Ana SayfaDedikoduEmre Karayel'den Duygulandıran Yanıt

İlgili Postlar

Emre Karayel’den Duygulandıran Yanıt

Oyuncu Emre Karayel hurriyet.com.tr’de Ferit Ömeroğlu’nun konuğu oldu. “Emre Karayel nasıl sever” sorusuna Emre Karayel’den duygulandıran yanıt geldi. İşte ünlü oyuncunun o cevabı;

Emre Karayel, tiyatrodan daha çok mu besleniyor? Bunun nedeni nedir?

Tabii ki, Sinema, dizi ve sunuculuk da bir disiplin işidir. Bunlar, kendi içerisinde dinamikleri olan işlerdir. Bu işlerin ana malzemesi oyuncuyu yaratan sektör tiyatrodur. Biz, tiyatro okullarında okuruz, oyunculuğu orada öğreniriz, sahnede geliştiririz. Ben biraz tatlı bir panzehir gibi derim. Oynadın, biraz gittin, yoruldun sonra tekrar tiyatroya geldin. Fabrika ayarlarına dönme şansını yakalarsın, rol çıkarırsın, kendini geliştirirsin. Biraz birbirini destekleyen bir sektör gibi.

Sizce kariyeriniz için işler nerede döndü? Orası bir dönüm noktasıydı ve hakikaten güzel şeylerin başlangıcı oldu diyebildiğiniz bir durum var mı?

Burada “1 Kadın 1 Erkek” projesini söyleyebilirim. “Bir İstanbul Masalı” ve ilk dizim “Ablam Böyle İstedi” projelerini de söyleyebiliriz. Çünkü bunlar kademeli durumlar. Benim açımdan tecrübe ederek, üstüne koyarak büyüyen bir süreç oldu. Ama “1 Kadın 1 Erkek” projesini, bu sürecin en merkezine koyarız.

Bazı cast’lar iyi karakteri oynayabilir iken bazı cast’lar ise kötüyü çok iyi oynayabiliyor. Siz, iyi karakteri de kötü karakteri de iyi oynayabilen isimlerden birisiniz. Siz, her ikisini de başarılı oynadığınızı düşünüyor musunuz?

 Mümkün olduğunca beni zorlayacak rolleri, içine bir şeyler katabileceğim karakterleri oynamayı tercih ediyorum. “1 Kadın 1 Erkek” komedi türü idi ama adı “1 Kadın 1 Erkek” idi. Biz bütün erkekleri ve bütün kadınları temsilen bir iş yapıyorduk orada. Farklı farklı rolleri oynamayı seviyorum.

“1 Kadın 1 Erkek” projesinde diyaloglar ve sahnelerden ziyade o diyalogların sonunda cümlenin devrikleşmesi ya da mimik gibi detayları da çok iyi yaptınız. Evet, senaryo iyiydi ve iyi oynadınız. Ama orada farklı olan sizce neydi?

 Oradaki en önemli şey, iyi bir ikili olmamızdır. Çok iyi senaryo ekibimiz ve keyifli bir setimiz vardı.

 Eğlenceli geçiyor muydu?

 Gerçekten çok eğleniyorduk.

Eğlenceli bir işte disiplin nasıl sağlanıyor? Ciddiyete bürünebiliyor musunuz?

 Kamera önünde biz eğlendiğimiz zaman evde izleyenler de eğleniyor. Aslında komedi türünde iş biraz böyle döner. Demet ile iyi bir ikiliydik. Hala da görüşüyoruz, çok severim. Biraz onun etkisi var.

Sizi bir ikili olarak tekrar görür müyüz?

 Uygun bir proje olursa neden olmasın? İleride hayallerimiz var.

Tek kişilik bir oyunu oynamak zor mu?

 Aslında zor değil.

Orada başarı ya da başarısızlık durumu sizinle alakalı olur.

 Evet, bütün fatura oynayana kesilir. Ama bizim oyunumuz açık ve seyirci ile iletişimde olduğumuz bir oyun olduğu için o müsemması var seyircinin.

Sizce seyirciler izlemeye neden gelmeli?

 Biz oynamaya çok öncesinde Tatbikat Sahnesi’nde oynamaya başlamıştık. Pandemiden sonra Tiyatro Yeniden ile birleştik. Dersu Yavuz Altun ile birlikte hem büyük oyunları yapmak istiyoruz hem de çocuk tiyatrosu yapılıyor. Bir sahnemizin olmasını hep istiyorduk. Şimdi Cumhuriyet Parkı içerisindeki Cumhuriyet Sahnesi’ndeyiz. Güzel bir salon oldu burası ve daha da iyi olacak. “Erkek Aklı Oksimoron mu?” seyircinin aşina olduğu bir oyun. Bir erkeğin, kadınlar ne ister sorusunun cevabını kendi nişanlısı ile arasını düzeltmek adına bulmaya çalıştığı, kadın-erkek ilişkilerini irdeleyen bir oyun.

En son en çok istediğiniz şey neydi?

 En son en çok istediğim şey, çocuğumun olması ve çocuğumu babamın görmesi idi. Babam Adana’daydı. Babam yoğun bakıma girdi, bir gün sonra Can doğdu. Çok ağırdı durumu ama sonra entübeden çıktı ve gözlerini açtı. Biz de görüntülü aramayla babama Can’ı gösterdik. Sonra da kaybettik.

En son en çok hüzünlendiğiniz anı paylaşır mısınız?

 Babamı kaybettiğim gün. 1 hafta arayla Can Öcal geldi, öbür Öcal gitti. Mekanı Cennet olsun. En çok hüzünlendiğim an odur.

 En son en çok neye şaşırdınız?

 Rusya’nın Ukrayna’ya girmesine şaşırdım açıkçası.

En son en çok neye hayır dediniz? Hayatınızda hayır der misiniz?

 “Hayır Deme Sanatı” isimli bir kitap okuyorum. Kitabı okuyunca fark ettim ben çok hayır diyemiyorum. Aslında çoğumuz diyemiyoruz ve en büyük sıkıntılarımızdan birisi bu.

Hayır demeyi öğrenenler, zamanla sadece hayır mı diyor? Evet diyebileceği şeylere de mi hayır diyor? Dengeyi tutturamıyoruz gibi sanki.

 Bu, kendimizden ödünler vermeye başlıyoruz anlamına geliyor, evet ve hayır kelimelerini kullanmadığımız zaman. Evet ben bunu yaparım ya da hayır bunu yapmam cümlelerini kullanmamız lazım. Ben kullanabilen birisi değilim. O yüzden en son neye hayır dedim gerçekten bilmiyorum.

Sizin karakteriniz ile oynadığınız karakterlerden hangisi benziyor?

 Biraz “Ozan” karakteri diyebiliriz. Ozan’dan çok var ben de.

Ona aslında öyle olmadığını anlatır mısınız?

 Ben, onu hiçbir zaman yapmadım. Hiçbir zaman kötü bir niyetim olmadı kimseye karşı. Dolayısıyla gerçekten kimseyi üzmek istemem. Seni de üzmek istemem. O yüzden kötü bir şey aklımın ucundan geçmedi. Böyle düşünmene de üzüldüm.

Gönül alır mısınız?

 Gönül almak, benim meziyetimle alakalı bir şey değil. Gönlünü verecek kişinin tavrı ile alakalı. Gönül almayı bilirim. Evimde de eşimle tartıştığım zaman bazen onun canını sıkabiliyorum. Hemen gönlünü alırım.

Onun gönlünü almanız, onun sevgisi ve karakteriyle ilgili mi? Kalbine dokunabiliyor musunuz?

 Birinin bana kırgın olmasını çok önemserim. Bir ağabeyim var, çok saçma sapan bir şeyden dolayı kırıldı. Gittim sarıldım, özür diledim, bunun için mücadele ederim. Ama bazen başarılı olamadığım anlar da oluyor.

Onu nasıl sevdiğinizi tarif eder misiniz? Emre Karayel nasıl sever? Sevginin sizdeki yansıması nasıldır?

 Öperim ben. Oğlumu da öperim, karımı da öperim, annemi de öperim, kardeşimi de öperim, yeğenlerimi de öperim… Bence güzel bir şey, tavsiye ederim.

Babalık duygusu, herkes için farklı olabiliyor. Ama çocuğu dünyaya gelenler, gerçekten farklılaşıyor. Nasıl bir his? Baba olmak, Emre Karayel’de neyi değiştirdi?

 Hayatta kalma isteği geldi. Daha çok yaşayayım, daha sağlıklı olayım, onunla daha çok zaman geçirebileyim. Başıma bir şey gelirse o ne yapar kaygısı oluştu. Benim öyle bir şeyim yoktu. Babam da gidince doğduğu günden itibaren hayatta kalmam ve sağlıklı olmam lazım diyorum. Bunun için de elimden geleni yapmaya çalışıyorum.

Mesleğinizden ötürü çok sosyal ve çok yoğunsunuz. Böyle insanların aile hayatını yönetmesi, zor mu? Eşinizin anlayışı mı önemli?

 Eşimin anlayışı değil; desteği çok önemli.

Evliliği yönetmek, çok zor değil mi?

 Çok zor. Evlilik; büyüyen bir aile, gittikçe değişen bir yapı, kadın ve erkek ilişkisi. Biz “Oksimoron” oyununda da bunu anlatıyoruz. Kadın ve erkek doğal oksimoron zaten. Onların bir araya gelip bir evin içerisinde yaşaması zaten çok zor. İster istemez farklı sıkıntılar olabiliyor. Anlayış, güven ve destek bu işin anahtarı.

“Son Yaz” ve “1 Kadın 1 Erkek” projeleri ile ilgili aklınızda kalan bir anı var mı?

Alperen, Ali, Funda, Hafsa, Şebnem, Sinan… Çok keyifli bir setti. Diziyi tekrar izlesem şurada şu olmuştu diyebilirim. Ama bu soru sorulunca insanın aklına gelmiyor. Gelmeyince de hiçbir anım yokmuş gibi hissediyorum. Bu da beni üzüyor. Kavga sahnesi çekerken kamera döner dönmez kendimizi yere atıyorduk.

Dilediğiniz kişiye, dilediğiniz bir soruyu 83 milyonun izlediği bir programda sorma imkanı verildi size. Bu kim olurdu ve ona ne sorardınız?

Dünyanın en zengin insanı Amazon’un sahibi Jeff Bezos’a sorardım. Niye bu kadar parayı tutuyorsun, dağıtmıyorsun hepimize? Neden tek başına yiyorsun dünyada bu kadar aç insan varken?

Emre Karayel Kimdir?

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Son Haberler