Ana SayfaÜnlülerSevgiye Bin Yıl Sonra Da İhtiyacımız Olacak!

İlgili Postlar

Sevgiye Bin Yıl Sonra Da İhtiyacımız Olacak!

Türkiye ve yurt dışında geniş bir hayran kitlesine sahip olan ünlü oyuncu Engin Akyürek, geçtiğimiz günlerde ilk öykü kitabı Sessizlik’i piyasaya çıkardı. 21 öykü’nün oluşturduğu kitabın tüm geliri ise Darüşşafaka’ya bağışlanacak…

Engin Akyürek son olarak yaptığı bir röportajında samimi açıklamalarda bulundu. Öykülerini nasıl yazmaya başladı? Hangi dönemi öyküleştirmek istiyor? Beğenerek okuduğu, favori yazarlar kimler? Sosyal medyadan neden uzak duruyor? Kitap gelirinin bağışlanmasına nasıl karar verdiği ile ilgili soruları yanıtlayan Akyürek,  ”Paylaşmak çok güzel, paylaştıkça bu bahsettiğimiz şeylerin tadını daha iyi alıyoruz diye düşünüyorum. Sertlik yumuşar, hız da azalır, misketlerini paylaşan çocuğa döneriz.” diye ekledi.

Engin Akyürek’in ilk kitabının imza gününde neler yaşandı?

Geçtiğimiz günlerde ‘Sessizlik’ kitabı için imza günü düzenleyen Akyürek, yazmaya lise dönemlerinde başladığını daha önce bir dergide yazdığı öyküleri arttıkça, bu öykülerin bir kitap olmayı hakettiğini düşünmüş ve bu sebeple kitabı çıkarmaya karar vermiş. Öykücülüğü çok sevdiğini ve kendisine sinemadan daha yakın bulduğunu dile getiren Akyürek, kitabın kendisini lise yıllarına ve ergenliğine götürdüğünü söyledi…

Engin Akyürek Kimdir?

“Sevgiye, aşka, merhamete bin yıl sonra da ihtiyacımız olacak” diyen Engin Akyürek Milliyet’ten Ceyda Ulukaya’ya ile bir röportaj gerçekleştirdi. İşte o röportajın detayları…

Oyuncusunuz, tarih mezunusunuz ve edebiyatla ilgilisiniz. Bunlar nerede kesişiyor?

Oyunculuğunun yanı sıra edebiyata olan yatkınlığı dikkat çeken Engin Akyürek,  ”Oyunculukla yazmak arasında bir bağ var her zaman. Oyuncu kelimelere dökmez ama kendi kafasında, oynadığı karakterin yaşadıklarını görsel hafızasına kaydetmek durumundadır. Tarih de baktığınızda içinde hem hikaye barındırıyor ve hem de neden-sonuç ilişkisi. Geçmişte ne yaşandığını bilmeniz ve bugün yaşananlar üzerine neler olabileceği üzerine kafa yorabilmeniz gerekir. Tıpkı oyunculukta olduğu gibi. Hepsi birbirine değiyor bu anlamda.” dedi.

– Yakın tarihe dair ilgi duyduğunuz belli bir dönem var mı?

Öykülerinde de bazı dönemlere değinen Akyürek, bu soruyu ”İstanbul’un özellikle göç almaya başladığı ‘50’li yıllara ilişkin bir hikaye var hayalimde. İstanbul’un o dönem fotoğrafları da çok sinematografik geliyor. Burada bir hayat var ama ülkenin her yanından insanlar geliyor, birbirine karışıyor, bir çatışma da var. Bize hep köyden gelip İstanbul’da kaybolma ve masumiyetini yitirme hikayeleri anlatıldı, oysa entegre olanlar da var.” diyerek yanıtladı.

‘HASAN ALİ TOPTAŞ UFAK UAFAK BANA SİNMİŞTİR’

– Paul Auster sevdiğiniz biliniyor, başka kimler var favori yazar listenizde?

Paul Auster dışında Türk edebiyatçılarından da severek okuduğu yazarların olduğuna değinen Akyürek, ”Türkiye edebiyatından Hasan Ali Toptaş’ı gerçekten çok beğenerek okurum. Yazdıkları bana ufak ufak sinmiştir. Türkçeyi çok iyi kullanabilen, yaşayan bir efsane diye düşünüyorum. Ankaralıdır da. Ortaokulda keşfetmiştim. Sezgin Kaymaz, o da Ankaralı, çok iyi bir edebiyatçıdır. Bunlar yereli evrensele ulaştırabilen yazarlar diye düşünüyorum. Okuduğumda hissettiğim şey, katıksız, güçlü bir Türkçe. Orhan Pamuk’u da çok severim, müthiş detaycı bir kalem. Aslı Erdoğan’ın öykülerini severim. Buket Uzuner’i severim; doğaya, insana duyarlılığı çok kıymetlidir.” diyerek beğendiği yazarlardan bahsetti.

-Sosyal medyada yoksunuz, neden?

Sosyal medyaya karşı net bir çizgisinin olmadığına değinen Akyürek, ”Belki olurum bilmiyorum. Böyle bir ihtiyaç hissetmedim. Bunun da tanınmakla alakalı olduğunu düşünmüyorum. Bu işi yapmasaydım da yine açmazdım gibi geliyor. Hayatıma dair bir anı paylaşmak istemem, paylaşacaksam da o çok özel bir an olmaz, bilmiyorum. Bunlar da öyle çok kalın çizgiler değil esasında.” dedi.

– Kitabın gelirini de Darüşşafaka’ya bağışlıyorsunuz…

”Geçen yıl sağolsun beni takip eden arkadaşlar doğum günüme istinaden bir bağış toplamışlardı ve bir kısmıyla Darüşşafaka’da bir araya geldik. Neler yaptıklarını detaylı öğrenince bu ülke için ne kadar önemli bir kurum olduğunu anladım. Buna katkı sağlamak istedim.” diyen Akyürek, sözlerine ”Paylaşmak çok güzel, paylaştıkça bu bahsettiğimiz şeylerin tadını daha iyi alıyoruz diye düşünüyorum. Sertlik yumuşar, hız da azalır, misketlerini paylaşan çocuğa döneriz.” diyerek paylaşmanın hayatımızdaki önemini vurguladı.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Son Haberler