Ana SayfaYaşamDoktorlar açıkladı; "Kıskançlığın nedeni..."

İlgili Postlar

Doktorlar açıkladı; “Kıskançlığın nedeni…”

Kadın erkek demen herkesin göstermiş olduğu bir eğilim; “Kıskançlık” Sizler için derlediğimiz haberimizde Kıskançlığın nedenleri nelerdir? Kişide Kıskançlık nasıl başlar, sonucunda neler yaşanır, bu davranıştan nasıl kurtulunabilir tüm soruların yanıtını haberimizde bulabilirsiniz.

Bireysel yetersizliği, değersiz ve kusurlu kişiler…

Kişilerde var olan kıskançlık ve davranışa dönüşmesi üzerine derlediğimiz bilgiler dahilinde; Kıskanç bireylerin devamlı kendilerine bir rakip bulma ve onunla rekabet etme eğiliminde olduklarını belirtiliyor. Psikologların kıskançlık konusunda yaptığı açıklamalar; “Kıskançlık partnere atfedilen sevgiden çok, kişinin bireysel yetersizliği, değersiz ve kusurlu olduğuna dair beslediği inancıyla kendi kendine var ettiği rakiplerdir” şeklinde. Kıskançlığın ilişkiyle birlikte kendini var eden ve toplum tarafından sevginin ayrılmaz bir parçası olarak görülen bir duygu olduğunu belirten doktorlar, “Kıskançlık duygusunun altında, önemsenen bir kişinin kaybedilmesinden duyulan korku ve ilişkinin bozulmasına ya da yitirilmesine yönelik kaygı yer almaktadır. Aynı zamanda kişinin ilişkisini korumak ve sürdürmek amaçlı verdiği korku ve acı temelli de bir duygudur” ifadelerini kullanıyorlar.

Kıskançlık ve sevgi arasında nasıl bir bağ var?

Alanında uzman hekimler bu konuya da ışık tuttu! ‘Seven insan kıskanır’ yargısının nesilden nesile aktarılan bir ön yargı olduğunu ifade eden psikologlar, “Kişi, yaşadığı yoğun kıskançlık duygusunun makul açıklaması olarak sunar bunu. Peki gerçekten sevgiyle mi alakalı kıskançlık? Yapılan araştırmalar gösteriyor ki kıskançlığın sevgiyle bağlantısı oldukça düşük. Çünkü kıskançlık bünyesinde hem sevgiyi hem de nefreti barındırıyor. Böyle güçlü bir nefret barındıran bir duygu yalnızca sevgiyle alakalı olamaz. Yani diyebiliriz ki; kıskançlık sevginin göstergesi değil, gölgesidir” açıklamalarında bulunuyorlar.

“Kıskançlık sosyal ve kültürel bir olgu”

Kıskançlığı kökenlerinin, çocukluk ve ergenlik dönemine kadar dayandığını ifade eden Psikolog Cansu Yurtseven, “Kişinin bireysel dinamikleriyle alakalı bir duygudur. Yani bireyin küçük düşmüş, yetersiz ya da çaresiz hissettiği bir döneme gecikmeli bir tepki olarak da kendini gösterir. Kişinin bireysel kimliği ve benlik saygısıyla yakından ilişkilidir. Sosyo-kültürel yaklaşıma bakacak olursak; kıskançlık sosyal ve kültürel bir olgudur. Birey yaşadığı toplumda öğrendiği kurallara ve gözlemlediği tutumlara dayanarak kıskanmayı öğrenir. Bireyin seçici içselleştirme yoluyla, kendisine bakım veren kişileri model alarak da kıskançlığı öğrendiği ve bu tutumu geliştirebildiği gözlemlenmiştir” değerlendirilmesini kullandı.

Kıskançlığın üstesinden sevgiyle gelmek!

Yoğun kıskançlık duygusu barındıran bireyler, kıskançlığı ilişkilerini korumanın ve sahip çıkmanın bir yolu olarak nitelendirdiklerini belirten doktorlar, bu konuya dair şunların yapılması gerektiğinin altını çiziyorlar; “İlişkiyi korumanın yollarını değerlendirecek olursak; bu, daha fazla paylaşım, özveri ve anlayış isteyen bir yolla sağlanabilir. Ancak kıskanç bireyler bunu kızarak, küserek, tehdit ederek ya da zor kullanarak yaparlar. Tehditle ya da baskıyla partnerin kendisine bağlılığını sağlamaya çalışır. Fakat sadakat tehditle değil, sevgiyle sağlanır. Kıskançlık sonucu yapılan kontrol ve baskı içeren tüm davranışlar yalnızca partnerin uzaklaşmasına sebep olur ve korumak için verdiğimiz çaba ilişkinin yitirilişiyle son bulur. Bu durum bir döngü haline gelerek kendini devamlı yeniden doğurur. Kişi, bu rakipleri elediğinde rahat edeceğine inansa da, kendisiyle alakalı çözümlenmeyen süreçler onu tekrardan bir rakip bulmaya itecek ve daima kendini bu yorucu savaşın içinde bulacaktır.”

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Son Haberler