Ana SayfaÜnlülerUraz Kaygılaroğlu: Sadece Fiziksel Özellikleriyle Anılan Biri Olmadım

İlgili Postlar

Uraz Kaygılaroğlu: Sadece Fiziksel Özellikleriyle Anılan Biri Olmadım

Hakan Gence ile samimi bir röportaj veren Uraz Kaygılaroğlu özel hayatından mesleki yaşantısına kadar pek çok konu hakkında merak edilen soruları yanıtladı. Yeteneğine güvenen Uraz Kaygılaroğlu “Sadece fiziksel özellikleriyle anılan biri olmadım” da dedi. İşte Kaygılaroğlu’nun o röportajı;

◊ 14 senedir bu işin içindesin, nasıl anlatırsın oyunculuk dünyasını? Her şey tozpembe mi?
Fena bir zaman geçmemiş gerçekten. Her şeyin tozpembe olduğunu düşünmüyorum. Oradan bakınca öyle görünüyor demek ki.

◊ Yani…
İnsanlar yanlış bilgilere daha meyilli oluyor ne yazık ki. Oysa bütün meslektaşlarım da sana röportajlarında anlatmıştır. Çalışma şartlarımız gerçekten zorlayıcı. Ama çok sevdiğim bir laf var: “Ne kadar tatmin olursan, o kadar tahammül edersin.” Hayatımda zorda kaldığımı hissettiğim anlarda yaşadıklarımı bu teraziye koyarım. Eğer tatmin olmuyorsam tahammül etmem. Sanırım bu yeterli olabilmiştir 14 yıllık dönemi kısaca özetlemek için.

Hep kendimi aşmaya çalışırım. Hep başka bir tarafımı göstermek arzusundayım.

◊ Güzel lafmış. Yaptığın işler hep başarılı oluyor. Sence bir işte başarıyı getiren en önemli güç ne? Oyuncu, senaryo, yönetmen… Tabii hepsi bir bütün olmalı ama en öne çıkan hangisi?
İlk senaryoya bakıyoruz. Eğer kâğıt üzerinde bitmediyse ne televizyonda ne de sinemada başarılı olamıyor. Elbette başka parametreler de var başarının arkasında.

◊ Mesela…
Hayal etmeye çok inanırım. Oynamak istediğim roller, çalışmak istediğim yönetmenler, oyuncular, yapımcılar… Bunlara ulaşmaya başladıkça o zaman diyorsun ki kendi kendine: Galiba oluyor. Şahane bir his bu. Hep kendimi aşmaya çalışırım. Hep başka bir tarafımı göstermek arzusundayım. O yüzden çok iyi bir rol ve senaryo geldiğinde kendimi tutamıyorum. Belki de o yüzden mesleğime öyle uzun aralar veremiyorum.

◊ ‘Sefirin Kızı’, ‘Üç Kuruş’, ‘Erşan Kuneri’… Art arda birçok başarılı projede yer aldın. İyi senaryoyu nasıl anlıyorsun?
Artık ciddi bir tecrübem var bu konuda. Okuduğum senaryoların nerelere evrilebileceğini tahmin edebiliyorum. Cem Yılmaz’ın aklından, ruhundan kopan bir projenin parçası olmak zaten çok zaman önce hayalini kurduğum
bir rüyanın gerçeğe dönüşmesi gibi oldu. Yani ben bu aşk için çok bekledim (gülüyor). Şimdi tam zamanıymış. Bunlar beni hep çok iyi hissettiriyor. Günler ve geceler verip büyük bir emekle işimizi yapıyoruz, beğenilmesi müthiş tatmin edici bir duygu. Herkesin bildiği gibi aslında bu bir ekip işi. Beraber çalıştığım insanlarla gelen bütün senaryoları değerlendiriyoruz, sonra bir yol haritası çıkarıyoruz. Şimdilik her şey çok şükür istediğimiz gibi devam ediyor.

◊ Canlandırdığın karakterlere izleyiciyi inandırıyorsun. Bir metodun var mı?
Her rolüme oyuncu Esra Kızıldoğan’la hazırlanıyorum. ‘Sefirin Kızı’nda ablamı oynamıştı. Orada tanıştık ve sonrasında hiç ayrılmadık. Her şey karakteri sevmekle başlıyor. Bir kere sevince arkası geliyor.

◊ Farklı farklı karakterler canlandırıyorsun. Hiç kendini kaptırdığın ya da psikolojik destek aldığın oldu mu?
Yok canım, o seviyelere niye gelinsin? Sette olan sette kalır.

Ojeyi cinsiyet kavramından uzak, bir aksesuar gibi görüyorum

◊ Babanı 4 yaşında kaybetmişsin. Seni kim büyüttü?
Annemle birlikte büyüdük. Böyle bir kayıp yaşamak için o da çok genç yaştaydı.

◊ Şimdi dönüp baktığında bu kayıp sende neleri değiştirdi?
Çok derin ve birkaç cümleye sığacak bir konu değil açıkçası.

◊ Bunun kızınla ilişkine etkileri oldu mu? Ada 6 yaşında… Sence nasıl bir babasın?
Kızının anlattıklarını dinleyen ve ona içini dökebilen; her şeyi sevgiyle yapmaya çalışan bir babayım.

◊ ‘Erşan Kuneri’ galasında ojelerinle dikkat çektin. Daha sonra tırnaklarını kızının boyadığını söyledin… İnsanlar ilişkinize bayılıyor. Birlikte neler yapıyorsunuz?
İlk Ada ile yapıyorduk, sonra hoşuma da gitti, bunu cinsiyet kavramından uzak, bir aksesuar olarak görüyorum açıkçası. Kızımı belli kalıpların dışında büyütmeye çalışıyorum. Ne kadar açık bir zihni olursa o kadar büyük bir dünyası olacağına inanıyorum.

◊ Ekranda seni gördüğünde tepkisi ne oluyor? Babasının ünlü bir oyuncu olduğunu biliyor mu?
Ünü daha anlamıyordur. Bunun benim mesleğim olduğunun çok farkında. Bütün setlerime götürmeye çalışıyorum ki anlasın.

◊ Eski eşin Melis’le (İşiten) camiadaki birçok ilişkiye göre çok saygılı ve herkese örnek olacak bir ayrılık yaşadınız. Onunla dostluğunuz devam ediyor mu?
Örnek olalım diye değil de bize doğru gelen bu. Ortak bir çocuğumuz var ve onun sorumluluğunun bilincinde olarak hareket ediyoruz.

◊ Şu anda oyunculuğun sendeki karşılığı ne?
Bugün yapmaktan çok zevk aldığım mesleğim. Yurtdışında, yabancı dillerde de oyunculuk yapmak istiyorum. Ve bir gün başka projeler denemeyi de düşünüyorum, üstelik çok uzun zaman sonra değil. Aklımda bazı hikâyeler var, onları hayata geçirmek istiyorum. Bir tarafından yapımcılığı deneyeceğim. Var aklımda bir şeyler…

◊ Senden oyunculuğu çekip alsam ne olur?
Oyunculuğu çekip alsan da hayatımıza devam ederiz kral!

◊ Bu meslek sana en çok ne öğretti?
Asla sadece sana sunulanla yetinme.

◊ Son dönemde oyunculukta sosyal medya popülaritesinin bir ölçüt olmasını, sadece takipçisi çok olduğu için birilerine başrol verilmesini nasıl değerlendiriyorsun?
Çok ilgilenmiyorum bu konuyla. Vardır bir mantığı. Sadece çok takipçili oldukları için başrol verildiğine de inanmıyorum doğrusu.

◊ 14 yıldır bu işin içindesin ama özellikle son 3 yılda şöhretin daha da arttı… Bunu neye bağlıyorsun?
Başarı biraz zaman alır. Zamanla ilmek ilmek örülerek bugünlere geliniyor.

◊ Bu popülerliğin seni gerdiği, korkuttuğu oluyor mu?
Zaman zaman olabiliyor elbette. Popülerliği yönetmeyi öğrenmek gerekiyor. O zamanlarda ailem, dostlarım, danıştığım terapistim hep bana yardımcı ve destek oluyor.

Çocuklarımızı koruyamamak beni çok kızdırıyor

◊ Hayat motton nedir?
İçinden nasıl geliyorsa öyle yaşa!

◊ 35 yaşına girdin. ‘Yaş 35 yolun yarısı’ derler. Bunun sendeki hissi ne?
Yolun yarısı mı onu bilmem ancak en mutlu olduğum yerdeyim.

◊ 20 yaşındaki Uraz’la karşılaşsan ona ne söylerdin?
Asla vazgeçme!

◊ Şimdi mutlu musun?
Mutluluk ve mutsuzluk anlarla ifade edilebilir. O yüzden şu anda mutluyum. Röportaj bitince daha mutlu olacağım.

◊ Aradım, taradım projelerin dışında çok konuşmamayı tercih etmişsin. İşlerin dışında nasıl bir adamsın?
Kızımla, dostlarımla zaman geçirmeyi çok seven biriyim. Herkesin güvenli alanları vardır. Kadıköy de benim için onu temsil ediyor. Orada kendi dünyamda yaşıyorum işte.

◊ Seni son dönemde neler kızdırıyor?
Saadet Öğretmen Çocuk İstismarı ile Mücadele Derneği’nin (UCİM) sözcülüğünü yapıyorum. Çocuklara uygulanan şiddetin karşısında adalet mücadelesi veren bir kurum. Onlara zaman zaman destek olabilmek için birlikte ortak projeler yapıyoruz. Çocuklarımızı koruyamamak, her gün bu şiddet haberlerine uyanmak beni gerçekten çok kızdırıyor. Her şeyi bir yana bırakalım; işi gücü, kariyeri, şöhreti… Çocuklarımıza daha iyi bir gelecek veremiyorsak ne anlamı var bu sahip olduklarımızın?

◊ Peki, kırmızı çizgilerin nelerdir? Seni kişisel olarak neler kızdırır?
İşini yarım yamalak yapanlara tahammül edemiyorum. Ve saygısızlık… Buna çok özen gösteriyorum. Aynı şekilde karşılığını göremeyince bundan çok rahatsız oluyorum.

◊ Kusurların neler?
Soyadımı zaman zaman çok hissediyorum. Biraz daha az kaygılı biri olmak isterdim. Her detayı ve herkesi çok düşünüyorum.

◊ Başarmanın bir parçası da yapılan hatalardır. Sence senin en büyük hatan neydi?
Hatalarımızdan gerekli dersleri çıkardığımızda ve yeri geldiğinde bunu hatırladığımızda aslında bu büyük bir hata da olmuyor.

◊ Yeni projelerin neler?
Çok keyifli ve yoğun bir iş temposunu geride bıraktık. Pepsi ile çok yeni ve çok güzel bir işbirliğine başladık. Bir oyuncu olarak farklı karakterler canlandırmayı seviyorum. Markanın bu özelliklerini yansıttığımız reklam filmlerini geçtiğimiz günlerde İstanbul’da çektik. Biz
çekimlerde çok eğlendik, çok keyifli bir iş oldu. Umarım izleyici de izlerken çok keyif alacak.

◊ Ülkenin en beğenilen erkeklerindensin. Bu kadar yakışıklı bulunmak nasıl bir his?
Sadece fiziksel özellikleriyle anılan biri olmadım. Bu harika bir his.

Iris Apfel şöyle demiş: “Herkes gibi giyinmediğiniz zaman, herkes gibi düşünmeye ihtiyacınız kalmaz.”

◊ Sen kendini beğenir misin? Fiziğinle nasıl bir ilişkin var?
Bazen kendimi beğenirim, bazen de beğenmem. Herkes gibi işte. Modum değişebiliyor zaman zaman.

◊ Sarı saçların geçen senenin gündemindeydi. Son konuştuğumuzda da “Bu saçları bir süre daha kullanabilirim” demiştin. Neden değiştirdin? Özlüyor musun?
Rol gereği boyatmıştım, yine aynı sebeple kendi rengime döndüm. Sarı saç zormuş. Onu öğrendim. Ama sevmiştim. Belki ileride yine denerim.

◊ Bu sene Bodrum’da teknede giydiğin slip mayo gündem oldu. Sosyal medyada çok konuşuldu. Ne hissettin?
Moda ikonu Iris Apfel şöyle demiş, ben de denk geldim, sizinle paylaşmak isterim, sorunun da cevabı olur belki: “Herkes gibi giyinmediğiniz zaman, herkes gibi düşünmeye ihtiyacınız kalmaz.”

Uraz Kaygılaroğlu Kimdir?

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Son Haberler