Ana SayfaDedikoduAkasya Türkmen: Kayıtsızlık Nefretten Daha Yıkıcıdır

İlgili Postlar

Akasya Türkmen: Kayıtsızlık Nefretten Daha Yıkıcıdır

Başarılı oyuncular arasında olan Akasya Türkmen bir süredir ekranlardan uzak. Son dönemlerde daha çok tiyatro oyunlarına yönelen güzel oyuncu geçtiğimiz gün uzun bir aradan sonra röportaj verdi. Akasya Türkmen “Kayıtsızlık nefretten daha yıkıcıdır dedi. İşte Akasya Türkmen’in o açıklamaları;

Kariyerinizde hangisi daha büyük dönüm noktası: “İstanbul Kanatlarımın Altında” mı, Ali Poyrazoğlu Tiyatrosu mu?

İkisi de değil. Konservatuvarı kazandığım gün. İşte o zaman herhangi biri olmaktan çıktım. Bir daha geri dönmemek üzere sahne için yetiştirildim.

Oyuncusunuz ve şimdi de influencer… Hangisi: Sahne mi, ekran mı?

E sahne. Kendimi daha iyi hissediyorum çünkü eğitimim, birikimim tamamen o yönde. Onu becerebiliyorum. En iyi bildiğim şey sahneye çıkmak.

Sosyal medyada çok reklam yapmakla eleştiriliyorsunuz: Kişisel fayda mı, toplum faydası mı?

Olabilir. Herkesi memnun edemezsin. Ama daha çok teşekkür ediyorlar. Ben de işime olumlu tarafından bakmayı tercih ediyorum. Influencer olarak körü körüne bir şeyi önermeyi doğru bulmuyorum. Bunun sonuçları çok ağır oluyor. Bana güvenip bir ürünü alan herhangi bir tüketici değil, benim takipçim. Onları hayal kırıklığına uğratacağıma güvenmediğim ürünün tanıtımını yapmamayı tercih ederim.

14 Nisan, Koç. Nesi daha zor: Küçük şeyleri büyütmek mi, acelecilik mi?

Acele ederken küçük şeyleri büyütmek. Benim gibi aceleci kalpler önce ateş eder sonra nişan alır. Ama biliyorum artık. Gez, göz, arpacık (Gülüyor).

Hayatınız bir film olsa macera mı olurdu, romantik komedi mi?

“From Dusk Till Dawn” (Günbatımından Şafağa) gibi olurdu. Yarısı aksiyon, yarı korku filmi! Yok yok, bence benim hayatım romandan uyarlama bir film olurdu. Unutulmayacağı kesin.

2000’lerde Godet Bar mı, Mojo mu?

1998’i de içine katarak izninle Kemancı diyeceğim. Çünkü orası bizim için başka bir şeydi. Bir daha asla öyle bir dönem olmayacak. Ne çok insan, ne iyi müzik, ne acayip ortam ve anılar. Godet deyince de Taksim’dekini geç, Sürmeli Godet bir efsaneydi. Bilen bilir, İstanbul’u birbirine karmıştır. Sosyete çocuklarını Beyoğlu marjinalleriyle buluşturan biricik mekandır. Ceylan Çaplı’nın muazzam kulüpleri 2019 ve Twenty’i saymazsak tabii.

Gece hayatında hangisi çok iç gıcıklar: Göz kırpmak mı, göz kaçırmak mı?

Göz kırpmak aşırı bir hareket. Bakarken göz kaçırmak da ne bileyim, özgüven eksikliği gibi. Ama ardından tekrar göz teması olursa tadından yenmez.

Kayıtsızlık nefretten daha yıkıcıdır

Eski bir hatıranın yadına hangisi daha güzel eşlik eder: Sezen mi, Ajda mı?

Sezen “Senin için ölüyorum”, Ajda “Kendimi seviyorum” diyor şarkılarında. Ben galiba artık iyice Ajda gibi hissediyorum.

Hangisinden daha çok korkarsınız: Yalandan mı, yılandan mı?

Yılanları çok ama çok severim. Bu durumda yalan demem gerekiyor ama yalancıdan da yalandan da korkmam.

Aşkın karşıtı: Nefret mi kayıtsızlık mı?

Nefret çok güçlü bir duygu. Kayıtsızlıksa hiçbir şey. Hayatta daha kırıcı bir davranış daha olduğunu düşünmüyorum. Kayıtsızlık nefretten daha yıkıcıdır.

Hangisini tercih edersiniz: Tek başınıza ağlamak mı, birinin yanında ağlamak mı?

Kesinlikle tek başına. Kendine özgü bir hazzı var.

Affetmek mi, unutmak mı?

Affetmek. Çünkü affetmeden unutamazsın.

Hangisi daha kötü senaryo: Kimselere aşık olamamak mı, her aşkınızın kötü bitmesi mi?

Şu an kimselere aşık değilim ve kötü biten aşklarım oldu. Yine de aşk güzeldir. Aşkın acısızı da mümkün. Kimselere aşık olamıyorsan bir sorun var demektir. Her aşkın kötü bitiyorsa da öyle. Terapiste git. Kalbini tamir et. Kendini sev. Kendini sevmeyen başkasını da sevemez. Mantık beni yarı yolda bıraktı

Bugün aldığınız kararlarda anneniz mi babanız mı etkilidir?

Babam hiç olmadı benim. Annem de kendince etkili olmuştur kararlarımda.

Sizce hangisi daha avantajlı: Zengin ve çirkin doğmak mı, fakir ve güzel doğmak mı?

İkisi de eğer akıllı değilse hiçbir şansları yok. Bunu herhalde çok iyi biliyoruz. ya da sadece şanslı doğmaları da yeterli.

Akasya Asıltürkmen: Bilseydim Yaptırmazdım

Para saadet… Getirir mi, getirmez mi yani?

Duruma göre. Eğer hazır değilsen, perişan olursun. Para insan seçer. Adam kayırır. Herkesi sevmez.

Bir şeyi gece planlamak mı, sabah planlamak mı?

Gece planlar, sabah harekete geçerim. Hiç şaşmaz. Her halükarda düşünce hızında hareket etmenin gününe inanıyorum. Durma yap.

Mantık mı, içgüdü mü?

İçgüdü. Mantık beni yarı yolda çok bıraktı. Deneyimle sabit.

25 yaşınıza dönmek mi, Sait Halim Paşa Yalısı mı?

25 yaş tazeliğine dönmek çekici gibi görünebilir ama ipin ucunu arayan o şaşkın halimi hiç özlemiyorum. Yaşarken güzeldi, geçti gitti. Yalı da benim olacaksa tabii ki onu seçiyorum. Önüne de bir kayıkçık lütfen (Gülüyor).

Cem Karaca mı, Barış Manço mu?

Barış Manço. İkisi de büyük müzisyen ama dinleme listemde onun daha çok parçası var. Liste ortada. Ayrıca “Barış Manço, 81300 Moda”… Anlatabiliyor muyum?

Nazım Hikmet mi, Orhan Veli mi?

Orhan Veli’yi kiminle karşılaştırsan o kaybeder. İddiasızlığıyla biricikleşmiş. Sevmesi, anlaması kolaydır. Şiiri ilk sevdirendir. Nazım Hikmet ise biriyle karşılaştırılamayacak kadar eşsizdir. Sarp bir kayalık. Nazım’ın ne alternatifi ne de dengi var. Bambaşka bir dünya!

Yeşilçam’dan: Türkan Şoray mı, Filiz Akın mı?

Türkan Şoray… Ama favori çiftim Hülya Koçyiğit-Ediz Hun!

Tarık Akan mı, Kadir İnanır mı?

İkisinin de gençliği. Tarık Akan yaşlanınca da harikaydı tabii.

Kıvanç Tatlıtuğ mu, Burak Özçivit mi?

Kıvanç hem çok yetenekli hem de çok yakışıklı. Burak Özçivit’in oyunculuğunu bilmiyorum bile. Ama onun da seveni çok tabii.

Beren Saat mi, Serenay Sarıkaya mı?

Serenay’ın tipi, Beren’in de duruşu… İkisi de hep aynı şeyi oynadıklarından oyunculukları hakkında bir şey diyemeyeceğim ama bu onların kabahati değil.

Hangisi daha çok çekti? Külkedisi mi, Pamuk Prenses mi? Neden?

İkisi de değil. Kibritçi Kız ve Küçük Deniz Kızı çok çekiyor. Diğerleri hep mutlu son.

Evdeki halinizi hangi üçlü daha iyi tanımlar: Telefon-YouTube-sosyal medya mı, pijama-terlik-televizyon mu?

Birincisi. Çünkü öyle. İşim bu, aşım bu, eğlencem de bu.

İstanbul’un… Anadolu Yakası mı, Avrupa Yakası mı?

İki yakada da yaşadım. Anadolu yakasındayım şimdi ama diğer yakanın kendine gelmesini bekliyorum. Kızımın adı Pera. Oralardan vazgeçmeyeceğim.

Hangisinin manzarası daha güzel: Anadolu Yakası’ndan Avrupa’nın mı Avrupa’dan karşının mı?

İstanbul’un en güzel manzarası Sur Sultani yani Tarihi Yarımada’dır bana göre. Orası da en iyi Cihangir’de Defterdar Yokuşu, Fındıklı’da set üstü, Lüleci Hendek Caddesi ve Serdar-ı Ekrem’deki Doğan Apartmanı’ndan görünür.

Gündoğumu mu, günbatımı mı?

Eskiden olsa günbatımı derdim ama şimdi güneşi üstüme doğurmuyorum. Dünyayla birlikte uyanmak başka hiçbir şeye benzemiyor.

Bodrum mu Çeşme mi?

Fethiye çünkü deniz daha güzel. Bodrum çok kullanılmış, Çeşme de ne bileyim, sıradan artık. Ama birkaç gün Alaçatı olabilir.

Hangi üçlü sizinki: Rakı-balık-Ayvalık mı, kebap-şalgam-Adana mı?

Rakı-meze-İstanbul!

Biraz yoldan çıkmak istediniz: Mantı mı, iskender mi?

Mantı. Çünkü mantı yoldan çıkarmak için icat edilmiştir. İskender masum bir şey sayılır. Olsa da yesek.

Birinden vazgeçmek zorunda kalsaydınız… Kırmızı et mi, deniz mahsulleri mi?

Bence bu en zor soru yaa… Deniz mahsulleri. Çünkü diğerinden vazgeçmek şımarıklık gibi bir şey.

Sofrada hangisine tahammül daha zordur: Obura mı, gevezeye mi?

Estağfurullah, eğer aynı sofraya oturduysak vardır bir sebebi. Ama sürekli olacaksa gevezeyi almayayım.

İmkan olsa: Tüm müzik aletlerini çalabilmek mi, bütün sporları yapabilmek mi?

– Müzik!

Deniz-kum-güneş mi, orman-ağaç-temiz hava mı?

Orman.

Zaman makinesi icat ettiniz, nereye giderdiniz: Geçmişe mi, geleceğe mi?

Geçmişe.

Hangisiyle komşu olmak isterdiniz: Marilyn Monroe mu, Brigitte Bardot mu?

Ingrid Bergman’la.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Son Haberler