizi yıpratmadan bu işin yürümediğini gördük ve ayrılık kararı aldık. Hala görüşüyor, çalışıyoruz ama eş ve sevgili olma durumu bizim için bitti. Eş olma durumunu sürdürmek zorunda olmadığımızın farkına vardık” ifadelerini kullandı.

Çağımızda evliliğin zor olduğunu söyleyen Bastık, “Günümüzde evliliğin zor olduğunu düşünüyorum. Evlilik değerlerini koruyarak kurumu devam ettirmek zor” dedi. “Bebek sahibi olmayı istiyorum” diyen ünlü isim, “En büyük hayallerimden biri. Bir gün mutlaka bu hayalimi gerçekleştireceğim”  diye konuştu.

Neslihan Atagül’den Yeni Paylaşımlar

Şimdilerde ‘Gecenin Ucunda’ adlı diziyle ekranlara dönecek olan ünlü oyuncu Neslihan Atagül, aktif olarak kullandığı Instagram hesabından yeni fotoğraflarını paylaştı. Atagül havuz başında çekilen kareleriyle, kısa sürede sosyal medyada gündem olmayı başardı.

“Çekimler Yakın Zamanda Başlayacak”

Son olarak ‘Sefirin Kızı’ adlı dizide rol alan Neslihan Atagül, 2013-2014’te yayınlanan ‘Fatih Harbiye’de tanışıp aşk yaşamaya başladığı ve 2016’da nikâh masasına oturduğu Kadir Doğulu ile sekiz yıl aradan sonra başrolü paylaşacakları ‘Gecenin Ucunda’ dizisinin setinde buluşmaya hazırlanıyor. Geçtiğimiz haftalarda Etiler’de görüntülenen güzel oyuncu, ayaküstü basın mensuplarının soruları yanıtlamıştı. Atagül, “Çekimler yakın zamanda başlayacak, ben şimdi konuyla alakalı bir şey söylemeyeyim” demişti.

“Yaşıyorum Bu Hayatı”

Çocukları her fırsatta çok sevdiğini dile getiren ünlü isim, “Çocuk özlemi çekiyor musunuz?” sorusuna; “Bu işler nasip, kısmet işi. İşimiz gücümüz var, onlar başlıyor. ‘İstiyorum’ derim veya ‘İstemiyorum’ derim, hiç böyle bir şeyleri şekillendirmeyi tercih etmiyorum açıkçası. Onun için her şeyi akışına bıraktım ben de. Yaşıyorum bu hayatı” yanıtını vermişti.

 Kadir Doğulu’ya İlanı Aşk

Öte yandan geçtiğimiz haziran ayında altıncı evlilik yıl dönümlerini kutladıkları hatırlatılan Neslihan Atagül’e, daha önce “Kadir Bey’den özel bir sürpriz geldi mi?” sorusu sorulmuştu. Ünlü isim, bunun üzerine, şu ifadeleri kullanmıştı:

Kadir hayatımda olduğu sürece umarım her zaman olur. Onun hayatımda varoluşu zaten benim için muazzam bir hediye.

Kadir Doğulu kimdir?

Kadir Doğulu’dan Neslihan Atagül’e Sevgi Dolu Sözler

Eşi Atagül’ün fotoğrafını paylaşan yakışıklı oyuncu, gönderisine kalp emojisiyle; “Aşık Aşık’ı an’lar… Her yeni yaşın bizi daha değerli ve güzel günlere götürüyor, hep böyleydi, hep böyle olsun. İyi ki doğdun” notunu düştü.

Hayat arkadaşı Kadir Doğulu’nun bu paylaşımına kayıtsız kalmayan Neslihan Atagül ise eşine; “Sevgili’m” yorumunu yaptı. Güzel oyuncu, notuna kalp emojisi eklemeyi de ihmal etmedi.

Nesliah Atagül Kimdir?

Neslihan Atagül’den Yeni Paylaşımlar

Atagül, son olarak 13.5 milyon takipçisi bulunan Instagram hesabından yeni karelerini paylaştı. Kot şortu ve örgü büstiyeriyle kamera karşısına geçen ünlü ismin peş peşe yayınladığı pozları, 700 binden fazla beğeni ve 10 binden fazla yorum aldı.

Takipçileri, başarılı oyuncunun havuz başında çekilen, “Her mevsimi yaza dönüştürenler” notunu yazdığı gönderisine; “Sen her mevsim çok güzelsin”, “Ne kadar zarifsin” ve “İçindeki çocuk, yaşam enerjin, samimiyetin yok olmasın inşallah” gibi yorumlar yaptı.

Saadet Işık Aksoy: Dünyaya Gelmek Bile Bir Travma

Ünlü oyuncu Saadet Işık Aksoy, Hakan Gence ile söyleşi yaptı. Samimi açıklamalarda bulunan Saadet Işık Aksoy “Dünyaya gelmek bile bir travma” dedi. İşte ünlü oyuncunun o röportajı;

◊ İlk röportajımızı ‘Başka Dilde Aşk’ zamanı yani 13 yıl önce yapmışız. Geçen zamanda evlendin, anne oldun, bir sürü ödül kazandın, çok güzel işlerde oynadın...
Sorma neler neler oldu Hakan…

◊ Bu saydıklarımız bizim gördüklerimiz, senin gözünden neler yaşandı?
Her şeyi özetlemek çok zor. Ben hayat akışını lunaparklardaki hız trenlerine benzetiyorum. Yavaş yavaş yukarı çıkar, durur, bir bekleyişin olur, Allah’ım ne olacak dersin, sonra hoop aşağıya inmeye başlar. Hem heyecanlanır hem korkarsın… Sonra bazı anlarda yavaşlar, biraz sıkıcılaşır. Benim hayatım da öyle, inişler ve çıkışlarla dolu bir süreç herhalde. Aslında yaşadığım bir büyüme, kendini tanıma, etrafını, hayatını anlamlandırma hikâyesi.

◊ Sen kişisel büyüme hikâyenden memnun musun?
Tabii memnunum, çünkü ben yaşadım ve tüm bu yaşadıklarım beni bugünkü ben yaptı. Memnun değilim dersem bütün o süreçlere haksızlık etmiş olurum. Şu an geldiğim noktada da sanki; iyi, kötü, zor, kolay, zevkli, üzücü, heyecanlı… Hepsi hayat akışında başımıza geliyor ve bir şekilde de başa gelen çekiliyor. O kabulleniş insana güzel bir rahatlık veriyor. Bir de ben çocukluğumdan beri hep hayata güvenmişim.

◊ O ne demek?
Yani hayata kucak açmışım, o kucak açmanın bana getirisi olacağına çok inanmışım. E, olmuş da ama bir süre sonra bazı tökezlemeler yaşadıkça, düştükçe, kalktıkça hayata güvenimizi kaybetmeye başlıyoruz. Ben de son iki senedir o güvenimi yeniliyorum. Eskiden ‘Yaşasın gün başladı, bugün çok güzel bir şey olacak’ duygusuyla uyanırdım. Her sabah, yolda ne oldu da onu eskisi gibi hissedemiyorum diye düşündüğümde bunun hayata, evrene, hayatın karşımıza çıkardıklarına ve çıkaracaklarına duyduğum güvenle ilgili olduğunu fark ettim. O güvenimi, o saf ve çocuksu tarafımı tatlı tatlı geri çağırıyorum.

◊ O güveni tekrar kazandın mı?
Kızım 2.5 yıl önce dünyaya geldi, hayat bana yeniden kendim olabilmek, hayatı keşfedebilmek, çevreme bakıp ben ne yapıyorum, neredeyim diyebilmek için ikinci bir şans verdi. Tabii belli bir noktaya gelene kadar her şey o küçük, mucizevi canlıyla ilgili oluyor, sonra sana ihtiyacı azaldıkça, anneliği biraz becerebilmeye başladıkça yavaş yavaş tekrar kendine dönmeye başlıyorsun. ‘Ben kimdim’ diye geri dönüp baktığımda da o aradığım kişinin daha iyi bir versiyonuyla karşılaştım, ona sarıldım. Şu an kendisiyle aramız oldukça iyi.

Hayat bana yeniden kendim olabilmek, hayatı keşfedebilmek, ben ne yapıyorum demek için ikinci bir şans verdi

O ışık, umut hep içimde

◊ Çok güzelsin, çok yeteneklisin, çok iyi bir oyuncusun… Ama bir anda burada birçok şeye ara verdin ve Amerika’ya gittin. Orada başrolde bir film çektin, bu film festivalleri ve dünyayı dolaştı. Sonra sanki bir durdun. Amerika’da umduğunu bulamadın mı?
Umduğumdan çok daha fazlasını, çok da daha derin, zorlu bir kendini var etme hikâyesi buldum orada. Diğer türlüsü tüm sürece, hikâyeye ne büyük bir haksızlık! İşimle ilgili o dönemde hayatımda çok güzel gelişmeler oldu ve bir sonraki adımda bunu yapmak istiyorum gibi bir karar aldım. ‘Ben hayata güveniyorum ve açıyorum kendimi, kollarımı’ dedim ve o duyguyla gittim. Bu bir süreç benim için. Ama galiba bizim kültürümüzden gelen bir sabırsızlığımız da var.

◊ Her şey hemencecik olsun mu istiyoruz?
Evet, o zamanlarki gençlik halimle söyleyebilirim, tatlı bir cahil cesareti de var.

◊ Türkiye’deki oyuncular için sen aslında yurtdışına açılma konusunda bir umuttun.
Umuttun deme, umudum hâlâ (gülüyor). Fakat şu an başkası için değil, sadece kendim için o umut olmak önemli benim için. Benim içimde o ışık, heyecan ve o umut hep var. Ama dediğim hız treni hikâyesinde, aşağıya inmeler sırasında insan “Yok ya, bu böyle olmuyor, ben beceremiyorum” diyor. Hepimiz bence yeteneklerimizi, gücümüzü sorguluyoruz. Benim de öyle durumlar yaşadığım çok oldu fakat umut beni yörüngeme geri soktu. Ama bu “Hollywood’da bir Türk oyuncu” falan kadar yüzeysel ve bu kadar basit bir yerden de değil. Ben bunu şöyle görüyorum, bu bir hayat maratonu, bu maratonun içinde kariyerinde basamakları çıkmak da var; duraksamak, hatta bazen indiğini hissetmek de… Kariyerini bırakma noktasına gelmek de, bambaşka tutkular edinmek de, çocuk sahibi olmak da, kendini ona adamak da, kendini kaybedip yine bulmak da hepsi var. Benim mesleğime ve hayata yaklaşımım bir maraton koşucusu gibi. Ben kendimi uzun mesafe koşucusu olarak görüyorum. Ben hayatın her alanında tam bir maratoncuyum. O yüzden de daha dur ya… Koşuyoruz, bekle, yapacağız.

◊ Los Angeles’taki evini kapattın ve artık tamamen Türkiye’ye mi döndün?
Duruyor, kapamadım.

◊ Yeni projelerin var mı?
Var, çalışıyorum. Dijital bir platforma ‘Şahmaran’ dizisini çekiyoruz. İkinci sezon çekimleri devam ediyor. Şu an buradayım ve hoşuma giden bir rol ya da proje olduğunda da yapmaya açığım, burada veya dünyanın herhangi başka bir yerinde.

◊ Kızın Marisa 2.5 yaşında. Neden Marisa adını seçtiniz?
Ailenin isim seçeni ben oldum, köpeğimiz Kaju’ya da adını ben bulmuştum. Kızımız için de yurtdışında da rahat kullanılabilecek bir isim arıyorduk. Marisa ismini gördüm. Bana Marmaris’i çağrıştırdı. Pamir’le orada çok özel, değerli anılarımız var. Ama çocuğun adını Marmaris koyacak halimiz yok yani. Anlamı da denizden gelen demekmiş, kulağa da güzel geliyor. Bir de Gülcan ismi var. O da eşimin annesinin ismi, ben koymayı çok istedim.

◊ Anneliği nasıl anlatırsın?
Çok duygulanırım, kendi çocukluğumuzla ilişkimiz ve ona bakış açımız neyse çocuğumuza karşı öyle oluyoruz bence. O yüzden benim için kendi çocukluğumla ilişkimi tamir etmem çok kıymetli. Çünkü sanki orayı tamir ettikçe kendi çocuğuma daha faydalı olabilecekmişim gibi geliyor. Annelik ve babalık, hayatımızda ortaya çıkarmadığımız, belki çıkarmaktan korktuğumuz ya da belki hatırlamadığımız travmaların ortaya çıkmasına neden oluyor.

◊ Nasıl travmalar bunlar?
Travmadan kastım çocukluğumda yaşadığım büyük şeyler gibi bir şey değil. Çok basit, bence dünyaya gelmek bile, anne karnından çıkıp dünyayla, oksijenle buluşmak bile bir travma. Sonrası da hep travmayla geçiyor zaten. Sen anne-baba olarak çocuğunun yanında ona eşlik ediyorsun. Hiçbirimiz mükemmel değiliz, eksik kaldığımız yerler oluyor. Ben geri dönüp baktığımda çocukluğumda eksik olduğunu düşündüğüm yerleri, ‘Ah canım, hadi gel, şimdi elimi tut, buradan yürüyelim’ diye seviyorum.

“Bir dakika ya, susun da kendinize gelin” diyorum

◊ 40’a 1 kalmış…

Sayılara takılmayalım lütfen. Ben bunu unutuyorum. Sonra bir muhabbet sırasında bir arkadaşım mutlaka hatırlatıyor (gülüyor).

◊ İnsanların hayatında dönüm noktaları olur, sen hayatının nasıl bir dönemindesin?
20’li yaşların başındayken “Hayatımın geldiği bu dönemde birazcık daha sabırlı olmayı öğrendim” falan gibi cümleler kurardım. Bu yaştan o yaşlarıma baktığımda “Ah canım ya, daha çok küçüktün sen, niye öyle dedin ki” diyorum. Şimdi söylediklerim için de muhtemelen yıllar sonra böyle düşüneceğim ama şunu söyleyebilirim, karanlık tarafımı çok seviyorum artık.

◊ Karanlık tarafın mı var?
Herhalde, nasıl olmaz, var. Kimin yok ki? Karanlıktan kastım da aslında karanlıkta bıraktığımız, insanların görmesini istemediğimiz, kendimizi bile bazen onu görmekten alıkoyduğumuz yanlar. O taraflarımı çok sevmeye ve kucaklamaya başladım. Bununla birlikte mesela 8 yaşındaki Saadet’e bakıp ona şefkat gösteriyorum. Ona “Bu kötü, yanlış değil, bunu hissedebilirsin” diyorum çünkü o sırada kimse ona bunu söylememiş. Bazı normlar varmış, bir kız çocuğu böyle olmalıdır, bir çocuk bu yaşta böyle davranmalıdır falan diye. Ona bir yerde haksızlık yapıldığını hatırlıyorsam hikâyemde geri sarıp “Bir dakika ya, susun da kendinize gelin, sen doğru yapıyorsun, sen böyle devam et, siz de şöyle bir geri çekilin bakayım” diyorum. Bu insanın bir bütün olarak kendini kabul etmesine çok yardımcı oluyor. Bunun birazcık annelikle de bana geldiğini düşünüyorum.

◊ Karanlık taraflarını söylemeyi atladın…
Aslında karanlık ya da aydınlık diye ayırmayalım. Mesela kendimle ilgili şüphe duymuyorum, kendimden bir şeyi saklama ihtiyacı duymuyorum. Eskiden bir insanla yüzleşmekten bile çekinirdim, o yüzleşmeyi pat pat yaşamaktan imtina edip geri dururdum. Bunun yerine o insanla ilişkimi keserdim. Şimdi onu yapabildiğimi, daha cesur olduğumu görüyorum. Bu biraz kadın olmamla da ilgiliymiş. Kadınlığıma ve kendime bakışımın değiştiğini görüyorum.
Bu bakış dünyada da artık değişiyor, görüyoruz.

◊ “Çılgınlıkta sınırım yoktur” demişsin bir röportajında da. Nedir çılgınlıkların?
Evet, gerçekten çılgınlıkta sınırım yok. Orada kastettiğim sanırım hayata güvenmek. Çok güvendiğim için kendimi her ortamın içine sokabilirim, bundan gocunmam. Bence Amerika’ya bir anda gitmem, orada sıfırdan bir hayat kurmam bile çok büyük bir çılgınlık aslında. Çılgınlığı sadece ekstrem sporlar ya da fütursuz hareketlerden ibaret görmemek lazım.

◊ Eşin Pamir’le 11 yıl olmuş…
Oldu valla.

◊ 7 yıldır da evlisiniz… Peki aşk devam ediyor mu?
Aşk devam ediyor. Şöyle bir süreç; birlikte yükseliyorsun, birlikte düşüyorsun, bazen yollarda o tökezliyor, sen onu çekiyorsun, sen tökezliyorsun, o seni çekiyor. Böyle birlikte yürünen bir yol bu. Biz birbirimizin uzun yol arkadaşıyız. Ve aslında en büyük mesele orada iletişim kurabiliyor, hâlâ konuşabiliyor olmak ve o insana baktığında hâlâ onunla birlikte hayal kurabiliyor olabilmek.

◊ Peki çocuğun etkisi ne oluyor?
Başka görevler yüklenmeye başlıyorsun. Onu da bir dengeye oturtabilmek çok zor. Çünkü önceden sadece ikiniz vardınız ve birlikte bir macera yaşıyordunuz. Derken buna üçüncü bir kişi dahil oluyor. Yörüngeye o oturuyor. Bu sefer “Bir dakika ya biz neydik? İkimizin arasında ayrı bir direkt enerji akışı vardı. Bunu tekrar nasıl kurabiliriz” demeye başlıyorsun. O noktalarda da işte iletişim, konuşabilmek ve birbirini hâlâ anlayabilmek çok önemli.

◊ Çocuk tutkuyu öldürür, aşkın ömrü 3 yıldır falan sözler vardır… Sence?
Tutku devam ediyor (gülüyor). Birbirimizden işlerimiz sebebiyle uzun süreler ayrı kaldığımız için bir araya geldiğimizde o tutkuyu yeniden hissedebiliyoruz. Bu ilişkiyi çok zinde tutuyor. Her ne kadar son pandemi sürecinde 2 yılı bir arada geçirmiş olsak da… Ama ‘aşk öyle olursa devam etmez’, ‘böyle olursa devam eder’ falan deniyor ya zaten herkesin aşk tanımı da birbirinden farklı.

◊ Sende ne bu tanım?
O insana baktığında onun hâlâ senin hayallerinin içinde olabilmesi. Hâlâ ona sıkıca sarılmak, dokunmak istemek. Birlikte çok eğlenebilmek. Arabada uzun yolda giderken önde yan yana sessizce otururken hâlâ içinde o huzuru hissetmek, hâlâ yolda birlikte dinlediğin müzikten keyif almak, hâlâ
bir an ona dokunmak istemek, hâlâ birlikte gülebilmek. Benim için aşk bu demek galiba. Ben bizim Pamir’le karşılaşmamızı aslında tanımlasam sana…

◊ Tabii…
İki gezegenin çarpışması gibi bir şeydi. Doğru yer, doğru zaman, doğru hisler, doğru kişi ve böyle pat diye birbirimizi bulduk ve acayip bir uyumlanma yaşadık. Evrenin oluşmasını sağlayan büyük patlama gibi düşün. O patlamayla önce evren oluşuyor, büyüyor büyüyor sonra dünya oluşuyor. Dünyada büyük yangınlar, seller oluyor, göktaşları düşüyor, sonra hiç olmayacak dediğin ihtimaller bir araya geliyor ve mucizevi bir şekilde Yaşam oluşuyor. Sonra yaşam türleri gittikçe gelişiyor, daha komplike hale geliyor. Bütün o oluşumlar başka dengesizlikler doğurma potansiyeli taşıyor içinde ama yine de bu süreçte tüm çalkantılara rağmen başka türlü bir denge gerçekleşiyor. Benim için aşk tam olarak bir doğa olayı gibi, kontrol edilemez, kaotik gibi görünüyor fakat kendi içinde çok etkileyici bir düzeni ve dengesi var.

Mehmet Dinçerler: Bana ve Aileme Saygı Rica Ediyorum

Kuşkusuz son dönemlerin en çok konuşulan isimlerinden biri olan Mehmet Dinçerler, Hadise’ye psikolojik baskı uyguladığı yönündeki iddialara sosyal medya hesabından yanıt verdi. Evliliği sonlandırmanın ortak kararları olduğunu söyleyen Dinçerler “Bana ve aileme saygı rica ediyorum” diyerek sözlerini noktaladı. İşte Mehmet Dinçerler’in o açıklaması;

Mehmet Dinçerler’in Kadınlar Hakkındaki Söylemleri Tepki Yarattı!

Hadise’ye baskı yaptığı yönünde söylentiler olan Mehmet Dinçerler eski attığı tweetlerle herkesin ağzını açık bıraktı. Kadınlar hakkında oldukça çirkin ithamlarda bulunan Dinçerler’in bu söylemleri kendisine yakıştırılmazken sosyal medya kullanıcıları “Gerçek yüzü ortaya çıktı” yorumlarında bulundu.

Tweetlerin ortaya çıkmasından sonra bu paylaşımları silen ancak yine de tepkilerden kurtulamayan Dinçerler ise Twitter hesabını kapatmıştı.

Mehmet Dinçerler Hadise’ye Psikolojik Baskı Mı Uyguladı?

Hadise ile Mehmet Dinçerler, 30 Nisan’da Çırağan Sarayı’nda aile arasında düzenlenen bir törenle evlenmişti. Hadise’nin son günlerde 3 milyon lira değerindeki evlilik yüzüğünü takmaması, konserinde ağlaması ve eşinin doğum gününü kutlamaması, Dinçerler’in de alyansını çıkarması boşanacakları yönünde söylemlere sebep olmuştu. Eşini sosyal medyada takip etmeyi bırakan ve fotoğraflarını silen Hadise, yaptığı açıklamayla boşanacaklarını doğruladı. Ünlü popçu, evliliğini resmi olarak noktalamak için de Beykoz Aile Mahkemesi’ne başvurdu.

Hadise kimdir?

Dinçerler’in şarkıcı Hadise’nin sanat hayatına yönelik kıskançlıktan doğan kısıtlamalarda bulunmaya başladığı belirtilerek ”Bu davranışlar zaman içerisinde psikolojik baskı boyutuna ulaşmıştır. Bu psikolojik baskılar müvekkilim Hadise’yi oldukça yıpratmış ve sadece kişisel hayatını değil, kamuoyuna yansıdığı üzere sanat hayatını da etkileyecek boyuta varmıştır” denildi. Hadise ve Mehmet Dinçerler’in arasındaki uyumsuzluklar kendini belli etmeye başladığında ayrı yaşamaya başladıkları ve evlilikleri fiilen son bulduğu belirtilen dilekçede, ”Tarafların bundan böyle birlikte yaşamaları mümkün değildir” denildi.

Mehmet Dinçerler’in Hadise’nin sanat hayatını kısıtlamaya yönelik tutum ve davranışlarda bulunduğunu dava dilekçesinde anlatan Hakan Öncel, “Mehmet Dinçerler’in bu davranışları, zaman içerisinde psikolojik baskı boyutuna ulaşmıştır. Bu psikolojik baskılar müvekkili oldukça yıpratmış, sadece kişisel hayatını değil, kamuoyuna yansıdığı üzere sanat hayatını da etkileyecek boyuta varmıştır” dedi.

Mehmet Dinçerler’in Kerimcan Durmaz’la İfşaları Ortaya Çıktı!

Söz konusu görüntüde Mehmet Dinçerler ile Kerimcan Durmaz’ın bir eğlence mekanında samimi şekilde eğlendiği anlar göze çarpıyor. Bir karede ise Mehmet Dinçer ile Kerimcan Durmaz’ın öpüştüğü iddia edildi.

Mehmet Dinçerler: Bana ve Aileme Saygı Rica Ediyorum

Dinçerler sosyal medya hesabından şu açıklamayı yaptı;

“Çok özel ve hassas olan bu konuda sessiz kalmak en doğrusu olur diye düşünmüştüm. Gelinen durumda ise, yapılan yakıştırmaları görünce susmanın şahsıma, aileme ve özellikle çok emek verdiğim son 1 seneme haksızlık olacağını düşünüyorum.

Karşılıklı olarak çok değer vererek başladığımız ilişkimiz son bulmuş olsa da, ilişkimiz süresince Hadise’nin sanat hayatını belki de en çok destekleyen kişi oldum. Konserlerini ailem dahil en önden gururla izlediğime ve başarılarıyla da kendisiyle onur duyduğuma herkes şahit olmuşken, bugün öne sürülen iddiaları şaşkınlıkla karşılıyorum. Evliliğimizi sonlandırmak ortak görüşümüz doğrultusunda olup, tek isteğim süreci herkes için en hayırlı olacak şekilde saygı çerçevesinde bitirmektir. Başka hiçbir talep ve isteğim olmamıştır. Kendi dünyama dönmek adına herkesten bana ve aileme saygı rica ediyorum. Sevgiler…”

Deniz Bulutsuz Ozan Güven Sorularını Yanıtlamadı

Önceki gün Beyoğlu’nda objektiflere yansıyan Deniz Bulutsuz, kendisine şiddet uyguladığını ifade ederek dava açtığı eski sevgilisi Ozan Güven soruları karşısında dona kaldı. Deniz Bulutsuz Ozan Güven sorularını yanıtlamadı. İşte detaylar;

“Ozan Beni Öldürecek” Diye Ağlıyordu’

Duruşmada ilk olarak Deniz Bulutsuz’un iş ortağı Erdem Oraylı tanık olarak şunları söyledi; “O gün kutlama yemeğine gittik. Keyifli bir geceydi. Gözüme takılan tek şey Ozan Güven’in ara sıra birlikte çalıştığım fotoğrafçı için, ‘Avucumun içiyle tokatlayasım geliyor’ dediğiydi. Yemek dönüşü beni eve bırakıp sonra uğrayacağım dediler. Yattım uyudum. Saat 03.00- 04.00 arası Deniz beni aradı. Sesi titriyordu. Ozan’la tartıştık dedi. Yanıma gelmek istedi. 20 dakika sonra Ozan Güven’in şoförü Hasan, Deniz Bulutsuz’u yalın ayak vaziyette yanıma getirdi. Deniz’in sweatshirtün yakası açıktı ve boyun bölgesi kan içindeydi. Gözü şiş ve kan oturmuştu. Çenesi yarıktı. ‘Hasan ne oldu’ diye sordum, bir şey demedi. Deniz, ‘Ozan beni öldürecek’ diye titreyip ağlıyordu. ‘Hastaneye gidelim’ dedim. Bir şok durumu vardı. Sabaha kadar konunun üzerinden geçip şoku atlatmaya çalıştık”

Tanıkların İfadesi Birbirini Tutmuyor

Deniz Bulutsuz’un avukatı Hakan Şimşek, Ramazan Çelik’e Bulutsuz’un dizlerindeki morlukların bulunduğu fotoğrafları göstererek “Bu morluklar ciddi yaralanmalardır. Neden sormadınız” dedi. Çelik de sorma ihtiyacı duymadığını belirtirken, diğer tanık Erdem Oraylı ise dizlerde morluk olmadığını söyledi. Ozan Güven’in evinin güvenlik görevlisi Murat Canbulat ise “Hiçbir gürültü patırtı duymadım” dedi.

“Sesimi Duymamak İmkansız”

Güvenlik görevlisinin ifadesine karşılık Deniz Bulutsuz, “Kabul etmiyorum kimse çıkıp ‘Şoförü çağır’ demedi. Evden ben kendim çıktım. Kulübenin bulunduğu yerden sesimi duymamak imkansızdır” dedi.

Abajur Yok…

Hakim tanıkların dinlenmesinin ardından geçen celse hazır edilmesini talep ettiği abajuru sordu. Ozan Güven’in avukatı “Müvekkilim taşındı ve abajura ulaşamadığımız için getiremedik. Temin ettiğimiz takdirde getireceğiz” dedi.

Mahkeme, şoförün tanık olarak dinlenmesine, Deniz Bulutsuz’un raporlarına ve yara izinin kalıcılığının tespit edilmesini karar vererek duruşmayı erteledi. Duruşmanın yeniden görüleceği tarih ise henüz bilinmiyor.

Deniz Bulutsuz Ozan Güven Sorularını Yanıtlamadı

Güven ile mahkeme süreci devam eden Bulutsuz, önceki akşam Beyoğlu’nda görüntülendi.

Karşısında bir anda muhabirleri gören Deniz Bulutsuz, neye uğradığını şaşırdı. Bulutsuz, basın mensuplarının Ozan Güven ile alakalı soruları karşısında çıktığı mekana geri girdi.

Merve Boluğur: Aşk Evliliği Yapıyorum

Önceki gün sevgilisi Mert Aydın ile birlikte görüntülenen Merve Boluğur, gazetecilerle sohbet etti. Oyuncu Merve Boluğur “Aşk evliliği yapıyorum. Evlilik teklifi çok hoşuma gitti. Gayet güzeldi” dedi. İşte Boluğur’un açıklamasının devamı;

“Bugün Benim Doğum Günüm”

Merve Boluğur ve DJ sevgilisi Mert Aydın, tüm bunların ardından Etiler Akmerkez’de objektiflere takıldı. Hızlı adımlar ile yürüyen çiftten Boluğur, basın mensuplarına “Bugün benim doğum günüm” dedi.

Sevgilisi Mert Aydın’ın elindeki paketin dikkat çekmesi üzerine muhabirler, “Mert Bey’in hediyesi bu sanırım?” diye sordu. Boluğur önce cevap vermek istemedi, ardından da sosyal medya hesabından paylaştığı gibi sevgilisini işaret ederek; “Benim en büyük hediyem yanımda” cevabını verdi.

“Ne Olur Sormayın”

Hem düğün hazırlıkları, hem de geçtiğimiz gün Nişantaşı’nda arabalarını beklerken tartışmaları sorulunca Boluğur; “Arkadaşlar bugün benim doğum günüm. Ne olur bunu doğum günümde sormayın” ricasında bulundu. İkili, ardından alışveriş merkezinde gezmeye devam etti.

Mert Aydın’dan Romantik Kutlama

Sosyal medya hesabından Merve Boluğur’un doğum gününü kutlayan Mert Aydın paylaşımına “Seninle hep el ele aynı yolda yürüyeceğimiz en özel günlerden Nice yeni yaşlara” notunu düştü.

Çift Objektiflere Yakalandı

Merve Boluğur ile nikah masasına oturmaya hazırlandığı DJ sevgilisi Mert Aydın, geçtiğimiz günlerde Nişantaşı’nda tartışırken görülmüştü.

Çift, bu kez trafikte araçlarıyla seyir halindeyken objektiflere yansıdı.

Merve Boluğur: Aşk Evliliği Yapıyorum

Muhabirlerle sohbet eden çift, “Güzel soru sorun, kavga etmeyelim. Ben evleniyorum. Mutlu mutlu sorular sorun. Kına olmayacak. Düğün tarihi ve yeri belli ama söyleyemem. Güzel bir şekilde hazırlanıyoruz. Çok detay vermeyelim. Kavga meselesine çok güldük. Öyle bir şey yok arkadaşlar. Sevgi evliliği, aşk evliliği yapıyorum. Evlilik teklifi çok hoşuma gitti. Gayet güzeldi” dedi.

Boluğur, yüzüğünü görmek isteyen basın mensuplarının ricasını geri çevirdi. Konuyla alakalı konuşan Merve Boluğur, “Hiç sevmem. Görgüsüzlük gibi geliyor bana, yüzük işte…” ifadelerini kullandı.

Boluğur, gazetecilerin, “Evlilik teklifi aldığınızda ayağa kalkmadığınız için eleştiriler oldu” sözlerine ise gülümsemekle yetindi. Çift, ardından muhabirlere teşekkür ederek, hızla oradan ayrıldı.

Merve Boluğur kimdir?

“Çok Şaşkınım”

Öte yandan Boluğur, sevgilisinin evlilik teklifi sonrası duygularını, “Çok şaşkınım! Bana şu an rüya gibi geliyor. İlişkinin daha çok başındayız… Bu kadar kısa sürede sağlam ilerlemek beni çok mutlu etti. Drone yaklaşınca ben anlamadım. Bir anda bir şeyler olmaya başladı. Çok mutluyum” sözleriyle dile getirmişti.

Mert Aydın Kimdir?

Burcu Kıratlı Yüzüğü Geri Göndermiş

Burcu Kıratlı-Sinan Akçıl’ın 15 ay süren ikinci evliliği, geçtiğimiz mayıs ayında üç dakikada bitmişti. İlk ayrılığa Kıratlı’nın kıskançlık krizlerinin zemin hazırladığı konuşulurken, ikinci krizde ise Akçıl’ın baba olma isteğine güzel oyuncunun “Önceliğim kariyerim” cevabını vermesinin etkisi olduğu iddia edilmişti. Geçtiğimiz gün Çekmeköy’de konser veren şarkıcı, eski eşinin evlilik yüzüğünü geri gönderdiğine dair iddialara açıklık getirdi. İddialar doğru çıktı. Burcu Kıratlı yüzüğü geri göndermiş!

“Evlilik Bana Uzak Değil”

Başından iki evlilik geçen Sinan Akçıl, “Evliliğe sıcak bakıyorum, evlilik bana uzak değil. Çok güzel bir deneyim yaşadım ama daha güzel deneyimlere hazırım.”

“Yeni Yetenekler Ortaya Çıkarmak İstiyorum”

Sinan Akçıl, tüm bunların ardından önceki gün Çekmeköy’de bir halk konseri düzenledi. Konser öncesi basın mensuplarının sorularına cevap veren Akçıl, “Konserler çok yoğun bir şekilde devam ediyor. Bir yapım şirketi kurdum bildiğiniz üzere. Yeni yeni insanları ve genç yetenekleri ortaya çıkarmak istiyorum” diye konuştu.

Burcu Kıratlı Yüzüğü Geri Göndermiş

Geçtiğimiz aylarda Burcu Kıratlı ile evliliğini sonlandıran şarkıcı, muhabirlerin; “Burcu Hanım’ın yüzüğü size geri gönderdiğine dair iddialar vardı” sorularına ise şöyle yanıt verdi:

Ben de eve gittiğimde gördüm. Aynı yüzükler olduğu için benim yüzüğüm sanıyordum ama geri göndermiş. Kendi takdiri, bir şey söyleyemem.

Neler Yaşandı?

Sinan Akçıl ile Burcu Kıratlı, 1 Ocak 2019 tarihinde Hollanda’nın başkenti Amsterdam’da nikah masasına oturmuştu. Dokuz ay evli kalan çift, ani bir kararla boşanmıştı. Birbirlerinden uzak kalmaya dayanamayan ikili, yeniden bir araya gelmiş ve Şubat 2021’de ikinci kez nikâh masasına oturmuştu. Ancak bu birliktelik de uzun sürmemiş, ünlü çift 11 Mayıs 2022 tarihinde resmen boşanmıştı.

Akçıl, Kıratlı ile ilişkisine üçüncü kez şans vermeyeceğini dile getirerek şu ifadeleri kullanmıştı:

Bir daha o hakimin karşısına çıkmaya yüzüm yok. Çok güzel bir ilişkiydi ama artık geride kalması gerekiyordu. Geride de bıraktık. Burcu her zaman mutlu olsun. Saygıyla anacağımız bir şekilde bitmeliydi, öyle de oldu. Üzüntüler oldu ama ben kendime bambaşka bir yol çizdim. Bundan sonra hayatımıza girecek kişilere de saygısızlık olmasın. O yüzden artık bu defter kapanmalı.

Sinan Akçıl kimdir?

Burcu Kıratlı Kimdir?

Murat Dalkılıç Yeni Bir Aşkın Kıyılarında…

Murat Dalkılıç yeni bir aşkın kıyılarında…Hande Erçel ile ayrıldıktan sonra yine bir oyuncu olan Sitare Akbaş ile yeni bir aşka yelken açan ve her fırsatta ilişkilerinin çok iyi gittiğini söyleyen Murat Dalkılıç’ın, ilişkisini sessiz sedasız noktaladığı ortaya çıktı. Ayrılık sonrası adı Çağla Boz ile anılan şarkıcı, önceki gün yeni sevgilisiyle bir mekanda sabahın ilk ışıklarına kadar eğlendi. Boz ve Dalkılıç, birlikte görüntülenmemek için büyük uğraş verdi.

Üç Kız Kardeş 18. Bölüm 1. Ön İzlemesi Yayında! Somer İle Türkan’ın Tatlı Atışmaları!

0

Kanal D’nin sevilen dizisi Üç Kız Kardeş, 18. yeni bölümüyle 20 eylül salı günü ekrana gelecek. Dizinin yeni bölümünde; Nesrin iyileşmeye çalışırken ailesi ona destek olur. Özellikle Dönüş, annesiyle ilgilenir. Diğer taraftan Türkan ve Somer’in de yaşamında dalgalanmalar olur. Mine’nin evdeki varlığı ve davranışları Somer’i kızdırır. Sonunda Somer, Mine’den evde ayrılmasını ister. Üç Kız Kardeş 18. bölüm 1. ön izleme yayınlandı. Somer ile Türkan’ın tatlı atışmaları…

Salı Dizileri 2022

Somer İle Türkan’ın Tatlı Atışmaları!

Üç Kız Kardeş 18. bölüm ön izlemesinde; Somer, geceyi balkonda uyuyarak geçiriyor. Türkan, yanına gelir ve onu uyandırıyor. Somer’in boynu tutulduğu için Türkan ona masaj yapıyor. Bu sırada gecenin hıncını alan Türkan, Somer’e masajı sert yapıyor. Somer ise, Türkan’ın bu tatlı oyununa katılarak keyifli bir an yaşıyorlar.

İşte Üç Kız Kardeş 18. bölüm 1. ön izleme…

ÜÇ KIZ KARDEŞ 17. BÖLÜM ÖZETİ!

Nesrin, Rüçhan’dan onun kızına yaptıklarını ve Somer’in Mine’den bir çocuğu olacağını öğrendikten sonra fenalaşır. Dönüş, annesini yatakta hareketsiz bir şekilde yatarken bulur. O günden sonra Nesrin, kimseyle konuşmaz ve sadece bebek kıyafetleri alıp çanta hazırlamakla meşgul olur

Derya, Fatih’le konuşup onun çocuğu olduğunu öğrendikten sonra ailesine karşı tavrı değişir. Aslında Fatih’in kızı Dönüş olduğunu bilmediği için tahminen Derya’ya bunu itiraf eder. Derya, İzmir Mimarlık fakültesini kazanır. Yurtta değil ayrı evde kalmak için gidip Fatih’den para ister.

Nesrin, sadece günlerini bebek çantası hazırlamakla geçirir. Somer ile Türkan, ayrı evlerinde yaşamaya başlar. Rüçhan, onların orada yaşamasını istemez ve Türkan’ın peşine parayla adam tutup onun önüne geçip ona, Ferit’in onunla görüşmek istediğini söyleyip korkutur.

Türkan, korkudan evden çıkamaz. Mine, doğum sancıları tutunca Somer’i arar. Somer, Mine’nin yayında olup kızının doğumuna şahit olur. Daha sonra gidip kızını nüfusuna geçirmek ister. Ancak Mine’nin hala evli olduğunu öğrenir. Ondan önce Nihat, bebeğin nüfus cüzdanını kendi üzerine geçirip Somer’e cüzdanı gösterir.

İkili arasında yumruklu kavga çıkar. Türkan, Somer’in eve yaralı bir şekilde gelince onun Ferit’le kavga ettiğini düşünür. Somer, Mine’yi alıp emniyetli bir eve yerleştirir. Mine, Somer’in konuşmalarından çocuğunu kendisinden alacağını duyar. Hemen bir plan yapıp Nihat’ı arar.

Nihat, Mine’nin oyununa geldiğine anlayınca bebeği alıp kaçmaya çalışır. Zorlu takip sonunda Somer, Nihat’ı dövüp bebeği alıp eve Mine’ye birlikte döner. Türkan ile Rüçhan, Somer ile Mine’yi birlikte görünce şok olur.

Üç Kız Kardeş 18. Bölüm 2. Fragmanı Yayında! Somer Mine’yi Evden Kovuyor!

Tozluyaka 12. Bölüm 3. Fragmanı Yayında! Derya Berk’e Ali’yle Kardeş Olduklarını İtiraf Ediyor!

0

Fox Tv’nin sevilen dizisi Tozluyaka, 12. yeni bölümüyle bu akşam ekrana gelecek. Dizinin yeni bölümünde; Mavi, Ali’den hoşlanmaya başlar. Cemre, Mavi’den Ali’yi kıskanmaya başlar. Zeynep de, Çağrı’dan hoşlanmaya başlıyor. Cemre ile Berk, yalnız kalır. Diğer öğrenciler birlikte vakit geçirmeye başlar. Zeynep, annesi ile Bilal’i samimi bir şekilde görür. Tozluyaka 12. bölüm 3. fragmanı yayınlandı. Derya Berk’e, Ali’yle kardeş olduklarını itiraf etmek zorunda kalıyor.

Pazar Dizileri 2022

Derya Berk’e Ali’yle Kardeş Olduklarını İtiraf Ediyor!

Tozluyaka 13. bölüm 3. fragmanında; Zeynep, Bilal’le annesini birlikte gördükten sonra çok sinirleniyor. Bilal’den hesap soruyor. Kader kızına, birbirlerini sevdiklerini itiraf ediyor. Berk, Ali’yle büyük bir kavgaya tutuşuyor. Son anda Derya araya girip Berk’e, Ali’yle kardeş olduklarını söylüyor.

İşte Tozluyaka 12. bölüm 3. fragmanı…

TOZLUYAKA 12. BÖLÜM ÖZETİ!

Ali, Arap ve Zeynep Cemre’nin saatin peşinde olduğunu anlar. Kenan, Cemre’ye Vefa’nın saatinin içinde onun kayıtları olduğunu, onu bulmasını söyler. Ama Cemre, saati bulup kaydı yok etmenin derdine düşer. Ses seda çıkmayınca Kenan Ali’yi arayı Cemre’ye, Vefa’nın saatinde kayıt olduğunu söylediğini anlatır.

Ali, Cemre’nin bunu kimseye söylemediğini anlayınca ondan şüphelenip ne yapacağına bakar. Kaydı bulduktan sonra Cemre’nin koşarak evden ayrıldığını görüp takip ederler. Ali ve arkadaşları Cemre’yi Vefa’nın mezarı başında ağlarken bulur. Üç arkadaş Cemre’nin Vefa’nın katili olduğundan artık emin olur.

Ali, saati Kenan’ın avukatına teslim eder ve Kenan o ses kaydıyla serbest bırakılır. Ali, Cemre’ye oyun oynamaya başlar. Önce dolabına bir saat koyar. Kenan, kamera kayıtlarını izleyip Ali’nin Cemre’nin dolabına bir şey koyduğunu gördükten sonra kayıtları sildirir. Ali’yi de yanına çağırır ve görüntüleri izletir.

Kenan da artık Cemre’nin katil olduğunu anlar ve onun Mavi’yi merdivenlerden ittiği aklına gelir. Ali’ye olayı anlatıyor. Cemre’nin Mavi’yi merdivenlerden ittiğini ve kamera kayıtları kaybolduğu için burslu olan öğrencinin okuldan atıldığını anlatır. Derya, Önder’in evindeyken Nesrin içeri anahtarıyla girer.

Nesrin’i gören Derya, Önder’in onu darp ettiğini zanneder ve hemen onunla görüşmeyi bırakır. Daha sonra Nesrin Derya’nın yanına gidip, birkaç kez Önder’in kendisini dövdüğünü söyler. Önder ise, Derya’nın kendisinden neden uzaklaştığını anlayamaz. Cemre, notlar ve videolar almaya başlar. Berk, bu zamanda Cemre’nin yanında olur.

En son Cemre’ye bir paket gelir. O paketin kurdelesini takip eden Cemre, karşısında Mavi’yi bulur. Cemre, deniz kenarında hareketsiz yerde yatarken bulunur. Cemre’ye ne oldu?

Tozluyaka 12. Bölüm 2. Fragmanı Yayında! Kader İle Bilal Zeynep’e Yakalanıyor!