Yaz aylarını yaşadığımız şu günlerde tatil dönüşleri kabusunuz olan şişkinlik, kilo alımı kabusunuz olmasın. Hemen hemen hepimiz tükettiğimiz fazla kalorili besinlerin etkisiyle kilo alımı sorunu yaşarız. Ancak, bunu dert etmenize gerek yok. Aldığınız fazla kiloları vermeniz için size yardımcı olacak tam anlamı ile şifa deposu bazı sebzelerin sularından yardım alabilirsiniz. İşte hem şifa deposu hem de kilo vermenize yardımcı sebzelerin suları ve vücudunuza olan faydaları…
Salatalık suyu; 1- Salatalığın %96 sı sudan oluşmaktadır. O nedenle az kalori içerir.Orta boy bir salatalık 45 kaloridir. 2- Doğal idrar söktürücüdür. 3- Metabolizmayı hızlandırır. 4- Cildi güzelleştirir. 5- Mide rahatsızlıklarına iyi gelir. 6- Vücuttaki yağları yakar. 7- Vücuttan toksinleri atmaya yardımcı olur. 8- Her yemekten önce 1 su bardağı içerseniz, tokluk hissi verir ve daha az yemek yersiniz.
Havuç suyu; 1- Bol miktarda lif içermektedir. 2- Bağışıklık sistemini güçlendirir. 3- Hastalıklara karşı dirençli olmayı sağlar. 4- Vücutta yağ oranını azaltan hormonların salgılanmasını destekler.
Kereviz suyu; 1- Vücuttaki yağları yakar. 2- Sindirimi kolaylaştırır. 3- Selülit ve ödem gibi sorunları ortadan kaldırmada yardımcıdır. 4- Yaşlılıkta meydana gelen kireçlenmenin önüne geçer.
Pancar suyu; 1- Yağ içermez. 2- Vücuttaki yağları yakar, 3- Yüksek lif içerir. Tokluk hissi verir. 4- Kolesterolü düşürmeye yardımcıdır.
Lahana suyu; 1- Zayıflatan sebzelerin başında gelir. Düşük kalorilidir. 2- Lif açısından zengindir. Tokluk hissi verir. 3-Diyet yaparken şeker hastalığına yakalanma riskini aza indirir. 4- Cildi güzelleştirir. 5- Yemekte, yemekten sonra ve yemekten önce tüketilebilir.
Zayıflatan sebze suları ve faydaları…
Göbek eriten ve kabızlık sorununu çözen özel kür tarifi…
Göbek bölgesindeki şişkinlikten rahatsız olan ve kabızlık sorunu yaşayanlar, bu sıkıntıya nasıl çözüm bulacaklarını şaşırırlar. Birçok yol denenmesine rağmen hala daha şişkinlik ve kabızlık sorunu devam ediyorsa bu yazımızı mutlaka okumalısınız. Kabızlık ve şişkinlik sorununu yok edecek özel kür tarifi ile rahatlayacaksınız.
Malzemeler: Yarım su bardağı yağsız yoğurt Bir şişe maden suyu Yarım çay kaşığı kuru nane İki yemek kaşığı limon suyu Hazırlanışı: Yarım su bardağı yağsız yoğurdu çırpma işlemi gerçekleştirilirken etrafa sıçramayacak şekilde derince bir kabın içine alın. Yoğurdu biraz çırpın. İçerisine bir şişe maden suyunu yavaş yavaş karıştırmak sureti ile boşaltın. Ardından yoğurt ve maden suyunu güzelce çırpın. İçinde pütürlük kalmamasına dikkat edin. Yoksa içerken ağzınıza pütürlük gelecektir. Güzelce çırpılan yoğurt ve maden suyunun üzerine iki yemek kaşığı limon suyu ve yarım tatlı kaşığı kuru naneyi ekleyin. tekrar çırpın ve elde ettiğiniz bu özel kürü içeceğiniz bardağa boşaltın. Kabızlık ve göbek bölgesindeki şişkinliğe çözüm olan bu özel kürü sabah kahvaltıdan yarım saat önce ve gece yatmadan iki saat önce içebilirsiniz.
Evde ayak bakımı nasıl yapılır? Bakım banyosu ve kremi tarifi…
Gün boyunca vücudumuzu taşıyan, istediğimiz her yere gidebilmemizi sağlayan, kısacası en çok bakımı hak eden organımız ayaklarımızdır. Peki ayaklarınıza hak ettiği değeri verip yeterli özeni gösteriyor muyuz? Ayaklarınızı bakımını ihmal etmemeniz çok önemlidir. Hem güzel görünen ayaklara sahip olmak için, hem de tüm gün bizi taşıyıp yorgun düştükleri ve rahatlamak istedikleri için ayaklarınıza sürekli bakım yapmalısınız. Her zaman evinizde bulunabilecek olan bir kaç malzeme ile ayaklarınıza bakım yapmak mümkün. Hem düşük maliyetli, hem de oldukça pratik olan tarifimiz ile ayaklarınız rahatlayacak ve güzel görünecek.
İlk olarak, ayaklarınızı her gün ılık su ve sabun ile yıkamalısınız. Yıkama işleminin ardından parmak aralarınız dahil hiç kuru yer kalmayacak şekilde kurulayın ve masaj yaparak bakım kremi uygulayın. Ayak bakım banyosu tarifi: Malzemeler; 1 adet limonun suyu 4 tatlı kaşığı zeytinyağı Çay kaşığı ucu ile tarçın tozu Yarım çay bardağı süt Su Yapılışı; Her iki ayağınızın da sığabileceği büyüklükte bir leğen içerisine ayaklarınızı kaplayacak ve sıcaklığı ayaklarınızı yakmayacak şekilde ayarlanmış sıcak su doldurun. Yukarıda saydığımız tüm malzemelerin tümünü bu sıcak suya ekleyerek güzelce karıştırın. Hazır olan bakım banyosu suyunda ayaklarınızı 10 ya da 15 dakika bekletin. Ardından iyice gevşemiş ve rahatlamış olan ayaklarınızı sudan çıkarın ve güzelce sabunlayıp durulayın. Sonrasında hiç kuru yer kalmayacak şekilde kurulayın ve aşağıda tarifi olan bakım kremi ile masaj yapın.
Ayak bakım kremi tarifi: Malzemeler; 1 tatlı kaşığı okaliptüs esansiyel yağı Yarım tatlı kaşığı zeytinyağı 2 tatlı kaşığı badem yağı Yarım tatlı kaşığı buğday tohumu yağı Koyu renkli şişe Yapılışı; Tarifte verilen tüm malzemeleri güzelce karıştırın. Ardından elde ettiğiniz karışımı ışık geçirmeyecek olan koyu renkli bir şişeye alın. Bu kremi ayak bakım banyosu ardından ayaklarınıza güzelce uygulayın.
Sürekli açlık hissetmenin nedenleri…
Kendinizi sürekli aç mı hissediyorsunuz? 1 saat önce yemek yemiş olmanıza rağmen karnınız acıkıyor, bir şeyler yeme ihtiyacı hissediyor, atıştıracak bir şeyler aranmaya mı başlıyorsunuz? Bu yazımızda kendinizi sürekli aç hissetmenizin nedenlerini anlattık. Siz de sürekli acıkıyorsanız aşağıda bahsettiğimiz nedenlerden kaynaklanıyor olabilir. Sık sık acıkmanızın nedeni sağlıksız ve düzensiz beslenme, spordan uzak bir yaşam, fazla hareket etmeme, psikolojik nedenler, kaygı ya da duygusal sorunlar, sindirim sistemi bozuklukları ya da hormonal sıkıntılar olabilir. Saydığımız bu edeler sık sık açlık hissetmenize neden olabilir. Vücudun protein ihtiyacı açlık hissetmenize neden olabilir. Gün boyu enerjiye ihtiyaç duyan vücut, yeteri kadar protein miktarını mutlaka almalıdır. Eğer yeterli protein almıyorsanız sık sık açlık hissediyor olabilirsiniz.
Troit hormonu sorunu da kendinizi sürekli aç hissetmenize neden olabilir. Troitlerinizde gerçekleşmiş bir bozukluk sürekli açlık hissetme nedenlerindendir. Katı diyetler sürekli aç hissetmenize neden olur. Kilo vermek adına yapılan, karbonhidrat ve yağların tamamen hayatta çıkarıldığı diyetler sağlıksız olduğu gibi aynı zamanda sürekli açlık hissetmenize neden olur. Diyet yaparken vücudun ihtiyaç duyduğu karbonhidrat, yağ ve proteinleri yeterli miktarda mutlaka tüketmelisiniz. Bunun için diyet yapmadan önce mutlaka bir doktora başvurmalısınız. Sürekli acıkma nedeniniz stresten kaynaklanıyor olabilir. Stres, vücuttaki bir çok organın daha fazla enerji harcamasına nede olur. Bu nedenle sürekli açlık hissedersiniz.
Alkol ve sigarayı bırakan kişiler sürekli bir şeyler yeme ihtiyacı hissederler. Yoksunluk hisseden kişiler, sigara ve alkolün yerini yemek yiyerek doldurma ihtiyacı hissederler. İnsan vücudu için hayati önem taşıyan su yeterli miktarda alınmadığından açlık hissi yaratabilir. Aslında susamış olmanıza rağmen kendinizi acıkmış gibi hissedebilirsiniz. Bu nedenle yemek yemiş olsanız dahi açlık hissettiğinizde ilk önce su için.
Parfüm nasıl kullanılmalı, hangi bölgelere uygulanmalı?
Parfüm, özellikle bayanlar için bir tutku, adeta bir imza, kendine güven, etrafı etkileyebildiğinin kanıtıdır. Ancak, parfüm doğru kullanıldığı zaman istenilen etkiyi verebilir. İşte bu yazımızda parfüm kullanmanın püf noktalarını, vücudunuzun hangi bölgelerine uygulamanız gerektiğini sizlerle paylaşıyoruz.
Parfümü duş sonrası sıkmak daha kalıcı bir etki sağlamanıza yardımcı olur. Çünkü; duş esnasında ciltteki gözenekler açılacak ve sıkılan parfümü çok daha iyi emecek. Açılan cilt gözeneklerine yerleşen parfüm, daha kalıcı bir etki yaratacak. Fakat, duş sırasında kullandığınız duş jeli ve nemlendirici kremlerinin kokusunun parfümünüzün kokusundan daha baskın olmamasına dikkat etmeniz gerekiyor. Duş jeli ve nemlendiricinizi çok hafif kokulu ya da tamamen kokusuz ürünlerden seçmeniz daha doğru olur. Hatta parfümlere özel olarak üretilmiş nemlendirici kremler kullanarak parfümün istenilen etkisini arttırabilirsiniz.
Parfüm uygulanacak olan bölgenin iyice nemlendirilmiş olmasına dikkat etmelisiniz. Duş esnasında cildinizin yeterince nemlenmiş olmadığını düşünüyor iseniz, duş sonrası mutlaka nemlendirici kullanın ya da en azından sadece parfüm uygulayacağınız bölgeye uygulama öncesi nemlendirici sürün. Parfümün kalıcı olması için en önemli konu ise uygulandığı bölgedir. Eğer parfümünüzü vücudunuzun doğru bölgelerine uygularsanız daha güzel kokmasını ve daha alıcı olmasını sağlarsınız. Vücutta parfüm uygulanacak en doğru yerler nabız geçen noktalar, dirsekler, kulakların arkası, diz kapağı arası, göğüs arası. Parfümü bu bölgelere sıkmak daha güzel koku sağlamasını ve daha kalıcı olmasını sağlayacak.
Ayrıca, parfümü vücudunuza en az 10 cm. uzaklıktan sıkmalısınız. Parfüm sıktığınız yerde ıslaklık oluşmamalı. Parfümü kıyafetlerinizi giymeden önce sıkmalı, kurumasını beklemeli ve kuruduktan sonra giyinmelisiniz. Parfüm kullanımı, en az doğru parfüm seçimi kadar büyük önem taşır. Her ne kadar doğru ve kendinize yakışan bir parfüm seçmiş olursanız olun, doğru kullanılmadığından istenilen etkiyi yakalayamazsınız.
Olduğunuzdan yaşlı gösteren makyaj hataları!
Makyaj yaparken yaptığınız bazı hatalar olduğunuzdan daha yaşlı görünmenize neden olabilir. Profesyonel makyaj yapmayı bilmiyor olabilirsiniz. Ancak, bazı püf noktalarını bilmek sizi yanlış makyaj yapmaktan kurtaracaktır. Bu yazımızda bu hatalara değinerek, yaptığınız makyaj hatalarını düzeltmenize yardımcı olacağız.
Makyaj yaparken yapılan en bariz hatalardan biri; fondöten seçimi. Cilt renginize uygun olmayan, cildinizden açık ya da koyu renkte fondöten, yüzünüzün daha solgun, cansız ve yaşlı göstererek size ait değilmiş izlenimi verecektir. Bu nedenle, fondöten alırken mutlaka denemelisiniz. Fondöten alırken dikkat etmeniz gereken en önemli detaylardan biri de; fondöteni elinizin üzerinde değil, yüzünüzde denemeniz. Çünkü el ve yüz renginiz ton olarak birbirinden farklı olabilir. Cildinizle uyumlu olan bir fondöten, cilde yedirmeye gerek kalmadan uyum sağlamalıdır.
Allık uygulanması da oldukça önemli. En çok yaptığımız yanlışlardan biri olan allık uygulanması, olduğunuzdan daha farklı bir yüz tipine bürünmenize neden olacaktır. Allığı sürerken göz altınızın orta kısmından başlayarak elmacık kemiği boyunca yukarı doğru uygulanmalıdır. Bu şekilde uygulanmış allık, yüzünüzün genç ve dinamik görünmesini sağlayacak.
Makyaj yaparken kaşlarınızı unutmayın. Özellikle de seyret kaşlara sahip olan bayanlar doğan saç renginden bir ton daha açık renkte kaş boyama ürünü ile kaşlarını boyamalıdır.
Renk seçimlerine dikkat etmelisiniz. Koyu renkler her zaman sizi olduğunuzda daha olgun yani daha yaşlı gösterir. Özellikle de far kullanırken açık renklere sahip olan ürünler kullanmak daha genç ve daha dinamik görünmenizi sağlayacaktır.
Parıltılı farlardan kaçının. Simli ve parıltılı göz farları çizgilerinizin içine dolarak tüm dikkati o bölgeye yoğunlaştırır. Bunu engellemek için, açık renk ve mat renklerde göz farlarını tercih etmelisiniz.
Pudrayla vedalaşın. Fondöten ile elde edilen parlak ve canlı görünümü kaybetmemek için, makyajınızı pudra ile tamamlamayın. Cildinizin parlak görünmesi, daha dinamik ve genç görünmenizi sağlayacak.
Güneş, deniz ve havuzdan yıpranan saçlara evde yapılabilecek maskeler…
Kış boyunca hasretle beklediğimiz yaz sonunda geldi. Tatile çıkıp güneşin, denizin, havuzun tadını çıkarıp özlem giderdik. Ancak, tüm bunlar saçlarınıza zarar verir. Saçlarınızın gördüğü zararı gidermek, aldığı hasarı onarmak ve eski sağlıklı saçlarınıza kavuşmak çok da zor değil. Kuaföre gidip saç bakımı yaptırıp tonla para vermek yerine evinizde kolaylıkla kendi saç maskenizi yapabilirsiniz. Yıpranmış saçlar için onarıcı maske: – Bir kaç damla badem yağı, – Bir adet muz. Muzu ezip badem yağı ile güzelce karıştırın. Bu karışımı masaj yaparak saçlarınıza uygulayın. 15 dakika beklettikten sonra saçlarınızı maden suyu ile durulayın. Sonrasında saçlarınızı şampuan ile yıkayıp kremleyin. Kuru saçlar için maske: – Yarım fincan tam yağlı süt, – Bir çorba kaşığı bal. Bal ve sütü bir kap içerisinde güzelce karıştırın. Ardından saç derisine masaj yaparak uygulayın. 15 dakika beklettikten sonra saçlarınızı önce şampuan ile yıkayın, sonra kremleyin. Parlak saçlar için maske: – Bir çorba kaşığı bal, – Bir kaç damla sandalağacı yağı, – Bir adet portakal. Bir portakalın suyunu sıkın. Bal ve sandalağacı yağı ile karıştırın. Saçlarınızı şampuan ile yıkadıktan sonra durulama suyunda yaptığını bu karışımı saçlarınıza uygulayın. Zeytinyağı maskesi: – Beş çorba kaşığı zeytinyağı, – İki Adet yumurta. İki adet yumurtayı bir kap içerisine kırın. İçine zeytinyağını ekleyip güzelce çırpın. Elde ettiğiniz bu karışımı saçınıza güzelce uygulayıp yedirin. Ardından saçınızı bone ya da streç film kullanarak güzelce sarın ve 15 dakika bekletin. Sonra güzelce durulayın.
Uzun ve hacimli kirpiklere sahip olmanın yolları!
Her kadın doğuştan uzun ve hacimli kirpiklere sahip olmayabilir. Ancak, kısa ve hacim sahibi olmayan kirpikler ile yaşamak kaderimiz değildir. Evinizde kolaylıkla uygulayabileceğiniz bazı yöntemler ile uzun ve hacimli kirpiklere sahip olmak çok ama çok kolay. Bunun için birkaç hile yapmak yeterli olacak. Kirpiklerinize ısıtıcı uygulama hilesi ile daha hacimli ve uzun kirpikler elde edebilirsiniz. Kirpik kıvırıcınızı kullanmadan önce fön makinesi ile ısıtın. Isınan kirpik kıvırıcısı ile kirpiklerinizi kıvırın. Böylece, ısınmış kirpik kıvırıcı ile kıvrılmış kirpikleriniz daha uzun süre kıvrık kalacak. Bu yöntemin mantığı, kirpiklerinizi ısı veren bir şekillendirici kullanarak kıvırmış gibi olmasıdır. Uzun görünen kirpikler için şeffaf primer kullanın. Rimeli uygulamadan önce primer rimeli sürmeniz, kirpiklerinizin daha uzun görünmesini sağlayacaktır. Bebek pudrasının uzun ve hacimli kirpikler elde etmekteki faydası sizi şaşırtacak. Rimeli uygulamadan önce kirpiklerinize bebek pudrası serpip üzerine rimeli sürdüğünüz zaman, kirpikleriniz daha hacimli ve dolgun görünecek. Bebek pudrası ile kabaran kirpikleriniz çok daha dolgun görünecek.
Kirpiklerinizin daha net, daha havalı ve daha uzun görünmesi için rimel sürmeden önce taramalısınız. Rimeli sürmeden önce ve sonrasında kirpiklerin taranması, rimel ile birlikte kirpik diplerinde oluşabilecek rimel kümelerinin engellenmesini sağlayacak. Yukarıda saydığımız küçük makyaj hileleri ile kirpiklerinizi daha uzun ve hacimli gösterebilir, bunun yanı sıra hintyağı ve limon kabuğu ile de kirpiklerinizi besleyebilirsiniz. Uyumadan önce kulak pamuğu ya da temiz bir fırça ile kirpik diplerinize uygulayacağınız hintyağı, daha parlak ve hacimli kirpiklere kavuşmanızı sağlayacak. Hatta, hintyağının içerisine uygulama öncesinde birkaç damla E vitamini ya da aloe vera ekleyerek daha sağlıklı bir sonuç elde edebilirsiniz. Bir gece boyunca gözünüzde kalması gereken bu yağı, sabah uyandığınızda ılık su ile durulayabilirsiniz. Tam bir şifa deposu olan limonun kabuğunu bu defa kirpiklerimizi hacim katmak ve daha sağlıklı kirpiklere sahip olması için kullanacağız. Bir yemek kaşığı kurutulmuş limon kabuğunu saf zeytinyağı ya da hintyağı içerisine ekleyerek birkaç gün bekleteceğiz. İyice özleşen bu yağı tıpkı yukarıda anlatıldığı gibi bir gece boyunca kirpiklerinizde bekletebilir, sabah ılık su ile durulayabilirsiniz.
Esnemenin sebepleri!
Esneme nedir? Ağzın istemsiz şekilde açılarak derin bir nefes alınıp akciğerlerin hava ile doldurulduğu istemsiz sürece esneme denir. Bazen kısa şekilde esnenebileceği gibi, bazen de uzun süren esnemeler yaşayabiliriz. Hatta bazen esnerken sesli olarak iç çekme, gözlerde yaşarma ve burun akıntısı gibi durumlar da yaşanabilir.Peki, zaman zaman yaşadığımız esnemenin nedenleri nedir? Esnemenin nedenlerini yazımızda bulabilirsiniz. Esneme hali genellikle uykusuzluk, yorgunluk, bitkinlik, uyuşukluk hali, uykudan yeni uyanma, uykuyu alamama, uyku gelmesi ya da can sıkıntısından kaynaklanabilir. Ancak, bilim insanlarının çalışmaları sonucunda esnemenin sadece yukarıda saydığımız durumların dışında farklı sağlık sorunlarını işaret ettiğini elde etmişlerdir. Sık sık esnemek uyku bozukluklarının bir belirtisi olabilir. Uykusuzluk ya da yorgunluk dışında gerçekleşen esnemeler sık sık oluyorsa insomnia, uyku apnesi ve narkolepsi gibi uyku sorunları yaşıyor olabilirsiniz. Burada esnemenin nedeni, derin uyuyamama ve uykuyu alamama nedenidir. Kalpten gelen kanı taşıyan temel arterin, aort içindeki yırtık oluşumu olan aort diseksiyonu, bazı uzmanlara göre, nefes darlığı, yorgunluk ve aşırı esneme gibi belirtiler gösterebilir. Bazı hastalıklar ya da yaşam koşulları da esnemeye neden olabilir. Örneğin; kardiovasküler hastalıklar, vardiyalı çalışma ya da sürekli seyahat gibi, uyku-uyanıklık döngüsünü bozan koşullar, kronik venöz yetmezlik, elektrolit dengesizliği, hashimoto tiroiditi (hipotiroidizm ile sonuçlanan ve düşük tiroid üretimi ile gelişen otoimmün bir hastalık), hipotiroidi (düşük tiroid hormonu üretimi), bazı ilaçların yan etkileri, çoklu skleroz (beyin ile omuriliği etkileyen ve halsizlik, koordinasyon ve denge zorlukları ile diğer sorunlara yol açan bir hastalık), nöbet aktivitesi (önce veya sonra oluşabilir), stres, sıkıntı, depresyon, kronik obstrüktif akciğer hastalığının şiddetlenmesi (KOAH, amfizem ve kronik bronşit de dahil), nöbetler, inme, alerji, anksiyete ve depresyon tedavisinde kullanılan ilaçlar, günlük alışkanlıklarda değişiklik, çalışma saatlerinde değişim, vücut ısısındaki değişimler (ender olarak), epilepsi (ender olarak) beyinde oluşan tümörler ya da felç (nadiren), karaciğer yetmezliği (nadiren). Eğer ; siz de yorgunluk ve uykusuzluk vb. nedenlerden dolayı sürekli esneme hali yaşıyor iseniz hemen bir doktora giderek muayene olmalı, sık sık esnemenin nedenini araştırmalısınız.
Stres ve uykusuzluğa iyi gelen bitki çayları!
Günlük hayatta birçok sorunla karşılaşabilir, stresli anlar yaşayabiliriz. İnsanın doğası gereği stres yaşaması normaldir. Ancak, uzun süren stres hali hem psikolojiye hem de vücuda ciddi zararlar verir. Bu nedenle stresi azaltmaya çalışmalı, sakinleşmeye çalışmalıyız. İnsanın kendi kendine stresini azaltması her zaman kolay olmayabiliyor. Ancak, neredeyse her derde bir çözüm sunan doğamız strese de doğal yolla çözüm sunuyor. Bazı bitkiler, stresi azaltmaya yardımcı olma özelliğine sahiptir. Bu bitkilerin hangileri olduğunu yazımızda bulabilirsiniz. Papatya çayı; Papatya çayının bilinen en belirgin özelliği, strese, huzursuzluk haline ve uykusuzluğa iyi gelmesidir. Papatya çayı, içerdiği kimyasal bileşenler ile insan vücudunun merkezi sinir sistemine olumlu etki gösterir ve rahatlatarak gevşeme sağlanmasına yardımcı olur. Uyku sorunu yaşayan kişiler de, papatya çayı ile rahatça uyuyabilir. Bunun yanı sıra sindirim sistemini ve mide bulantılarını da rahatlatır. Kediotu çayı; Sakinleştirici özelliğe sahip olan “kediotu çayı”, Antik Yunan’dan günümüze kadar gelmiştir. Bu bitki, içerisinde bulunan “valepotriates” kimyasal bileşeni sayesinde insan vücudunda stresi azaltıcı ve rahatlatıcı bir etkiye sahiptir. Uykusuzluğa da iyi gelen bu bitki, ağrı kesici ve idrar söktürücü özelliğe de sahiptir. Çarkıfelek çayı; Bir diğer sakinleştirici ve yatıştırıcı özelliğe sahip olan bitki de “çarkıfelek çayı” dır. İçerisindeki “flavone chrysin” sayesinde insan vücudunda rahatlama, gevşeme, sakinleşme etkilerini gerçekleştirmektedir. Ayrıca, uyku bozukluğu yaşayanlar da bu bitki çayı ile uyku düzeni sağlayabilirler. Sibirya Ginsengi; İçinde bulunan “triterpenoid saponin” isimli bileşen sayesinde insan vücudunun merkezi sinir sistemine etki eden bu bitki stres, kaygı, huzursuzluk gibi vücudu olumsuz yönde etkileyen duyguların onarılmasını sağlar. Ancak; unutulmaması gereken en önemli husus, bu bitkilerin oluşturabileceği yan etkileri ile karşılaşmamak için bir doktora danışmanız gerektiğidir. Özellikle hamile ve emziren bayanlar, bu bitkileri kullanmadan önce mutlaka doktorlarına başvurmalıdırlar.

