Ekranların çok sevilen dizisi ‘İnci Taneleri’nde sır gibi saklanan olay dün akşamki bölümle açıklandı. İkinci sezonunda da ekran başındaki izleyicisini mest dizide ilk bölümden bu yana gizemini koruyan gerçek sonunda ortaya çıktı. Yılmaz Erdoğan’ın hayat verdiği Azem’in eşini kimin öldürdüğü dün akşamki bölümde açıklandı.

Karısının katili olmakla suçlanarak cezaevinde yatan edebiyat öğretmeni Azem’in hikayesini konu alan İnci Taneleri’nde önemli bir viraja girildi. Azem’in ailesini toparlama mücadelesinde “büyük sır ne?” sorusu bu zamana kadar cevapsız kalmıştı.

Azem, çocuklarına her şeyi anlattı..

Senaryosunu ve başrolünü Yılmaz Erdoğan’ın üstlendiği “İnci Taneleri” nin yeni bölümü yayınlandı. Eşinin nasıl öldüğünü sır gibi saklayan Azem, tüm gerçekleri çocuklarına anlattı.

Dizinin son yayınlan bölümünde;

Doğum günü kutlanılan Azem, çocuklarıyla bir araya geldi. Annelerinin ölümünü ve cezaevine neden girdiğini açıkladı;

“Biliyorsunuz biz annenizle lise zamanından tanışıyoruz. Aşık olduk, çok sevdik birbirimizi. Okul zamanında hep beraberdik. sonra okul bitince bir yol ayrımına geldik. Ya evlenecektik ya da… Ama gençlik işte, çok korktuk. İlk aşkımızla bir yola girmek, insan ilk aşkı bulduğunda onun en iyisi olduğunu düşünemiyor. Sorunlar yaşandı, biz de yollarımızı ayırdık. Ayrı kaldığımız aman, ne kadar saçmalayabilirsen ben de o kadar saçmaladım. Çok gezdim, çok içtim nerede akşam orada sabah, dağıldım işte… Bunu gören dostlarımız; Kasım ile Nergis bizi bir araya getirmeye çalıştılar. Hande de o sıra bir ilişki denedi bir süre o da yürütemedi… Sonra hayat bizi yeniden bir araya getirdi. Evlendik. Hiç paramız yoktu, şartlar kötüydü ama bir yuva kurmayı başardık. Sonra sen doğdun Nehir, kız çocuk bereketiyle gelir derler, senin evimize getirdiğin coşkuyu tarif etmek çok zor. Sonra Özgür doğdu ailemizi kurmuştuk. Yücedağ Ailesi, Özgür bir Nehir gibi akacaktı ama öyle olmadı. Önümüzde çağlayan varmış! Yıllar geçti, her şeyin yolunda olduğu bir dönemde durup dururken bir kadın çıktı ortaya ve saçma sapan şeyler söyledi. Benden bir çocuğu olduğunu söyledi. Hiç tanımadığım, hatırlamadığım bir kadın böyle bir şey söyleyince deli olduğunu düşündüm. Doğru düzgün dinlemedim, kovdum kadını. O yıllarda aşırı idealist mesleğimle ilgili, kendimle ilgili çok ciddi fikirlerim vardı. Bu ülkede kimsenin yapamadığını, eğitim reformunu ben yapacaktım. Hayattaki en önemli şey buydu, kariyerim yani… Sürekli dergilere, yazılar yazıyordum. Kariyerist bir adamdım. Ben kovdukça kadın vazgeçmedi, gelmeye devam etti. İzmir’de tanıştığımızı söyledi, tek hatırladığım dağıldığım dönemde hafta sonu gezisi yapmıştık, iki gün boyunca içki içtim başka da bir şey hatırlamadım. DNA testi yapmaya ısrar ediyor, para istiyor. Benden para sızdırmaya çalışıyor sandım, şikâyet de etmedim. Korktum böyle bir şeyin dile gelmesi hayatımı, mesleğimi mahvedebilirdi. Hande’ye de söylemedim, böyle bir şeyden bahsetmedim. Sonra bir ara kadın ortadan kayboldu, bitti sandım. ‘Bir deliden dolandırıcıdan kurtuldum’ sandım. Meğer beni takip ediyormuş, her şeyi öğrenmiş adresi… Sonra bir gün mesaj aldım. DNA testini yaptırdığını ve çocuğun benden olduğunu ispat ettiğini söyledi. Gene inanmadım çünkü ben test için bir şey vermemiştim. Beni takip ettiği bir gün benden sonra berbere girip, biraz saç örneği almış işte. O korkunç gün… O gün de eve gelmiş, yanında çocuk elinde de DNA testi… Ben apartmana girdiğimde kapının önünde bir tartışma başlamıştı, Hande de ‘bu manyak kim’ diye düşünüp orada tartışmaya başlamışlar… Ben merdivenlerin dibine geldiğimde yüksek sesle bir şeyler söylüyorlardı, tam müdahale edeceğim sırada Hande tam elini kaldırıp git dediği anda çocuk itti Hande’yi…Dengesini kaybedince merdivenlerden. Çocuğun bir suçu yoktu annesini korumak için bir refleksti sadece… Her şeyin bu noktaya gelmesini sağlayan bendim, benim yüzümden oldu. O yüzden suçu üstlendim. Çünkü benden başka suçlu yoktu.”

Azem’in açıklamalarından sonra ne yapacağını bilemeyen Özgür ve Nehir gözyaşlarına boğuldu. Azem daha sonra yakın arkadaşları Kasım ve Nergis’in yanına gitti. Çocuklarına tüm gerçekleri anlattığını söyledi.

Herkes gerçekleri öğrendi

Hande’nin nasıl öldüğünü bilmeyen ve çok merak eden Nergis ile Kasım da her şeyi öğrendi

Özgür ve Nehir uzun süre baş başa kaldılar. Babalarının açıklamalarının üzerine konuşan kardeşler fikir ayrılığına düştü. Nehir babasını suçlu bulurken, Özgür ise söyleyecek bir şey bulamayarak sessizliğini korudu.

Piraye’ye de her şeyi söyleyen Azem, bir süre her şeyden uzak kalmak istediğini açıklayarak vedalaştı.

Dilber ve Yıldız ise Azem’in neden gittiğinden bi haber, giden Azem’in peşine düsüp aramaya başladılar.

Talip Piraye’yi uyardı!

Yıldız ve Dilber ile iş birliği yapan Piraye onları yanına çağırdı. Azem hakkında da konuşan Piraye, Azem’in bir süreliğine buralarda olmayacağını anlattı. Dilber, Piraye’nin anlattıklarına bozuldu.

Talip, kardeşi Piraye’ye uğrayınca Dilber ve Yıldız ile karşılaştı. Talip bu durumdan hoşnut olmadı. Yönetim kurulunu toplayan ve sonuçlarını Piraye’ye ileten Talip; ‘Artık benim onayım olmadan şirketten harcama olmayacak’ açıklamalarıyla Piraye’ye gözdağı verdi.

Azem’i arayan Özgür, otele gitti. Dilber ve Yıldız’dan her şeyi öğrenen Özgür, İzzet’in söyledikleriyle babasının nerede olduğunu anladı. Yapması gerekenler konusunda kararsız kalan Özgür, biraz beklemek istedi.

Mahun, gelini Nehir’den yardım istedi

Mahun, oğlunun eşi Nehir’in yanına gidip onunla dertleşti; ‘Arcan ile ilişkiniz nasıl gidiyor,  ayrılmıyorsunuz herhalde?’ diye konuştu. Nehir ise ‘Bu ikimiz  arasında olan özel bir şey’ cevabını verdi. Mahun, Nehir’den yardım istedi; ‘Kızım, kardeşinle konuşmalısın. Elini vicdanına koy, bana yardım etmeni istiyorum’ dedi.