Ana SayfaDizilerHalka Dizisindeki Büyük Sorun!

İlgili Postlar

Halka Dizisindeki Büyük Sorun!

Senaryosunu Aziz Tuna C., Selim Bener ve Ali Demirel’in yazdığı dizi Serkan Çayoğlu, Hande Erçel, Kaan Yıldırım, Hazal Subaşı, Nazan Kesal, Ahmet Mümtaz Taylan, Burak Sergen, Erdal Yıldız, Umut Karadağ, Funda İlhan, Dilan Telkök, Şehsuvar Aktaş ve Serhat Midyat’tan gibi oyuncuların yer aldığı Halka dizisi sürükleyici konusu ve güçlü oyuncu kadrosu ile ilgiyle takip edilmeye devam ederken dizi ile ilgili bir sorun dikkat çekti. İşte Halka dizisindeki büyük sorun…

Halka Dizisinde Neler Oluyor?

“Halka’nın acilen içinin doldurulmasına ihtiyaç var”

Serkan Çayoğlu, Hande Erçel, Kaan Yıldırım, Hazal Subaşı, Nazan Kesal, Ahmet Mümtaz Taylan, Burak Sergen’in başrollerinde yer aldığı, TRT 1 ekranlarının iddialı dizisi Halka ile ilgili bir sorun gündemde. TRT1 ekranlarında izleyicilerle buluşan Halka dizisi Salı akşamları kıyasıya süren rekabete katıldı. Dizinin reytingleri ilk başlarda iyi olsa da sonraki bölümlerde düşüş görüldü. Milliyet Blog’da dizilerle ilgili değerlendirme yazıları yazan Sema Karabıyık, “Halka’nın acilen içinin doldurulmasına ihtiyaç var” diyerek bugünkü yazısında kaleme aldı. İşte dikkat çeken o yazı…

Halka Dizisi Oyuncu Kadrosu

Halka için; tüm şartlar ve şans Halka’dan yanaydı cümlesi kurulabilir rahatlıkla…

15 Ocak tarihinde yayınlanmaya başlayan Halka için; tüm şartlar ve şans Halka’dan yanaydı cümlesi kurulabilir rahatlıkla. Diğer kanallar yılbaşı dolayısıyla dizileri yayınlamıyordu. Bu durumu değerlendiren Halka sükseli bir reytingle başladı yayın hayatına. Total’de 5,78 AB’de 6,12 izlenme payına ulaştı ama kalıcı olamadı, ikinci bölümden itibaren düşmeye başladı reytingler.

Halka Dizisine Çukur Dizisinden Transfer Oyuncu Katıldı!

Düşüşte rakip diziler kadar Halka’nın kendisi de etken…

En başından peşinen ifade edeyim ki, Halka’nın hikaye kuruluşunu, ilk bölüm kurgusunu, klişe bir anlatım tarzı yerine özgün dilini oluşturma mücadelesini takdir ediyorum. Özünde bir intikam hikayesi idi ama kurgusu ile yönetmen Volkan Kocatürk’ün kusursuz rejisiyle nezdimde tüm intikam hikayelerinin önüne geçti. Üçüncü bölümden sonra kafamda soru işaretleri oluşmaya başladı ki dördüncü ve beşinci bölüm soru işaretlerini imha etmek yerine daha da çoğalmasına sebep oldu. Başarılı bir açılış yaptı Halka. 1993 yılında Eren Karabulut’un depoda öldürülmesiyle başladı. Gizli bir operasyon yürüten emniyet ile aynı anda izledik görüntüleri. Başkomiser Cemal Sandıkçı, 25 yıl önce Eren Karabulut’un 10 aylık oğlunun kaçırıldığı bilgisiyle birlikte kırmızı DVD’deki görüntüleri ekibine anlatırken aslında izleyicilere dizinin hikayesini özetliyordu. Konuyu anlamak, karakterleri tanımak, hikayeye vakıf olmak adına doğru bir tercihti. 10 aylık Kaan kaçırılmış, fidye takası esnasında Eren Karabulut katledilmiş, arabaya kaçırılan çocuk değil bir başka çocuk bırakılmıştı. Hümeyra Karabulut kucağına bırakılan bebeğin kendi doğurduğu bebek olmadığını bilmesine rağmen sesini çıkarmamıştı. Cemal Sandıkçı hapisteki Kaan’ın görüntüleri izlemesine müsaaede ederek babası bildiği adamın katillerinin ismini öğrenmesinin yanında, Kaan’ı köstebek olarak baba katilinin yanına yerleştirme planı yapmıştı. Sonrasında anlaşıldı ki aynı kırmızı DVD Cihangir’e de gönderilmiş ve senin baban İlhan Tekeli değil Eren Karabulut denmişti.

İlk bölüm hikaye olarak kurgu olarak gerçekten başarılıydı…

İlk bölüm hikaye olarak kurgu olarak gerçekten başarılıydı. 25 yıl önce işlenmiş bir cinayet… Katillerin kimliği belli… Ne sebepten yapıldığı belli olmayan bebek değişimi… Halka isimli suç şebekesi…Beklenti çıtasını yükseğe koyan Halka, Kaan, Cihangir, Hümeyra ve Cemal Sandıkçı’nın bakış açısından ve penceresinden hikayeyi anlatmayı vaat ederken; her bölüm Halka şebekesine dair, işledikleri suçlara dair ya da kimlerden oluştuğuna, nasıl çalıştıığına dair yeni bilgiler vermeyi vaat ediyordu. Nitekim uykusuzluk illetinden muzdarip Cihagir’in sarı takım elbeseli adamın başrolünü oynadığı halüsinasyonlar görmesi ile beklenti zirveye çıktı. Kimdi bu sarılı takım elbiseli adam ve Cihangir adamı neden öldürmüştü? Üçüncü bölüm sarı takım elbiseli adam ölmedi, yaşıyor, hatta Halka adına bazen İskender’den bazen İlhan’dan ihale alıyor diyerek topu taca gönderdi. Her bölüm anlatılan bir detay ile merak unsurunu oluşturup Halka’nın büyümesi beklenirken; kırmızı oda başlıklı dördüncü bölüm Halka’yı imha etti.

Her bölüm karanlık örgütün bir tarafı aydınlığa çıksa yavaş yavaş büyümesine şahit olsaydık keşke…

Şimdi ne olacak sorusunu başarıyla sorduruyor Halka. Merak unsuru bir diziyi takip etmek için çok değerli bir etkendir. Ama Halka, bundan önce ne olmuştu sorusuna verilen cevaplarla da kendi kendini imha ediyor. Örgütün başı Cengiz Han. Kimse kendisini görmemiş, bütün organizasyonu yapan, ihaleleri muhatabına ulaştıran Vekilharç dahi bırakın görüntüsünü sesini duymamışken, bu denli komplike bir örgüt var dendikten sonra ani bir açıklamayla öğreniyoruz ki kırmızı odadan çıkan kararlar Hümeyra’nınn tekelinde. Cengiz Han Hümeyra’nın kontrolünde bir zavallı. O zaman insan haliyle zincirleme bir şekilde sormaya başlıyor. Kırmızı DVD’leri Kaan ve Cihangir’e gönderen kişi Hümeyra ise Halka’nın kalbi kırmızı oda onun kontrolünde ise bir hamlede kocasını öldüren adamları yok etmek elindeyken neden hapishanaye o DVD’yi göndererek polisi bu işe dahil ediyor? Doğurmamış olsa da sevdiği her halinden belli olan oğlu Kaan’ı polis köstebeği olarak mafyanın içine sokup ateşin ortasına atıyor? Hümeyra Kırmızı oda bağlantısından sonra daha önceki kısımda anlatılan tüm hikayenin mefta olduğunun farkında değiller mi? 3. bölümden itibaren Halka’nın önermesi ne? Felsefesi ne diye sormaya başladım. Seyirci hangi duyguyu ya da düşünceyi takip edecek? Halka’nın nasıl bir şebeke olduğu önemli bir problematik(ti). Her bölüm karanlık örgütün bir tarafı aydınlığa çıksa yavaş yavaş büyümesine şahit olsaydık keşke.

 

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Son Haberler