Ana Sayfa Blog Sayfa 581

Yüsra Geyik’ten Hadise’ye Sert Gönderme

Son olarak ‘Camdaki Kız’ dizisinde ‘Meliha’ karakterine hayat veren Yüsra Geyik, Cihangir’de bir mekandan çıkarken görüntülendi. Aşk hayatıyla ilgili soruları yanıtlayan ünlü oyuncu, Yüsra Geyik’ten Hadise’ye sert gönderme geldi. İşte Yüsra Geyik’in o açıklamaları;

Yüsra Geyik’ten İzzet Yıldızhan’a Sert Gönderme

Tüm bu sözlere gönderme yapan Yüsra Geyik ise takipçisinin; “Açık giyinmek sana çok yakışıyor” yorumuna, “Cevap verip haddimi aşmak istemem. Bu konuda bilirkişi İzzet Yıldızhan diye biliyorum” şeklinde yanıt verdi.

Öte yandan ‘Arka Sokaklar’ dizisinden ayrılmasıyla ilgili de “Arka Sokaklar’ı neden bıraktın?” gibi sorular alan Yüsra Geyik, “Zeliha’nın biraz fazla üstüne gelindi” yanıtını verdi.

Yüsra Geyik kimdir?

“Daha Rahatız”

Yüsra Geyik, önceki akşam Cihangir’de bir mekandan çıkarken görüntülendi. Muhabirlerin “Yüsra Hanım iyi akşamlar, arkadaşlarınızla beraberdiniz neler yapıyorsunuz?” sorusuna Geyik “Evet arkadaşlarımla beraberdim. Havaların düzelmesi iyi oldu pandemi bitti mi bilmiyorum ama önlemler yavaşladı. Biz de yokmuş gibi yaşıyoruz ama bitmiş bir şey yok aslında. Hastalık devam ediyor korunmayı öğrendik, aşılıyız o yüzden daha rahatız sanırım” dedi.

Hadise Ve Mehmet Dinçerler ‘den Sürpriz Düğün!. İlk Kare Görümceden Geldi…

“Arka Sokaklar’da Büyüdüm”

Muhabirlerin “Yüsra Hanım projeler var mı? Yaz da geliyor tatil var mı?” sorusuna “Okuduğumuz işler var tabii o yüzden bu taraflara geliyorum zaten güzel bir şey olsun diye çok uğraşıyoruz” dedi. Muhabirlerin “Yüsra Hanım Arka Sokaklar dizisinde uzun yıllar oynadınız Zeliha karakterinde. İnsanlar sokakta Zeliş diye sesleniyor mu?” sorusuna Geyik “Tabii ki, onu yıkmak biraz zor sanırım. Aslında fena değil tahmin ettiğimden daha kolay alıştılar. Ama bir kitleyi Zeliş dışına çıkarmak zor çok şey, duyuyorum ‘Dönmeyecek misin, niye dönmüyorsun?’ diye insanların öyle bir beklentisi tabii ki de var çünkü çok alıştıkları bir şeydi o. Ama daha güzel şeyler yapmak lazım ki o zihinleri tazelemek için onu yıkabilmek için uğraşıyoruz. 11 sezon inanılmaz, kendime şaşırıyorum Arka Sokaklar’la büyüdüm resmen” dedi.

Yüsra Geyik’ten Hadise’ye Sert Gönderme

Muhabirlerin “Yüsra Hanım aşk hayatınıza değinmek istiyoruz, sizi hep tek başınıza görüyoruz hayatınızda biri olur mu?” sorusuna ise “Bu işler kısmet biraz benim elimde olan bir şey değil. Bir daha söylüyorum kısmet, inanın ki büyük de konuşmak istemiyorum, sosyal medyada çok da tercih etmem paylaşmayı gibi geliyor. Şimdi Hadise gibi asla koymam deyip, sonra konserimde nişan fotoğraflarını yayınlarım” diyerek kahkaha attı.

Hadise kimdir?

Mehmet Dinçerler Kimdir?

Gülşen Tarzıyla Yürek Hoplattı

Son dönemde hem şarkıları, hem de iddialı sahne kıyafetleriyle adından sıkça söz ettiren ve sahne kostümleriyle ilgili başlayan tartışmada destek aldığı kadar da eleştirilen Gülşen tarzıyla yürek hoplattı.

“Hiçbir Sıfatın Kölesi Değilim”

45 yaşındaki ünlü isim, sosyal medya hesabından uzun bir açıklama yayınlamış ve “Evet, ben bir anne babanın kızı, evet bir erkeğin eşi ve bir yavrunun annesiyim. Babasının kızı, bir erkeğin karısı, bir çocuğun annesi olmaktan öte ben aklı ve düşünme yeteneği olan, özgür iradeye sahip bir insanım. Bu sıfatlardan fazlasıyım. Hiçbir sıfatın kölesi değilim. Kimseye ait değilim. Ben kendimim. Kendime aitim” diye yazmıştı.

“Ne Var Bunda?”

Yeni şarkısı ‘Lolipop’u yayınlayan ünlü popçu, sonrasında ise sahne programında bir arkadaşının kucağına oturduğu görüntülerle gündem olmuştu. Olayın ardından Ataşehir’de konser veren Gülşen, şarkı aralarında sevenleriyle sohbet etmeyi ihmal etmemiş ve büyük yankı uyandıran görüntülerle ilgili konuşarak şu ifadeleri kullanmıştı:

“Çok güzel görünüyorsunuz. Ben dayanamıyorum yanınıza geleceğim. En son yine sahneden indiğimde bir arkadaşımın kucağına oturdum, olanlar oldu. O gün çok mutluyduk. Canım çok sıkılmıştı, kendimi sahnede hapis gibi hissetim. Sonra da arkadaşımın kucağına oturdum. Ne var bunda?”

Gülşen Tarzıyla Yürek Hoplattı

Şarkıcı, son olarak konserinden yayınladığı yeni fotoğraflarla adından söz ettirmeyi başardı. Yırtmaçlı yeşil elbisesi ve elbisesine uyumlu makyajıyla sahneye çıkan Gülşen, konser anında çekilen karelerini takipçilerinin beğenisine sundu.

Aktif olarak kullandığı Instagram hesabında 1,7 milyon takipçisi bulunan Gülşen’in “Sanki bayramdı” notunu yazıp, yeşil kalp emojisi koyayarak paylaştığı pozları, 40 bine yakın beğeni aldı.

Ünlü ismin bu gönderisine, “Gözlerimize bayram”, “Sahnenin en parlak yıldızı”, “Şu ana kadar giydiğin en güzel kıyafet” ve “Balmumu heykelini yapmaları lazım” gibi 500’e yakın yorum yazıldı.

Gülşen kimdir?

Kıvanç Tatlutuğ’dan Gündeme Oturan Başak Dizer Açıklaması

Mutlu bir evlilik sürdüren Kıvanç Tatlıtuğ ve Başak Dizer iklisi, geçtiğimiz günlerde ilk kez anne ve baba olmanın mutluluğunu yaşamıştı. Ünlü çiftten Tatlıtuğ, L’Officiel dergisine yaptığı açıklamada eşine olan sevgisini anlattı. Kıvanç Tatlıtuğ’dan gündeme oturan Başak Dizer açıklaması geldi. İşte o açıklamalar;

Kıvanç Tatlıtuğ Baba Oldu

Yakışıklı oyuncu, bebeğinin dünyaya gelmesinin ardından Twitter hesabından paylaşım yaparak, iyi dileklerini ileten herkese teşekkür etti: Kurt Efe’mizi sağlıkla kucağımıza aldık çok şükür. Mutluluğumuz tarifsiz. İsteyen herkese nasip olsun. Başak ve ben tüm güzel dileklerinize çok teşekkür ediyoruz. İyi ki varsınız.

“Dünyanın En Güzel Duygusu”

Sonrasında ise dijital bir platformda yayınlanan ‘Yakamoz S-245’te rol alan Tatlıtuğ, yönetmenler Tolga Karaçelik, Umut Aral ve oyuncular Meriç Aral, Onur Ünsal, Ecem Uzun, Ersin Arıcı, Hakan Salınmış ile birlikte dizinin yayına girişini bir yemekle kutlamıştı. Ekip, Maslak’ta basına kapalı olarak gerçekleşen yemek sonrası gazetecilerin sorularını yanıtlamıştı.

Babalık sevinci yaşayan Kıvanç Tatlıtuğ, şu ifadeleri kullanmıştı:

“Bir erkek çocuğumuz dünyaya geldi. Allah isteyen herkese nasip etsin. Eşim Başak çok sağlıklı, oğlumuz da çok sağlıklı. İki gün hastanede kaldık, sonrasında taburcu olduk, evladımızı aldık ve evimize geçtik. Şu an annelik ve babalık provaları. Tabii evin şekli şemalı otomatik olarak değişti. Dünyanın en güzel duygusu. Kelimelerle tarif edilmez çünkü kıyaslayacak bir şey yok.”

“İki İsmin De Anlamı Var”

Kurt Efe ismi sosyal medyada da gündem olmuştu. Bu konu hakkında ise ünlü oyuncu, “Eşim Başak zaten açıklama yapmıştı. Her iki ismin de bizim için anlamı var. Çok severek koyduk. Sağlıklı, sıhhatli yaşasın. Vatana millete ve anasına babasına hayırlı evlat olsun” şeklinde konuşmuştu.

Ünlü çiftin, oğullarına ‘Kurt Efe’ adını verecekleri doğumdan önce ortaya çıkmıştı. 2014 yılında ‘Kurt Seyit ve Şura’ dizisinde ‘Kurt Seyit’ karakterine hayat veren Kıvanç Tatlıtuğ’un, başrolü Farah Zeynep Abdullah’la paylaştığı projeden esinlendiği belirtilmişti.

Kıvanç Tatlutuğ’dan Gündeme Oturan Başak Dizer Açıklaması

Tüm bunların arından Kıvanç Tatlıtuğ, L’Officiel dergisine özel açıklamalarda bulunarak, 6 yıl önce dünyaevine girdiği eşi Başak Dizer’e aşkını anlattı.

“Ben Başak’ı her gün bambaşka türlü sevmeyi öğrendim. Çünkü çok sevmek yetmedi” diyen Tatlıtuğ, sözlerine şöyle devam etti:

Bir insanı sevmek, onun mutluluğu için çaba gösterdiğinde başlıyor. Onun gözlerindeki mutluluğu hissettiğim vakit karnım doyuyor. Bu öyle bir şey. Onun yapmış olduğu şeyleri, seçimlerini desteklemek en önemlisi. Yoksa herkes evleniyor. Evleniyorsun işte… Devamını getirebilmek asıl mesele.

Şeyma Subaşı ve Mehmet Germiyanlıgil Aşk Mı Yaşıyor?

Mısırlı sevgilisi Mohammed Alsaloussi ile yollarını ayıran Şeyma Subaşı’nın adı Hakan Sabancı ile anılıyordu ki Mehmet Germiyanlıgil ile yayımladığı bir fotoğraf iyice kafaları karıştırdı. Şeyma Subaşı ve Mehmet Germiyanlıgil aşk mı yaşıyor?

“O Benim Arkadaşım”

2020 yılında Mehmet Germiyanlıgil ile aşk yaşadığı iddia edilen Subaşı o dönem şu açıklamayı yapmıştı:

“Daha ne kadar saçmalayacaksınız acaba. Mehmet benim 15 senelik arkadaşım, abimdir. Bunu herkes bilir. Ne saçma haberler yapıyorsunuz yahu. Bari bir doğrusunu sorun araştırın sonra atın ortaya. Her yalan habere cevap mı vereceğiz. (Güzel, kaliteli, renkli instagram storylerimin yerine su saçma açıklamayı yapmak zorunda bıraktınız okuyun alın hemen sileceğim. Devam edeceğim renkli storylerimize.)”

Şeyma Subaşı ve Mehmet Germiyanlıgil Aşk Mı Yaşıyor?

Geçtiğimiz aylarda evlilik hazırlığı yaptığı Mohammed Alsaloussi ile ilişkisini noktalayan  Şeyma Subaşı’nın adı bir süredir Hakan Sabancı ile anılıyordu. Birlikte yemeğe çıkan ikili aşk iddiaları karşısında arkadaşız yorumu yapmış ve sorulardan kaçmaya çalışmıştı.

Şeyma Subaşı’dan sürpriz bir paylaşım geldi. 2020 yılında adının aşk dedikodularına karıştığı iş insanı Mehmet Germiyanlıgil (57) ile sosyal medya hesabından bir fotoğrafını paylaştı. Subaşı’nın paylaşımına kalp emojisi eklemesi ‘ilan-ı aşk’ şeklinde yorumlandı. Germiyanlıgil ve Subaşı cephesinden henüz bir açıklama gelmedi.

Seranay’ın Fotoğrafına Beğeni Geldi

Şeyma Subaşı’nın eski sevgilisi Mısırlı iş insanı Mohammed Alsaloussi, sosyal medyada Türk ünlüleri yakın takibe aldı.

En son “Sizden daha fazlasını değil, sizin için daha fazlasını isteyen birini bulun. O zamana kadar herkesten önce ben varım” paylaşımında bulunan Medoo, oyuncu Serenay Sarıkaya’nın fotoğrafını beğenip yorum yaptı.

Sarıkaya’nın 33 hafta önce koyduğu fotoğrafı bulup altına “Harika parça” yazan Meedo sosyal medyada gündem oldu.

Cansu Dere Merak Edilenleri Yanıtladı

Kanal D’nin sevilen dizisi “Sadakatsiz”in Asya’sı Cansu Dere, Elle dergisine konuştu. Cansu Dere merak edilenleri yanıtladı. Kendisi hakkında samimi açıklamalar yapan Dere özel hayatı hakkında da konuştu. İşte o açıklamalar;

Cansu Dere: “Listelerim Pek Olmaz…”

“Benim öyle ‘Aradığım üç özellik’, ‘En önemli beş kural’ gibi listelerim pek olmaz. Kişiye bağlı. Hissettirdiklerine, birlikte geçirdiğim zamana. Hoşlanmadığım şeyleri net bilirim ama…”

Şöhretin kendisini değiştirmediğini de belirten ünlü oyuncu Dere, “Tanınmışlık bende farklı kimlikler yaratmadı. Kameralar önünde bir ben, evde arkadaşlarla ayrı bir ben yok yani.” dedi.

Cansu Dere Doğallığıyla Kendine Hayran Bıraktı

Cansu Dere Merak Edilenleri Yanıtladı

Hakkında merak edilenleri anlatan oyuncu, “Bugünkü Cansu’nun kalbini fethedecek erkeğin en önemli 3 özelliği ne olurdu” sorusunu “Benim öyle aradığım üç özellik, en önemli beş kural gibi listelerim pek olmaz. Kişiye bağlı. Hissettirdiklerine, birlikte geçirdiğim zamana. Hoşlanmadığım şeyleri net bilirim ama” diye yanıtladı. “Aşkta yapılan en büyük hata ne sizce?” sorusuna ise Dere, “Herhalde sonsuza dek süreceğini sanmak” yanıtını verdi.

“Şöhret Beni Değiştirmedi”

Rol aldığı dizilerle ünü Türkiye sınırlarını aşıp İspanya, Balkan ülkeleri ve İtalya’ya ulaşan Cansu Dere, şöhretin kendisini değiştirmediğini belirtti: “Tanınmışlık bende farklı kimlikler yaratmadı. Kameralar önünde bir ben, evde arkadaşlarla ayrı bir ben yok yani.” Ünlü oyuncu “Bu kadar tanınıyor olmak sizin gibi şöhretin popülerlik yönüyle de pek ilgilenmeyen biri için özgürlük açısından rahatsızlık verici mi” sorusunu da yanıtladı: “Zorlandığım zamanlar oluyor, doğru. Ama genellikle tanınmaktan ya da popülerlikten ötürü değil. Aslında her şey karşılaştığım tavırla alakalı. Beni asıl rahatsız eden kabalık, hadsizlik ve talepkârlık oluyor. Saygısızlık beni sinirlendirir.”

“Asya’nın Yerinde Olamazdım”

Cansu Dere, “Sadakatsiz” dizisinde hayat verdiği Asya karakteri hakkında da konuştu. Ünlü oyuncu, “Siz Asya’nın yerinde olsaydınız ne yaparsınız” sorusuna şu yanıtı verdi:

“Asya yerinde olmazdım, olamazdım. Çünkü insanın çocuğunun olup olmaması verdiği kararları çok etkiliyor. Davranışlarını belirliyor. O yüzden olaylara verdiğimiz tepkiler aldığımız aksiyonlar tamamen farklı olurdu.”

Dere, “Dizide toksik ilişkiler ve bu ilişkilerden bir türlü kurtulamayan karakterler var. Ve buna aşk diyorlar. Sizce de aşkın içinde hastalıklı ve takıntılı bir ruh hali var mı” sorusunu ise “Aşkın içinde olduğunu düşünmüyorum ama maalesef dönüşebileceği ürkütücü hallerden biri olduğunu düşünüyorum. Saplantılı hisler ve davranışlar aşkın içinde mevcut değil. Aşk güzel bir şey” diye yanıtladı.

Tolgahan Sayışman’dan Samimi Açıklamalar

Bir süredir ekranlarda olmayan ve şimdilerde yeni bir projeye başlayan Tolgahan Sayışman’dan samimi açıklamalar geldi. İşte o açıklamalar;

* Yakışıklısın, şöhretlisin, varlıklısın ve iyi bir aile babasısın. Her şey dışarıdan göründüğü gibi kusursuz mu? Yoksa tuzaklara düşüp savrulduğun zamanlar oldu mu?

Geçmiş yıllarda o dediklerini çok yaşadım. Ne hikâyelerim var, sadece çok yakın çevremin bildiği…

* Birazcık anlatsan…

Çok enteresan ortamlarda, ilginç insanlarla çalıştım. Kandırıldım, inanılmaz kazıklar da yedim. Ama Allah bir şekilde korudu. Çok daha kötü durumlara düşebilirdim. Bu anıları anlatmanın şu an için zamanı değil. Ama vakti geldiğinde
paylaşacağım.

* Seni tanıyalı 20 yılı geçti. Bu süreçte iyi bir oyuncu olarak kendini ispatlamanın yanı sıra evlendin, iki çocuk babası oldun, kendi yapım şirketini kurdun. Peki, görmediğimiz nasıl değişimler geçirdin?

Aslında saydıkların planladığım şeylerdi. “40’lı yaşlara yeni bir hayat, yeni atılımlar, yeni yatırımlarla gireceğim” derdim. Şimdi onların altyapısını oluşturuyorum. İçsel olarak daha olgunum. Artık söylenmek isteneni karşımdakinin hareketlerinden bile çıkarıyorum. Biraz da insanların diğer yüzleriyle tanıştığım bir dönem. Bu yüzden de sabrımın ve sinirlerimin çelik gibi olması gerektiği yıllardayım diye düşünüyorum.

* Sabırlı mısındır?

Aslında değildim ama zaman içinde sabırlı olmayı da öğrendim.

* Bugüne kadar aldığın en büyük hayat dersi ne oldu?

İnsanın haddini bilmesinin ne kadar değerli olduğu. Aslında herkes kendi çapında ve sınırları çerçevesinde haddini bilse, kimse kimsenin işine karışmaya kalkmasa, hayatına müdahil olmasa, çok daha yaşanabilir bir dünyaya adım atarız.

* Sen haddini bilen biri misin?

Evet, zamanla öğrendim.

* Hep yakışıklı mıydın?

Bilmem (gülüyor).

İnsan çevresinin ilgisinden anlar biraz…

Çok küçük yaşlardan itibaren tanımadığım insanlardan iltifat almaya başlamıştım. Ama çocuktum, “Seni bir öpebilir miyim” diye sorarlardı, “Öp” der, giderdim. Üniversitede arkadaşlarımın söylemleriyle bu camiaya adım atma cesareti gösterdim. Çünkü küçükken özgüveni yüksek bir çocuk değildim.

* 2005’te Güney Kore’de (Manhunt International) Dünyanın En Yakışıklı Erkeği unvanını aldın. Dünyanın en yakışıklısı olmak nasıl bir his?

Küçük yaşlardan beri o kadar yoğun bir tempoda çalışıyorum ki onun nasıl bir his olduğunu da yaşayacak vaktim olmadı. Kaldığım yerden hayata ve çalışmaya devam ettim.

* Kendini seksi buluyor musun?

Kendime duştan çıkınca “Ooo çok tatlı oluyorsun” mu diyeyim? Ben kendimi seksi bulsam ne olur? Ne yapacağım (gülüyor)?

* Evlenip baba oldun, şimdi de ‘en seksi baba’ diyorlar sana. Sen kendini beğenir misin?

O konularla çok ilgilenen, haşır neşir olan biri değilim.

* Oyunculuk yaparken fiziğin artıları yanında dezavantajlarıyla karşılaştın mı?

Tabii, benim bu işe girdiğim yıllar sert ve çetin cevizdi. Alaylı oyuncu azdı. Kendinizi kabul ettirmeniz çok zor oluyordu. Yeni dönemdeki oyuncu kardeşlerim bunu çok yaşamıyorlar çünkü o önyargılar bir şekilde kırıldı. Şimdi aslolan proje.

* Eşin Almeda kâinat güzeli (2008, Miss Globe), sen dünyanın en yakışıklı adamısın… Nasıl tanıştınız?
Acun Medya’da tanıştık. İlk görüşte aşktı aslında. Anlatması zor. Ben bu kızla evleneceğim demezsiniz ama hissedersiniz, ben de onu yaşadım.

* Beş yıldır evlisiniz. İmzayı atınca yıllar içinde aşk ölmeye başlar derler… Öyle mi?
Alakası yok. Hatta aşk evriliyor, içine başka duygular karışıyor. Sevgi, saygı, sahiplenme, kıskanma, alışkanlık… Aşk bunların bütününü oluşturuyor. Gelip geçici gibi gördüğünüz aşk tanımı bana göre değil zaten. Yüksekte yaşayıp o duyguyu kaybettiklerinde aşk öldü diyorlar. Ama asıl önemli olan, aşkın neye dönüştüğü.

* Eşin Almeda’ya olan aşkını nasıl anlatırsın?
O benim hem aşkım hem de huzurum…

Ördekleri çok seviyorum

* Kadıköy’de doğdum. Bir dönem Mecidiyeköy’de annem, babam, halam, halamın oğlu, ninemle kalabalık bir evde büyüdüm. İki kardeşiz. Lisede camcının, fırıncının, berberin yanında çalıştım.

* Küçükken beni Kadıköy’de tiyatro oyunlarına götürürlerdi. Çok etkilenirdim. Evimizin altında VHS kasetçi vardı. Sürekli oradan Film alınır, izlenirdi. Onları sonra evde kendi kendime canlandırmaya bayılırdım.

* Oyunculuk benim için Yaşam biçimi, oyunculuk benim her şeyim.

* Hayvanları çok seviyorum. Özellikle ördekleri. Şükrü Avşar’ın (yapımcı) vardı. Bir aralar onu sevmeye giderdim. Köpeklerimin yeri ayrıdır. Atlar da benim için özeldir.

Rahat olduğum ortamlarda içimdeki arush’u çıkarıyorum

*Çin’de fare yiyip hastanelik olduğunu öğrendim. Doğru mu?

İşin aslı şöyle; Hong Kong’da sekiz ay yaşadım. Çin’de de bulundum. Shenzhen şehrinde bir organizasyonda çok acıktım. Otelde Yemek yedim. Sordum, ‘et’ dediler. Aynı gün Türkiye’ye döndüm. Uçakta hastalandım. Hemen hastaneye gittim, doktor “Bünyenin alışık olmadığı bir şey yemişsin. Köpek ve fare eti oralarda çok yenir, bunlardan birini yemişsin” dedi. Ama hiç hatırlamıyorum tadını. Açken ben, ben değilim Hakan.

* Eşin sana ‘Yumoş’ diyormuş. Doğru mu?

Bunu nereden duydun?

* Seni yakından tanıyan birinden duydum…

(Gülüyor)… İşin aslı şöyle; ‘Yumoş’ Almeda’nın lakabı, benim değil.

* Neden?

Küçükken Arnavutluk’ta yaşarken Yumoş oraya ilk gittiğinde şampuan zannetmişler ve Almeda’yı yumuşatıcıyla yıkamışlar. Ama bu benzetmeyi sonra bana nasıl çevirdi ve benim lakabım yapmaya çalışıyor anlamadım.

* Bir de ‘Arush’ var. Arnavutça ‘ayı’ demekmiş. Ve seni ‘Arush’ diye çağırırmış…

(Gülüyor)… İnanmıyorum ya, evet. Bunu kabul ediyorum. Annem ve kız kardeşim de bana öyle der.

* Neden?

Bilmem. İriyarıyım, yemeğe düşkünüm, ayı gibiyim, ondandır. Aslında kaba saba da bir adam değilim. Ev hallerinde biraz öyle demek ki. Daha rahat olduğum ortamlarda içimdeki arush’u çıkarıyorum.

Havalı görünüyor ama sadece görünüyor

* Kendi yapım şirketini kurdun, Han Medya. Bir sene de oldu. Nereden çıktı bu fikir?

Çok eskiden beri isteyip tasarladığım bir şeydi. Düşündüğümden biraz daha erken hayata geçti.

Tolgahan Sayışman kimdir?

* Yapımcı olmak dışarıdan çok havalı görünüyor. Öyle mi?

Havalı görünüyor ama sadece görünüyor (gülüyor). Çok zor, hiç kolay değil. Çok büyük sorumluluk… Bir de işin ticari boyutu var. O da ayrı. Kendi paranızı yönetiyorsunuz. Mesela filmimiz ‘Aynasız Haluk’un çekimleri bitti, aylarca stüdyoda sabahladım… Ve yüzlerce insanla uğraşıyorsunuz. Kimse sizin işinize kendi işi gibi bakmaz. O yüzden hem çok stres hem de büyük emek.

* İlk sinema filminiz ‘Aynasız Haluk’ vizyonda. İzleyiciyi nasıl bir film bekliyor?

Çok eğlenceli ve sıcacık bir hikâye. Haluk, karısı ve çocuğu ondan ayrı kalınca hayata küsmüş, dış görünüşüne önem vermeyen ve bir o kadar da işini seven bir polis. Lakabı da oradan geliyor. Uzun zamandır peşlerinde oldukları suç örgütünü yakalaması için Haluk’un bir organizasyonda ünlü bir oyuncunun yerini alması gerekiyor.
Geçirdiği değişim sürecinden sonra ikizi kadar benzediği oyuncunun yerini alıyor.
Bir yandan o oyuncunun hayatına alışmaya, bir yandan da suçluları yakalamaya çalışıyor.

* İki karakteri birden canlandırıyorsun… Zor muydu?

Evet. Biri daha baskın, oynarken çok keyif aldım. Bu da ekrana yansıyor bence. Sette de ekip çok gülüyordu.

* Erdal Özyağcılar’la daha önce de çalıştın. Yine birliktesiniz. Nedir sendeki yeri?

Sinema için çok önemli ve büyük isim. Ondan çok şey öğrendim. Bende yeri ayrı. Onunla çalışmak çok keyifli. Açıksözlüdür. Fikirlerime değer verir, senaryodan çok iyi anlar. Filmde de ona çok uygun bir rol vardı. Sağ olsun beni kırmadı.

* Filmde karakterlerinden biri epey kilolu. Rol için kilo mu aldın, yoksa plastik makyaj mı yaptılar?

İkisi de. Delta varyantı olduğu dönem çok ağır
COVID-19 atlattım. Hastanede ciddi bir kortizon tedavisi gördüm. Birden 15 kilo kadar aldım. Film projesi gündeme geldiğinde kilolu karakter hoşuma gitti. Bunu biraz da kostüm ve makyajla abarttık. Ama magazinde çıkan fotoğraflardaki ben değilim. Kafa benim, vücut değil. DeepFake teknolojisi kullandık.

* Han Medya’nın yeni projeleri var mı?

Evet, geçen yaz Japon manga uyarlaması ‘Limit’i çektik dijital için, 13 bölümlük bir mini dizi. Türkiye’de ilk kez bir Japon manga uyarlamasını biz yaptık. Yakında izleyiciyle buluşacak. Şu an masamızda 22 farklı proje daha var.

* Efehan ve Alina. İki çocuk hayatını nasıl etkiledi?

Hayatımda bambaşka bir sayfa açıldı onlarla beraber. Kızım daha 10 aylık. Bir de yaşlarının arası fazla değil. İkisi de gözümde aynı ve lezzetli.

* Nasıl bir babasın?

Sürekli öpüp sevmeye çalışıyorum. Ama evde otoriter biri de şart. Efe yaramaz ve zeki. Onunla başa çıkmak zor olacak gibi.
Ben orada biraz daha sert durmaya çalışıyorum. Yoksa annesini hemen tavlıyor, “Anne seni çok seviyorum” deyip öperek ne isterse yaptırıyor.

* Dört çocuk istiyormuşsun…

Kalabalık bir aile, bol çocuk istiyorum. Almeda ikiden sonra biraz durmak, kendi hayatına bakmak istiyor. Onu da anlıyorum, annelerin hakkı yenmez. Şu an o konu kendi aramızda rafa kalktı.

Kaynak: Hürriyet

Erol Evgin: Hiç Botoks Yaptırmadım

Geçtiğimiz günlerde röportaj veren Erol Evgin’den samimi açıklamalar geldi. Erol Evgin “Hiç botoks yaptırmadım” dedi. İşte o açıklamalar;

Sayısız hit ve klasikleşmiş şarkınız var. Bu şarkılardan hangisi hayatınızı en iyi şekilde özetler?

Öncelikle bu klasik dediğin şarkılarla ilgili bir şey söylemek istiyorum. Müziğe başladığım yıllarda, Amerikan standartları ve pop klasiklere bakardım. Film müzikleri, şarkılar… 50 yıl sonra bile söyleniyor, klasikleşmişler. Bizim pop müziğimizde de acaba böyle bir şey olur mu derdim ve oldu. Yalnız benim değil, birçok sanatçı dostumun da şarkıları artık pop klasiği. Bu da Türk pop müziğinin kök salmış olduğunu gösteren bir şey. Soruna gelirsek, beni anlatan çok şarkı var. Ama bir tanesini seçmem gerekirse; ‘Gel sen ne çektiğimi
bir de bana sor’.

* Çektiniz mi hayatta?

Çektim tabii, hiç çekmez olur muyum? Ama müzik büyük bir aşk.
Ben en başından beri hep dünya ölçeğinde, iyi şarkı söyleyen biri olmak istiyordum.
Mimar oldum, mimarlık yaptım ama aklımın bir köşesinde hep bu hedef vardı. Tabii ilk yıllarda öyle kimse yüzüne bakmıyor sektörde. Çok kapı dolaşıyorsun, o kapılar yüzüne kapanıyor. Bunları da gençler için anlatıyorum, morallerini bozmasınlar diye.

* Ne yapsınlar peki?

Bu işte tek kural, umudunu yitirmeyeceksin; moralini bozmayacaksın, kendini sağlam tutacaksın. Ben inanmadığım hiçbir şeyi yapmadım ya da inanmadığım şarkıyı hiç söylemedim. Duruş, tutarlılık ve direnmek; direnirken de umudunu yitirmemek çok önemli. Paranın değil, işini dünya ölçeğinde iyi yapmanın peşinde olsun gençler, o zaman başarı da, para da zaten seni buluyor.

* Hep jilet gibisiniz, siz hiç dağıtmadınız mı?

Dağıtmaz olur muyum; ama ortalıkta dağıtmam.

* Aradım ama kusurlu bir hareketinizi, skandalınızı yakalayamadım…

Herkesin kusuru vardır ama toplum önüne çıkıyoruz, büyüklerimiz de daima seyirciye saygıdan söz ederdi,
bu çok önemliydi. Benim de sevenlerime saygım büyük, onların önüne çıktığım zaman kendime daha bir çekidüzen veriyorum. Mesela konserlerimde ceketimin ön düğmesini bile açmam.

*  Hadi biraz kusurlarınızı itiraf edin de rahatlayalım…

Çok komiksin Hakan. Gençliğimde asabiydim; 5 dakikada parlar, 10 dakika sonra da gönül alırdım. Yıllar içinde törpülendim, sakinleştim. Yaşla beraber insan daha olgunlaşıyor. Bir de çok telaşlı ve aceleciydim.

Cinsellik güzel ve önemlidir

* Yıllardır sahnede hep gülümsüyorsunuz. Somurttuğunuza hiç şahit olmadım. Bu kendiniz için hazırladığınız bir imajın parçası mıydı?

O yapımdan kaynaklanan bir şey. Sanatta en önemli şey samimi, içten olmak. O içtenliği oynayamazsınız; dinleyici sizden akıllıdır, oynadığınız zaman anlar. Ben iyimser bir insanım, bu güleç yüzüm ondan. Ama çok da çabuk ağlarım.

* İnternet sözlüklerinde sizi genelde ‘evin iyi çocuğu’, ‘ideal koca adayı’ diye tanımlamışlar.

Evet, annelerin damat adayıydım (gülüyor). Bu da ifademden kaynaklanıyordu herhalde. Uzun saçım, sakalım da yoktu, kıyafetlerim de düzgündü falan…

* Hiç asi adam olmak istemez miydiniz?

İstemedim. Belki olurdum ama böyle bir yapım var.

* Sahnenizde fıkra anlatan, hatta argo fıkralar anlatan biri olduğunuzu biliyorum. Sever misiniz argoyu?

Argoyu severim, argo bir dilin zenginliğidir. Babam da çok şakacı bir insandı. Özellikle cinsellik içeren şakaları çok zarafetle yapmak lazım; bıçak sırtıdır. 7’den 70’e insanların nasıl bir reaksiyon vereceklerini hesap etmek; hem onları güldürüp eğlendirecek hem de saygıyla karşılayacakları bir tavır sergilemek çok önemlidir.

* Pop yıldızları günümüzde kaslı vücutlarını sergiliyor, seksi sıfatıyla anılıyor. Siz seks enerjisi yerine hep kibar olmayı seçtiniz…

Ne diyeyim şimdi sana (gülüyor).

* Cinsellik hayatınızda da hep geri planda mıydı?

Yok, cinsellik güzel ve önemlidir. Tüm uygarlıkları, medeniyetleri oluşturan kadın ve erkeğin birbirine olan çekimidir.

Baktım ki kızlar gülen, şakacı çocuklara gidiyor

* Çapkın bir adam mıydınız?

Gençken pek havalıydım. Ama sonradan bir baktım ki kızlar gülen, şakacı çocuklara gidiyormuş; bana gelen yok. Bu arada bir de sporcu çocuklar vardı. Onlar da kızların üzerinde iyi etki yaratıyorlardı. Ben de ne yapayım diye düşünürken “Kasılmaktan vazgeçeyim” dedim. Sevimli ve sempatik olmaya çalışayım diyerek bir gün gitarımı aldım, sokağın köşesinde bir yerde çalmaya başladım, şansım o zaman döndü. Yani kasılmayla olmuyormuş, onu öğrendim.

* 50 yıldır evlisiniz. Uzun ilişkinin sırrı nedir?

Aşkın yanına aklı ve mantığı koyarak doğru bir seçim yapmak birinci şart. Ondan sonra birbirine saygılı olmak, birbirinin alanlarına girmemek lazım. Zaman içinde aşk, derin dostluğa dönüşüyor. Çocuklar oluyor, torunlar doğuyor; artık büyük bir aile, bir yumak oluyorsunuz. Çok önemli ve değerli bu.

* Sizin şarkılarınızla yıllarca âşık olundu, aşk acıları çekildi. Peki ‘Erol Evgince’ aşk nedir?

Bedri Rahmi’nin dizeleri geliyor aklıma: ‘Bir dilimi zehir zıkkım, bir dilimi candan tatlı’.

* Bayramlar size ne ifade ediyor?

Bayram deyince hepimiz çocukluğumuza gideriz. Akşamdan yastığın altına koyduğumuz yeni potinlerimiz, sabah onları ilk giyişimiz, el öpüşümüz, beyaz mendillerin içinde lokumlar, bahşişler… Bayramlar toplumun kucaklaştığı, dargınlıkların, kırgınlıkların bir yana bırakıldığı çok özel günler. Bu bayram da öyle olsun istiyorum. Hepimiz çocukluğumuzun bayramlarını özlüyoruz. Bunu söylemek ne kadar doğru bilmiyorum çünkü bu biraz yaşlılık alameti gibi geliyor.

* Bayram ritüelleriniz var mı?

Bir çiftlik evimiz var, yarın orada bütün aile toplanacağız, kahvaltı masası falan… Tedavüldeki en büyük kâğıt parayla el öpeceklere bayram harçlıklarını vereceğim, sohbetler edilecek. Sonra Kıbrıs’a uçacağım, salı akşamı The Arkın Colony Hotel’de konserim var. Bu sene konser programım çok yoğun. Hatta 2023’e de Kıbrıs’ta gireceğim, yılbaşı konserimiz bile şimdiden belli oldu.

* Unutamadığınız bir bayram anınız var mı?

‘Hisseli Harikalar Kumpanyası’nı İzmir’de oynuyorduk. Adile Abla’yla (Naşit) Kurban Bayramı sabahı bir radyo programına katıldık. Sunucu “Unutamadığınız bir bayram anınız var mı” dedi. Adile Abla da, babası Naşit Özcan’la bir anısını anlatmaya başladı. Biliyorsun Naşit Bey, Osmanlı’nın son dönemlerinin en büyük komedyeniydi. Adile Abla da şöyle anlattı: “Babam bana bir kuzu getirmişti. Bir-iki gün onunla birlikte vakit geçirdim, oynadım. Sonra arife akşamı babam ‘Bunu yarın keseceğiz’ dedi. Ateşler içinde uyumuşum. Sabah uyandığımda babam kuzunun boynuna bir kurdele bağlamış, bana hediye etti.” Bunu anlatırken bir yandan Adile Abla ağlıyordu, bir yandan ben ağlıyordum. Sonra programdan çıktık, Adile Abla bana “Hikâye nasıldı? Uydurdum ama galiba fena olmadı” dedi. “Ne yaptın Adoş” dedim. “Ne yapayım, sabah sabah aklıma bir hikâye gelmedi ki” dedi. Bunu hiç unutamam.

2001 yılında ressam Mahir Güven’in atölyesinde resim çalışmalarına başlayan Erol Evgin, 2005’te ‘Miras’ adlı ilk sergisini açtı. İstanbul, İzmir, Trabzon ve Ürgüp’te eserleri sergilenen Evgin şimdilerde de‘Erol Evgin Art Gallery’ isimli Instagram sayfasından çalışmalarını paylaşıyor. Evgin’in tabloları 25 Mayıs’tan sonra Artcontact İstanbul’da ve Galeri Selvin’de görülebilir.

Kariyerimi iyi yönettim ama bu sırada çok kurban verdim

* Sizin hep zengin bir duruşunuz var. Türk filmlerindeki jönler gibisiniz. Zengin bir aile çocuğu muydunuz?

Yok (gülüyor). Babam Vanlı, annem Rizeli. Babam ticaretle uğraşırdı; çok para kazandığı yıllar da, iflas ettiği yıllar da olmuş ama biz bunları hiç hissetmedik. Orta halli bir Türk ailesi standardımız vardı. Son derece tasarruf yapılırdı. Beş erkek kardeşiz. Babam şık giyinirdi, onun eskiyen elbiseleri abiye geçerdi, oradan aşağıya doğru diğer kardeşlere.

* Siz kaçıncı kardeştiniz?

Ne yazık ki dördüncü. Annem iyi terziydi.
O kıyafetin sırası bana gelince annem ceketleri tersyüz eder, dikerdi; mendil cebi solda değil, sağda olurdu. Bir de babam ben doğmadan İstanbul’a gelmiş, biz Moda’da doğduk büyüdük, o zengin çocuk imajı belki oradan… Ben, Moda İlkokulu’nda okurken kim zengin, kim fakir hiç bilmezdik. Hepimiz önlük giyerdik, beyaz yakalarımızı takardık. İçimizde apartman görevlisinin çocuğu da vardı, milyoner insanların çocukları da… Ama hep aynı standartlarda yaşardık. Çocukluk yıllarımın mottosu ya da ruhu buydu. Bir de Rumlar, Ermeniler, Yahudiler ve Müslümanlar bir arada yaşardık. Onlar bize paskalyada boyalı yumurta getirirdi, biz onlara Kurban Bayramı’nda kurban eti verirdik. Güzel yıllardı.

* Hayatta aldığınız en büyük ders ne oldu?

Müzik beni şu açıdan korkutuyordu: Çok büyük sanatçılar ünleniyorlar, zirveye çıkıyorlar, sonra düşüyor ve yoksulluk içinde hayatları son buluyordu. Kendi kendime “Ben böyle olmayacağım” dedim. Zirveye çıkacağıma inanıyordum ama sonra kariyerimi düzgün yönetecek ve belki inişe geçtiğim noktada da işi bırakacaktım. Nitekim kariyerimi iyi yönettim ama bu sırada çok kurban verdim.

* Ne demek o?

Sana yakışmayan işlerin içinde olmuyorsun. Tabii para kaybediyorsun; yani kurban veriyorsun. Reklam filmleri geliyor, bana yakışmayacaksa kabul etmiyorum. Mesela bir kült şarkımın sözlerini değiştirip çamaşır suyu reklamında kullanmak istiyorlarsa “Hayır” diyorum, bunu da kariyerimi korumak adına yapıyorum.

İstanbul Sözleşmesi’nden çıkmak bana yürek yakıcı geldi

* Kadınlarla aranız nasıldır?

İyi. Onlar beni sever, ben de onları…

* ’Kadınların olmadığı bir masaya oturmam’ gibi bir lafınızı okudum. Doğru mu?

Kadın ve erkeğin birlikte olduğu ortamlar daima medeni ortamlardır, erkekler kendilerine çekidüzen verirler. Kahveye hayatım boyunca gitmedim. Çünkü kadınlı erkekli masalar, sohbetler daha özenli, daha nüanslı olur. Bazen sokak içlerinde şık, hoş restoranlar görürsünüz, güzel örtüleri, çiçekleri vardır, bir bakarsınız işleten kadındır. Kadın ve erkeğin birlikte olduğu toplumlar medeni toplumlardır. İşte Avrupa’nın bin yıllık medeniyeti de buradan gelir.

* Sizin gibi kadınlara değer veren birini kadına şiddet haberleri nasıl hissettiriyor?

Korkunç, kadın haklarıyla ilgili İstanbul Sözleşmesi’nden çıkmak bana yürek yakıcı geldi, magandalara cesaret oldu. Biz ‘Cennet annelerin ayağı altındadır’ diyen bir dine mensubuz. Ama kadınları, anneleri koruyan bu sözleşmeden çekiliyoruz, bu büyük bir çelişki. Atatürk “Bir milletin medeniyetini ölçmek istiyorsanız kadınlara nasıl muamele edildiğine bakın” demiş biliyorsunuz. “Dünya yüzünde gördüğümüz her şey kadının eseridir” diyor Atatürk yine başka bir konuşmasında. Geçmişe bakarsanız, tarihteki Türk devletlerinde de kadın ve erkeğin yan yana olduğunu görürsünüz. Timurlenk’in bir sözü var, “Ben sizin ‘han’ınızım, bu da benim ‘han’ım” diyor. Yani kadim Türk kültüründe kadın hep erkeğin yanında ve eşit haklara sahiptir. Kadın medeniyettir, uygarlıktır. Cehalet kadından korkar. Çünkü kadın öğrenirse çocuğu da öğrenir. Onun için eğitimli kadınlar yetiştirmek lazım.

Botoks yaptırmadım, ileride yaptırırım herhalde

* 75 yaşındasınız, hâlâ üretiyorsunuz, herkese taş çıkartıyorsunuz. Nedir bunun sırrı?

Genetiğimin çok iyi olduğunu düşünüyorum. Özellikle anne tarafımdan… Ailede 104 yaşına kadar yaşayanlar var. Annem 95 yaşına kadar yaşamıştı.İşin yarısı genetikse, diğer yarısı da Allah’ın verdiği bu bedene ve ruha iyi bakmak. Bu bir emanet. Belli periyotlarda check-up yaptırmak, iyi beslenmek, kaliteli bir uyku önemli. Tabii, ruha da iyi bakmalı. Onun koruyucu hekimliği de sanat ve müzik.

* Estetik müdahale var mı?

Yok henüz.

* Botoks bile yaptırmadınız mı?

Yaptırmadım, cildim iyi. Ama ileride yaptırırım herhalde çünkü ben sahne sanatçısıyım.

Sanatta farklı heyecanlar yaşamak iyidir

* 13 Mayıs’ta ‘Erol Evgin Caz Söylüyor’ projesiyle Zorlu PSM sahnesinde olacaksınız. Nereden çıktı caz söyleme fikri?

İki yıl önce Zorlu Caz Festivali için aradılar. Ben müziğe dans müziğiyle başladım. ‘Yarasalar’ ve ‘Moda 5’ adlı iki orkestramız vardı. Sonra Şerif Yüzbaşıoğlu Orkestrası’nın solisti oldum. O dönemlerde hep Amerikan caz şarkıları söylerdim. Cazı sever, dinlerim. Proje gündeme gelince değerli caz piyanisti, aranjör Can Çankaya’yla buluştuk. Benim şarkılarımı caz formatında hazırladık. İlk kez böyle bir şey yapacağız. Bir de klasik caz şarkılarından bir bölüm olacak konserde.

* Devam edecek mi?

Ankara, İzmir gibi büyük kentlerde yapabiliriz. Sanatta böyle farklı heyecanlar yaşamak iyidir.

* ‘Sevdiklerim 2’ albümü de yoldaymış sanırım…

Daha önce benim yorumlamadığım ama keşke ben de söyleseydim dediğim pop klasiği şarkıları söylüyorum bu çalışmamda. ‘Sevdiklerim’ albümü çok beğenildi, şimdi ikincisinin hazırlıklarındayız, yazın bitecek. Bu albüm dijitalde, YouTube’da olacak; sınırlı sayıda CD ve LP olarak basılacak. Türk pop müziğinin klasik eserlerinin, benim sesimden hatıra olarak kalmasını istiyorum.

* Bir de resim çalışmalarınız var…

Hem evimde hem ofisimde birer atölyem var, orada resim yapmak beni dinlendiriyor. Zaten resmi hep sevdim; 2001’de ressam Mahir Güven’in atölyesinde beş yıl resim çalıştım. Sonra ‘Miras’ adlı bir sergi açtım; İstanbul, İzmir, Trabzon ve Ürgüp’te sergilendi. ‘Erol Evgin Art Gallery’ isimli Instagram sayfamızdan eserleri paylaşıyorum, görebilirsiniz. Ayrıca 25 Mayıs’ta açılacak Artcontact İstanbul’da, Galeri Selvin’de birkaç resmim sergilenecek. Artcontact İstanbul bu yıl bana, sanatın birçok dalında olduğum için Sanata Katkı Onur Ödülü verecek, benim için gerçekten çok kıymetli bir ödül.

* Neden sizin şarkılarınız gibi eskimeyen şarkılar artık çıkmıyor?

Klasik Türk müziğinde sözler çok önemli. Bence yüzde 60 sözse yüzde 40 müziktir. Şiir geleneği bizde çok güçlüdür. Şimdilerdeyse kolay sözlerle, ritme dayalı şarkılar yapılıyor. Biz ruhları sarsmak için müzik yapardık, şimdiyse bedenleri sallamak için müzik yapılıyor genelde.

* Şarkı söylerken ne hissediyorsunuz?

Uçtuğumu… Şarkı söylerken bir martı gibi uçuyorum.

* Alkışlar ne hissettiriyor?

Çok kıymetli, besliyor beni.

* İlk alkışınızı hatırlıyor musunuz?

Evde annem, babam misafirler geldiğinde sesi çok güzel diye bana şarkı söyletirlerdi. Oturma odasında onlar otururken ben koridora çıkardım, hem biraz mahcubiyetten hem de koridorumuz taştandı, sesim daha yankılı çıkardı. Onlar da alkışlardı.

* Nelere özleminiz var şu anda?

Sesimi daha çok kaydetmek istiyorum. Sesim daha olgunlaştı, peslerim daha güçlendi ve bu olgun tavırdaki sesimi kubbeye hoş bir seda olarak bırakmak istiyorum.

* Hayatta nelere tahammül edemiyorsunuz?

Sevmediğim şey yalan, riyakârlık.

* 25 yaşındaki Erol Evgin’le karşılaşsanız ona ne nasihat ederdiniz?

Daha çok oku… Hayatı, kitapları, insanları oku. Her şeyi daha çok oku.

Erol Evgin kimdir?

Kaynak: Hürriyet

Seren Serengil Olay Olan Gözlükleriyle Matrix ‘e Benzetildi…

0

Söylemezsem Olmaz programının ünlü sunucusu  Seren Serengil ile sevgilisi Mustafa Rahman Tohma, geçtiğimiz gün Bebek ‘te magazin gazetecilerinin objektiflerine takıldı. Sevgilisiyle yürüyüş yaparken görüntülenen ünlü sunucu üzerindeki siyah bir kombin ile gözlüklerine “Matrix” benzetmesi yapılırken bu benzetme Seren Serengil ‘i neşelendirdi…

Seren Serengil’ in Sevgilisi Mustafa Thoma: “Seren’ in Soyadını Alırım Demem…”

Seren Serengil Olay Olan Gözlükleriyle Matrix ‘e Benzetildi…

‘Söylemezsem Olmaz’ adlı magazin programında sunucular Bircan Bali ve Arto ile beraber kıyasıya magazin yorumculuğu yapan Seren Serengil önceki gün Bebek ‘te sevgilisi ile yürüyüş yaparken görüntülendi…

Magazin gazetecilerinin yönelttiğş sorularına kısa kısa cevaplar veren Seren Serengil ile sevgilisi Mustafa Rahman Tohma, aslında yürüyüşe çıktıklarını belirtti. Çift ardından arkadaş grubuyla buluştu…

Metrix Benzetmesi Gülümsetti…

Yürüyüş yaparken siyah bir kombin oluşturmayı tercih eden Seren Serengil ‘in kullandığı gözlükleri magazinciler tarafından “Matrix” e benzetildi. Sosyal medya sayfasından yayınladığı paylaşımlara yapdığı filtreler ile bol bol gündeme yansıyan Seren Serengil ‘i bu benzetme gülümsetti…

Seren Serengil kimdir?

İşte Matrix ‘e Benzetilen Seren Serengil; 

seren serengil metrix
seren serengil metrix
Matrix 'e Benzetilen Seren Serengil
Matrix ‘e Benzetilen Seren Serengil

Yıldız Tilbe’ den Seren Serengil, Arto Ve Bircan Bali’ ye Büyük Şok!…

 

 

 

 

Cansu Dere’ den Samimi Açıklama: “Öyle Listelerim Yok”…

0

Oyunculuğunu gösterdiği başarılı performansı ile isminden devamlı söz ettiren yetenekli oyuncu Cansu Dere, samimi açıklamalar yaptı. Bir dergiyle yaptığı röportajda, “Bugünkü Cansu’nun kalbini fethedecek erkeğin en önemli 3 özelliği ne olurdu?”şeklinde yöneltilen o soruya verdiği yanıtla tüm dikkatleri üzerine çekti. İşte Cansu Dere röportajı…

İspanya’da Cansu Dere Rüzgarı Esti

Cansu Dere’ den Samimi Açıklama: “Öyle Listelerim Yok”…

Şu sıralar Kanal D televizyonlarında sevilerek izlenilen ‘Sadakatsiz’ adlı dizide ‘Asya’ karakterine can veren başarılı oyuncu Cansu Dere, Elle dergisiyle yaptığı röportajında samimi açıklamalar yaptı…Ünlü oyuncu, “Bugünkü Cansu’nun kalbini fethedecek erkeğin en önemli 3 özelliği ne olurdu?” şeklindeki olay soruya şöyle bir cevap verdi;

Cansu Dere: “Listelerim Pek Olmaz…”

“Benim öyle ‘Aradığım üç özellik’, ‘En önemli beş kural’ gibi listelerim pek olmaz. Kişiye bağlı. Hissettirdiklerine, birlikte geçirdiğim zamana. Hoşlanmadığım şeyleri net bilirim ama…”

Şöhretin kendisini değiştirmediğini de belirten ünlü oyuncu Dere, “Tanınmışlık bende farklı kimlikler yaratmadı. Kameralar önünde bir ben, evde arkadaşlarla ayrı bir ben yok yani.” dedi.

Cansu Dere Doğallığıyla Kendine Hayran Bıraktı

“Zorlandığım Zamanlar Oluyor…”

“Bu kadar tanınıyor olmak sizin gibi şöhretin popülerlik yönüyle de pek ilgilenmeyen biri için özgürlük açısından rahatsızlık verici mi?” soruya ise “Zorlandığım zamanlar oluyor, doğru ama genellikle tanınmaktan ya da popülerlikten ötürü değil. Aslında her şey karşılaştığım tavırla alakalı. Beni asıl rahatsız eden kabalık, hadsizlik ve talepkârlık oluyor. Saygısızlık beni sinirlendirir.” şeklinde cevapladı…

Cansu Dere kimdir?

Petek Dinçöz ‘ün Boşandığı Eşi Serkan Kodaloğlu ‘dan El Ele Paylaşım!…

Ünlü şarkıcı Petek Dinçöz ile olan 8 sene gibi uzun süren evliliğini 15 Mart tarihinde sonlandıran iş adamı Serkan Kodaloğlu‘nın adeta hızlına yetişilmiyor. Ünlü şarkıcıyı çabuk unuttuğu görülen Serkan Kodaloğlu, şarkıcı Maya ile el ele pozlarını yayınladı. Serkan Kodaloğlu, Maya ile aşkını İşte Böyle İlan Etti….

Petek Dinçöz ’ün Kocası Serkan Kodaloğlu Hakkında Bomba İddialar!…

Petek Dinçöz ‘ün Boşandığı Eşi Serkan Kodaloğlu ‘dan El Ele Paylaşım!…

2014 yılında nikâh masasına oturduğu Petek Dinçöz ’le sürpriz bir şekilde boşanan iş adamı Serkan Kodaloğlu, magazin gündeminde konuşulmaya devam ediyor. İlk önce Amerika’ ya yerleşen Petek Dinçöz ’ün Reza Zarrab ’la aşk yaşadığı iddia edilince açıklamalar yapan Serkan Kodaloğlu, kısa bir süre önce Tarabya ’da bir restaranda 23 yaşındaki 2018 Best Model of the World birincis Iman Casablanca ile baş başa romantik bir Yemekte görüntülenmiş, Ancak ünlü ikili fotoğrafları hakkında herhangi bir açıklamada bulunmamıştı…

Genç Şarkıcı İle Aşkı İlan…

Serkan Kodaloğlu şimdi de genç şarkıcı Maya ile el ele poz verdi. Şarkıcı Maya, sosyal medya sayfasında, Serkan Kodaloğlu ile el ele olan bir görüntüsünü paylaştı. Serkan Kodaloğlu, Maya ile aşkını İşte Böyle İlan Etmiş Oldu….

Petek Dinçöz Kimdir?

İşte Serkan Kodaloğlu Ve Şarkıcı Maya İle O Pozu;

Serkan Kodaloğlu Ve Şarkıcı Maya
Serkan Kodaloğlu Ve Şarkıcı Maya

Serkan Kodaloğlu Kimdir?